×

Hoşgeldiniz.

Kullanıcı

Şifre




Şifremi UnuttumKAYDOL
Ayarlar

 

Tevbe / 103

خُذْ مِنْ اَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكّ۪يهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْۜ اِنَّ صَلٰوتَكَ سَكَنٌ لَهُمْۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

Türkçe Transcript

Ḣuż min emvâlihim sadekaten tutahhiruhum vetuzekkîhim bihâ vesalli ‘aleyhim(s) inne salâteke sekenun lehum(k) va(A)llâhu semî’un ‘alîm(un)

Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Mallarından sadaka al da temizle, arıt onları o sadakayla ve dua et onlara. Şüphe yok ki senin duan, onlara bir sükun, bir huzur verir ve Allah, her şeyi duyar, bilir.

Abdullah-Ahmet Akgül Meali

Onların (Müslümanların) mallarından sadaka (zekât vergisi) al ki, bununla onları (cimrilik ve bencillikten) temizlemiş, kötülüklerden arındırıvermiş (ve kazançlarını bereketlendirmiş olursun. Hem) Onlara dua et. Doğrusu Senin duan, onlar için ’bir sükûnet ve huzur (vesilesidir).’ Allah (her şeyi ve hakkıyla) İşitendir, Bilendir.

Abdullah Parlıyan Meali

Bunun içindir ki, ey Peygamber! Bundan sonra artık onların mallarından zekat al ki, bununla onları günahlarından temizleyesin, onların sevaplarını artırıp, yüceltesin ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlar için bir huzur vesilesi olacaktır; ve bütün bunların da üstünde bil ki; Allah herşeyin ve herkesin özünü bilen, mutlak bilgi sahibi olarak olupbiten herşeyi işitmektedir.

Ahmet Tekin Meali

Onlardan, imanda sadakatlerinin ve kemallerinin ifadesi olan zekât, vergi, ceza, keffaret, sadaka olarak mallarının epeyce bir kısmını (üçte birini) al ki, aldığın mallar onları temizlesin. Bu vesile ile vicdanlarını da arındırsınlar. Onlara hayır duada, mallarının bereketlenmesi duasında bulun. Cenaze namazlarını kıl. Senin duan huzura, güvene, rahmete, dostluğa, berekete vesiledir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir.

bk. Kur’an-ı Kerim, 2/43; 9/84; el-Câmi’, li-Ahkâmi’l-Kur’an, 8/250; Tefsîru Ebüssuûd, 4/99. Bu âyete dayanarak peygamber s.a. tevbeleri kabul edilenlerin mallarının üçte birini almıştır.

Ahmet Varol Meali

Onların mallarından sadaka al ki onunla kendilerini temizleyesin ve arındırasın. Onlara dua et. Senin duan onlar için huzur vesilesidir. Allah duyandır, bilendir.

Ali Bulaç Meali

Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun. Onlara dua et. Doğrusu, senin duan, onlar için 'bir sükûnet ve huzurdur.' Allah işitendir, bilendir.

Ali Fikri Yavuz Meali

Onların mallarından bir zekât al ki, onunla kendilerini temize çıkarmış (günahlarından kurtarmış), mallarına bereket vermiş olasın. Bir de onlara dua et; çünkü senin duan onlar için bir rahatlık ve huzurdur. Allah onların itiraflarını (senin de duanı) işitici, kalblerindeki pişmanlığı bilicidir.

Bahaeddin Sağlam Meali

Onların mallarından, kendisiyle onları temizleyeceğin, paklayacağın bir sadaka (zekât ) al, onlara dua et. Çünkü senin duaların, onlara huzur ve sükûnet verir. Şüphesiz Allah, işiten ve bilendir.

Bayraktar Bayraklı Meali

Onların mallarından sadaka al; bununla onları günahlardan temizlersin, onları arındırıp yüceltirsin. Onlar için dua et! Çünkü senin duan onlar için sükûnettir, onları yatıştırır. Allah her şeyi işitendir; bilendir.[181]

[181] Sadaka ve zekât kavramları hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, VIII, 329-332; I, 579-583.

Besim Atalay Meali (1965)

Onları temizleyip arındırmakçin, mallarından zekât al, onlara dua et, senin duan, onlar için huzurdur, Allah işitici, Allah bilici

Cemal Külünkoğlu Meali

Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun. Onları destekle çünkü senin desteğin onlar için bir huzur ve gönül ferahlığı olacaktır. Allah (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi) hakkıyla bilendir.

Onların mallarından sadaka alınması sadakatlarının bir göstergesidir. Çünkü “sadaka” “sıdk” kökünden türetilmiş bir kelime olup temelinde sadakat vardır. Sadakatin olmadığı yerde sadaka olmaz. Kişinin bağlılığı ve dürüstlüğü sadakatle ifade edilir. Ayette kastedilen sadaka, bağlılığı kanıtlayan, teslimiyeti ifade eden sadakadır. Yani vermek zorunda olduğu mali bir yükümlülük olan zekât değil, tamamen gönülden kopup gelen ve sadece sadakati kanıtlamaya özgü maddi bir fedakârlıktır.
Hz. Peygamberin onları desteklemesi, pişmanlıklarının ciddiye alındığı ve İslâm peygamberinin kendilerini sahiplendiği anlamına gelir ki bu onlar için büyük bir ferahlıktır.

Cemil Said (1924)

Mallarından sadaka-i zekât al, böylece günâhlarından kurtulsunlar, ânlar içün namâz kıl zîrâ salât ânlara itmi’nândır. Allâh her şeyi işidir, her şeyi bilür.

Diyanet İşleri Meali (Eski)

Mallarının bir kısmını, kendilerini temizleyip arıtacak sadaka olarak al, onlara dua et; senin duan onlar için bir güvendir. Allah işitir ve bilir.

Diyanet İşleri Meali (Yeni)

Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

Onları arındırmak ve temize çıkarmak üzere mallarından sadaka al! Bir de onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah her şeyi çok iyi işitmekte ve bilmektedir.

Diyanet Vakfı Meali

Onların mallarından sadaka al; bununla onları (günahlardan) temizlersin, onları arıtıp yüceltirsin. Ve onlar için dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (onları yatıştırır). Allah işitendir, bilendir.

Edip Yüksel Meali

Onları temizlemek ve yüceltmek için paralarından bir sadaka al ve onları özendir/destekle, zira senin desteğin onları memnun eder. ALLAH İşitendir, Bilendir.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Onların mallarından sadaka al ki, onunla kendilerini temizlersin, tertemiz edersin. Bir de haklarında hayır dua et. Çünkü senin duan kalblerini yatıştırır. Allah işitendir, bilendir.

Elmalılı Meali (Orijinal)

Bunların mallarından bir sadaka al ki onunla kendilerini hem tathir edersin hem tezkiye, bir de haklarında dua ediver, çünkü senin duan onların kalblerini yatıştırır, Allah semîdir alîmdir

Emrah Demiryent Meali

(Habibim!) Onların (ihmallerinden dolayı Tebûk seferine katılamayan o müslümanların, gönül hoşnutluğu ile bağışlamış oldukları) mallarını (n bir kısmını) sadaka olarak al (ve o sadakaları ihtiyaç sahiplerine dağıt) ki bu sayede (manen) temizlenip, (manevi) dereceleri yükselsin ve (ayrıca) onlar için dua et. Zira senin duan onlar için sekîne (ye vesile) dir. Allah, her şeyi hakkıyla işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.

Erhan Aktaş Meali

Onların mallarından sadaka al; bununla onları temizleyip arındırırsın. Ve onlara salli¹ ol, kuşkusuz senin salatın² onlara dinginlik verir. Allah, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.

1,2 - Destek.

Hasan Basri Çantay Meali

Onların mallarından sadaka al ki bununla kendilerini (günâhlarından) temizlemiş, bununla onları (n hasenatını) bereketlendirmiş, (kendilerini muhlisler mertebesine yükseltmiş) olasın. Onlara düâ et. Çünkü senin düân onlar için (onların yürekleri için medâr-ı) sükûnetdir. Allah (onların itiraflarını) hakkıyle işiden, (peşîmanlıklarını) çok iyi bilendir.

Hayrat Neşriyat Meali

Onların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini (günahlardan)temizleyesin ve onları arındırasın. Hem onlar için duâ et! Çünki senin duân onlar için(kalblerini) bir yatıştırmadır. Allah ise, Semî' (herşeyi işiten)dir, Alîm (hakkıyla bilen)dir.

İlyas Yorulmaz Meali

Onların mallarından sadakalarını al ki, bunlarla (sadakalarla) onları temizlemiş ve arındırmış olursun. Onlara dua et, zira senin onlar için dua etmen onları rahatlatır. Allah her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.

İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

Onların mallarından sadaka ayır ki mallarını arılamış, aklamış olasın. Onlar için yalvar. Çünkü senin yalvarman onları dölendirir. Allah işiticidir, bilicidir.

İsmail Hakkı İzmirli

Onların mallarından sadaka al ki kendilerini temizleyesin, o mal ile onları pâklayasın [⁶], Onlara dua et. Çünkü senin duan onlar hakkında sükûnete bâdidir. Allah semi/dir, hâkkıyle âlimdir.

[6] Günahtan temizleyesin, mallarına bereket veresin.

İsmail Yakıt

(Ey Peygamber!) Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arındıracağın bir sadaka al²³ ve onlara dua et! Muhakkak ki senin duan onlara huzur ve güven [sekenun] verir. Zira Allah Semî’dir, Alîm’dir.

23 Kendilerinden alacağın sadaka onları temizleyecek ve arındıracaktır.

Kadri Çelik Meali

Onların mallarından sadaka al, bununla onları temizlemiş, arındırmış olursun. Onlara dua et. Doğrusu, senin duan, onlar için bir sükûnet ve huzurdur. Allah şüphesiz işitendir, bilendir.

Mahmut Kısa Meali

Onların tövbelerinin kabul edildiğini resmen göstermek üzere, Allah yolunda bağışladıkları mallarından uygun bir miktarı, devlet reisi sıfatıylazekât veya sadaka olarak al ve Allah yolunda harca ki, böylece onları günahlarından arındırıp tertemiz kılasın. Ve onların bağışlanmaları için Allah’a duâ et. Çünkü senin duân, onlar için huzurve teselli kaynağıdır. Bununla birlikte, hangilerinin affedilmeye lâyık olduğuna karar verecek olan, Allah’tır. Zira Allah, her şeyi işitendir, bilendir. Hâl böyleyken, günahlarından vazgeçip Allah’a dönmek için daha ne bekliyorlar?

Mahmut Özdemir Meali

Onları temizlemek, onları bunlarla arındırmak üzere mallarından sadaka al! Onlar için salât et / dua et! Senin salâtın / duan, onlar için yatıştırıcı / sekînettir. Allah bilen işitendir.

Mehmet Çakır Meali

Resulüm! Onların mallarından yüklü bir vergi al, çünkü pisliklerini ancak temizleyip paklar. Onları hayırla yad et. Çünkü senin onları hatırlayıp sorman kendilerini rahatlatır. Allah her şeyi duyup görmektedir...

Mehmet Çoban Meali

Arındırarak temizlemek için onların mallarından bir miktar yardım al! Onların iyiliği için hayırlarına dua et ki; seni yanlarında hissetsinler! Çünkü senin duan onların yalnızlaşan kalplerini yatıştırır. Senden güç alarak Rabbine daha çok yaklaşırlar. Ancak sakın onlarla Rabbin arasına girme! Unutma ki Allah hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir.

Mehmet Okuyan Meali

Onların mallarından [*] [sadaka] al; bununla onları temizlersin, onları arındırırsın. Onlara [salât] et (destek ol)! Şüphesiz ki senin [salât]ın (desteğin) onlar için huzur ve güven (kaynağı)dır. [*] Allah duyandır, bilendir.

Bu cümle infakın, sadakaların ve zekâtın edilen “kâr”dan değil, sahip olunan “mal”dan verilmesi gerektiğinin apaçık delilidir. Benzer mesajlar: En‘âm 6:141; İsrâ 17:26; Rûm 30:38; Zâriyât 51:19; Me‘âric 70:24.,Buradaki [salli] emir kalıbı ile [salate] kelimesi, tıpkı Tevbe 9:99 ve Ahzâb 33:43’teki ilgili kelimelerde olduğu gibi “yardım etmek, destek olmak” demektir.

Mehmet Türk Meali

Onların mallarından kendilerini temizleyeceğin ve yücelteceğin bir sadaka al¹ ve onlara duâ et.² Çünkü senin duân, onlara huzur verir. Şüphesiz Allah, (söylediklerinizi) hakkıyla işitendir, (her şeyi) tam bilendir.

1 Bu âyetten; ticaret mallarıyla, hayvan ve ziraat mallarından zekât alma yetkisinin, Müslümanların devlet başkanına ait olduğu ve mükellefin onu, kendi kendisine fakirlere vermesinin kâfi gelmeyeceği anlaşılmaktadır. Peygamberimizin ve örnek halîfelerinin uygulamaları böyledir. Ancak, evlerdeki ev eşyasının zekâtları, şahıslar tarafından verilebilir. Çünkü zekât memurlarının bunları tespiti, zordur. (Elmalılı)
2 Bunlar, Tebük Savaşına katılmayan Ebû Lübabe ve arkadaşları idi. Savaşa katılmayanlar hakkındaki âyetleri duyunca, kendilerini mescidin direklerine bağlarlar. Peygamberimiz, bunları mescidde görür ve “bunlar kim?” diye sorar. “Bunlar, siz çözünceye kadar kendilerini çözmemeye yemin ettiler.” denilince Peygamberimiz: “ben de yemin ederim ki, onların hakkında emir gelinceye kadar çözmem.” buyurur. Sonra da bu âyet, nâzil olur. Bu kimseler direklerden çözüldükten sonra; “Ey Allah’ın Elçisi, işte bizi senden alıkoyan mallarımız. Bunları al, Allah yolunda harca ve bizi temizle.” derler. Peygamberimiz de: “Ben sizin malınızdan almakla emrolunmadım.” buyurur. Sonra da bu âyet, nâzil olur. (Kurtubî)

Muhammed Esed Meali

Bunun içindir ki, [ey Peygamber, bundan sonra artık] onların mallarından Allah için sundukları şeyleri kabul et, ¹³⁷ ki belki bunu yapmakla onların salah bulmalarına, arınmalarına önayak olursun. Ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlar için bir huzur [vesilesi] olacaktır. (Ve bütün bunların da üstünde bil ki,) Allah her şeyin-herkesin özünü bilen mutlak bilgi sahibi olarak olup-biten her şeyi işitmektedir.

137 Lafzen, “Onların mallarından Allah için sunulanı (sadaka) al”. Bu terimin anlamı için bkz. yukarıda 81. not. Burada sadaka öncelikle, her Müslümana farz olan ve malın belli bir kısmının verilmesini öngören zekât’ı (“arındırıcı yükümlülükler”i) ifade etmektedir. Zekât’ın devletin ya da cemaatin imamı (ya da başkanı) tarafından kabul edilmesi, terimin Kur’ânî anlamı çerçevesinde (arınma ya da kendini temize çıkarma anlamında), verenin Müslümanlığına delalet ettiği için Hz. Peygamber, davranışlarıyla ikiyüzlü olduklarını ortaya koyan kimselerden zekât kabul etmiyordu; bununla birlikte, yukarıdaki ayet Hz. Peygambere (ve dolayısıyla her devir için geçerli olmak üzere, devlet ya da cemaat başkanına) hem sözleriyle, hem de davranışlarıyla tevbe ve pişmanlıklarını gösteren kimselerden de zekât kabul etme izin ve yetkisini vermektedir.

Mustafa Çavdar Meali

Onların mallarından bir kısmını kendilerini arındırmak için sadaka olarak al ve onlar için dua ile destek ol! Zira senin dua ve desteğin onlar için bir iç huzurudur. Allah her şeyi işitendir, her şeyi bilendir. 2/271, 9/99, 11/114

Mustafa İslamoğlu Meali

Onların (Allah’a sadâkatlerini ifade için) mallarından bir miktar sadaka al; bu sayede, onların temizlenmelerine ve inkişafına yol açmış olursun.[¹⁵²⁷] Ve onları dua ile destekle; çünkü senin duan, onlar için bir gönül ferahlığıdır:[¹⁵²⁸] Hem Allah tüm (duaları) işitir, her şeyi(n içyüzünü) bilir.

[1527] Sadaka, etimolojik anlamı “özünde güçlü ve sağlam olmak” olan sıdk kökünden türetilmiştir. Yalanın zıddıdır (Krş: Mekâyîs). Kişinin, bağlılığındaki güç ve dürüstlük “sadâkat” ile ifade edilir. Kişinin sadâkatine delil olsun diye malından Allah adına çıkardığı miktara da “sadaka” denilmiştir. Burada sözü edilen sadaka, bir mü’minin arınmak amacıyla yılda bir kez vermek zorunda olduğu miktarı belli bir ‘sosyal vergi’ olan zekâttan daha öte bir şey olsa gerektir. Bu âyetler çerçevesinde yaşanan örnek olaylara, özellikle de Ka’b b. Malik’in tevbesinden sonra malının tümünü sadaka olarak vermek istemesine bakılırsa (Buhari, Tefsir 75), bunun adını rahatlıkla “tevbe sadakası” koyabiliriz (Bkz: 118, not 152). Zekât’la bu sadaka arasındaki fark şudur: Zekât gönüllü gönülsüz ‘fakirin zenginin malındaki hakkı’ olarak mecburken, “tevbe sadakası” bırakınız mecbur olmayı, kişinin Allah’a ve Elçisi’ne olan samimiyet (nasiha, bkz: 91, not 114) derecesine göre reddedilme ihtimalini de içinde barındırıyordu. Bir sonraki âyetten açıkça anlaşılıyor ki, kişinin sadakası Allah adına Allah Rasûlü tarafından alınmışsa, bu onun tevbesinin de kabulüne ‘işaret’ sayılmaktadır. [1528] Sekenun için krş: Âyet 40, not 51.

Orhan Kuntman Meali

(Ey Muhammed) Onların mallarından sadaka al! (Hz. Peygamber’in sadaka alması kendi adına değil, Allah adına sadaka almasıdır, nitekim Hadis-i Şerif'te "Fakirlerinize verilmek üzere zenginlerinizden sadaka almakla emrolundum" buyurmuştur.) Ki onları; onunla, (sadaka almakla, kendilerini küfür ve nifaka sürükleyen kalplerinde yer etmiş bulunan dünya malına hırs ve tamahtan ve işledikleri günahlardan) arındırmış ve onları bereketlendirmiş (salih ameller yapmaya teşvik ederek ihlas sahibi kullardan yapmış) olasın! Sen onlar için dua et, şüphe yok ki senin duan onlar için bir huzura kavuşmadır! (Tevbelerinin Rableri katında kabul buyurulacağının bir güvencesi, bir müjdesidir) Allah, herşeyi hakkıyle işitendir, herşeyi hakkıyle bilendir. (Onların içinde sadaka vermeye yanaşmayan -küfür ve nifakta direnen- kimseler de vardır)

Osman Fırat Meali

Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekât) al ve onlara değer ver. Çünkü senin onlara değer vermen onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır. ) Allah, işitendir, bilendir.

Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Onların mallarından bir sadaka al, onunla kendilerini temizlemiş, tezkiye etmiş olursun. Ve onlara dua et, şüphe yok ki, senin duan onlar için bir sükûnettir ve Allah Teâlâ kemaliyle işiticidir, bilicidir.

Suat Yıldırım Meali

Onların mallarından zekât al ki, bununla onları temizleyesin ve arındırasın. Onlar için dua da et. Çünkü senin onlar lehine duan, onlar için büyük bir huzur ve tatmin kaynağıdır. Allah her şeyi hakkıyla işitir, bilir. [2, 43] {KM, Kohale 3, 30; Lukan 11, 41}

Süleyman Ateş Meali

Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, yücelteceğin bir sadaka al ve onlara du'a et; çünkü senin du'an, onlara huzur verir. Allah işitendir,bilendir.

Süleyman Tevfik (1927)

Onların mallarından zekât al. Onunla o malı tathîr ider ve temizlersin. Onlar içün du'â ve istiğfâr it. Senin du'ân onların kalblerine sükûnet virir. Allâh işidici ve bilicidir.

Süleymaniye Vakfı Meali

Mallarından sadaka al; böylece onları arındırmış ve geliştirmiş olursun. Onlara sürekli destek ol[*], senin desteğin onları rahatlatır. Her şeyi dinleyen ve bilen Allah’tır.

[*] Âyetin bu bölümüne genellikle şöyle meal verilir: "onlara dua et; senin duan onlar için bir güvendir" Bu meal uygun değildir. Âyetin öncesinde ve sonrasında sözü edilen münafıklara dua edilemez. "Ve salli aleyhim = وَصَلِّ عَلَيْهِمْ" ifadesine "onlara sürekli destek ol" anlamı vermemiz Arap dilinin gereğidir. Çünkü Arap dili bilginlerinden Zeccâc'a (öl. 311 h.) göre salat'ın (=الصَّلَاة) kök anlamı lüzum =اللزوم yani süreklilik ve devamlılıktır. Sözlükçüler kelimenin deve ve diğer hayvanların kuyruğunun iki tarafı ve insanın iki bacağının ilk eklemi anlamında olan الصَّلْوين = salveyn'den alındığını söylerler. Bunlar kuyruk sokumunu çevreleyen kısım gibidir. Zeccâc şöyle devam etmiştir: "Bana göre doğrusu birinci anlamdır. Çünkü salât = الصَّلَاة Allah'ın farz kıldığı şeyleri sürekli yapmaktan ibarettir. Namaz = الصَّلَاة Allah'ın sürekli kılınmasını emrettiği en büyük farzlardandır. Önündekini takip eden anlamındaki musalli = المصلِّي 'nin salaveyn = الصلَوَيْن 'den yani atın kuyruk sokumunu iki yanı anlamından alındığı açıktır. Bunda, arkadaki atın kafasının, öndekinin kuyruk sokumunu takip etmesi gibi bir anlam vardır. (Lisanu'l-Arab, صلا mad.) Bize göre her iki anlam da aynı şeyi ifade eder. Önde olanı takip, süreklilik ister. lüzum =اللزوم da süreklilik ve devamlılık anlamındadır.

Şaban Piriş Meali

Mallarının bir kısmını kendilerini temizleyip, arındıracak sadaka olarak al, ve onlar için dua et. Senin duan, onlar için bir huzurdur. Allah işitendir, bilendir.

Ümit Şimşek Meali

Onları temizleyip arındırmak için mallarından bir miktar sadaka al ve onlar için dua et. Senin duan onlar için bir tesellîdir. Allah ise herşeyi işitir, herşeyi bilir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Bunların mallarından bir sadaka al ki, onunla kendilerini iyice temizleyip arıtasın. Onlar için dua et/onlara destek ol; çünkü senin duan/desteğin onlar için bir sükûnettir. Allah Semî'dir, Alîm'dir.

Eski Anadolu Türkçesi

al mallarından śadaķa arıdasın anları daħı arıdasıñ anları anuñ-ile. daħı du'ā eyle anlara bayıķ du'āñ dölenmekdür anlara daħı Tañrı işidicidür bilicidür.

Satır Altı Meal (1534)

Al yā Muḥammed anlaruñ māllarından ṣadaḳa, anları arıtmaġ‐ıçun anuñ bile. Daḫı du‘ā eyle anlara, taḥḳīḳ senüñ du‘āñ anlaruñ yüreklerini sākin eyler.Daḫı Tañrı Ta‘ālā her nesneyi işidicidür, bilicidür.

Bunyadov-Memmedeliyev

(Ya Rəsulum!) Onların mallarından sədəqə (zəkat) al. Bununla onları (günahlarından) təmizləmiş, pak etmiş (mallarına bərəkət vermiş, əməllərinin savabını artırmış) olarsan. Onlardan ötrü dua et, çünki sənin duan onlar üçün bir arxayınçılıqdır (rahatlıqdır). Allah (hər şeyi) eşidəndir, biləndir.

M. Pickthall (English)

Take alms of their wealth, wherewith thou mayst purify them and mayst make them grow, and pray for them. Lo! thy prayer is an assuagement for them. Allah is Nearer, Knower.

Yusuf Ali (English)

Of their goods, take alms, that so thou mightest purify and sanctify them; and pray on their behalf. Verily thy prayers are a source of security for them: And Allah is One Who heareth and knoweth.


Designed by ÖFK