25 Mayıs 2025 - 27 Zi'l-ka'de 1446
Pazar
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الاٴعرَاف
/ A’râf Suresi
◄
١٦٧
- 167
►
9. Cüz /
الجزء ٩
قَالَ
dedi ki
يَا
Ey
مُوسٰٓى
Musa
اِنِّي
şüphesiz ben
اصْطَفَيْتُكَ
seni seçtim
عَلَى
başına
النَّاسِ
insanların
بِرِسَالَات۪ي
mesajlarımla
وَبِكَلَام۪يۘ
ve konuşmamla
فَخُذْ
al
مَٓا اٰتَيْتُكَ
sana verdiğimi
وَكُنْ
ve ol
مِنَ الشَّاكِر۪ينَ
şükredenlerden
﴿١٤٤﴾
وَكَتَبْنَا
yazdık
لَهُ
O'nun (Musa) için
فِي الْاَلْوَاحِ
levhalara
مِنْ كُلِّ شَيْءٍ
ne varsa hepsini
مَوْعِظَةً
öğüte
وَتَفْص۪يلاً
ve açıklamasına dair
لِكُلِّ شَيْءٍۚ
her şeyin
فَخُذْهَا
bunları tut
بِقُوَّةٍ
kuvvetle
وَأْمُرْ
emret
قَوْمَكَ
kavmine de
يَأْخُذُوا
tutsunlar
بِاَحْسَنِهَاۜ
bunların en güzelini
سَاُر۪يكُمْ
size göstereceğim
دَارَ
yurdunu
الْفَاسِق۪ينَ
yoldan çıkmışların
﴿١٤٥﴾
سَاَصْرِفُ
uzaklaştıracağım
عَنْ اٰيَاتِيَ
ayetlerimden
الَّذ۪ينَ يَتَكَبَّرُونَ
büyüklenenleri
فِي الْاَرْضِ
yeryüzünde
بِغَيْرِ
yere
الْحَقِّۜ
haksız
وَاِنْ
eğer
يَرَوْا
onlar görseler de
كُلَّ
her
اٰيَةٍ
ayeti
لَا يُؤْمِنُوا
yine inanmazlar
بِهَاۚ
ona
وَاِنْ
eğer
يَرَوْا
görseler
سَب۪يلَ
yolu
الرُّشْدِ
doğru
لَا يَتَّخِذُوهُ
onu edinmezler
سَب۪يلاًۚ
yol
وَاِنْ
ama eğer
يَرَوْا
görseler
سَب۪يلَ
yolunu
الْغَيِّ
azgınlık
يَتَّخِذُوهُ
onu edinirler
سَب۪يلاًۜ
yol
ذٰلِكَ
Öyle,
بِاَنَّهُمْ
çünkü onlar
كَذَّبُوا
yalanladılar
بِاٰيَاتِنَا
ayetlerimizi
وَكَانُوا
ve oldular
عَنْهَا
onları
غَافِل۪ينَ
umursamaz
﴿١٤٦﴾
وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا
yalanlayanların
بِاٰيَاتِنَا
ayetlerimizi
وَلِقَٓاءِ
ve kavuşmayı
الْاٰخِرَةِ
ahirete
حَبِطَتْ
boşa çıkmıştır
اَعْمَالُهُمْۜ
eylemleri
هَلْ يُجْزَوْنَ
onlar cezalanmıyorlar mı?
اِلَّا
yalnız
مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ۟
yaptıklarıyle
﴿١٤٧﴾
وَاتَّخَذَ
benimsediler
قَوْمُ
kavmi
مُوسٰى
Musa'nın
مِنْ بَعْدِه۪
kendisinden sonra
مِنْ حُلِيِّهِمْ
zinetlerinden yapılmış
عِجْلاً
bir buzağı
جَسَداً
heykelini
لَهُ خُوَارٌۜ
böğürmesi olan
اَلَمْ يَرَوْا
görmediler mi ki
اَنَّهُ
o
لَا يُكَلِّمُهُمْ
ne kendilerine söz söylüyor
وَلَا يَهْد۪يهِمْ
ne de onlara gösteriyor
سَب۪يلاًۢ
yol
اِتَّخَذُوهُ
Onu benimsediler
وَكَانُوا
ve oldular
ظَالِم۪ينَ
zalimler(den)
﴿١٤٨﴾
وَلَمَّا
ne zaman ki
سُقِطَ
düşürüldü
ف۪ٓي
arasına
اَيْد۪يهِمْ
(başları) ellerinin
وَرَاَوْا
ve gör(üp anla)dılar
اَنَّهُمْ
kendilerinin
قَدْ
gerçekten
ضَلُّواۙ
sapmış olduklarını
قَالُوا
dediler ki
لَئِنْ
eğer
لَمْ يَرْحَمْنَا
bize acımaz
رَبُّنَا
Rabbimiz
وَيَغْفِرْ
ve bağışlamazsa
لَنَا
bizi
لَنَكُونَنَّ
elbette oluruz
مِنَ الْخَاسِر۪ينَ
ziyana uğrayanlardan
﴿١٤٩﴾
◄
١٦٧
- 167
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.