24 Eylül 2025 - 1 Rebiü'l-Ahir 1447 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Hûd Suresi 40. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sardorxon Jahongir
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Hattâ iżâ câe emrunâ vefâra-ttennûru kulnâ-hmil fîhâ min kullin zevceyni-śneyni veehleke illâ men sebeka ‘aleyhi-lkavlu vemen âmen(e)(c) vemâ âmene me’ahu illâ kalîl(un)

Sonucu emrimiz gelip tandırın altından su kaynamaya başlayınca her mahluktan birer çifti ve helaki taktir edilenden başka ailenden olanları ve inananları gemiye yükle dedik; zaten maiyetinde bulunan inanmış kişiler de pek azdı.

Tandır hakkında çeşitli rivâyetler vardır. Ekmek pişirilen tandırdır, suyun oradan kaynaması, tufanın başlayacağına alâmetti. Bu kavil, İbn-i Abbas'ta... Devamı..

Hatta ki; nihayet emrimiz geldiği (ve takdirimiz gerçekleştiği) anda ve tandır feveran ettiği (yerden ve gökten suların kaynayıp fışkırdığı) zaman, (Nuh’a) dedik ki: “(Lazım olan evcil hayvanlardan) İkişer çift ile aleyhine söz geçmiş (ve küfrü kesinleşmiş) olanlar dışındaki aile fertlerini ve iman edenleri artık ona (gemiye) yükle!” Zaten çok az bir gruptan başka, kimse onunla birlikte iman etmemişti.

Nihayet emrimiz gelip de iş ciddileşip, sular kaynamaya başlayınca, Nuh'a dedik ki: “Her cins hayvandan birer çift ve haklarında hüküm verilmiş olanlar değil, yalnız aileni ve iman edenleri gemiye bindir.” Ancak ona inananlar küçük bir topluluktu.

Nihayet gemilerin yapımı bitirilip, planımızın icra vakti geldiğinde, bütün kaynaklardan fışkıran sularla, yeryüzünde sular yükselirken, tan yeri ağardığı sırada; buhar kazanları çalıştırılıp istim yükselmeye başlayınca, biz Nûh'a:
“Canlıların her birinden erkekli dişili birer çift ile, aleyhinde hüküm verilenlerin dışında aileni ve iman edenleri gemiye al, yükle” dedik. Zaten onunla beraber kavminden pek azı iman etmişti.

bk. Kur’an-ı Kerim, 3/7; 26/119-121; 54/11-14.

Sonuçta emrimiz gelip tandır kaynayınca: "Her şeyden birer çifti ve aleyhlerine önceden hükmümüz verilmiş olanlar dışındaki aile fertlerini ve iman edenleri gemiye bindir" dedik. Zaten onunla beraber ancak çok az kimse iman etmişti.

Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: 'Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle.' Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.

Nihayet helâk etme emrimiz geldiği ve fırından su taşıp fışkırdığı (yahut geminin kazanı kaynadığı) vakit Nûh'a şöyle dedik: “-Faydalanılan hayvanların her cinsinden erkek ve dişi olmak üzere ikişer tane çift ve üzerlerine boğulma emri takdir edilenler müstena, aile halkınla bir de iman edenleri gemiye yükle.” Zaten beraberinde iman edenler pek azdı.

Nihayet emrimiz gelince ve tandır kaynayınca “(Ehli hayvanların) her birisinden iki çifti yükle, kâfir kalacak olanlar hariç, aileni ve inananları da yükle” dedik. Fakat çok az bir grup ona inanmış idi.

Sonunda buyruğumuz gelip tandırda sular kaynamaya başlayınca, “Her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan ehlini ve inananları gemiye bindir” dedik. Ancak, pek az kimse onunla beraber inanmıştı.

Buyrumumuz gelince, fırın kaynadı, ona dedik ki: «Her canlıdan birer çiftle, inananları, ailenden olup da, haklarında bir söz geçmiyenleri, yüklet gemiye», inanan azdı onunla bile

Sonunda emrimiz gereği sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik ki: “Her cins hayvandan birer çift al ve (boğulacaklarına dair) haklarında hüküm verilmiş olanlar dışında aileni ve iman edenleri gemiye bindir!” Zaten onunla birlikte iman edenlerin sayısı pek azdı. 

Bkz. 3/7, 23/27, 26/119-121, 54/11-14

Emirlerimiz virildi ve tennûr [1]dan su kaynayub fışkırdı. Açıldığı vakit Allâh te’âlâ Nûh’a didi ki: "Bu sefîneye her cins hayvândan birer çift ve ’aleyhinde hüküm virilenden mâ’adâ tekmîl ’âileni ve mü’minleri irkâb it." Lâkin mü’minlerin ’adedi pek az idi.

[1] Müfessirîn "tennûr" kelimesine muhtelif ma’nâlar virmişlerdir. Fakat en tabi’îsi "Su hazînesi" ma’nâsıdır.

Buyruğumuz gelip tandırdan sular kaynamağa başlayınca, "Her cinsten birer çifti ve aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu ve inananları gemiye bindir" dedik. Pek az kimse onunla beraber inanmıştı.

Nihayet emrimiz gelip, tandır kaynamaya başlayınca (sular coşup taşınca) Nûh’a dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki âilen ile iman edenleri ona yükle.” Ama, onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti.[274]

Aynı olayla ilgili olarak Mü’minûn sûresinin 27. âyetine bakınız.

Nihayet emrimiz geldi ve sular coşup yükseldi. Nûh’a dedik ki: “Her türden (hayvan) birer çift ile -daha önce haklarında hüküm verilmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye bindir!” Zaten onunla birlikte pek azı iman etmişti.

Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik ki: «(Canlı çeşitlerinin)  her birinden birer çift ile -(boğulacağına dair)  aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!» Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti.

 Meâlin «sular coşup yükselmeye başlayınca» kısmını «tandır (tennûr) kaynayınca» şeklinde çevirenler de olmuştur. Müfessirler tandırın kaynamasını çeş... Devamı..

Nihayet emrimiz gelip de gök kaynayıp taşınca, kendisine dedik ki: "Her türden birer çifti, daha önce mahkum edilmiş olanlar hariç, çoluk çocuğunu ve inananları ona yükle." Kendisiyle birlikte inanmış olanlar zaten bir kaç kişiydi.

40 ve 44 Nuh'un gemisi, birbirine bağlanmış kütüklerden ibaret basit bir gemiydi (54:13). Tufan ise, Nuh'un halkıyla, Ölü Deniz bölgesiyle sınırlı idi... Devamı..

Nihayet emrimiz geldiği ve tennur (tandır veya geminin kazanı) tutuşup parladığı zaman dedik ki; "Erkeği ve dişisi olan her canlıdan ikişer tane, aleyhlerinde hüküm verilmiş olanların dışında, aileni ve iman etmiş olanları geminin içine yükle". Zaten beraberinde iman edenler çok az idi.

Nihayet emrimiz geldiği ve tennur feveran ettiği vakıt dedik ki: yükle içine her birinden ikişer çift, ve aleyhinde huküm sebketmiş olandan maada ehlini ve iyman edenleri, maamafih pek azından maadası beraberinde iyman etmemişti, dedi

Nihâyet (helâk) emrimiz (in zamanı) gelip de (azap alametlerinden biri olan) tandır kaynamaya başlayınca, Nûh’a buyurduk ki: “Her şeyden (her tür canlıdan erkekli dişili olmak üzere) birer çift (gemiye al) bir de (yapmış oldukları inkâr ve isyandan dolayı, boğulacaklarına dair) kendileri hakkında önceden hüküm verilmiş olanlar dışında, aileni ve (diğer) îmân edenleri ona (gemiye) bindir.” Zaten beraberinde îmân eden pek az kimse vardı.

Buyruğumuz gelip tandır kaynamağa¹ başladığı zaman, Biz dedik ki: “Her cinsten birer çift ve aleyhlerinde hüküm verilmiş olanlar hariç aileni ve iman edenleri ona yükle.” Zaten onunla birlikte çok az kimse iman etmişti.

1- Sular fışkırmaya başlayınca.

Nihayet emrimiz gelib de fırın kaynadığı zaman (Nuha) dedik ki: «Her birinden (her bir neviden erkek ve dişi) ikişer çift ile — aleyhinde söz geçmiş (helakleri takdîr edilmiş) olanlar müstesna — aileni ve îman edenleri içine yükle». Zâten onun maiyyetindeki az kimselerden başkası da îman etmemişdi.

Sonunda emrimiz gelip de sular coşunca: “Her canlıdan birer çifti, bir de aleyhlerinde hüküm verilmiş olanlar dışında aileni ve iman edenleri gemiye yükle.” dedik. Zaten onunla birlikte çok az kimse iman etmişti.

[23/27]

Nihâyet emrimiz gelip de fırın kaynadığı(1) (iş kızışıp, sular kabarmak üzere olduğu) zaman, (Nûh'a) buyurduk ki: “(Canlıların) her birinden (erkek ve dişi olmak üzere) ikişer eş ile (sana îmân etmediklerinden, boğulacaklarına dâir) aleyhinde söz geçmiş olanlar (bir oğlun ile diğer zevcen) dışında âileni ve îmân edenleri ona (gemiye)yükle!” Zâten onunla berâber ancak pek az kimse îmân etmişti.

(1)Rivâyete göre, sular ilk önce Hz. Nûh (as)’a âid olan bir tandırdan kaynamaya başlamış ve bu işâreti alan Nûh (as) eşyâları gemiye yüklemişti. (Râz... Devamı..

Nihayet emrimiz gelip de tennûr (geminin kazanı) kaynayınca Nuh’a: (Muhtaç olduğunuz evcil hayvanlardan) «Her birinden ikişer çift alıp, (zulüm ve azgınlıkları sebebiyle) aleyhinde hüküm geçmiş olanların dışında aileni ve iman etmiş olanları gemiye yükle!» dedik. Zaten onunla birlikte pek azı dışında kimse iman etmemişti. *

(*) Nuh sûresindeki ayetlerden açıkça anlaşılıyor ki Hz. Nuh sadece kendi kavmine elçi olarak gönderilmiştir. Bu nedenle tebliğine mazhar olmayan diğe... Devamı..

Emrimiz gelip çattığında, (azap belirtileri) hareketler başladı. Nuh’a “Her çiftten ikişer adet ve yalnızca (azap) sözünün kendisine bildirilenler dışında ki ev halkını ve iman edenleri gemiye bindir. Ancak Nuh ile birlikte halkından pek azı iman etti.

Sonunda buyruğumuz erişip de yerden sular kaynamıya başlayınca, Nuh’a dedik: "Her türden erkekli dişili birer çift al, sözü edilenleri bir yana bırak, yalnız çoluğunu çocuğunu bir de inananları bindir." Ancak, Nuh ile birlikte inanmış olanlar pek azdı.

Nihayet fermanımız gelip yeryüzü kaynayınca [¹] Nuh/a dedik ki: Her çift hayvandan erkekli dişili olmak üzere ikişer taneyi; bir de haklarında söz geçen kimselerden [²] maada aileni ve iman getirenleri gemiye yüklet. Onunla beraber iman eden pek az kimseden ibaretti.

[1] Gözlerden sular fışkırıp su etrafı basınca onlar çaresiz kaldılar.[2] Zevcesi ve oğlu gibi helâkine ait Hükm-ü Bâri sebkeden.

Nihayet emrimiz gelip de sular kaynamaya başlayınca [fâre’t-tennûr]¹¹ Nûh’a dedik ki: “(Evcil) her cins hayvandan¹² birer çift/erkekli dişili, aleyhlerine daha önce hüküm verdiklerimiz hariç olmak üzere aileni ve inananları gemiye yükle!” Onunla beraber iman eden zaten çok az kişi idi.

11 Ayette geçen “tandır/fırın kaynamaya başlayınca” anlamına gelen “fâre’ttennûr” tabirinin, aslında suların yerden öbek öbek taşmasını, fışkırmasını ... Devamı..

Buyruğumuz gelip tandır (içinden sular) kaynamağa başlayınca, “Her cinsten birer çifti, aleyhine hüküm verilmiş olanın dışında kalan ehlini ve iman edenleri gemiye bindir” dedik. Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti.

Nihâyet tufan emrimiz gelip çattı; gökten yağmurlar boşanmaya, yerden pınarlar fışkırmaya ve sular coşup kaynamaya başlayınca, Nûh’a, “Her cins hayvandan birer çift al ve boğulacaklarına dâir haklarında hüküm verilmiş olanlar hariç, aileni ve iman edenleri gemiye bindir!” dedik. Zaten onunla birlikte iman edenlerin sayısı pek azdı.

Sonunda bizim emrimiz geldiği ve Tandır kaynadığı (kabardığı) zaman:
“Her birinden ikişer çifti, aleyhinde Söz geçmiş kimse dışında senin ehlini / aileni ve inanmış kimseleri içine yükle!” dedik. Birazı dışında kimse onunla birlikte inanmadı.

Sonunda fermanımız çıktı. Ocak içlerinden bile sular fışkırmaya başlayınca Nuh'a: " gemiye her şeyden bir çift yükle, aileni de. Ailenden, sadece inanları al. Daha önce ölüme mahkum olanları bırak " dedik. Zaten inanıp ona destek olan çok azdı.

Nihayet emrimiz gelip yeryüzünde sular kaynamaya başlayınca, her yeri sular kaplamaya başladı. Nuh’a seslendik: "Her şeyden ikişer çifti, aileni ve inandıkları için kurtulacaklarına söz verdiklerimizi gemiye yükle!" Zaten onunla beraber inanan çok azdı.

Sonunda emrimiz gelip de tandır kaynayınca [*] (Nuh’a) şöyle demiştik: “Her tür (canlı)dan iki çift [*] ile –içlerinden (boğulacağına dair) aleyhinde söz geçen(ler) dışında- aileni ve iman etmiş olan(lar)ı ona (gemiye) bindir!” (Nitekim) onunla birlikte çok az (kişi)den başkası iman etmemişti.

Bu ifade ile Hz. Nuh’un gemisinin buharla çalıştığı kastedilmiş olabilir. Konuyla ilgili ayrıca bkz. Mü’minûn 23:27; Kamer 54:13.,Burada sözü edilen “... Devamı..

Sonunda emrimiz gelince ve tandır¹ kaynamaya² başlayınca³ (Nûh’a): “çifti olan her şeyden⁴ ikişer (tane) ve (küfründen dolayı) helâki kesinleşmiş olanlar dışında⁵ aileni ve îman edenleri ona yükle.” dedik. -Zâten onunla birlikte (Allah’a) çok az kimse, îman etmişti.-

1 Tennur: Lügatte kapalı ocak, tandır ve kaynak demektir. Bu ayette kullanılıncaya kadar Arapçada “tennur” kelimesi bilinmiyordu.2 Feveran: Kuvvet ve ... Devamı..

[Bu böylece devam etti] tâ ki, hükmümüz vaki olup da yeryüzünde sular taşkınlar halinde kaynayıp coşuncaya ⁶² kadar. [Nûh’a]: “Her cins [hayvandan] birer çift ⁶³ ve haklarında hüküm verilmiş olanları değil, ⁶⁴ yalnız aileni ve imana erişenleri gemiye bindir!” dedik, çünkü o’nun inancını paylaşanlar zaten küçük bir topluluktu.

62 Lafzen, “yerin yüzü kaynayıp coşuncaya kadar” (fâra’t-tennûr). Bu ibare, kaynak olarak Talmud’daki menkıbelerden başka dayanağı olmayan çok sayıda ... Devamı..

Sonunda azap ve helak emrimiz gelip de, her yerden sular fışkırmaya başlayınca Nuh’a dedik ki: – Her canlıdan birer çift ve haklarında helak hükmü verilmiş olanlar dışında kalan aileni ve iman edenleri gemiye bindir. Zaten onunla birlikte iman etmiş olanların sayısı çok azdı. 10/83, 12/103, 51/36

En nihayet, hükmümüzün vakti gelince tandır kaynadı.[¹⁷³¹] (Nûh’a) “O gemiye her tür (canlıdan) birer çift[¹⁷³²] al; bir de haklarında hüküm kesinleşmiş olanlar dışında[¹⁷³³] aileni ve iman eden kimseleri (al)” talimatını vermiştik. Zaten onun inancını paylaşan kimseler çok azdı.[¹⁷³⁴]

[1731] Fâra’t-tennûr (Krş: 23:27) cümlesi birbirine zıt iki unsuru yan yana getirmektedir: fâra yüklemi “kaynadı, coştu, taştı” gibi suyla ilgili bir ... Devamı..

Sonunda emrimiz gelip de sular fışkırmaya başladığında Nuh'a: "Her cinsten birer çifti ve -haklarında boğulacaklarına dair hüküm verilmiş olanların dışında kalan- aileni ve iman edenleri gemiye yükle" diye emrettik. Zaten onunla beraber pek az kimse iman etmişti.

Nihâyet emrimiz geldiği ve tennur kaynadığı vakit dedi ki: «Onun içine herbirinden ikişer çift ve aleyhine hüküm sabketmiş olandan maada ehlini ve imân etmiş olanları yükle.» Ve maamafih pek azından başkası onunla beraber imân etmemişti.

Nihayet emrimiz gelip de tennur kaynadığı zaman Nuh'a dedik ki: “Her hayvan türünden erkekli dişili ikişer eş ile haklarında helâk hükmü verilmiş olanları hariç olmak üzere, aileni bir de iman edenleri gemiye al! ” Zaten beraberinde iman eden pek az insan vardı. [3, 7; 26, 119-121; 54, 11-14] {KM, Tekvin 7, 13; I Pier 3, 20; 2, 5}

Tennur: kapalı ocak, fırın mânasına gelir. Türkçeye tandır olarak geçmiştir. Bu kelime tefsirlerde farklı anlayışlara imkân vermiştir. Hz. Havva’dan k... Devamı..

Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca (iş ciddileşip sular kaynamağa başlayınca, Nuh'a) dedik ki: "Her şeyden ikişer çifti ve aleyhlerinde hüküm verdiklerimiz haric olmak üzere aileni ve inananları gemiye yükle!" Zaten onunla beraber inanan pek azdı.

Tandırın feverân etmesi, buharlı gemide suyu ısıtacak ocağın alev alev yanması anlamına gelir. Kelimenin temel anlamı budur. Bu da o zaman buharlı gem... Devamı..

Vaktâ ki: Emr-i kazâ cereyânımız geldi. Tandırdan su fışkırdı. Nûh'a: "Ona (sefîneye) her şeyden erkek ve dişi bir çift ile helâk olacağı mukarrer olandan gayrı ehlini ve sana îmân idenleri yüklet" didik. Îmân idenler ise pek azlık idiler.

Sonunda emrimiz çıktı ve geminin kazanı[*] kaynadı. Nuh’a dedik ki “Erkekli dişili her türden birer çifti ve hakkında karar çıkan kişi dışındaki aileni, bir de inanıp güvenenleri gemiye bindir.” Pek azı dışında Nuh ile birlikte inanıp güvenen olmamıştı.

[*] هي تنُّور من حديد،

Sonunda emrimiz gelip, yerden sular kaynamağa başlayınca:-Her şeyden ikişer çift aleyhlerinde hüküm verilmiş olan dışında aileni ve iman edenleri ona bindir, dedik. Zaten onun yanında iman etmiş olan kimseler çok azdı.

Nihayet emrimiz geldi, sular kaynamaya başladı. Ve Nuh'a dedik ki: “Hepsinden birer çift ile hakkında azap hükmü verilmiş olanlar dışında aileni ve iman edenleri gemiye al.” Zaten onunla beraber iman eden pek az kişi vardı.

Nihayet emrimiz gelip de tandır kaynayınca şöyle seslendik: "Yükle içine her birinden ikişer çift ve aleyhinde hüküm verilen hariç olmak üzere aileni, bir de iman etmiş olanları." Ama Nûh'la birlikte çok az bir kısmı iman etmişti.

Nihoyat, azob haqidagi amrimiz kelib, tandir favvora otib qizidi. Biz Nuhga: “Har bir jonivordan bir juftdan va g‘‎arq bo‘‎lishi haqidagi amrimiz kechganlardan tashqari ahli oilang hamda iymon keltirganlarni kemaga yuklab chiqar”, – dedik. Vaholanki, u bilan birga iymon keltirganlar ozchilik edi.

Izoh: Oyatdagi “tannur” so‘‎zi aksariyat tafsir kitoblarida “tandir”, – deb ta’rif qilingan. Lekin bu so‘‎zga mufassirlar turli izohlar berishgan. Mas... Devamı..

ol vaķt kim geldi buyruġumuz daħı ķaynayu geldi tennur eyittük “götür anuñ içinde her çiftlerden iki daħı 'ayāluñı illā anı kim ilerü geçdi anuñ üzere söz daħı anı kim įmān getürdi.” daħı įmān getürmedi anuñ-ile illā az ya'nį ķırķ er ķırķ 'avrat.

Ḥattā ol vaḳt ki geldi buyruġumuz, daḫı ḳaynadı tennūrdan ṣu çıḳdı. Eyit‐dük Nūḥa: Götür gemide her ḥayvān cinsinden iki çift, senüñ ehlüñi daḫıgötür, illā kimseleri ki şefā‘at īmān getürenleri daḫı götür. Daḫı Nūḥa inanmadı illā az kişiler.

Nəhayət, (onları məhv etmək barəsində) əmrimiz gəldiyi və təndir qaynadığı (təndirdən və ya yer üzündən, yaxud gəminin qazanından su qaynayıb daşdığı) zaman (Nuha) dedik: “Hər heyvandan biri erkək, biri dişi olmaqla bir cüt, həmçinin əleyhinə (ölümünə) əvvəlcədən hökm verilmiş şəxslər istisna olmaqla, qalan ailə üzvlərini və iman gətirənləri gəmiyə mindir!” Əslində onunla birlikdə (tayfasından) çox az adam iman gətirmişdi.

(Thus it was) till, when Our commandment came to pass and the oven gushed forth water, We said: Load therein two of every kind, a pair (the male and female), and thy household, save him against whom the word hath gone forth already, and those who believe. And but a few were they who believed with him.

At length, behold! there came Our command, and the fountains of the earth(1533) gushed forth! We said: "Embark therein, of each kind two, male and female,(1534) and your family - except those against whom the word has already gone forth,-(1535) and the Believers." but only a few believed with him.

1533 Far al tannur. Two interpretations have been given: (1) the fountains or the springs on the surface of the earth bubbled over or gushed forth; or... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.