26 Nisan 2024 - 17 Şevval 1445 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Bakara Suresi 25. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vebeşşiri-lleżîne âmenû ve’amilû-ssâlihâti enne lehum cennâtin tecrî min tahtihe-l-enhâr(u)(s) kullemâ ruzikû minhâ min śemeratin rizkan(ﻻ) kâlû hâże-lleżî ruziknâ min kablu veutû bihi muteşâbihen velehum fîhâ ezvâcun mutahhera(tun)(s) vehum fîhâ ḣâlidûn(e)

İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara müjde ver: Onlar içindir kıyılarından ırmaklar akan bahçeler. Orada bir meyveyle rızıklandılar mı bundan önce de bunu tatmıştık derler, onları dünyadakilere benzetirler. Onlara, dünyadakilere benzer rızıklar sunulur. Orada tertemiz eşler de var onlara, orada ebedi kalırlar.

(Ey Resulüm!) İman edip salih amellerde bulunanları müjdele! Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu (üstün) ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce (dünyada iken) de rızıklandığımızdır" diyerek (sevinip ferahlayacaklardır). Bu, onlara (dünyadakine) benzer olarak sunulmuş (sonsuz ihsan ve ikramlarımızdır). Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.

İman etmiş olup, bu imanın gereği olan doğru ve faydalı işler yapanlara müjdele ki, ağaç ve köşklerinin altlarından ırmaklar akan cennetler onlarındır. Onlara ne zaman rızık olarak oradan bazı meyveler tattırılsa, “Bunlar bize daha önce verilenlerin aynısıymış” derler. Bu rızık onlara bazı yönlerden dünyadakine benzer olarak verilmiştir. Onlar orada tertemiz eşler bulacaklar ve orada ebedî olarak kalacaklardır.

İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenleri müjdele: Onlara, altlarından ırmaklar akan cennet konakları var. Orada kendilerine ikram edilen herhangi bir meyvadan yediklerinde:
“Bu, daha önce tattığımız şeydir" derler. Kendilerine dünyadakine benzer yiyecekler sunulacaktır.
Onlar için orada, Cennet'te tertemiz, devamlı temiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî yaşarlar.

İman edip de salih ameller işleyenleri ise, altından ırmaklar akan cennetlerle müjdele. Her ne zaman kendilerine oradan rızık olarak bir meyve verilse: "Bu bizim daha önce (dünyada) rızıklandığımız şeydir" derler. Orada onlara böyle birbirinin benzer şeyler verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada sonsuza kadar kalacaklardır.

(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: 'Bu daha önce de rızıklandığımızdır' derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, kendileri için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.

(Habibim), iman edip sâlih ameller işleyenlere (şunu) müjdele: Onlar için, (ağaçları) altından ırmaklar akar (her türlü meyvalarla süslenmiş) cennetler var. Kendilerine, ne zaman, onlardan bir meyva rızk olarak yedirilse (her def'asında): “Bu, daha önce (dünyâda) bizim yediğimiz şeydir.” diyecekler ve o rızık (dünyâdakine) benzer olarak kendilerine sunulacak. Onlar için orada tertemiz zevceler de var ve onlar, o cennette ebedî olarak kalıcıdırlar.

Bu gruplar içinde iman edip iyi işler (amel-i Salih) yapanları müjdele ki; onlar için altlarında nehirler akan cennetler vardır. O cennetlerin meyvelerinden onlara verildikçe; “Bu daha önce de yediğimiz şeylerdir” derler. (Yani, Cennet meyveleri alışılmış yiyeceklerdir. İnsan alıştığı yiyecekten daha çok lezzet alır.) Ve o rızık onlara değişik yapılarda sunulur. (Yani alışılmışın yanında yenilenmenin lezzetini de alırlar.) Ve onlar için temiz hanımlar vardır. Onlar orada ebedidirler.

İman edip de yararlı iş yapanları, içinden ırmaklar akan cennetlerle müjdele! Kendilerine cennette meyve nimeti verildiğinde, “Bu, daha önce de dünyada yediğimize benziyor; bunun benzeri bize verilmişti” diyecekler. Orada onların, her türlü pislikten arınmış tertemiz eşleri olacak ve orada süreli olarak kalacaklardır.

Müjdele inanarak yararlı iş görenleri, altından ırmaklar akan cennetler onlarındır, oradaki yemişlerden yediklerinde, diyecekler ki: «Bu önceden yediğimiz gibidir»; benzerleri verilir, temiz eşler alırlar, orda sonsuz kalırlar

İman edip faydalı ve güzel işler yapanları müjdele! Onlara altından ırmaklar akan cennetler vardır. Öyle ki ne zaman rızık olarak orada bazı ürünler bahşedilse: “Bu, bize daha önce (dünyada) bahşedilenlerin aynısıymış.” diyecekler. Oysa bu, onların aynısı olmayıp, (dünyadakilerin) benzeri olarak kendilerine sunulacaktır. Orada onların tertemiz eşleri/arkadaşları da olacak ve onlar orada devamlı kalacaklardır. 

Bkz. 3/15 dipnot ve 4/57

Îman idenlere ve sevâb işleyenlere tebşîr it ki cennetde nehirler ile sulanmış bağçelere nâil olacaklardır. Bu bağçelerin meyvelerini gördükleri zamân bizim dünyâdaki meyvelerimizdir diyecekler. Halbuki ânların yalnız şekli dünyâdakilere müşâbihdir. Orada pâk zevceler bulacaklar ve ilâ nihâye yaşayacaklardır.

İnananlar ve yararlı işler yapanlara, kendilerine altlarından ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Onlara buranın bir ürünü rızık olarak verildiğinde, "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bunlar, söylediklerinin benzerleri olarak sunulmuştur. Onlara orada tertemiz eşler vardır ve orada temelli kalırlar.

İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

İman eden ve iyi işler yapanlara, kendileri için zemininden ırmaklar akan cennetler bulunduğu müjdesini ver. Onlara cennetteki meyvelerden biri rızık olarak her sunulduğunda, “Bu daha önce de bize rızık olarak verilendir” derler. O kendilerine, benzer şekilde verilmiştir. Ayrıca orada kendileri için tertemiz eşler de vardır ve orada onlar sonsuza kadar kalıcıdırlar.

İman edip iyi davranışlarda bulunanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedî kalıcılardır.

 Bu âyette, dünyada müslüman olup güzel işler yapan ve gerçekten mümin olarak ahirete göçen kimselerin alacakları mükâfatlar anlatılmış, orada cennetl... Devamı..

İnanıp erdemli davrananları, içlerinde ırmaklar akan cennetlerle (bahçelerle) müjdele. Kendilerine oradaki ürünlerden rızıklar sunulduğunda "Bu, daha önce bize sunulan nimetlerdir," derler. Böylece, kendilerine mecazi tanımlar (benzetmeler) verilir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedi kalıcıdırlar.

İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine ait olduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıklarında: "Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir" derler ve o rızık birbirinin benzeri olmak üzere, kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem onlar orada ebedî kalacaklar.

iyman edip salih ameller işliyenlere ise müjdele: Kendileri için altından ırmaklar akar cennetler var, onlardan: hangi bir semereden bir rızk rızıklandıkça onlar, her def'asında «ha! bu bizim önceden merzuk olduğumuz» diyecekler ve ona öyle müteşabih olarak sunulacaklar, kendileri için orada pak, çok pak zevceler de var, hem onlar orada ebedî kalacaklar

(Resûlüm!) Îmân edip sâlih amel işleyenler için altlarından ırmaklar akan cennetleri müjdele. Onlara ne zaman cennetlerdeki meyvelerden ikram edilse, “Bu daha önce de (dünyada) rızıklandırıldığımız şeydir!” diyecekler. Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada (cennette) tertemiz zevceler vardır. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır.

İman edip, sâlihâtı¹ yapanları; içlerinde ırmaklar akan cennetler² ile müjdele. Onlara ne zaman yiyecek bir şey sunulsa: “Bu daha önce rızıklandığımız şeydir.” derler. Oysa bu onlara benzer olarak verilmiştir. Onlar³ için arındırılmış eşler vardır. Ve onlar, orada kalıcıdırlar.

1- Bozuk olan şeyi düzeltmeye çalışmak, düzeltici olmak, yapıcı olmak, iyi olmak, düzeltmeye teşvik etmek, iyiye yönlendirmek. 2- Bahçeler. 3 – Sâli... Devamı..

(Habîbim) îmân eden, bir de güzel güzel amel (ve hareketlerde bulunan kimselere muştula ki altlarından ırmaklar akan cennetler onların. Kendilerine ne zaman onlardan bir meyva rızk olarak yedirilse her defasında «ha, bu, evvelce de (dünyâda) rızıklandığımız (yediğimiz) şeydi» diyecekler Ve o rızk (renkde, şekilde) birbirinin benzeri, (fakat tatda, keyfiyyetde başka başka ve çok yüksek ve müstesna kıymetlerde) olmak üzere kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem orada onlar dâim de kalıcıdırlar.

(Habîbim, yâ Muhammed!) Îmân edip sâlih ameller işleyenlere, şübhesiz kendileri için altlarından ırmaklar akan Cennetler olduğunu müjdele! (Onlar) ne zaman rızık olarak oradan, herhangi bir meyveden rızıklandırılsalar: “Bu, daha önce rızıklandırıldığımız şeydir” derler. Çünki bu (Cennet ni'metleri), kendilerine (dünyadaki rızıklarıyla) birbirine benzer şekilde verilir. Onlar için orada tertemiz zevceler de vardır ve onlar, orada ebedî olarak kalıcıdırlar.

İman edip, Allah’ın belirlediği doğru işleri yapanlara, altlarından ırmakların aktığı bahçeleri (cennetleri) müjdele. Onlar ne zaman o bahçelerin /cennetin) yiyeceklerinden yeseler, “Bunlarla daha önce de rızıklanmıştık” derler. Onların cennette yediklerinin benzerleri (dünyada iken) verilmişti. Ayrıca onlar için orada, tertemiz eşler var ve orada sürekli kalacaklardır.

Allah’a inananlarla iyilik edenlere müjdele ki işte onlar için içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Bu cennetlerin ürünlerinden onlara yedirildikçe onlar: « Biz bunları daha önce yemiştik» diyeceklerdir. Kendilerine eskiden yediklerine benziyenleri verilir de ondan. Orada onlar için arı sili eşler vardır. Onlar orada hep kalacaklardır.

İman edip iyi iş işleyenlere müjde et ki onlar için ağaçları altından ırmaklar akar cennetler vardır, oradaki yemişlerden yedikçe «evvelce de bunu yemişdik» diyecekler, onlara eski yedikleri yemişe benzer yemişler verilecek, orada onlar için her türlü kusurdan pâk olmuş zevceler bulunacaktır. Onlar orada daim kalacaklardır.

İnananlar ve iyi ve yararlı işler [sâlihât] yapanlara kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Her ne zaman onlara oranın ürünlerinden bir rızık ikram edilse, “Biz daha önce bundan tatmıştık” derler. Onlara benzer ürünler verilmiştir. Orada onlar için tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ölümsüzdürler [hâlidûn].

İman edip salih işler yapanlara, kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Oradan bir meyve ile rızıklanınca, “Bu daha önce de rızıklandığımız şeydir” derler. Kendilerine birbirine benzer (nimetler) verilmiştir. Onlara orada tertemiz eşler vardır ve onda temelli kalıcılardır.

(“Hulud” kelimesi mutlak süreklilik ve devam anlamındadır. Bu süreklilik ve devam mutlak bir şekilde mülahaza edildiği için mekân ve mahal sürekliliği... Devamı..

İman edip güzel davranış gösterenlere müjdele; onlar için, yemyeşil ağaçlarının altından ırmaklar çağıldayan cennet bahçeleri vardır. Onlara ne zaman rızık olarak oradan bir meyve sunulsa, “Biz bunu daha önce de tatmıştık!” diyecekler. Çünkü onlara, hep birbirine benzer nîmetler verilmiştir. Âhiret nîmetleri, —çok daha lezzetli ve üstün olmakla birlikte— dünyadakilere benzeyecek ve her tadıldığında, bambaşka bir tat ve lezzette olacaktır.
Ayrıca, onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar sonsuza dek orada yaşayacaklardır.
İşte Allah, sizi eğitip olgunlaştırmak üzere, çeşitli misallerle size öğütler verir. Gerektiğinde sivrisinekten, karıncadan, örümcekten, arıdan söz eder. Fakat ilâhî hikmetten nasip almamış bazı câhiller, bu misallerin özünde yatan gerçekler üzerinde kafa yoracakları yerde, sırf itiraz etmiş olmak için, Allah’ın böyle ‘basit ve değersiz’ varlıklardan bahsetmesini bir eksiklik ve ayıp olarak niteliyor, içinde böyle örnekler bulunan bir kitabın ilâhî kaynaklı olamayacağını öne sürüyorlar.

İman eden ve Salih Ameller işleyenleri müjdele!
Onlar için altından Irmaklar akan cennetler vardır.
Oradan rızık olarak bir üründen tattırıldıkça:
-“Bu önceden tattıklarımızdır” dediler.
Ona öyle benzeşimli verildi.
Orada onlar için temizlenmiş eşler de vardır.
Orada sürekli kalacaklardır.

Resulüm! İnanıp da yararlı faaliyette bulunanlara şu müjdeyi verebilirsin: Onlara, içinde suların çağladığı bahçeler tahsis edilecektir. Kendilerine, ne zaman bu bahçeden bir ürün takdim edilse, öncekilerin benzeri verildiği halde: “ aa! bunun aynısı az önce de verilmişti.“ diyecekler, orada tertemiz eşleri ile birlikte sonsuza kadar kalacaklardır...

İman edip güzel işler yapanlara içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! Cennetin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, "Bu tıpkı daha önce dünyada iken bize verilen rızık!" diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara dünyadakine benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler vardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır.

İman edip iyi işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! Oradan (cennetlerdeki) herhangi bir meyveden kendilerine her ne zaman rızık verilirse, “Bu, bize daha önce verilmişti.” demiş (olacaklar)dır. Bu (rızık)lar onlara (dünyadakine) benzer olarak verilecektir. [*] Onlar için orada (cennetlerde) tertemiz eşler [*] de vardır ve onlar orada [ebedî] [*] kalıcıdır.

Gelecekte gerçekleşmesi kesin olan olaylar için bazen geçmiş zaman kalıbı kullanılması bir Kur’an üslubudur Benzer mesajlar: Âl-i İmrân 3:15; Nisâ 4:... Devamı..

(Ey Muhammed! Allah’ın istediği gibi) îman edip (inandığı) iyi işleri yaşayanlara,¹ zemîninden ırmaklar akan cennetlerin,² kendileri için olduğunu müjdele. Onlara rızık olarak o (cennetten) her bir meyve ikram edildiğinde: “işte bunlar bize daha önce (dünyadayken) rızık olarak (vâdedilen) şeylerdir.”³ diyecekler. Onlara orada birini diğerine tercih edemeyecekleri rızıklar verilecek. Onlara cennette tertemiz eşler⁴ de vardır ve onlar orada ebedî olarak kalacaklardır.

1 Salihat, kelimesi saliha’nın çoğuludur. Salih; aslında iyi, faydalı, sağlam, hayırlı anlamında bir sıfat olup, “Allah’ın emrettiği doğrultuda yapıla... Devamı..

Ama imana ermiş olup doğru ve yararlı işler yapanlara, içlerinden ırmaklar akan hasbahçelerin kendilerine ait olacağını müjdele! Onlara ne zaman rızık olarak oradan bazı ürünler bahşedilse, “Bunlar, bize daha önce bahşedilenlerin aynısıymış” diyecekler. Çünkü onlara o [geçmişte tadılanlar]ı hatırlatacak şeyler ¹⁷ verilecek. Onlar, orada tertemiz eşler bulacaklar ve orayı mesken edinecekler.

17 Lafzen, “ona benzeyen bazı şeyler”. Bu pasaj için, bazısı oldukça spekülatif ve batınî mahiyette birçok yorum yapılmıştır. Bu çeviri tarzını, “bu, ... Devamı..

İman eden ve imanının gereği iyi ve güzel işler yapanlara, tabanından ırmakların çağladığı cennetler olduğunu müjdele! Ne zaman oradaki rızıklardan rızıklandırılsalar “Bu, daha önce de rızıklandığımız şey!” diyecekler. O rızıklar kendilerine dünyadakilerin bir benzeri olarak verilecektir ve orada onlar için tertemiz eşler de vardır ve onlar orada kalıcıdırlar. 41/8, 9/124, 36/11, 42/22-23

İman eden ve bu imanla uyumlu iyilikler[⁴¹] işleyen[⁴²] kimseleri zemininden ırmaklar akan cennetlerle müjdele! Her ne zaman oranın nimetlerinden ikram olarak onlara sunulsa, “Bunlar bize daha önce bahşedilenlerin aynısıymış” diyecekler. Oysa bu, o nimetlerin çağrıştırdığı belli belirsiz bir benzerlik.[⁴³] Ve onlar için cennette tertemiz eşler olacak ve onlar orada kalıcıdırlar[⁴⁴]

[41] “Sâlih amel”, vahyin nüzûl sürecinde farklı vurgular kazanarak zenginleşen merkezi bir kavramdır. Bireysel ve fıtri olandan toplumsal ve eğitsel ... Devamı..

(Ey Muhammed) İman edip salih ameller işleyenlere ise müjde ver ki, (ağaçlarının) altından ırmaklar akan cennetler onlarındır!.. Kendilerine o cennetlerden ne zaman bir meyva sunulsa, her defasında "bu evvelce de dünyada yediğimiz şeydi!" diyecekler. (Evet) Bu rızıklar onlara (bazı yönlerden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir! (fakat aynısı değildir, dünyadaki saf olmayan, ahiretteki ise saftır, dünyadakiler posa bırakır, ahirettekiler ise tenden geçer ruha şevk ve haz verir, dünyadakiler bir müddet geçince çürür ve kokar, ahirettekiler ise, saflığını sonsuza dek korur) Orada onlar için tertemiz eşler de vardır! (ki o eşler de dünyadakilerden farklıdır, nurludurlar, saftırlar ki, dünyadaki şehvetlerin ahirette hiç yeri yoktur) Ve onlar cennetlerde sonsuza dek kalıcıdırlar!... (Kafirler verilen örnekleri ve bu teşbihleri hoş karşılamazlar da "temsiller, teşbihler Allah kelamına hiç yakışır mı?" derler)

İman edip salih ameller işleyenlere, kendileri için; altından ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, "Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!" diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.

İmân edip sâlih amellerde bulunanlara müjde var. Şüphe yok ki onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Her ne vakit o cennetlerden bir meyva ile merzûk olunca diyeceklerdir ki: «Bu meyva bizim evvelce de merzûk olduğumuz bir meyvadır.» Onlara birbirine benzeyen (böyle nîmetler) verilmiş olacaktır. Ve onlar için cennetlerde tertemiz zevceler de vardır ve onlar o cennetlerde ebedî olarak kalacaklardır.

İman edip makbul ve güzel işler yapanları müjdele: Onlara içinden ırmaklar akan cennetler vardır. Öyle cennetler ki, ne zaman meyvelerinden kendilerine bir şey ikram edilirse: “Bu, daha önce de dünyada yediğimiz şey! ” diyecekler. Oysa bu, onların aynısı olmayıp, benzeri olarak kendilerine sunulacaktır. Orada onların tertemiz eşleri de olacak ve onlar orada devamlı kalacaklardır.

Cennetlikler için, cennetlerde tertemiz, eşler vardır. Bunlar sadece temiz değil, her yönden temizlenmiştirler. Hem her türlü maddî pisliklerden hem d... Devamı..

İnanıp yararlı işler yapanlara, altlarından ırmaklar akan cennetlerin kendilerine aidolduğunu müjdele! Onlardaki herhangi bir meyveden rızıklandırıldıkça: "Bu, daha önce de rızıklandığımız şeydir, (dünyada iken de bu rızıktan yemiştik)" derler. (Cennetteki bu rızık), onlara, o(dedikleri)ne benzer verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.

Kur\ân-ı Kerîm\de mesânî denilen, karşılıkılı, alternatif bir zıtlık (karşıtlık) üslûbu vardır. Kur\ân, karşıt şeyleri birlikte anarak anlatmak istedi... Devamı..

(Yâ Muhammed) Îmân iden ve eyi işler işleyen mü'minleri, kendileri içün ağaçları altından nehirler akan cennetler oldığı ile tebşîr it. Onlara cennetde her ne zamân cennet meyvelerinden ikrâm olunsa bunlar, bizim evvelce yidiğimiz şeylerdendir, dirler (dünyada iken yidikleri meyvelere) benzedirler. Ve onlar içün cennetde her dürlü 'ayıb ve kusurdan pâk zevceler vardır ve orada dâimî olarak kalırlar.

İnanan ve iyi işleri yapanlara da müjde ver: İçinden ırmaklar akan bahçeler onlar içindir. Kendilerine hangi üründen sunulsa: “Bu bize daha önce de sunulmuştu.” derler; ama onlara onun bir benzeri verilir. Orada kusursuz hale getirilmiş [*] eşleri de olur ve ölümsüz olarak kalırlar.

[*] "Eş" diye tercüme ettiğimiz "zevc" kelimesi Kur'ân'da hem kadın hem de erkek için kullanılır. Cennete giden eşler, eksiklerden arındırılacağı İçin... Devamı..

İman edenler ve doğruları yapanlara, içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele!.. Ne zaman oradaki meyvelerden rızıklandırılsalar:-Bu, daha önce de rızıklandığımız şey! diyecekler. O meyveler kendilerine dünyadakilerin bir benzeri olarak verilecektir ve orada onlar için tertemiz eşler de vardır ve onlar orada ebedi kalacaklardır.

İman edip güzel işler yapanlara müjdele: Onların, altından ırmaklar akan bahçeleri olacak. O bahçelerden ne zaman rızık olarak bir meyveyle nasiplenecek olsalar, “Bu daha önce bize verilen rızık” derler; çünkü o rızık, benzer şekilde onlara verilmiştir.(11) Onların orada tertemiz eşleri olacak; ve onlar orada ebedî kalacaklar.

(11) Cennette sunulan nimetlerin benzerliği konusunda yapılan yorumların başlıcaları şöyledir: (1) Âhirette iman ehline sunulan rızıklar, dünyadaki iy... Devamı..

İman edip hayra/barışa yönelik işler yapanlara şunu müjdele: Kendileri için, altlarından ırmaklar akan cennetler olacaktır. Onlardaki herhangi bir meyveden bir rızık olarak her nasiplendirildiklerinde, şöyle diyeceklerdir: "İşte bu, daha önce rızıklandırıldığımız şey!" Bu rızık onlara buna benzer şekilde verilmişti. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada sürekli kalacaklardır.

anlara kim įmān getürdiler, daħı işlediler eyü işler kim bayıķ anlaruñdur uçmaķlar aķar altından anlaruñ ırmaķlar. her niçe kim rūzį virinildiler andan yimiş rūzį virmek eyittiler “uşbu oldur kim rūzį virinildük ilerden” daħı getürinildi birbirine bende. daħı anlaruñdur uçmaķ içinde 'avratlar gey arınmışlar. daħı anlar anuñ içinde ebed ķalıcılardur.

Yā Muḥammed muştıla anlara kim īmān getürürler. Daḫı işlediler eyüişleri. Taḥḳīḳ anlaradur uçmaḳlar. Aḳar altlarından ırmaḳlar. Nice kirızḳ virile anlara dürlü dürlü yemişlerden. Eyideler: Bu yemiş ol rızḳdur kibundan burun yimiş‐idük, diyeler. Daḫı virile anlara dürlü ni‘metler, biri biri‐ne beñzer. Daḫı vardur anlar‐çun uçmaḳda arı cüftler, bikr ḥūrīler. Daḫı an‐lar anuñ içinde ebedī ḳalurlar.

(Ya Peyğəmbər!) İman gətirən və yaxşı işlər görən kimsələrə müjdə ver: onlar üçün (ağacları) altından çaylar axan cənnətlər (bağlar) vardır. (O cənnətlərin) meyvələrindən bir ruzi yedikləri zaman: “Bu bizim əvvəlcə (dünya evində) yediyimiz ruzidir”,- deyəcəklər. Əslində isə bu (ruzi, meyvələr) onlara (dünyadakılara zahirən) bənzər olaraq verilmişdir. Onlardan ötrü orada (hər cəhətdən) pak (olan) zövcələr də var. Onlar (mö’minlər) orada əbədi qalacaqlar.

And give glad tidings (O Muhammad) unto those who believe and do good works; that theirs are Gardens underneath which rivers flow; as often as they are regaled with food of the fruit thereof, they say: This is what was given us aforetime; and it is given to them in resemblance. There for them are pure companions; there for ever they abide.

But give glad tidings to those who believe and work righteousness, that their portion is Gardens, beneath which rivers flow. Every time they are fed with fruits therefrom, they say: "Why, this is what we were fed with before," for they are given things in similitude; and they have therein companions pure (and holy)(44); and they abide therein (forever).

44 What can be more delightful than a Garden where you observe from a picturesque height a beautiful landscape round you — rivers flowing with crystal... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.