Fekeeyyin min karyetin ehleknâhâ vehiye zâlimetun fehiye ḣâviyetun ‘alâ ‘urûşihâ vebi/rin mu’attaletin vekasrin meşîd(in)
Nice şehirler var ki halkı zalim olduğundan helak ettik onları ve o şehirlerin tavanları, duvarlarına çökmüş, yerle bir olmuş, ıpıssız kalmış ve nice kuyular kuruttuk, nice yüce köşkler yıktık.
(Halkı) Zulmediyorken yıkıma uğrattığımız nice ülkeler vardır ki; şimdi onların altları üstlerine gelmiş çardakları (ve konakları) ıpıssız durmaktadır, kullanılamaz (atıl) vaziyetteki kuyuları (terk edilmiş bulunmaktadır), yüksek ve muhteşem sarayları (yıkılıp viran olmuş durumdadır).
Yaratılış gayesine aykırı davranan nice şehir sakinlerini biz yok ettik. Şimdi hepsinin yerinde yeller esiyor. O şehirlerin tavanları, duvarlarına çökmüş, yerle bir olmuş, kuyuları kendi haline terkedilmiş, bir zamanlar göğe doğru yükselen sarayları şimdi yerle bir olmuş!
(Halkı) zalim olduğu için helak ettiğimiz nice kentler vardır ki şimdi oraların damları duvarlarının üstüne çökmüş haldedir. (Oralarda) nice kullanılmaz halde kuyu ve (bomboş bırakılmış) sağlam köşk vardır.
(Halkı) Zulmediyorken yıkıma uğrattığımız nice ülkeler vardır ki, şimdi onların altları üstlerine gelmiş ıpıssız durmakta, kullanılamaz durumdaki kuyuları (terkedilmiş bulunmakta), yüksek sarayları (çın çın ötmektedir).
Nice memleketler vardı ki, zulüm yapıyorlarken biz onları helâk ettik de damları çökmüş, duvarları üzerlerine yıkılmıştır (ıssız harabeye dönmüştür). Nice kuyularla yüksek saraylar (sahibsiz) bomboş bırakılmıştır.
Ahalisi zulmederken helak ettiğimiz nice şehirler var ki, duvarları tavanları üzerine çökmüştür. Ve onda nice kuyuları çalışmaz hale getirdik ve sağlam süslü sarayları boş bıraktık.
Nice zulme dalmış ülke halkını yok ettik. Artık duvarları çatıları üzerine çökmüş, kuyuları kullanılmaz olmuş, yüce sarayları terkedilmiştir.
Yok eyledik nice nice zalim olan kentleri biz, çökmüştür çatıları, kuyuları körleşmiş, yüce köşkler bomboştur!
Halkı zalim olan nice şehirleri yok ettik. Öyle ki yapılarının duvarları, yere inen tavan yıkıntılarının üzerine çökmüştü. Nice kuyularla yüksek saraylar (sahipsiz) bomboş kalmıştı.
Ahâlîsi zâlim olan ne kadar karyeler helâk itdik. Elyevm oraları hâlî ve harâbdır. Kuyuları dolmuş ve kasırları hâk ile yeksân olmuşdur.
Nice kasabaların halkını haksızlık yaparken yok ettik. Artık çatıları çökmüş, kuyuları metruk, sarayları bomboş kalmıştır.
Halkı zulmetmekteyken helâk ettiğimiz, böylece duvarları, çökmüş çatılarının üzerine yıkılmış nice memleketler, nice kullanılmaz kuyular, nice muhteşem saraylar vardır!
Nitekim zulme dalmışken helâk ettiğimiz nice beldeler var ki evlerinin duvarları çatıları üzerine yıkılmış, ıpıssız kalmıştır. Şimdi oralarda kullanılamaz hale gelmiş nice kuyular, (harap olmuş) nice görkemli köşk var!
Nitekim, birçok memleket vardı ki, o memleket (halkı) zulmetmekte iken, biz onları helâk ettik. Şimdi o ülkelerde duvarlar, (çökmüş) tavanların üzerine yıkılmıştır. Nice kullanılmaz hale gelmiş kuyular ve (ıssız kalmış) ulu saraylar vardır.
Nice kentlerin halkını, işledikleri haksızlıklardan ötürü helak ettik. Onlardan arta kalanlar, çökmüş çatılar, terkedilmiş kuyular ve ıssız saraylardı...
Nice memleketler vardı ki, zulüm yaparlarken biz onları yok ettik. Artık damları çökmüş, duvarları üzerine yıkılmıştır. (Geride) Nice terkedilmiş kuyularla bomboş kalmış yüksek saraylar (bırakılmıştır.)
Evet, nice memleketler vardı ki biz onları zulm etmektelerken helâk ettik de şimdi onlar damlarının üzerine çökmüş ıp ıssız, hem nice muattal kuyu ve müşeyyed köşk
(Halkı) zâlim/kâfir olduğu için helâk ettiğimiz nice kentler vardır ki, şimdi oralarda, (bir ibret vesikası olarak) duvarları yıkılmış, çatıları çökmüş, nice kullanılmaz hâlde kuyu ve (sahipsiz, bomboş bırakılmış) yüksek saraylar vardır.
Böylece zulüm yapmalarından dolayı nice kentleri yok ettik. Çatıları çökmüş, duvarları yıkılmış; sahipsiz kalmış kuyular ve saraylar vardır.
(Evet) nice memleket (ler vardı) ki (halkı) zulümde devam edib dururlarken biz onları (mahv-ü) helak etdik. Şimdi dıvarlar tavanlarının üstüne çökmüş (ıpıssız kalmış) dır (o yerler). Ve (biz nice) kuyu (lar) ı muattal, (nice) yüksek saray (ları bomboş bırakdık).
Nitekim o (halkı) zâlim olan nice şehirler vardır ki, onları helâk etmişizdir. Şimdi o, duvarları çatıları üzerine çökmüş (harâb olmuş) bir hâldedir; kullanılmaz hâle gelmiş nice kuyular ve (bomboş) kalmış nice yüksek saraylar (hep sâhibsiz kaldılar)!
Nice şehirleri (halkı) zulüm ederken (diğer insanlara haksızlık ve kötülük yaparken) yıkıma uğrattık. (Ayrıca vaktiyle görkemli birer saltanat merkezi olan bu şehirlerin bugünkü hâline bir bakın); çatıları çökmüş, (yerle bir olmuş); kuyuları terkedilmiş, görkemli sarayları da (harabeye dönmüş)!
Haksızlık yapmalarından sonra helak ettiğimiz kasabalardan, altı üstüne gelmiş, su kuyularının suları kurumuş ve sarayları yerle bir olmuş, niceleri var.
Biz nice illeri kıyıcılıkları yüzünden yok ettik. Şimdi onların çatıları çökmüş, duvarları üzerine yıkılmıştır. Biz nice kuyuları kuruttuk, nice köşkleri bomboş bıraktık.
Halkı zalim oldukları için helak ettiğimiz, böylece duvarları, çöken çatılarının üzerine yıkılmış nice beldeler, kullanılmaz kuyular ve görkemli [meşîd] saraylar vardır.
(Halkı) Zulmediyorken yıkıma uğrattığımız nice ülkeler vardır ki, şimdi içi boş binaları öylece ayakta durmakta; terkedilmiş kuyuları ve yüksek sarayları (da sahipsiz bulunmaktadır).
Evet, zulüm ve haksızlıklarından dolayı nice şehirleri işte böyle helâk ettik! Vaktiyle görkemli birer saltanat merkezi olan bu şehirlerin bugünkü hâline bir bakın; çatıları çökmüş, yerle bir olmuş; kuyuları kurumuş, bir zamanlar göklere yükselen görkemli sarayları şimdi harabeye dönmüş!
Onlar zâlim iken helâk ettiğimiz nice şehir var ki, duvarları tavanlarının üstüne yıkılmış ıpıssızdır; nice sağlam köşkler ve terk edilmiş boş kuyular!
Biz, nice kent halkını haksızlık ettikleri için helâk ettik. Şimdi geride kalanlar: damı çökmüş duvarlar, çalışmaz kuyular, dökme saraylar.
Görmediler mi? Yasalarımıza karşı çıkan zalim toplulukları nasıl yıkıp geçtik? Onların sağlam binalarının duvarları çökmüş, çatıları yıkılmış, kuyuları kullanılmaz, saraylarına girilmez olmuştu. Hâlbuki yıkılanların hepsi muhteşem eserlerdi. Muhteşem eserlerine güvenerek zulüm yapıyorlardı. Hepsini yok ettik! Geriye taş yığınlarından oluşan harabeleri ve araç gereçleri kaldı.
Biz, (halkı) zâlim olan nice ülkeleri helâk ettik. Şimdi o (ülkeler) duvarları tavanlarının üzerine çökmüş binalar, terkedilmiş kuyular, bomboş saraylar (halindedir).
Ve zulüm ve haksızlıkta onmaz düzeylere vardıkları için nice şehirleri yok ettik, öyle ki, şimdi hepsinin yerinde yeller esiyor; çatıları çökmüş, kuyuları kurumuş, [bir zamanlar göğe doğru] yükselen sarayları (şimdi yerle bir olmuş)!
Biz vaktiyle çığırından çıkmış nice memleketleri helak ettik. Sonunda o şehirlerin altını üstüne getirdik böylece kuyuları kurumuş ve heybetli sarayları yerle bir olmuştur. 10/13, 30/9- 47, 47/10
İşte bu yüzden çığırdan çıkmış nice kentleri helâk ettik. Nihayet hepsi de tepe taklak gitti, şimdi yerlerinde yeller esiyor. (Geriye) terkedilmiş kuyular (kaldı); o heybetli saraylar(dan şimdi eser yok).
Biz nice belde halkını zulüm ederken yakalayıp helak ettik. Şimdi o beldeler yerle bir edilmiş halde -onların gözleri önünde- durmaktadır. Kuyuları körelmiş, sarayları yıkılıp harap olmuştur.
Evet. Nice beldeyi, o zalim olduğu halde onu helâk ettik ki, onun duvarları, tavanları üzerine yıkılmış, ve nice muattal kuyu ve nice yüksek köşk (sahipsiz bırakılmıştır).
Halkı zulümde artık onmaz derecede ileri gitmiş nice şehirleri yok ettik! Öyle ki şimdi hepsinin yerinde yeller esiyor: Üstü altına gelmiş binalar, körelmiş kuyular, kurumuş çeşmeler, yerle bir olmuş muhteşem saraylar. . . [11, 102; 21, 11]
(Halkı) zulmederken helak ettiğimiz nice kent vardırki duvarları (yıkılan) tavanlarının üstüne çökmüştür. Nice kullanılmaz olmuş kuyu ve nice (ıssız kalmış) sağlam köşk vardır!
Ahâlîsi zâlim oldukları içün ne kadar memleketleri biz helâk itdik. Onların tavanları düşmüş ve divarları yıkılmışdır. Kuyuları mu'attal, yüksek ve metîn köşkleri hâlî kalmışdır.
Biz nice kenti yanlış yaparlarken etkisiz hale getirmişizdir. Onlara, devrilmiş direkleri üzerine çökmüş, bir kör kuyu ve sağlam bir köşk kalmıştır.
Nice ülkeleri zalimlik ederken helak ettik. Şimdi, onlar tepetakla edilmiş, su kuyuları terkedilmiş ve sağlam sarayları bomboş kalmıştır.
Böylece Biz nice zalim beldeyi helâk ettik ki, şimdi onların yerinde altı üstüne gelmiş harabeler, kör kuyular, bomboş duran yüksek saraylar vardır.
Zalim olduğu için helâk ettiğimiz nice kent/medeniyet var ki, duvarları, tavanları üzerine çökmüş halde. Nice kullanılmaz halde bırakılmış su kuyusu, nice görkemli/süslü/bakımlı köşk var.
Qanchadan-qancha shahar va qishloqlarni zolim bo‘lgan hollarida halok qildik. Bas, ular hozirda tomlari qulab huvullab qolgan, tashlandiq quduqlari bo‘lgan va kimsasiz baland qasrlar holatida turibdi.
pes niçe köy helāk eyledük anı daħı ol žulm eyleyici-y-idi pes ol düşübdür örtüleri üzere. daħı niçe ķuyu işsüz ķalmış daħı yüksek köşk yā kireçlenmiş
İy niçe şehrleri ve iḳlīmleri ben ḫarāb idüp ḫalḳını helāk itdüm, anlar ẓālim‐ler‐iken. Pes ol şehrler ḫarābdur imdi, düşüpdür dīvārları saḳfları üstine, daḫı niçe ḳuyuları isüz ḳalupdur, kimse ṣuların içmez ve niçe yüksekleri daḫıisüz ḳalupdur.
Neçə-neçə məmləkəti (əhalisini) zülm edərkən məhv etdik; onlar alt-üst olmuşdu (evlərin tavanları çökmüş, divarları onların üstünə yıxılmışdı). Neçə-neçə quyular, neçə-neçə möhtəşəm qəsrlər bomboş qalmışdı.
How many a township have We destroyed while it was sinful, so that it lieth (to this day) in, and (how many) a deserted well and lofty tower!
How many populations have We destroyed, which were given to wrong- doing? They tumbled down(2823) on their roofs. And how many wells are lying idle and neglected,(2824) and castles lofty and well-built?
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |