11 Kasım 2024 - 9 Cemaziye'l-Evvel 1446
Pazartesi
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الْكَهْفِ
/ Kehf Suresi
◄
٢٩٦
- 296
►
15. Cüz /
الجزء ١٥
وَاصْبِرْ
tut
نَفْسَكَ
nefsini
مَعَ
beraber
الَّذ۪ينَ يَدْعُونَ
yalvaranlarla
رَبَّهُمْ
Rablerine
بِالْغَدٰوةِ
sabah
وَالْعَشِيِّ
akşam
يُر۪يدُونَ
isteyerek
وَجْهَهُ
rızasını
وَلَا تَعْدُ
ve sapmasın
عَيْنَاكَ
gözlerin
عَنْهُمْۚ
onlardan
تُر۪يدُ
isteyerek
ز۪ينَةَ
süsünü
الْحَيٰوةِ
hayatının
الدُّنْيَا
dünya
وَلَا تُطِـعْ
ve itaat etme
مَنْ
kişiye
اَغْفَلْنَا
alıkoyduğumuz
قَلْبَهُ
kalbini
عَنْ ذِكْرِنَا
bizi anmaktan
وَاتَّبَعَ
ve uyan
هَوٰيهُ
keyfine
وَكَانَ
ve olan
اَمْرُهُ
işi
فُرُطاً
aşırılık
﴿٢٨﴾
وَقُلِ
de ki
الْحَقُّ
bu gerçek
مِنْ رَبِّكُمْ
Rabbinizdendir
فَمَنْ شَٓاءَ
artık dileyen
فَلْيُؤْمِنْ
inansın
وَمَنْ شَٓاءَ
dileyen
فَلْيَكْفُرْۙ
inkar etsin
اِنَّٓا
çünkü biz
اَعْتَدْنَا
hazırladık
لِلظَّالِم۪ينَ
zalimlere
نَاراًۙ
bir ateş
اَحَاطَ
kuşatmıştır
بِهِمْ
onları
سُرَادِقُهَاۜ
çadırı
وَاِنْ
ve eğer
يَسْتَغ۪يثُوا
feryad edip yardım isteseler
يُغَاثُوا
kendilerine yardım edilir
بِمَٓاءٍ
bir su ile
كَالْمُهْلِ
erimiş maden gibi
يَشْوِي
haşlayan
الْوُجُوهَۜ
yüzleri
بِئْسَ
o ne kötü
الشَّرَابُۜ
bir içecektir
وَسَٓاءَتْ
ve ne kötü
مُرْتَفَقاً
ağırlanmadır
﴿٢٩﴾
اِنَّ الَّذ۪ينَ
onlar ki
اٰمَنُوا
inandılar
وَعَمِلُوا
ve yaptılar
الصَّالِحَاتِ
iyi işler
اِنَّا
elbette biz
لَا نُض۪يعُ
zayi etmeyiz
اَجْرَ
ecrini
مَنْ اَحْسَنَ
güzel yapanın
عَمَلاًۚ
işi
﴿٣٠﴾
اُو۬لٰٓئِكَ
onlar öyle kimselerdir ki
لَهُمْ
kendileri için vardır
جَنَّاتُ
cennetleri
عَدْنٍ
Adn
تَجْر۪ي
akar
مِنْ تَحْتِهِمُ
altlarından
الْاَنْهَارُ
ırmaklar
يُحَلَّوْنَ
bezenirler
ف۪يهَا
orada
مِنْ اَسَاوِرَ
bileziklerle
مِنْ ذَهَبٍ
altın
وَيَلْبَسُونَ
ve giyerek
ثِيَاباً
giysiler
خُضْراً
yeşil
مِنْ سُنْدُسٍ
ince ipekten
وَاِسْتَبْرَقٍ
ve kalın ipekten
مُتَّكِـ۪ٔينَ
yaslanırlar
ف۪يهَا
orada
عَلَى
üzerine
الْاَرَٓائِكِۜ
koltuklar
نِعْمَ
ne güzel
الثَّوَابُۜ
sevap
وَحَسُنَتْ
ve ne güzel
مُرْتَفَقاً۟
ağırlanma
﴿٣١﴾
وَاضْرِبْ
anlat
لَهُمْ
onlara
مَثَلاً
misal olarak
رَجُلَيْنِ
şu iki adamı
جَعَلْنَا
vermiştik
لِاَحَدِهِمَا
ikisinden birine
جَنَّتَيْنِ
iki bağı
مِنْ اَعْنَابٍ
üzüm
وَحَفَفْنَاهُمَا
ve onların etrafını çevirmiştik
بِنَخْلٍ
hurmalarla
وَجَعَلْنَا
ve bitirmiştik
بَيْنَهُمَا
ortalarında da
زَرْعاًۜ
ekin
﴿٣٢﴾
كِلْتَا
her iki
الْجَنَّتَيْنِ
bağ da
اٰتَتْ
vermiş
اُكُلَهَا
yemişini
وَلَمْ تَظْلِمْ
eksik etmemişti
مِنْهُ
ondan
شَيْـٔاًۙ
hiçbir şey
وَفَجَّرْنَا
ve akıtmıştık
خِلَالَهُمَا
aralarından
نَهَراًۙ
bir de ırmak
﴿٣٣﴾
وَكَانَ
vardı
لَهُ
O(adam)ın
ثَمَرٌۚ
ürünü de
فَقَالَ
dedi ki
لِصَاحِبِه۪
arkadaşiyle
وَهُوَ
o
يُحَاوِرُهُٓ
konuşurken
اَنَا۬
ben
اَكْثَرُ
zenginim
مِنْكَ
senden
مَالاً
malca
وَاَعَزُّ
ve güçlüyüm
نَفَراً
adamca da
﴿٣٤﴾
◄
٢٩٦
- 296
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.