20 Nisan 2021 - 8 Ramazan 1442
Salı
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الشُّعَرَاء
/ Şu’arâ Suresi
◄
٣٦٧
- 367
►
19. Cüz /
الجزء ١٩
قَالَ
(Musa) dedi
فَعَلْتُـهَٓا
onu yaptığım
اِذاً
zaman
وَاَنَا۬
ben
مِنَ الضَّٓالّ۪ينَۜ
dalalette idim
﴿٢٠﴾
فَفَرَرْتُ
kaçtım
مِنْكُمْ
aranızdan
لَمَّا خِفْتُكُمْ
sizden korkunca
فَوَهَبَ
sonra verdi
ل۪ي
bana
رَبّ۪ي
Rabbim
حُكْماً
hükümdarlık
وَجَعَلَن۪ي
ve beni yaptı
مِنَ الْمُرْسَل۪ينَ
elçilerden
﴿٢١﴾
وَتِلْكَ
ve işte
نِعْمَةٌ
ni'met
تَمُنُّهَا عَلَيَّ
başıma kaktığın
اَنْ عَبَّدْتَ
köle yapman(yüzünden)dir
بَن۪ٓي اِسْرَٓائ۪لَۜ
İsrail oğullarını
﴿٢٢﴾
قَالَ
dedi ki
فِرْعَوْنُ
Fir'avn
وَمَا
nedir?
رَبُّ
Rabbi
الْعَالَم۪ينَ
alemlerin
﴿٢٣﴾
قَالَ
dedi ki
رَبُّ
Rabbidir
السَّمٰوَاتِ
göklerin
وَالْاَرْضِ
ve yerin
وَمَا بَيْنَهُمَاۜ
ve ikisi arasındakilerin
اِنْ
eğer
كُنْتُمْ
iseniz
مُوقِن۪ينَ
gerçekten inanan kimseler
﴿٢٤﴾
قَالَ
(Fir'avn) dedi
لِمَنْ حَوْلَـهُٓ
çevresinde bulunanlara
اَلَا تَسْتَمِعُونَ
işitiyor musunuz?
﴿٢٥﴾
قَالَ
(Musa) dedi
رَبُّكُمْ
sizin de Rabbiniz
وَرَبُّ
ve Rabbidir
اٰبَٓائِكُمُ
atalarınızın da
الْاَوَّل۪ينَ
önceki
﴿٢٦﴾
قَالَ
(Fir'avn) dedi
اِنَّ
şüphesiz
رَسُولَكُمُ
elçiniz
الَّـذ۪ٓي اُرْسِلَ
gönderilen
اِلَيْكُمْ
size
لَمَجْنُونٌ
mutlaka delidir
﴿٢٧﴾
قَالَ
(Musa) dedi
رَبُّ
Rabbidir
الْمَشْرِقِ
doğunun
وَالْمَغْرِبِ
ve batının
وَمَا بَيْنَهُمَاۜ
ve bunlar arasındakilerin
اِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ
eğer düşünürseniz
﴿٢٨﴾
قَالَ
(Fir'avn) dedi
لَئِنِ
andolsun ki eğer
اتَّخَذْتَ
edinirsen
اِلٰهاً
tanrı
غَيْر۪ي
benden başka
لَاَجْعَلَنَّكَ
seni mutlaka yapacağım
مِنَ الْمَسْجُون۪ينَ
zindana atılanlardan
﴿٢٩﴾
قَالَ
(Musa) dedi
اَوَلَوْ جِئْتُكَ
sana getirsem de mi?
بِشَيْءٍ
bir şey
مُب۪ينٍ
apaçık
﴿٣٠﴾
قَالَ
(Fir'avn) dedi
فَأْتِ
getir
بِه۪ٓ
onu
اِنْ
eğer
كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ
doğrulardansan
﴿٣١﴾
فَاَلْقٰى
attı
عَصَاهُ
asasını
فَاِذَا
bir de (baktılar ki)
هِيَ
o
ثُعْبَانٌ
bir ejderha
مُب۪ينٌۚ
apaçık
﴿٣٢﴾
وَنَزَعَ
ve çıkardı
يَدَهُ
elini
فَاِذَا هِيَ
o da
بَيْضَٓاءُ
parıl parıl parlıyordu
لِلنَّاظِر۪ينَ۟
bakanlara
﴿٣٣﴾
قَالَ
(Fir'avn) dedi
لِلْمَلَأِ
ileri gelenlere
حَوْلَـهُٓ
çevresindeki
اِنَّ
şüphesiz
هٰذَا
bu
لَسَاحِرٌ
bir büyücüdür
عَل۪يمٌۙ
bilen
﴿٣٤﴾
يُر۪يدُ
istiyor
اَنْ يُخْرِجَكُمْ
sizi çıkarmak
مِنْ اَرْضِكُمْ
toprağınızdan
بِسِحْرِه۪ۗ
büyüsüyle
فَمَاذَا تَأْمُرُونَ
ne buyurursunuz?
﴿٣٥﴾
قَالُٓوا
dediler ki
اَرْجِهْ
onu beklet
وَاَخَاهُ
ve kardeşini
وَابْعَثْ
ve gönder
فِي الْمَدَٓائِنِ
kentlere
حَاشِر۪ينَۙ
toplayıcılar
﴿٣٦﴾
يَأْتُوكَ
sana getirsinler
بِكُلِّ
bütün
سَحَّارٍ
büyücüleri
عَل۪يمٍ
bilgin
﴿٣٧﴾
فَجُمِعَ
bir araya getirildi
السَّحَرَةُ
büyücüler
لِم۪يقَاتِ
belirlenen vaktinde
يَوْمٍ
bir günün
مَعْلُومٍۙ
belli
﴿٣٨﴾
وَق۪يلَ
ve denildi
لِلنَّاسِ
halka da
هَلْ اَنْتُمْ مُجْتَمِعُونَۙ
siz de toplanır mısınız?
﴿٣٩﴾
◄
٣٦٧
- 367
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.