5 Aralık 2024 - 4 Cemaziye'l-Ahir 1446
Perşembe
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ النّحل
/ Nahl Suresi
◄
٢٦٨
- 268
►
14. Cüz /
الجزء ١٤
وَاَلْقٰى
attı
فِي الْاَرْضِ
arza
رَوَاسِيَ
dağlar
اَنْ تَم۪يدَ بِكُمْ
sizi sarsmaması için
وَاَنْهَاراً
ve ırmaklar
وَسُبُلاً
ve yollar
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
تَهْتَدُونَۙ
doğru yolu bulursunuz
﴿١٥﴾
وَعَلَامَاتٍۜ
ve işaretler de
وَبِالنَّجْمِ
yıldız(lar)la
هُمْ
onlar
يَهْتَدُونَ
yol bulurlar
﴿١٦﴾
اَفَمَنْ يَخْلُقُ
yaratan
كَمَنْ
gibi midir?
لَا يَخْلُقُۜ
yaratmayan
اَفَلَا تَذَكَّرُونَ
düşünmüyor musunuz?
﴿١٧﴾
وَاِنْ
eğer
تَعُدُّوا
saysanız
نِعْمَةَ
ni'metini
اللّٰهِ
Allah'ın
لَا تُحْصُوهَاۜ
sayamazsınız
اِنَّ
doğrusu
اللّٰهَ
Allah
لَغَفُورٌ
çok bağışlayandır
رَح۪يمٌ
çok esirgeyendir
﴿١٨﴾
وَاللّٰهُ
Allah
يَعْلَمُ
her şeyi bilir
مَا تُسِرُّونَ
gizlediğiniz
وَمَا تُعْلِنُونَ
ve açığa vurduğunuz
﴿١٩﴾
وَالَّذ۪ينَ يَدْعُونَ
taptıkları
مِنْ دُونِ
başka
اللّٰهِ
Allah'tan
لَا يَخْلُقُونَ
yaratamazlar
شَيْـٔاً
hiçbir şey
وَهُمْ
zaten onlar
يُخْلَقُونَۜ
yaratılmaktadırlar
﴿٢٠﴾
اَمْوَاتٌ
onlar ölüdürler
غَيْرُ
değildirler
اَحْيَٓاءٍۚ
diri
وَمَا يَشْعُرُونَۙ
bilmezler
اَيَّانَ
ne zaman
يُبْعَثُونَ۟
dirileceklerini
﴿٢١﴾
اِلٰهُكُمْ
tanrınız
اِلٰهٌ
tanrıdır
وَاحِدٌۚ
bir tek
فَالَّذ۪ينَ
ama
لَا يُؤْمِنُونَ
inanmayanların
بِالْاٰخِرَةِ
ahirete
قُلُوبُهُمْ
kalbleri
مُنْكِرَةٌ
inkarcıdır
وَهُمْ
ve onlar
مُسْتَكْبِرُونَ
büyüklük taslarlar
﴿٢٢﴾
لَا جَرَمَ
gizli kalmaz
اَنَّ
gerçekten
اللّٰهَ
Allah'a
يَعْلَمُ
bilir
مَا يُسِرُّونَ
onların gizlediklerini
وَمَا يُعْلِنُونَۜ
açığa vurduklarını da
اِنَّهُ
şüphesiz O
لَا يُحِبُّ
sevmez
الْمُسْتَكْبِر۪ينَ
büyüklük taslayanları
﴿٢٣﴾
وَاِذَا
zaman
ق۪يلَ
dendiği
لَهُمْ
onlara
مَاذَٓا
ne
اَنْزَلَ
indirdi
رَبُّكُمْۙ
Rabbiniz
قَالُٓوا
derler
اَسَاط۪يرُ
masalları
الْاَوَّل۪ينَۙ
evvelkilerin
﴿٢٤﴾
لِيَحْمِلُٓوا
yüklenmeleri için
اَوْزَارَهُمْ
kendi günahlarını
كَامِلَةً
tam olarak
يَوْمَ
günü
الْقِيٰمَةِۙ
kıyamet
وَمِنْ
ve bir kısmını
اَوْزَارِ
günahlarının
الَّذ۪ينَ يُضِلُّونَهُمْ
saptırdıkları kimselerin
بِغَيْرِ عِلْمٍۜ
bilgisizce
اَلَا
bak
سَٓاءَ مَا
ne kötü şey
يَزِرُونَ۟
yükleniyorlar
﴿٢٥﴾
قَدْ
kuşkusuz
مَكَرَ
tuzak kurmuşlardı
الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ
onlardan öncekiler de
فَاَتَى
yıktı (söktü)
اللّٰهُ
Allah
بُنْيَانَهُمْ
binalarını
مِنَ الْقَوَاعِدِ
temellerinden
فَخَرَّ
çökmüştü
عَلَيْهِمُ
başlarına
السَّقْفُ
tavan
مِنْ فَوْقِهِمْ
üstlerindeki
وَاَتٰيهُمُ
ve onlara gelmişti
الْعَذَابُ
azab
مِنْ حَيْثُ
yerden
لَا يَشْعُرُونَ
ummadıkları
﴿٢٦﴾
◄
٢٦٨
- 268
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.