14 Kasım 2024 - 12 Cemaziye'l-Evvel 1446
Perşembe
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الْمُؤْمِنُونَ
/ Mü’minûn Suresi
◄
٣٤٤
- 344
►
18. Cüz /
الجزء ١٨
مَا تَسْبِقُ
ileri geçemez
مِنْ
hiçbir
اُمَّةٍ
ümmet
اَجَلَهَا
süresinden
وَمَا يَسْتَأْخِرُونَۜ
ve geri kalamaz
﴿٤٣﴾
ثُمَّ
sonra
اَرْسَلْنَا
gönderdik
رُسُلَنَا
elçilerimizi
تَتْرَاۜ
ardı ardına
كُلَّمَا جَٓاءَ
ne zaman geldiyse
اُمَّةً
bir ümmete
رَسُولُهَا
elçileri
كَذَّبُوهُ
onlar onu yalanladılar
فَاَتْبَعْنَا
biz de onları devirdik
بَعْضَهُمْ بَعْضاً
birbiri ardınca
وَجَعَلْنَاهُمْ
ve hepsini yaptık
اَحَاد۪يثَۚ
birer efsane
فَبُعْداً
uzak olsun
لِقَوْمٍ
toplum
لَا يُؤْمِنُونَ
inanmayan
﴿٤٤﴾
ثُمَّ
sonra
اَرْسَلْنَا
gönderdik
مُوسٰى
Musa'yı
وَاَخَاهُ
ve kardeşi
هٰرُونَ
Harun'u
بِاٰيَاتِنَا
ayetlerimizle
وَسُلْطَانٍ
ve bir delille
مُب۪ينٍۙ
apaçık
﴿٤٥﴾
اِلٰى فِرْعَوْنَ
Fir'avn'e
وَمَلَا۬ئِه۪
ve ileri gelen adamlarına
فَاسْتَكْـبَرُوا
onlar büyüklük tasladılar
وَكَانُوا
ve oldular
قَوْماً
bir topluluk
عَال۪ينَۚ
böbürlenen
﴿٤٦﴾
فَقَالُٓوا
dediler
اَنُؤْمِنُ
mı inanacağız?
لِبَشَرَيْنِ
şu iki insana
مِثْلِنَا
bizim gibi
وَقَوْمُهُمَا
iki adamın kavmi
لَنَا
bize
عَابِدُونَۚ
kölelik ederken
﴿٤٧﴾
فَكَذَّبُوهُمَا
onları yalanladılar
فَكَانُوا
ve oldular
مِنَ الْمُهْلَك۪ينَ
helak edilenlerden
﴿٤٨﴾
وَلَقَدْ
andolsun
اٰتَيْنَا
biz verdik
مُوسَى
Musa'ya
الْكِتَابَ
Kitabı (Tevrat'ı)
لَعَلَّهُمْ
belki onlar
يَهْتَدُونَ
doğru yolu bulurlar diye
﴿٤٩﴾
وَجَعَلْنَا
ve kıldık
ابْنَ مَرْيَمَ
Meryem oğlunu
وَاُمَّهُٓ
ve annesini
اٰيَةً
bir mu'cize
وَاٰوَيْنَاهُمَٓا
ve onları yerleştirdik
اِلٰى رَبْوَةٍ
bir tepeye
ذَاتِ قَرَارٍ
oturmaya uygun
وَمَع۪ينٍ۟
ve suyu bulunan
﴿٥٠﴾
يَٓا اَيُّهَا
ey
الرُّسُلُ
elçiler
كُلُوا
yeyin
مِنَ الطَّيِّبَاتِ
güzel şeylerden
وَاعْمَلُوا
ve yapın
صَالِحاًۜ
yararlı iş
اِنّ۪ي
çünkü ben
بِمَا تَعْمَلُونَ
yaptıklarınızı
عَل۪يمٌۜ
bilmekteyim
﴿٥١﴾
وَاِنَّ
ve işte
هٰذِه۪ٓ
bu
اُمَّتُكُمْ
sizin ümmetiniz
اُمَّةً
ümmettir
وَاحِدَةً
bir tek
وَاَنَا۬
ve ben de
رَبُّكُمْ
sizin Rabbinizim
فَاتَّقُونِ
benden korkun
﴿٥٢﴾
فَـتَقَطَّـعُٓوا
fakat parçalayıp ayırdılar
اَمْرَهُمْ
işlerini
بَيْنَهُمْ
aralarında
زُبُراًۜ
Kitaplara
كُلُّ
her
حِزْبٍ
gurup
بِمَا لَدَيْهِمْ
kendi yanında bulunanla
فَرِحُونَ
sevinmektedir
﴿٥٣﴾
فَذَرْهُمْ
onları bırak
ف۪ي
içinde
غَمْرَتِهِمْ
gafletleri
حَتّٰى
kadar
ح۪ينٍ
bir süreye
﴿٥٤﴾
اَيَحْسَبُونَ
onlar sanıyorlar mı?
اَنَّمَا نُمِدُّهُمْ
verdiğimiz ile
بِه۪
kendilerine
مِنْ مَالٍ
mal
وَبَن۪ينَۙ
ve oğullar
﴿٥٥﴾
نُسَارِعُ
koşuyoruz
لَهُمْ
onların
فِي الْخَيْرَاتِۜ
iyiliklerine
بَلْ
hayır
لَا يَشْعُرُونَ
onlar farkında değiller
﴿٥٦﴾
اِنَّ
şüphesiz
الَّذ۪ينَ هُمْ
onlar ki
مِنْ خَشْيَةِ
saygıdan
رَبِّهِمْ
Rablerine
مُشْفِقُونَۙ
titrerler
﴿٥٧﴾
وَالَّذ۪ينَ هُمْ
ve onlar ki
بِاٰيَاتِ
ayetlerine
رَبِّهِمْ
Rablerinin
يُؤْمِنُونَۙ
inanırlar
﴿٥٨﴾
وَالَّذ۪ينَ هُمْ
ve onlar ki
بِرَبِّهِمْ
Rablerine
لَا يُشْرِكُونَۙ
ortak koşmazlar
﴿٥٩﴾
◄
٣٤٤
- 344
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.