×

Hoşgeldiniz.

Kullanıcı

Şifre




Şifremi UnuttumKAYDOL
Ayarlar

 

Fâtiha / 1

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

Türkçe Transcript

Bismi(A)llâhi-rrahmâni-rrahîm(i)

Abdulbaki Gölpınarlı Meali

Rahman ve rahim Allah adiyle

Abdullah-Ahmet Akgül Meali

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla… [Not: Rahman, sonsuz şefkat ve inayeti; Rahim ise sınırsız merhamet ve mağfireti anlatır.]

Euzübillahi-mineşŞeytanir-Racim: Yüce Rabbimizin rahmet ve inayetinden kovulmuş, şerrin ve şekavetin rehberi olmuş Şeytanın vesvesesinden... Onun Kur’an’ı okuma ve anlama konusunda bizi gaflete ve tembelliğe sürüklemesinden... Rabbimizin kelâmına itiraz ve isyan etme düşüncesinden ve iblisin her türlü hilesinden; Allah’ın hıfzu himayesine sığınırım. (Bak: Nahl: 98) Bismillah’ir-Rahman’ir-Rahim: (Dünyada, yarattığı her varlığını ve tüm kullarını esirgeyip koruyan, isyan ve kusurlarına bakmayıp yine ihtiyaçlarını karşılayan ve düzelmeleri için mühlet sunan) "RAHMAN" (olan); ve (ahirette sadece iman ve itaat ehlini bağışlayıp, sonsuz rahmet ve nimetlerine kavuşturacak) "RAHiM" (olan) ALLAH’ın adıyla… •Bu işe, ibadet ve imtihan niyetiyle başlamaktayım. •O’nun emir ve hükümleri doğrultusunda bu işi yapıp tamamlayacağım, asla harama ve hilekârlığa sapmayacağım. •Bu işte sadece Allah’ın rızasını, kullarının hatırını, insanların rahatını ve menfaatini amaçlayacağım. •Bu işi ancak Allah’ın inayetiyle başaracağıma inanmaktayım.

Abdullah Parlıyan Meali

Dünyada herkesi, ahirette sadece mü'minleri rahmetine alan Allah adına.

Kur’ân’ın ilk sûresi olması ve konusu sebebiyle “açan” anlamına gelen “Fatiha” ismini almıştır. Bu sûre bir önsöz niteliği taşıyıp aynı zamanda, Allah’ın kitabını okumak ve kitapta öğretilenlerle İslâm’ı yaşamak isteyenlere öğretilen bir duadır.

Ayrıca “Fatiha’yı okumayanın namazı olmaz” hadis-i şerifine göre namazların her rekatında Fatiha okunur.

Ümmü’l-Kitab, el-Esas, el-Vâfiye, el-Kenz, es-Sebu’l-Mesânî gibi isimleri de vardır. Hamd ile başlayan beş sûreden (En’âm, Kehf, Sebe’, Fâtır’ın) ilkidir.

Ahmet Tekin Meali

Sınırsız rahmeti ve engin merhameti ile hayat veren, yaşatan, koruyan, rahmetine, merhametine, lütfuna, ihsanına vehayırlara mazhar eden, Rahmân ve rahîm olan Allah'ın izni ve yardımıyla, Allah'ın adıyla…

bk. et-Tefsîru’l-Kebîr, 1/101 vd. bk. 59/22-24.

Ahmet Varol Meali

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

Ali Bulaç Meali

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

Ali Fikri Yavuz Meali

O Rahman, O Rahim olan Allah'ın adıyla (okumağa başlarım). (Halka hayat ve bekâ ihsan eden, korkulardan koruyan hakikî mabûd Cenab-ı Allah'ın adı ile okumağa başlarım.)

Bahaeddin Sağlam Meali

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.

Bayraktar Bayraklı Meali

Rahmet ve merhametin kaynağı olan Allah'ın adıyla.[1]

[1] Fâtiha sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraktar Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, I, 67-73.

Besim Atalay Meali (1965)

Bismillahirrahmanirrahim

Cemal Külünkoğlu Meali

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Rahman“Besmele”, Tevbe sûresi hariç bütün sûrelerin başında yer almakta olup Fâtiha sûresinin 1. âyetini oluşturmaktadır. Bu nedenle 1. âyet olarak numaralandırılmıştır. Besmele, bütün diğer örneklerde sûrelerin başında yer alır fakat âyet sayılmaz. 
“Rahmân”, bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irade buyuran; Rahîm”, yarattığı varlıkları farklı nimetlerle besleyen ve bu beslenme işini sonsuza dek devam ettiren anlamındadır. Başka bir ifade ile; Allah’ın varlığı kavramında mündemiç bulunan ve ondan ayrılması imkânsız olan merhameti Rahmân ile; bu merhametin varlık âlemi üzerindeki tezahürü yani mahlukata yansıması ve karşılık bulması ise Rahîm ile ifade edilir.

Cemil Said (1924)

Müşfik ve rahîm olan Allâh’ın ismiyle

Diyanet İşleri Meali (Eski)

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla:

Diyanet İşleri Meali (Yeni)

Bismillâhirrahmânirrahîm.[1][2][3]

1. “Tekrarlanan yedi âyet” ile ilgili olarak bakınız: Hicr sûresi, âyet, 87.

2. Salât, namaz demektir. Hz.Peygamber, namaz açısından Fâtiha sûresinin önemini vurgulamak için; “Hiçbir namaz Fâtiha’sız tamam olmaz” buyurmuştur. Namaz ile âdeta özdeşleşen sûreye, bu açıdan “salât (namaz)” adı verilmiştir.

3. Besmele, Neml sûresinde müstakil bir âyet olarak yer alırken (27/30), Tevbe sûresi hariç Kur’an’ın her sûresinin başında da bulunmaktadır. Fâtiha sûresinin başındaki besmele, bir görüşe göre, sûrenin birinci ayeti sayılmayıp, son âyet iki âyet olarak kabul edilmektedir. “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla” şeklinde tercüme edebileceğimiz besmeleyi, aslî ifadesi ile okuyup öylece korumak uygun olur. Zira Besmele, tıpkı ezan ve selâm gibi, tüm müslümanlar arasında ortak bir mesaj niteliği taşımaktadır.

Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)

Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla...

Diyanet Vakfı Meali

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla.

Edip Yüksel Meali

Rahman ve Rahim ALLAH'ın ismiyle.

"Besmele" olarak bilinen bu ayet, Kuran'da özel bir konuma sahiptir. 9'uncu sûre hariç tüm sûrelerin açılış cümlesidir. Besmele, 1974 yılında komputer yoluyla keşfedilen ve "Mudessir" adlı 74'üncü sûrede sözü edilen 19 kodu üzerine kurulu matematiksel mucizesinin temelini oluşturur. Besmele, 19 Arap harfinden oluşur ve içerdiği dört kelime (İsim, Allah, Rahman, Rahim) Kuran'da ayrı ayrı 19'un katları kadar tekrarlanırlar. Bu rakamlar,19 un sırasıyla 1,142, 3 ve 6 katları olup bunların toplamı da 19'un tam katıdır (152=19x8). Böylece, daha girişte, Kuran'ın insan ürünü olmadığının fiziksel delilleri verilir. Pek çok matematiksel özellik bu ayetle ilişkilidir. Örneğin; 9'uncu sûrenin başında bulunmayan Besmele 19 sûre sonra, iki Besmele içeren 27'inci sûrede tamamlanır (27:30 ayetinin dipnotuna bakınız). Böylece, tüm Besmelelerin sayısı 114 (19x6)'a tamamlanmış olur. Fatiha'nın başındaki Besmele'nin numaralanması ve diğer sûrelerin başındaki Besmelelerin ise bağımsız ayet numarasına sahip olmaması matematiksel sistemin bir özelliğidir. Not 1'de sunulduğu gibi, bu mucize o kadar muhteşem ki Allah'tan başka hiçbir güç onu düzenleyemez ve hatta taklid bile edemez (17:88).

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

Elmalılı Meali (Orijinal)

Rahmân, Rahîm Allahın ismiyle

Emrah Demiryent Meali

Rahmân ve rahîm olan Allah’ın adıyla.

Erhan Aktaş Meali

Rahmeti Bol ve Kesintisiz Olan Allah'ın Adıyla

Hasan Basri Çantay Meali

Rahman ve rahim olan Allahın adiyle.

Hayrat Neşriyat Meali

Rahmân, Rahîm olan Allah'ın ismiyle.(2)

(2)“*بِسْمِ اللّٰهِ her hayrın başıdır.” (Sözler, 1. Söz, 3)
“بِسْمِ اللّٰهِ kudret-i ezeliyenin (Allah’ın ezelî kudretinin) tealluk (alâka) ve te’sîrini celb eder (çeker). Ve o tealluk, abdin kesbine (kulun fiiline) ve işine yardım edici bir ruh gibi olur. Öyle ise hiçkimse, hiçbir işini Besmele’siz bırakmasın!” (İşârâtü’l-İ‘câz, 11)
“Her bir ni‘metin bidâyetinde (başında) mü’min olan kimse Besmele’yi unutmasın, okusun! Ve o ni‘metin Allah’dan olduğunu bilmekle, kendisi ancak Allah’ın ismiyle, Allah’ın hesâbına aldığını bilsin; Allah’a minnet ve şükranla mukābelede bulunsun.” (Mesnevî-i Nûriye, Habâb, 81)
Besmele hakkında daha geniş ma‘lûmât için, bakınız; (Sözler, 1. Söz, 3; Lem‘alar, 14. Lem‘a, 97; İşârâtü’l-İ‘câz, 11-12)

İlyas Yorulmaz Meali

Merhametli, koruyup gözeten Allah’ın adıyla

İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

Acıyıcı, esirgeyici Allah’ın adıyla başlarım.

İsmail Hakkı İzmirli

Esirgeyen, bağışlayan Tanrı adıyle [²]

[1] Sûre-i Celîle yedi âyettir, Mekke'de nazil olmuştur.
[2] Besmele-i şerîfe'deki «rahman» bütün mahlûkat hakkında, «rahim» bilhassa mü'minler hakkında ve ihsan sahibi olan, merhameti çok olan zat demektir, her ikisi de esmâ-i ilâhiye'dendir. Eserimizde «esirgeyen, bağışlayan» isimleri ile tercüme edilmiştir. Makama göre «başlarım, okurum, yerim, içerim» gibi fiiller takdir olunur. Burada «başlarım» fiili münasip olur.

İsmail Yakıt

Rahmân, Rahîm Allah Adıyla¹

1 Besmelenin müstakil bir ayet olup olmadığı tartışılmıştır. Hanefî ve Malikîlere göre, sûreleri birbirinden ayırmak için yazılmıştır. Şafîlere göre ise sûrelerin başlarındaki besmele sûreye dâhildir. Fakat Fâtiha Sûresi’nde ise Fâtiha dâhil edilsin edilmesin 7 ayettir. Besmeleyi dâhil etmeyenler ise, son ayeti ikiye bölerek ayet sayısını yediye çıkarırlar. Biz burada besmeleyi sûreye dâhil bir ayet olarak ele aldık. Tevbe Sûresi hâriç diğer sûrelerin başında vardır ancak sûreye ayrı bir ayet olarak dâhil edilmemiştir. Besmele, Neml Sûresi (27/30) ayetinde ayrıca zikredilmektedir.

Kadri Çelik Meali

Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla

(Mekke’de nazil olmuştur ve 7 ayettir. Kur’an’ın ilk suresi olduğu için “açış ya-pan ve açan” manasına “Fatiha” denil-miştir. Diğer adları şunlardır: “Ana kitap” manasına “Ümmü’l Kitap”, “dinin asılla-rını ihtiva eden” manasına “el-Esas”, “ana hatlarıyla İslâm’ı anlattığı” manası-na “el-Vâfiye”, “namazda veya nüzulde iki defa tekrarlandığı” manasına “es-Seb’ul Mesânî”, “birçok esrarı taşıdığı” manası-na “el-Kenz”. Peygamber (s.a.a), “Fati-ha’yı okumayanın namazı olmaz” buyur-muştur. Onun için, Fatiha, namazların her rekâtında okunur. Manası itibariyle Fatiha, en büyük dua ve münacattır. Kulluğun yal-nız Allah’a yapılacağı, desteğin yalnızca Allah’tan geldiği, doğru yola varmanın da doğru yoldan sapmanın da Allah’ın irade-sine dayandığı hususları bu surede ifadesi-ni bulmuştur. Kur’an, insanlığa doğru yolu göstermek için indirilmiştir. Kur’an’ın ihti-va ettiği esaslar, ana hatları ile Fatiha’da vardır. Zira Fatiha’da, övgüye, tazime ve ibadete lâyık bir tek Allah’ın varlığı, O’nun hâkimiyeti, O’ndan başka dayanıla-cak bir güç bulunmadığı anlatılır ve doğru yola gitme, iyi insan olma dileğinde bulu-nulur.)

(Yenabi’ul Mevedde s.69-70’de şöyle yer almıştır: “Biliniz ki bütün semavi kitapların sırları Kur’an’da, Kur’an’da olan bütün sırlar Fatiha suresinde, Fatiha suresinde olan bütün sırlar “besmele”de, “besmele”de olan bütün sırlar “besmele”deki “be” harfinde ve “be” harfinde olan bütün sırlar ise “be” harfinin altındaki noktadadır.”
Daha sonra İmam Ali’nin (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Ben, “be” harfinin altındaki noktayım.” Hafız Kunduzi’nin belirttiğine göre Hâkim Tirmizi, İbn-i Abbas’ın bu ayetin tefsirinde şöyle dediğini rivayet etmiştir: “İmam Ali, besmelede var olan “be” harfinin altındaki noktayı, akşamdan sabah namazına kadar tefsir ederdi de yine bitmezdi.”)

Mahmut Kısa Meali

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla! Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:

Fâtiha; başlangıç demektir. Bir bitki tohumu nasıl o bitkinin dallarını, yapraklarını, meyvelerini ve diğer özelliklerini özünde barındıran bir çekirdek programı ise, Fâtiha da Kur’an’ın çekirdeği, özü ve özetidir. Peygamberliğin ilk yıllarında indirilmiştir. Bütün olarak gönderilen ilk sûre olup, yedi ayetten oluşmaktadır.
Fâtiha, Yüce Yaratıcı huzurunda kulun, en içten şükran ve minnettârlık duygularıyla O’na yönelişi, O’nun sınırsız merhameti, adâleti, kudreti, cömertliği, yüceliği önünde saygıyla boyun eğişidir.
Fâtiha, Allah ile kulu arasında ezelî ve ebedi, şerefli bir kulluk antlaşmasıdır.

Mahmut Özdemir Meali

Rahîm Rahmân Allah’ın Adıyla;

Mehmet Çakır Meali

Bismillâhirrahmânirrahîm ( Her şeye sevgi ile hakim olan Allah adıyla )

Mehmet Çoban Meali

Varlıkları, olayları, hayatı, her şeyi kuşatan, her şeyi koruyan Allah’ın adıyla okur, her işime Allah’ın adıyla başlarım! Gördüğüm görmediğim her şey Rabbimin koruması, Rabbimin kuşatması altındadır. Varlıklar arasında ayrımcılık yapılmaz. İnsanlar ister inansın ister inanmasın Allah tarafından kuşatılır, korunur. İnkâr edenler anlamasalar da Allah’ın katında eşitlik bozulmaz. Herkes kendi yaptığından sorumludur.

Mehmet Okuyan Meali

[Rahmân], [Rahîm] [*] olan Allah’ın adıyla. [*]

[Rahmân], “merhametin kaynağı, merhameti bol, merhameti sonsuz, özünde merhametli”; [Rahîm] ise, “merhametli, acıyan, işinde merhametli olan” şeklinde anlamlandırılabilir. Kur’an’da birkaç örnek kullanım hariç geri kalan bütün ayetlerde Yüce Allah’ın sıfatları arasında [vav] bağlacı kullanılmamaktadır. Bunun sebebi her sıfatın birbiriyle anlam ilişkisinin bulunmasıdır ‘Alak suresinin ilk ayetinde yer alan [bismi rabbike] (Rabbinin adıyla) tamlamasından türeyen [besmele]nin Fâtiha’nın ilk ayeti olup olmadığı konusunda tartışmalar yapılmaktadır. Surenin yedi ayet oluşundan hareketle, bazı âlimler son ayeti ikiye bölerek [besmele]yi surenin parçası olarak kabul etmezler. Sadece bir giriş olarak surelerin başına yazıldığından hareketle konuyu ele alır ve Fâtiha’nın başındaki ile diğer [besmele]ler arasında bir fark bulunmadığı kanaatindedirler. Ancak biz, [besmele]nin Fâtiha’nın ilk ayeti olduğu görüşündeyiz. [Besmele], Yüce Allah’ın “Oku!” emrini yerine getireceğine yönelik söz vermektir.

Mehmet Türk Meali

Rahmân¹ Rahîm² Allah’ın³ adıyla.⁴

1 Rahmân (اَلرَّحْمٰنُ): Allah’a ait bir sıfattır. Hem mevsuflu, hem mevsufsuz olarak tek başına özel isim olarak kullanılabilen bir sıfat-ı müşebbehe’dir ve “pek merhametli, çok rahmet sahibi” anlamlarına gelir. Gramer itibarıyla bu sıfat kimde bulunursa ona “rahmân” demek mümkün ise de bu şekilde hiç kullanılmamıştır. “Rahman”, sadece Allah’a ait bir sıfattır. Bu kelime Türkçeye; “yarlıgayıcı, esirgeyici, acıyıcı” diye tercüme edilmişse de bu tercümeler, anlamı tam karşılamamaktadır. Sonuç olarak rahmân kelimesi, “pek merhametli, hayır iradesi ve nimeti sonsuz” diye eksik bir şekilde tefsir olunabilirse de asla tercüme olunamaz.

2 Rahîm (اَلرَّحِيمُ) : Rahmân’la aynı kökten olup, bu kelime, “çok merhamet edici” anlamında mubalağalı ism-i fâildir. Allah’ın sıfatlarından biri olup mevsufsuz kullanılamaz. Yani “rahmân” gibi özel isim değildir, Allah’tan başkası için de kullanılabilir. Rahmân ve rahîm arasındaki anlam farkıyla ilgili olarak birçok görüş ortaya konmuştur. Bunlar kısaca; “Rahmân ezele rahîm geleceğe, rahmân dünyaya, rahîm ahirete aittir. Allah hem mü’minlerin hem kâfirlerin Rahmânı yalnız mü’minlerin Rahîmi’dir.” şeklindedir. Ancak Rahmân kelimesinin sıfat-ı müşebbehe olarak “sübut”, Rahîm kelimesinin mubalağalı ism-i fail olarak “hudûs” ifade ettiği düşünülürse; Allah’ın rahmân sıfatının ezeli ve Allah’ın zatıyla kaim olduğunu, Rahîm sıfatının ise Allah’ın yeni oluşan durumlara karşı merhamet etmesi gereken hallerde ortaya çıktığını anlamak mümkündür. Tabii ki bu da; ancak O’na inanan ve O’nun istediği gibi yaşayan kulları için mümkündür. Yani Allah, tüm kullarına genel anlamda rahmân sıfatıyla merhamet eder, iyi kullarına ise iyiliklerinin mükâfatı olarak rahîm sıfatıyla mükâfat olarak merhamet eder. Bu, hem dünya hem de ahiret için geçerlidir. Bu sebeple rahîm sıfatının sadece ahiret için geçerli olduğunu düşünmek çok doğru olmayabilir.

3 Allah (اَللّٰهُ) ismi, türemiş veya başka bir dilden Arapça’ya nakledilmiş bir isim olmayıp özel isimdir. İsmin, sahibi olan Allah, bir olduğu için, ikili ve çoğulu da yoktur. O, ilah kabul edildiği için Allah değil, Allah olduğu için ma’bud’dur. Eğer bir şeye tapılırsa o şey, o zaman ilah olur, ama tapınma bittiği an onun ilahlığı da biter. Hâlbuki insanlar, Allah’ı ma’bud tanısın veya tanımasın O, zatından ma’buddur. Ona her şey ibadete ve kulluğa borçludur.

4 “Besmele” şekil olarak (بِسْمِ), (اَللّٰهُ), (اَلرَّحْمٰنُ) ve (اَلرَّحِيمُ) olmak üzere dört kelimeden ibarettir. Ancak (بِسْمِ) kelimesindeki (ب) hem kendisi bir kelimedir, hem de mahzuf müteallakı olan bir fiil ve failiyle birlikte (أَبْدَأُ أَنَا بِ) gibi üç kelime hükmündedir. (ب)’dan sonra gelen (اِسْمٌ) kelimesinin başındaki hemze, vasıl hemzesi olmasına rağmen besmele’ye mahsus olarak hazf olunup söylendiği gibi yazılır. Besmele’nin (ب)’sını en az bir elif kadar uzun yazmak hattatların bir nüktesi olarak süregelmiştir. Besmelenin anlamı, başındaki (ب)’nın lâmiye ve beyâniyye olarak düşünülmesi durumunda; “Rahmân, Rahîm olan Allah’ın adıyla” şeklinde olmaktadır. Ancak “olan” ifadesi sanki Allah önceleri böyle değilmiş de daha sonra Rahmân ve Rahîm olmuş gibi bir anlam ifade edebileceği için kullanılması çok hoş düşmemektedir. Hele hele “esirgeyici bağışlayıcı tanrı adıyla” gibi bir tercüme, besmelenin o derin muhtevasını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Esasen besmeleyi tercüme etmeye kalkışmayıp asli ifadesiyle söylemek ve yapılan izahlar ve tefsirlerle de mefhumunu tasavvur etmek en doğrusu olarak görünmektedir. Bir Müslüman bir işe başlarken besmele çekmekle; “ben bu işi kendim için değil, Allah namına, Onun emriyle ve ancak Onun için yapıyorum” demiş ve o konudaki tavrını ve direncini açıkça ortaya koymuş olur. Bir de her işe besmele ile başlanması Alak: 1. ayetle emredilmiştir. Ancak bunu, yapılacak kötü işler için de besmele çekilmeli şeklinde değil, “besmele çekilemeyecek yani, Allah adına ve rızasına uygun olmayacak bir iş yapılmamalı” şeklinde anlamak daha doğrudur. En doğrusunu Allah bilir.

Muhammed Esed Meali

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM ¹

1 Otoritelerin çoğunluğuna göre, (9. sure -Tevbe- hariç bütün surelerin başında yer alan) bu ifade Fâtiha’nın ayrılmaz bir parçasını oluşturur. Bu nedenle 1. ayet olarak numaralandırılmıştır. Bütün diğer örneklerde ise besmele, surelerin başında yer alır ve fakat ayet sayılmaz. Rahmân ve Rahîm ilahî sıfatlarının her ikisi de “bağışlama”, “merhamet”, “şefkat” anlamına gelen ve fakat daha da kapsayıcı bir mana ifade eden rahmet isminden (bu ismin masdarından) türetilmişlerdir. İlk zamanlardan bu yana İslam alimleri, bu iki terimi birbirinden ayıran anlam nüanslarını tanımlamaya çalışmışlardır. Bu açıklamaların en ikna edici ve sade olanı İbni Kayyım’a aittir (Menâr I, 48’den naklen): (Ona göre,) Rahmân terimi, Allah’ın Varlığı kavramında içkin (mündemiç) bulunan ve ondan koparılması mümkün olmayan rahmet saçıcılığı vasfını kapsarken, Rahîm, bu rahmetin O’nun mahlukatı üzerindeki tezahürünü ve onlar üzerindeki etkisini, başka bir deyişle O’nun aktivite (faaliyet) tarafını ifade eder.

Mustafa Çavdar Meali

Rahmeti sonsuz, merhameti sınırsız Allah’ın adıyla. 11/41, 27/31, 96/1

Mustafa İslamoğlu Meali

RAHMÂN RAHÎM ALLAH’IN ADIYLA[¹]

[1] Veya bânın mülabese vurgusuyla: “..Allah adına”. Açılımı: “Özünde merhametli, işinde merhametli Allah adına”. Besmele, ilk vahyin ilk âyetindeki “Rabbin adıyla/adına oku!” emrinin dil ile ifasıdır. Rasul için “Allah adına iletiyorum”, mü’minler için “Allah’ın adıyla alıp okuyorum” vurgusunu taşır. Besmelenin Fâtiha sûresinden bir âyet olup olmadığı ulema arasında tartışılmıştır. Tartışmalı olan mütevâtir olmayandır. Dolayısıyla Fâtiha’daki de dahil tüm sûre başlarındaki besmeleleri Kur’an’dan bir iktibas sayan görüş, daha isabetli görünmektedir. Mushaf’ta Besmele, Tevbe hariç tüm sûrelerin başında Kur’an’dan bir alıntı olarak yer alır (27:30). Bu yüzden cemaatle namazlarda besmele içten okunur. Dârakutnî bir soru üzerine besmelenin açıktan okunacağına dair sahih bir hadis olmadığını söyler (İbn Teymiyye, Tefsir). İnsanlıkla yaşıt bir anahtar olduğu, Hz. Nûh ve Hz. Süleyman’ın ağzından nakledilmesinden anlaşılmaktadır (11:41 ve 27:30). Eğer Kur’an’ı muhteşem bir site kabul edersek, Fâtiha bu sitenin ana kapısı, besmele de o kapının anahtarıdır. Besmele, kulluk listesinin altına atılan imzadır. Besmele Allah’la ve Allah’lı yapmaktır. Besmele O’nun sayesinde ve O’nun verdiği imkân ve güçle yaptığının bilincinde olmaktır. “Senin verdiklerinin farkındayım, Senden bağımsız bir varlık alanı düşünmüyorum” demektir. Besmele eylemle alâkalıdır. Zira besmele çeken biri, bir eyleme girişiyor, bir işe başlıyor demektir. Besmele, İslâm ahlâkının bir “eylem ahlâkı” olduğunu gösterir. Şeytandan uzak olduğunu isti’âze ile ikrar etmeyen, besmele ile Allah’ın yardımını celbedemez. Kötülüğe buğzetmeden iyiliğe muhabbet edilmez. Bu yüzden Kur’an’la bütünleşmek için onu okuyacak kişinin yapması gereken ilk hazırlık e‘ûzu billahi mine’ş-şeytâni’r-racîm’in kısaltma adı olan İsti‘âze’dir. “Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım” demektir. Bu Kur’anî bir emirdir: “Kur’an okuyacağın zaman, öncelikle kovulmuş şeytandan Allah’a sığın” (16:98). Zira kalpleri evirip çeviren, ferman dinlemeyen gönle ferman dinleten Allah’tır. İsti‘âze, akleden kalbe aldırılan mânevi abdesttir. “Kafa karışıklığı” da dediğimiz akıl ve duygu kirlenmesi, Kur’an’da insanın ‘öteki’si olarak tanıtılan şeytana nisbet edilir (7:200). Bununla verilen mesaj açıktır: İnsanın kişiliği özüdür ve özü temizdir. Kirlenme ona ârız olan bir şeydir ve değerini düşürür. Kirlenen temizlenir ve tezkiye tam da budur. İstiâze bir söylem değil bir eylem emridir. İsti’âze aklî bir eylem değildir, iç telkine dayalı kalbî bir eylemdir. Bilinçten çok bilinçaltını inşâ eder. Vahiy-akıl diyaloğuna yönelik iç saldırıları önlemek için alınacak her tür önlem isti’âze kapsamına girer (Bkz: 16:98, not 108). Şeytan bu saldırıyı kendi gücüyle yapmaz, insanın ona iradesinden aktardığı güçle yapar. Zaten bu işlemin kendisi bir güç kaybıdır.

Orhan Kuntman Meali

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Osman Fırat Meali

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ömer Nasuhi Bilmen Meali

Rahmân ve Rahîm olan Allah Teâlâ'nın ismiyle (tilâvete başlarım).

Suat Yıldırım Meali

Rahmân ve rahîm olan Allah'ın adıyla [59, 22-24]

Rabbü’l-âlemin sıfatı Kur’ân mesajının evrenselliğini, rahmân ve rahîm sıfatları, Allah’ın kâinatı şenlendiren geniş rahmetini ilan eder. Sûrenin başında “Bütün övgüler Allah’ındır” şeklinde kapsamlı bir hüküm verildiğinden, âdeta “Niçin?” diye soran aklı tatmin için, zımnen gerekçe teşkil eden bazı ilâhî sıfatlar hatırlatılmaktadır. Övgüler O’nundur: Çünkü Rabbü’l-âlemîndir bütün varlıkları yaratıp büyüten, varlıkta devam ettirendir. Çünkü rahmândır, rahîmdir: Bu mükemmel kâinatı merhametiyle şenlendiren, güneşleri, ay’ları, topyekûn cansız kâinatı bitkilere ve hayvanlara, cansızı ve canlısı ile bütün varlıkları da insana hizmet ettiren O’dur ve çünkü, hayat sadece dünya hayatından ibaret değildir. Burada ağır bir emanet yüklenerek, Allah’ın halifesi, vekîli olarak geçici bir süre için görevlendirilen insanın, asıl hayatı ebedî âhiret hayatındadır. İşte Allah âhiretin de tek hükümdarıdır.

Süleyman Ateş Meali

Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla

Süleyman Tevfik (1927)

Bütün yaradılmışlara dünyâda ve âhiretde acıyub iyilik iden Allâh'ın ismiyle başlarım.

Süleymaniye Vakfı Meali

İyiliği sonsuz, ikramı bol Allah’ın adıyla,

[*] "Rahmân” ve “Rahîm" kelimeleri, rahmet (رحمة) kökündendir. Rahmet, iyilik ve ikramı gerektiren incelik anlamındadır. Allah’ın özelliği olarak kullanılınca sadece iyilik ve ikram anlaşılır (Müfredât). Rahmân “rahmeti her şeyi kuşatan” demektir. Bu özellik Allah’tan başkasında olmayacağı için “iyiliği sonsuz” diye çevirdik. Rahîm “çok merhametli” demektir. Bu özellik Allah’ın dışındaki varlıklarda da olabilir. Nitekim ‘rahîm’ kelimesi, Tevbe 9/128. âyette Resulullah için; Fetih 48/29. ayette ise müminler için kullanılmıştır.

Şaban Piriş Meali

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

Ümit Şimşek Meali

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın(1) adıyla.(2)

(1) Yüce Allah, Kur’ân’ın açılışında, kendisini üç ismiyle bize tanıtmıştır: Allah, Rahmân, Rahîm. Bunlardan Allah ismi, “Lâfza-i Celâl” adıyla da bilinir ve sadece Allah’a ait olan özel isimdir. Rahmân ve Rahîm isimleri ise Allah’ın rahmet sıfatını ifade eden iki isimdir. Bunlardan Rahmân ismi de sadece Allah’a ait olan ve bir başkası hakkında kullanılması caiz olmayan bir özel isimdir; Allah’ın ezelî ve sınırsız rahmet sahibi olduğunu, kâinattaki bütün rahmet eserlerinin Ondan geldiğini bildirir. “Merhamet edici” olarak tercüme edebileceğimiz Rahîm ismi ise, daha çok, Onun sınırsız rahmetinin bireylere yönelik özel tecellîlerinden haber vermektedir. Kur’ân’ın bir özelliği de, bir yandan Allah’ın herşeyden sonsuz derecede büyük ve yüce olduğunu bildirirken, diğer yandan da kulu böylesine büyüklük sahibi olan Rabbi ile doğrudan doğruya irtibatlandırmasıdır. Böylece kul, kendisini sınırsız bir büyüklük içinde kaybolmuş ve ümitsiz bir halde hissetmez; tam tersine, Yüce Rabbiyle doğrudan muhatap olarak Onun sınırsız kudret ve rahmetinden yardım alma imkânına sahip olduğunu öğrenmiş olur.

(2) “Besmele” adıyla bildiğimiz bu âyet, Tevbe Sûresi (9. sûre) haricindeki bütün sûrelerin başında yer almıştır. Bu durum, aynı zamanda, bize, bütün işlerimize Allah’ın adıyla başlama ve Onun rahmetinden yardım dileme dersini de vermektedir.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla...

Eski Anadolu Türkçesi

Tañrı adıyıla ya'nį başların yā oķırın gey raḥmet ķılıcı raḥmet ķılıcı

Satır Altı Meal (1534)

Vücūd ve ḥayāt beḳā ve iḥsān idici ve ḥavfdan muḥāfaẓa idici Allāhıñ ism‐işerīfiyle tilāvet‐i Ḳur’āna başlarım

Bunyadov-Memmedeliyev

Mərhəmətli, rəhmli Allahın adı ilə!

M. Pickthall (English)

In the name of Allah, the Beneficent, the Merciful

Yusuf Ali (English)

In the name of Allah, Most Gracious, Most Merciful(19).

19 The Arabic words "Rahman and Rahim," translated "Most Gracious" and "Most Merciful" are both intensive forms referring to different aspects of Allah's attribute of Mercy. The Arabic intensive is more suited to express Allah's attributes than the superlative degree in English. The latter implies a comparison with other beings, or with other times or places, while there is no being like unto Allah, and He is independent of Time and Place. Mercy may imply pity, long-suffering, patience, and forgiveness, all of which the sinner needs and Allah Most Merciful bestows in abundant measure. But there is a Mercy that goes before even the need arises, the Grace which is ever watchful, and flows from Allah Most Gracious to all His creatures, protecting them, preserving them, guiding them, and leading them to clearer light and higher life. For this reason the attribute Rahman (Most Gracious) is not applied to any but Allah, but the attribute Rahim (Merciful), is a general term, and may also be applied to Men. To make us contemplate these boundless gifts of Allah, the formula: "In the name of Allah Most Gracious, Most Merciful": is placed before every Surah of the Qur'an (except the ninth), and repeated at the beginning of every act by the Muslim who dedicates his life to Allah, and whose hope is in His Mercy.

Opinion is divided whether the Bismillah should be numbered as a separate verse or not It is unanimously agreed that it is a part of the Qur'an. Therefore it is better to give it an independent number in the first Surah. For subsequent Surahs it is treated as an introduction or headline, and therefore not numbered.


Designed by ÖFK