1 Mayıs 2024 - 22 Şevval 1445 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kehf Suresi 40. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fe’asâ rabbî en yu/tiyeni ḣayran min cennetike veyursile ‘aleyhâ husbânen mine-ssemâ-i fetusbiha sa’îden zelekâ(n)

Umarım ki Rabbim, bana seninkinden daha hayırlı bir bağ verir, senin bağına da yıldırımlar yollar gökten de kaypak, kaygan bir toprak oluverir bağın.

"Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir de, (seninkinin) üstüne gökten ’yakıp-yıkan bir afet’ gönderir ve böylece (senin çiftliğin kuruyup) kaygan bir taş zemin (ve kupkuru bir toprak parçası) kesiliverir."

Umarım ki Rabbim bana, seninkinden daha hayırlı bir bağ verir, senin bu bahçene gökten bir afet geliverirde, kaypak ve kupkuru bir toprak oluverir.

“Ümit edilir ki, Rabbim bana senin bağından daha iyisini verir. Senin bağına ise gökten yıldırımlar musallat eder de bağ, kupkuru bir toprak haline gelir.” dedi.

Umulur ki Rabbim bana senin bağından daha hayırlısını verir, onun (seninkinin) üzerine de gökten yıldırımlar gönderir ve böylece kaygan bir toprak halini alır.

'Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten 'yakıp-yıkan bir afet' gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir.'

Olur ki Rabbim, bana, senin bağından daha hayırlısını verir; seninkinin üzerine de gökten bir âfet indiriverir de yalçın bir toprak oluverir.

İşte pek yakında Rabbim, senin bağından daha yararlı bir bağ bana nasip edecektir, seninkine de gökten bir ateş indirecek, o bağ kupkuru kaygan bir zemin olacaktır.

40,41. “Umulur ki Rabbim bana senin bahçenden daha iyisini verir ve seninkinin üzerine de gökten hesap görecek bir yıldırım gönderir de, orası kaygan, kuru bir yer olur. Yahut suyu çekilir de, artık, onu bir daha elde edemezsin” dedi.

Seninkinden daha iyisini de, bana Tanrım verebilir, senin bağın üzerine gökten bir belâ gelir, düpdüz eder her yeri

39-40-41. “Her ne kadar beni kendinden mal ve evlat bakımından zayıf görüyorsan da bahçene girdiğin zaman ‘Maşaallah (Allah'ın dilediği olur), bütün güç sadece Allah'ındır' demen gerekmez miydi? Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten yakıp yıkan bir afet gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir. Veya bağının suyu çekilir de ondan artık büsbütün ümidini kesersin.”

“Maşaallah-Allah böyle diledi” Yani Allah böyle murad ettiği için böyle olmuştur. Allah neyi nasıl dilerse öyle yapar. Kime neyin ne kadar ve nasıl ve... Devamı..

39, 40. Bağçene girdiğin vakit niçün "MâşâAllâh lâ kuvvete illâ bi(A)llâh" (Allâh’ın istediği olur kuvvet ânındır) dimiyorsın. Vâkı’â sen beni fakir evlâdımı kalîl göriyor isen de olabilür ki Allâh bana senin bağçenden daha hayırlı bir şey virir ve senin üzerine semâdan belâ yağdırır ve günün birinde bağçelerin kurı bir toprak olur.

37,38,39,40,41. Kendisiyle konuştuğu arkadaşı ona: "Seni topraktan, sonra nutfeden yaratanı, sonunda de seni insan kılığına koyanı mı inkar ediyorsun? İşte O benim Rabbim olan Allah'tır. Rabbime kimseyi ortak koşmam. Bahçene girdiğin zaman, her ne kadar beni kendinden mal ve nüfus bakımından daha az buluyorsan da: "Maşallah! Kuvvet ancak Allah'a mahsustur!" demen gerekmez mi? Rabbim, senin bahçenden daha iyisini bana verebilir ve seninkinin üzerine gökten bir felaket gönderir de bahçen yerle bir olabilir. Yahut suyu çekilir bir daha da bulamazsın" dedi.

39,40. “Bağına girdiğinde ‘Mâşaallah! Kuvvet yalnız Allah’ındır’ deseydin ya!. Eğer benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan, belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir. Seninkinin üzerine de gökten bir afet indirir de bağ kupkuru ve yalçın bir toprak hâline geliverir.”

39-40. Keşke bağına girdiğinde, ‘Mâşal¬lah! Güç yalnız Allah’ındır’ deseydin! Eğer malca ve evlâtça beni kendinden güçsüz görüyorsan, ben de rabbimin, senin bağından daha iyisini bana vereceğini umuyorum. Allah senin bağına gökten âfetler gönderir de bağ boş ve kaygan bir zemin haline gelebilir.

«Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir.»

"Rabbim, belki senin bahçenden daha iyisini bana verir ve olur ki bahçene gökten bir felaket gönderir de kupkuru bir toprağa dönüşür.

Belki Rabbim, bana, senin bağından daha hayırlısını verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de, bağın yalçın bir toprak haline gelir."

ne bilirsin belki rabbım bana senin bağından daha hayırlısını verir, seninkinin üzerine de Semadan bir afet indiriverir de yalçın bir toprak olakalır

39-40. Bağına girdiğin zaman, “MâşâAllah lâ kuvvete illâ billah” (bütün bu nimetlerin asıl sahibi ve bana bunca nimetleri bahşeden Allah’tır, Allah’tan başka mutlak güç ve kudret sahibi yoktur) demen gerekmez miydi? Eğer malca ve evlatça beni kendinden güçsüz görüyorsan (şunu iyi bil ki), belki Rabbim senin bağından daha iyisini bana verir, senin bağının üzerine de gökten yıldırımlar gönderir (de, o böbürlenerek çok beğenmiş olduğun bağın/bahçen) kupkuru bir toprak hâline döner.

Belki Rabb'im, bana senin bahçenden daha hayırlısını verir. Ve seninkinin üzerine de gökten felaketler gönderir de verimsiz, kupkuru bir toprak olur.

Rabbimin bana senin bağından daha hayırlısını vermesi, (Seninkinin) üstüne ise gökden yıldırımlar göndererek (bağının) kaypak (yalçın) bir toprak haaline gelivermesi me'müldür».

“Bununla berâber, olur ki Rabbim bana, senin bağından daha hayırlısını verir ve onun (senin bahçenin) üzerine gökten bir âfet gönderir de (o bağın, ot bitmeyen) kupkuru bir toprak hâline geliverir!”

“Rabbimin senin bahçenden daha hayırlısını bana vereceğini, senin bahçenin üzerine gökten bir afet gönderse, bahçen yerle bir olabilir.”

Olur ki çalabım bana senin bağından daha iyisini verir, senin bağının üzerine de gökten yıldırımlar indirir de orası dümdüz olur.

39, 41. «— Bağına girdiğin zaman, «Maaşallah lâ kuvvet-i illâ billah» [²] demeliydin. Beni kendinden daha az mal ve evlât sahibi görüyorsan olabilir ki Rabbim bana senin bağından daha iyisini verir, senin bağının üzerine de gökten bir belâ [³] gönderir de orası ayak kayacak dümdüz bir yere döner. Yahut bağının suyu çekilir de onu istemeye [⁴] asla gücün yetmez».

[2] Allah'ın dilediği olur veya Allah dilemiş, bana vermiştir; kuvvet ve kudret yalnız Allah'ındır.[3] Yıldırım, çekirge, azap gibi.[4] Tekrar yerine ... Devamı..

“Ola ki Rabbim bana senin bağından [cennet] daha hayırlısını verir ve seninkinin üzerine gökten hesap görücü bir âfet [husbânen] gönderir de orası kupkuru/çorak bir toprak hâline gelir.”

“Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne de gökten yakıp yıkan bir afet gönderir de yalçın, çorak bir toprak kesiliverir.”

Ne biliyorsun, bakarsın Rabb’im, bana seninkinden daha hayırlı bağlar, bahçeler verir ve senin bahçene gökten dolu, yağmur, sel, fırtına gibi bir afet gönderir de, şu güzelim bahçen, ot bitmez çıplak bir düzlüğe dönüşüverir!

“Umulur ki rabbim bana senin bahçenden daha hayırlısını verir.
Seninkinin üzerine Gök’ten bir afet gönderir; derken, kupkuru çıplak bir toprak oluverir”.

belli mi olur, bakarsın Rabb'im bana, senin bağından daha güzelini verebilir.

“Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir. Senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir! Bağın kupkuru bir toprak olur!”

39,40. Bahçene girdiğinde “Maşallah! Kuvvet yalnızca Allah’a aittir.” deseydin ya! “Malca ve evlatça beni kendinden güçsüz görüyorsan, (şunu bil ki) belki Rabbim bana senin bahçenden daha iyisini verir; oraya (bahçene) gökten yıldırımlar gönderir ve kupkuru bir toprak hâline gelir.

“Rabbim bana da senin bahçenden daha hayırlısını verebilir¹ ve senin bahçeni de gökten gelen bir afete uğratarak, kupkuru bir toprak haline getirebilir.”

1 Dünyada veya âhirette...

Rabbim bana senin bağından bahçenden pekala daha hayırlısını verebileceği gibi, [senin] bu [bahçe]ne gökten bir afet gönderir de [bahçen o zaman] yerle bir olabilir;

–Belki de Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir. Senin bağının üzerine gökten bir afet gönderir de kupkuru bir çöle döndürür. 10/24

kim bilir belki Rabbim bana senin bağından daha hayırlısını verir; seninkine de gökten bir âfet indirir de ot bitmez çöle döndürür;[²³⁹⁷]

[2397] Sa‘îden zelekan, adeta bir çöl gibi “kaygan bir zemin” anlamına gelir. Yani sadece bitki örtüsünün değil toprak kaybı (erozyon) anlamını da içe... Devamı..

Umulur ki, Rabbim bana senin bağından daha hayırlısını verir ve senin bağın üzerine de, gökten bir yıldırım gönderir de, o güzelim bağın kurur, kaypak bir toprak parçası haline gelir.

Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verebilir. Ve o(senin bağı)nın üzerine de gökten bir âfet gönderir de bağın kupkuru bir toprak kesilir.

«Umulur ki, Rabbim bana senin bağından daha hayırlısını verir ve senin bağın üzerine de gökten bir yıldırım gönderir de orası kayacık bir toprak kesilir.»

40, 41. Olur ki Rabbim senin bahçenden daha iyisini bana verir ve senin o bahçene gökten bir afet indirir de bağın kupkuru toprak kesilir; yahut bağının suyu çekilir de ondan artık büsbütün ümidini kesersin. ” [67, 30]

Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verebilir. Ve o(senin bağı)nın üzerine de gökten bir hesap görme afeti gönderir de bağın kupkuru bir toprak kesilir.

"Me'mûldur ki rabbim bana senin bağçenden daha hayırlısını virir. Ve senin bağçene de semâdan bir belâ indirüb mahv iderek dümdüz iyler."

Bakarsın Rabbim bana senin bahçenden iyisini verir; seninkine de gökten hesabını görecek bir şey gönderir de çıplak ve kaygan bir yüzeye(toprağa) çevirir.

[*] saiden kelimesinin anlamlarından biri de yüzey, satıh. Çıplak ve kaygan dediğine göre topraksız kalmış olmalı.

Rabbim bana, senin bahçenden daha iyisini verebilir. Seninkinin üzerine de gökten bir bela gönderir de kupkuru boş bir arazi haline gelir.

“Fakat bakarsın, Rabbim bana senin bağından daha hayırlısını verir; senin bağına ise gökten bir âfet indirir de orası kıraç bir toprağa dönüşür.

Olabilir ki, Rabbim bana senin bağından daha değerlisini verir; seninkinin üzerine de gökten bir âfet gönderir de bağlığın yalçın bir toprak kesilir."

39-40. “daħı nişe ol vaķt kim girdüñ bostanuña eyidmedüñ oldur kim diledi Tañrı ķuvvet yoķdur illā Tañrı-y-ıla? eger görürseñ beni ben eksügirekven senden maldın yaña daħı oġlandın yaña ola kim çalabum vire baña yigrek bostanuñdan daħı viribiye anuñ üzere oķlar ya'nį ıldırım gökden pes ola ya'nį bostan yir yüzi ŧayıncaķ.”

Ola ki beni yaradan Tañrı vire baña senüñ bostānuñdan yaḫşıraḳ. Daḫıgöndere senüñ bostānuñ üstine bir ṣā‘iḳa gökden. Pes ola emles ṭopraḳ kiüstinde hīç nesne bitmiş olmaya.

Ola bilsin ki, Rəbbim mənə sənin bağından daha yaxşısını versin və sənin bağına göydən bir bəla endirsin ki, o, hamar (sürüşkən, ayaq basılası mümkün olmayan, heç bir şey bitməyən qupquru) bir yer olsun!

Yet it may be that my Lord will give me better than thy garden, and will send on it a bolt from heaven, and some morning it will be a smooth hillside,

"It may be that my Lord will give me something better than thy garden, and that He will send on thy garden thunderbolts (by way of reckoning) from heaven, making it (but) slippery sand!(2381)-

2381 The punishment, was that of thunderbolts (husbanan), but the general meaning of the; word includes any punishment by way of a reckoning (hisab), ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.