14 Ekim 2024 - 11 Rebiü'l-Ahir 1446
Pazartesi
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ البَقَرَة
/ Bakara Suresi
◄
٢
- 2
►
1. Cüz /
الجزء ١
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا
inkar edenlere gelince
سَوَٓاءٌ عَلَيْهِمْ
onlar için birdir
ءَاَنْذَرْتَهُمْ
onları uyarsan da
اَمْ لَمْ تُنْذِرْهُمْ
uyarmasan da
لَا يُؤْمِنُونَ
inanmazlar
﴿٦﴾
خَتَمَ
mühürlemiştir
اللّٰهُ
Allah
عَلٰى قُلُوبِهِمْ
onların kalblerini
وَعَلٰى سَمْعِهِمْۜ
ve kulaklarını
وَعَلٰٓى اَبْصَارِهِمْ
gözlerine de
غِشَاوَةٌۘ
perde inmiştir
وَلَهُمْ
Onlar için vardır
عَذَابٌ
bir azab
عَظ۪يمٌ۟
büyük
﴿٧﴾
وَمِنَ النَّاسِ
insanlardan öyleleri de
مَنْ يَقُولُ
derler
اٰمَنَّا
inandık
بِاللّٰهِ
Allah'a
وَبِالْيَوْمِ
ve gününe
الْاٰخِرِ
ahiret
وَمَا هُمْ بِمُؤْمِن۪ينَۢ
inanmadıkları halde
﴿٨﴾
يُخَادِعُونَ
aldatmağa çalışırlar
اللّٰهَ
Allah'ı
وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُواۚ
ve mü'minleri
وَمَا يَخْدَعُونَ
aldatamazlar
اِلَّٓا اَنْفُسَهُمْ
kendilerinden başkasını
وَمَا يَشْعُرُونَۜ
farkında değiller
﴿٩﴾
ف۪ي قُلُوبِهِمْ
onların kablerinde
مَرَضٌۙ
hastalık vardır
فَزَادَهُمُ
artırmıştır
اللّٰهُ
Allah
مَرَضاًۚ
hastalıklarını
وَلَهُمْ
onlara vardır
عَذَابٌ
bir azab
اَل۪يمٌۙ
acı
بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ
yalan söylemelerinden ötürü
﴿١٠﴾
وَاِذَا ق۪يلَ
denildiği zaman
لَهُمْ
onlara
لَا تُفْسِدُوا
bozgunculuk yapmayın
فِي الْاَرْضِۙ
yeryüzünde
قَالُٓوا
derler
اِنَّمَا
sadece
نَحْنُ
biz
مُصْلِحُونَ
düzelticileriz
﴿١١﴾
اَلَٓا
İyi bilin ki
اِنَّهُمْ
muhakkak
هُمُ
onlar
الْمُفْسِدُونَ
bozgunculardır
وَلٰكِنْ
fakat
لَا يَشْعُرُونَ
anlamazlar
﴿١٢﴾
وَاِذَا
zaman
ق۪يلَ
denildiği
لَهُمْ
onlara
اٰمِنُوا
iman edin
كَمَٓا
gibi
اٰمَنَ
inandıkları
النَّاسُ
insanların
قَالُٓوا
derler
اَنُؤْمِنُ
inanır mıyız?
كَمَٓا
gibi
اٰمَنَ
inandığı
السُّفَـهَٓاءُۜ
beyinsizlerin
اَلَٓا
iyi bilin ki
اِنَّهُمْ
doğrusu onlar
هُمُ السُّفَـهَٓاءُ
asıl beyinsizler kendileridir
وَلٰكِنْ
fakat
لَا يَعْلَمُونَ
bilmezler
﴿١٣﴾
وَاِذَا
zaman
لَقُوا
rastladıkları
الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا
inanmış olanlara
قَالُٓوا
derler
اٰمَنَّاۚ
inandık
وَاِذَا
ve zaman
خَلَوْا
yalnız kaldıkları
اِلٰى شَيَاط۪ينِهِمْۙ
şeytanlarıyla
قَالُٓوا
derler
اِنَّا
biz
مَعَكُمْۙ
sizinle beraberiz
اِنَّمَا نَحْنُ
biz sadece
مُسْتَهْزِؤُ۫نَ
(onlarla) alay ediyoruz
﴿١٤﴾
اَللّٰهُ
Allah da
يَسْتَهْزِئُ
alay eder
بِهِمْ
kendileriyle
وَيَمُدُّهُمْ
ve onları bırakır
ف۪ي طُغْيَانِهِمْ
taşkınları içinde
يَعْمَهُونَ
bocalayıp dururlar
﴿١٥﴾
اُو۬لٰٓئِكَ
işte onlar
الَّذ۪ينَ اشْتَرَوُا
satın aldılar
الضَّلَالَةَ
sapıklığı
بِالْهُدٰىۖ
hidayet karşılığında
فَمَا رَبِحَتْ
kar etmedi
تِجَارَتُهُمْ
ticaretleri
وَمَا كَانُوا
olmadılar
مُهْتَد۪ينَ
doğru yolu bulanlardan
﴿١٦﴾
◄
٢
- 2
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.