30 Nisan 2024 - 21 Şevval 1445 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yûnus Suresi 36. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vemâ yettebi’u ekśeruhum illâ zannâ(en)(c) inne-zzanne lâ yuġnî mine-lhakki şey-â(en)(c) inna(A)llâhe ‘alîmun bimâ yef’alûn(e)

Onların çoğu, ancak zanna kapılmışlardır. Şüphe yok ki zan, gerçek karşısında hiçbir şeye yaramaz. Şüphe yok ki Allah, onlar ne yapıyorlarsa hepsini bilir.

Onların (Hakk’tan sapan ve bâtıla sığınan münafıkların) çoğunluğu, zandan (ve boş kuruntudan) başkasına uymamaktadırlar. Zan ise kesinlikle Hakk’tan hiçbir şeyi sağlayamaz. (Kuru zan ve tahminler gerçek sayılamaz.) Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilip durmaktadır.

Onların çoğu, sadece zanna uymaktadırlar. Oysa zan hiçbir şekilde gerçeğin yerini tutamaz. Gerçek şu ki, Allah onların yaptıklarını bütünüyle bilmektedir.

Onların çoğu sadece zanla, tahminle karar verdikleri şeylere uyarlar. Halbuki zan, hiçbir şekilde hakkın, Allah'tan gelen vahyin, ilmin yerini tutmaz. Allah onların sergilemeye devam ettikleri davranışlarını biliyor.

Onların çoğu zandan başka bir şeye uymamaktadır. Zan ise gerçek açısından bir şey kazandırmaz. Allah onların yaptıklarını bilmektedir.

Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiç bir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.

Kâfirlerin çoğu, sırf kuru bir zan ardında gider. Fakat zan, gerçekten hiç bir şey ifade etmez. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını tamamen bilmektedir.

Onlar, zandan başka hiçbir şeye uymuyorlar. Hâlbuki zan, gerçekten hiçbir şeyi kazandırmaz. Muhakkak Allah, onların yaptıklarını çok iyi bilendir.

Onların çoğu, zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan hiçbir şeyin yerini tutmaz. Allah, onların yapmakta olduklarını çok iyi bilendir.

Diyesin ki: «Var mı sizin ortak koştuğunuz putlardan, hakka kılavuzlaydı?», diyesin ki: «Hakkın kılavuzu Allahtır, Hakka doğru götüren mi, yoksa götürülmedikçe, doğru yola gitmiyen mi, uymaya daha çok yaraşmadadır? Noldu size, nice hükmederiniz?»

Onların çoğu sadece zanna (asılsız bilgiye/kuruntuya) dayanırlar. Oysa zan, hiçbir şekilde gerçeğin yerini tutmaz. Hiç şüphesiz Allah onların yaptıklarını hakkıyla bilendir.

Kâfirlerin ekserîsi yalnız bir zan üzerine hareket idiyorlar fakat zan hak yerini tutmaz Allâh yapdığınızı bilür.

Onların çoğu zanna uyarlar; gerçekte ise zan, hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Allah, yaptıklarını şüphesiz bilir.

Onların çoğu ancak zannın ardından gider. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir.

Onların çoğu sadece zanna uyuyor. Oysa zan hiçbir şekilde gerçek ve kesin bilginin yerini tutamaz. Allah, onların yaptıklarını çok iyi bilmektedir!

Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz. Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir.

 Bu âyette zanna tâbi olan müşrikler kınandığı gibi müslümanları da ilme teşvik vardır. Kadı Beydâvî’ye göre bu âyet, ilmi kaynağından tahsil etmenin ... Devamı..

Onların çoğu, ancak zanna uyarlar. Zan ise gerçeğin yerini tutamaz. ALLAH onların yaptıklarını Bilendir.

Onların birçoğu zandan başka bir şeye uymaz. Zan ise haktan hiç bir şeyin yerini tutmaz. Şüphesiz ki, Allah onların ne yaptıklarını bilir.

Maamafih ekserisi sırf bir zan ardında gider' fakat zan, hakdan hiç bir şey ifade etmez, her halde Allah, onların ne yaptıklarını bilib duruyor

Onların çoğu sadece zanna (asılsız bilgiye) dayanırlar. Oysa zan, hiçbir şekilde hakkın/gerçeğin yerini tutamaz. Şüphesiz Allah onların bütün yaptıklarını hakkıyla bilendir.

Onların çoğu, ancak zanna¹ uyarlar. Kuşkusuz zan hakikatin yerini tutamaz. Allah, onların ne yaptıklarını çok iyi bilendir.

1- Vahiy dışı bilgi. Zann sözcüğü, Cahiliye\de kesin bilgi, doğru sonuç anlamında kullanılmaktadır. Kur\an, bu sözcüğü: Bilgisizlikten kaynaklanan şek... Devamı..

Onların çoğu (kupkuru bir) zandan başkasına tâbi' olmaz. Hakıykatde zan ise hakdan hiç bir şey'in yerini tutmaz. Şübhesiz ki Allah, onlar ne işlerlerse kemaliyle bilendir.

Hâlbuki onların çoğu, zandan başka bir şeye tâbi' olmaz. Elbette zan, haktan(ilimden) hiçbir şeyin yerini tutmaz! Şübhesiz ki Allah, onlar ne yaparlarsa hakkıyla bilendir.

Onların çoğu kesin doğru olmayan şeylere (zanna) tabi oluyorlar. Hâlbuki zan, kesin doğruların yanında hiçbir şey ifade etmez. Şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını en iyi bilendir.

Onların pek çoğu ancak kuruntularına uyuyorlar. Besbelli ki kuruntu doğru bilginin yerini tutamaz. Gerçekten Allah onların bütün işlediklerini bilicidir.

Onların pek çoğu [³] ancak zanne tâbi olanlardır, şüphe yok ki zan hiçbir veçhile hak [⁴] yerini tutmaz. Allah işlediklerini hakkıyle bilir.

[3] Bazısı ilme tâbi olur, hakikat tevhidi bulur, fakat inat ederek tevhidi kabul etmez veya hepsi zanna tâbi olur demektir.[4] Yani zan ile ilim hası... Devamı..

Onların çoğu zandan başka şeye tabi olmaz. Şüphesiz ki zan gerçekten hiçbir şey kazandırmaz/gerçeğin yerini tutmaz. Muhakkak ki Allah onların yapmakta oldukları şeyleri en iyi bilendir.

Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz. Gerçekten zan ise, haktan hiç bir şeyi sağlayamaz. Şüphesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir.

Onların çoğu, hiçbir dayanağı olmayan kuruntu ve zandan başka bir şeye uymazlar. Oysa zan, ne kadar gösterişli ve yaldızlı olursa olsun, hiçbir zaman hakîkat bilgisinin yerini tutamaz. Hiç kuşkusuz Allah, onların yapıp ettikleri her şeyi en ince ayrıntısıyla bilmektedir vecezalarını da mutlaka verecektir. Bu durumda yapmanız gereken, bütün bu zanlardan, önyargılardan sıyrılarak Allah’ın kitabına yönelmek ve onu ciddî bir incelemeye tâbi tutmaktır. Bunun sonucunda, bizzat siz de göreceksiniz ki:

Onların çoğu ancak zanna uyuyorlar / tabi’ oluyorlar.
Zann, Hakk’tan bir şey ifade etmez.
Allah, ne yapıyorlarsa bilmektedir.

Resulüm! Onların çoğu varsayımlarla hareket ediyor. Halbuki varsayım gerçeği ifade etmez. Allah, onların yaptıklarını görüp duruyor.

Bilin ki Allah’ın emirlerine uymayan, Allah’ın yasalarına karşılık yasa yapanların çoğu zandan başka bir şeye uymuyorlar. Bu nedenle sürekli yasaları çıkarlarına göre değiştirip duyuyorlar. Çünkü yaptıkları yasalar gerçeklere değil zanlarına dayanıyor. Zan ise gerçekten hiç bir şey kazandırmaz. Zan sadece tahminden ibarettir. Gerçeklerle hiç bir alakası yoktur. Muhakkak ki Allah onların ne yaptıklarını bilir.

Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz ki zan, gerçeklik bakımından hiçbir şey ifade etmez. [*] Şüphesiz ki Allah onların yapmakta olduklarını bilendir.

Benzer mesajlar: En‘âm 6:116, 148; Yûnus 10:66; Câsiye 45:24; Necm 53:28.

Onların birçoğu zandan başka bir şeye uymaz.¹ Hâlbuki zan, Hak’tan hiçbir şeyin yerini tutmaz. Muhakkak ki, onların ne yaptıklarını Allah çok iyi bilir.

1 İslâm dışındaki düşünce sistemleri ve bunların İslâm hakkındaki kanaatleri sadece zandan ibarettir. Bk. (Âlu İmran: 188)

Onların çoğu sadece zanna uymaktadırlar. Oysa, zan hiçbir şekilde hakkın yerini tutamaz. ⁵⁸ Gerçek şu ki, Allah onların yaptıklarını bütünüyle bilmektedir.

58 Lafzen, “zan [bir kimseyi] asla hakka karşı umursamaz kılmaz (lâ yuğnî);” yani, zan; kimseyi, [sonraki ayette temas edilen] sahici vahiy yoluyla el... Devamı..

Onların çoğu hakka Kuran’a değil sadece zanna (kitaba dayanmayan bilgilere) uyarlar. Gerçekte zan hakikati ortaya koyma adına hiçbir şey ifade etmez. Şüphesiz ki Allah, onların ne yaptıklarını bilendir. 6/148, 10/66, 41/22, 53/28

Bir de onların çoğu, başka değil sadece zannın peşine takılırlar. Şu da bir gerçek ki, hiçbir zan hak ve hakikat adına hiçbir değer ifade etmez. Elbette Allah onların yaptıklarını çok iyi bilmektedir.

Onların çoğu (kupkuru) zandan başka bir şeye tabi olmazlar, oysa zan haktan hiç bir şeyin yerini tutmaz! (Zanna tabi olan kimse hiçbir zaman kendisini hakkın sultasından ve hükümranlığından kurtaramaz. Hakkı bâtıl, bâtılı hak, Yaratıcıyı mahluk, yaratılmışı Yaratan, hayrı şer, şerri hayır zan ve telakki etmekle kimse kendisini sorumluluktan kurtaramaz) Hiç şüphe yok ki Allah, onların bütün yaptıklarını bilmektedir. (Cezalarını muhakkak verecektir)

Onların çoğu ancak zanna tabi oluyorlar. Kesinlikle zan, gerçeğe olan ihtiyacı ortadan kaldırmaz. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilendir.

Onların ekserisi zandan başka bir şeye tâbi olmaz. Zan ise şüphe yok ki, hiçbir şey ile haktan müstağni kılamaz. Allah Teâlâ ise muhakkak ki, ne yaptıklarını tamamıyla bilicidir.

Onların çoğu sadece zanna uyarlar. Halbuki zan asla gerçeğin yerini tutamaz. Allah onların bütün yaptıklarını hakkıyla bilir.

Onların çoğu, zandan başka bir şeye uymuyorlar. Zan ise gerçekten hiçbir şey kazandırmaz. Muhakkak ki Allah, onların ne yaptıklarını bilir.

Onların (küffârın) ekserîsi ancak zanna tâbi' olurlar. Zan, hakdan bir şey ifâde itmez. Allâh onların yapdıklarını bilir.

Onların çoğu, sadece kendi varsayımlarının peşine takılırlar. Varsayım, hiçbir şekilde gerçeğin yerini tutmaz. Allah, onların ne yaptıklarını bilir.

Onların çoğu sadece zanna uyarlar. Gerçekte zan hakikat karşısında bir şey ifade etmez. Şüphesiz ki Allah, onların ne yaptıklarını bilendir.

Onların çoğu bir zanna kapılmıştır, o kadar. Zan ise asla gerçeğin yerini tutmaz. Onların neler işleyip durduğunu hiç şüphesiz Allah biliyor.

Onların çoğu sanıdan başka bir şeyin ardınca gitmiyor. Doğrusu da şu ki sanı, haktan hiçbir şey ifade etmez. Allah, onların yaptıklarını iyice bilmektedir.

daħı uymaz anlaruñ eyregi illā gümān eylemeġe. bayıķ gümān eylemek aśśı eylemez ḥaķdan neseneye. bayıķ Tañrı bilicidür anı kim işlerler.

Daḫı uymaz anlaruñ çoġı illā gümāna. Taḥḳīḳ gümān aṣṣı eylemez ḥaḳdanhīç nesne ile. Tañrı Ta‘ālā bilicidür anlar işledügi işleri.

Onların əksəriyyəti ancaq zənnə uyar, zənn isə əsla həqiqət ola bilməz. Allah nələr etməkdə olduğunuzu biləndir!

Most of them follow naught but conjecture. Assuredly conjecture can by no means take the place of truth. Lo! Allah is Aware of what they do.

But most of them follow nothing but fancy: truly fancy can be of no avail against truth. Verily Allah is well aware of all that they do.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.