22 Nisan 2025 - 24 Şevval 1446
Salı
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الاٴنعَام
/ En’âm Suresi
◄
١٢٧
- 127
►
7. Cüz /
الجزء ٧
سُورَةُ الاٴنعَام
مَكِّيَةٌ وَهِيَ
١٦٥
ايَةً - الترتيب الوحي
٥٥
اَلْحَمْدُ
hamdolsun
لِلّٰهِ
o Allah'a
الَّذ۪ي
ki
خَلَقَ
yarattı
السَّمٰوَاتِ
gökleri
وَالْاَرْضَ
ve yeri
وَجَعَلَ
var etti
الظُّلُمَاتِ
karanlıkları
وَالنُّورَۜ
ve aydınlığı
ثُمَّ
yine de
الَّذ۪ينَ كَفَرُوا
inkarcılar
بِرَبِّهِمْ
Rablerine
يَعْدِلُونَ
eşler tutuyorlar
﴿١﴾
هُوَ
O
الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ
sizi yaratıp
مِنْ ط۪ينٍ
çamurdan
ثُمَّ
sonra
قَضٰٓى
koymuştur
اَجَلاًۜ
bir süre
وَاَجَلٌ
bir süre de
مُسَمًّى
belirli
عِنْدَهُ
kendi katındadır
ثُمَّ
böyle iken
اَنْتُمْ
siz hala
تَمْتَرُونَ
kuşkulanıyorsunuz
﴿٢﴾
وَهُوَ
O
اللّٰهُ
(tek) Allah'tır
فِي السَّمٰوَاتِ
göklerde de
وَفِي الْاَرْضِۜ
yerde de
يَعْلَمُ
bilir
سِرَّكُمْ
sizin gizlinizi
وَجَهْرَكُمْ
ve açığınızı
وَيَعْلَمُ
ve bilir
مَا تَكْسِبُونَ
ne kazandığınızı
﴿٣﴾
وَمَا تَأْت۪يهِمْ
onlara gelmez ki
مِنْ اٰيَةٍ
hiçbir ayet
مِنْ اٰيَاتِ
ayetlerinden
رَبِّهِمْ
Rablerinin
اِلَّا كَانُوا
olmasınlar
عَنْهَا
ondan
مُعْرِض۪ينَ
yüz çevirir
﴿٤﴾
فَقَدْ
işte
كَذَّبُوا
yalanladılar
بِالْحَقِّ
hakkı
لَمَّا جَٓاءَهُمْۜ
kendilerine gelen
فَسَوْفَ
fakat yakında
يَأْت۪يهِمْ
kendilerine gelecektir
اَنْبٰٓـؤُ۬ا
haberleri
مَا كَانُوا
şeyin
بِه۪
kendisiyle
يَسْتَهْزِؤُ۫نَ
alay ettikleri
﴿٥﴾
اَلَمْ يَرَوْا
görmediler mi
كَمْ
nice
اَهْلَكْنَا
yok ettik
مِنْ قَبْلِهِمْ
onlardan önce
مِنْ قَرْنٍ
nesiller
مَكَّنَّاهُمْ
hem onlara imkanlar vermiştik
فِي الْاَرْضِ
yeryüzünde
مَا لَمْ نُمَكِّنْ
vermediğimiz imkanları
لَكُمْ
size
وَاَرْسَلْنَا
ve boşaltmıştık
السَّمَٓاءَ
göğü de
عَلَيْهِمْ
üzerlerine
مِدْرَاراًۖ
bol bol
وَجَعَلْنَا
ve kılmıştık
الْاَنْهَارَ
ırmakları
تَجْر۪ي
akar
مِنْ تَحْتِهِمْ
(ayaklarının) altından
فَاَهْلَكْنَاهُمْ
fakat onları helak ettik
بِذُنُوبِهِمْ
günahlarından ötürü
وَاَنْشَأْنَا
ve yarattık
مِنْ بَعْدِهِمْ
onların ardından
قَرْناً
bir nesil
اٰخَر۪ينَ
başka
﴿٦﴾
وَلَوْ
eğer
نَزَّلْنَا
indirmiş olsaydık da
عَلَيْكَ
sana
كِتَاباً
bir Kitap
ف۪ي قِرْطَاسٍ
kağıt üzerine yazılı
فَلَمَسُوهُ
onu tutsalardı
بِاَيْد۪يهِمْ
elleriyle
لَقَالَ
yine derlerdi
الَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا
inkar edenler
اِنْ هٰذَٓا
bu
اِلَّا
başka değildir
سِحْرٌ
bir büyüden
مُب۪ينٌ
apaçık
﴿٧﴾
وَقَالُوا
dediler
لَوْلَٓا
değil miydi?
اُنْزِلَ
indirilmeli
عَلَيْهِ
O'na
مَلَكٌۜ
bir melek
وَلَوْ
eğer
اَنْزَلْنَا
indirseydik
مَلَكاً
bir melek
لَقُضِيَ
bitirilmiş olurdu
الْاَمْرُ
iş
ثُمَّ
artık
لَا يُنْظَرُونَ
hiç göz açtırılmazdı
﴿٨﴾
◄
١٢٧
- 127
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.