3 Aralık 2024 - 2 Cemaziye'l-Ahir 1446
Salı
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Diğer Mealler...
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Satırarası Meal
Sâffât Suresi
◄
446
►
Cüz 23
(Diyanet Vakfı Meali)
25.
Size ne oldu ki birbirinize yardım etmiyorsunuz?
26.
Evet, onlar o gün zilletle boyun eğeceklerdir.
27.
(İşte bu duruma düştükleri vakit) onlardan bir kısmı, diğerlerine yönelir, birbirlerini sorumlu tutmaya çalışırlar.
28.
(Uyanlar, uydukları adamlara:) Siz bize sağdan gelirdiniz (sûreti haktan görünürdünüz) derler.
29, 30.
(Ötekiler de:) «Bilâkis, derler, siz inanan kimseler değildiniz. Bizim sizi zorlayacak bir gücümüz yok. Fakat siz kendiniz azgın bir toplum idiniz.»
31.
«Onun için Rabbimizin hükmü bize hak oldu. Biz (hak ettiğimiz cezayı) mutlaka tadacağız.»
32.
«Biz sizi azdırdık. Çünkü kendimiz de azmıştık.»
33.
Şüphesiz o gün onlar azapta ortaktırlar.
34.
İşte biz, suçlulara böyle yaparız.
35.
Çünkü onlara: Allah'tan başka tanrı yoktur, denildiği zaman kibirle direnirlerdi.
36.
«Mecnun bir şair için biz tanrılarımızı bırakacak mıyız?» derlerdi.
Kâfirlerin «mecnun, şair» dedikleri zât, Hz. Muhammed idi. Ona uyup putları bırakmak kendilerine zor geldiği için böyle diyorlardı.
37.
Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı.
38.
Kuşkusuz siz acı azabı tadacaksınız.
39.
Çekeceğiniz ceza yapmakta olduğunuzdan başka bir şeyin cezası değildir.
40.
(Bu azaptan) Ancak Allah'ın hâlis kulları istisnâ edilecek.
41, 42, 43, 44.
Bunlar için bilinen bir rızık, türlü meyveler vardır. Naîm cennetlerinde karşılıklı koltuklar üzerine kurulmuş oldukları halde kendilerine ikram edilir.
45.
Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır.
46.
Berraktır, içenlere lezzet verir.
47.
O içkide ne sersemletme vardır ne de onunla sarhoş olurlar.
48.
Yanlarında güzel bakışlarını yalnız onlara tahsis etmiş, iri gözlü eşler vardır.
49.
Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.
50.
İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
51.
İçlerinden biri: «Benim, bir arkadaşım vardı» der.
Rivayete göre bu zâtın arkadaşı, öldükten sonra dirilmeyi inkâr eden birisiydi. Bazı müfessirlere göre bu arkadaştan maksat şeytandır. Bazılarına gör
...
Devamı..
سُورَةُ الصَّافات
◄
٤٤٦
►
الجزء٢٣
مَا
لَكُمْ
لَا
تَنَاصَرُونَ
﴿٢٥﴾
بَلْ
هُمُ
الْيَوْمَ
مُسْتَسْلِمُونَ
﴿٢٦﴾
وَاَقْبَلَ
بَعْضُهُمْ
عَلٰى
بَعْضٍ
يَتَسَٓاءَلُونَ
﴿٢٧﴾
قَالُٓوا
اِنَّكُمْ
كُنْتُمْ
تَأْتُونَنَا
عَنِ
الْيَم۪ينِ
﴿٢٨﴾
قَالُوا
بَلْ
لَمْ
تَكُونُوا
مُؤْمِن۪ينَۚ
﴿٢٩﴾
وَمَا
كَانَ
لَنَا
عَلَيْكُمْ
مِنْ
سُلْطَانٍۚ
بَلْ
كُنْتُمْ
قَوْمًا
طَاغ۪ينَ
﴿٣٠﴾
فَحَقَّ
عَلَيْنَا
قَوْلُ
رَبِّنَاۗ
اِنَّا
لَذَٓائِقُونَ
﴿٣١﴾
فَاَغْوَيْنَاكُمْ
اِنَّا
كُنَّا
غَاو۪ينَ
﴿٣٢﴾
فَاِنَّهُمْ
يَوْمَئِذٍ
فِي
الْعَذَابِ
مُشْتَرِكُونَ
﴿٣٣﴾
اِنَّا
كَذٰلِكَ
نَفْعَلُ
بِالْمُجْرِم۪ينَ
﴿٣٤﴾
اِنَّهُمْ
كَانُٓوا
اِذَا
ق۪يلَ
لَهُمْ
لَٓا
اِلٰهَ
اِلَّا
اللّٰهُ
يَسْتَكْبِرُونَۙ
﴿٣٥﴾
وَيَقُولُونَ
اَئِنَّا
لَتَارِكُٓوا
اٰلِهَتِنَا
لِشَاعِرٍ
مَجْنُونٍۜ
﴿٣٦﴾
بَلْ
جَٓاءَ
بِالْحَقِّ
وَصَدَّقَ
الْمُرْسَل۪ينَ
﴿٣٧﴾
اِنَّكُمْ
لَذَٓائِقُوا
الْعَذَابِ
الْاَل۪يمِۚ
﴿٣٨﴾
وَمَا
تُجْزَوْنَ
اِلَّا
مَا
كُنْتُمْ
تَعْمَلُونَۙ
﴿٣٩﴾
اِلَّا
عِبَادَ
اللّٰهِ
الْمُخْلَص۪ينَ
﴿٤٠﴾
اُو۬لٰٓئِكَ
لَهُمْ
رِزْقٌ
مَعْلُومٌۙ
﴿٤١﴾
فَوَاكِهُۚ
وَهُمْ
مُكْرَمُونَۙ
﴿٤٢﴾
ف۪ي
جَنَّاتِ
النَّع۪يمِۙ
﴿٤٣﴾
عَلٰى
سُرُرٍ
مُتَقَابِل۪ينَ
﴿٤٤﴾
يُطَافُ
عَلَيْهِمْ
بِكَأْسٍ
مِنْ
مَع۪ينٍۙ
﴿٤٥﴾
بَيْضَٓاءَ
لَذَّةٍ
لِلشَّارِب۪ينَۚ
﴿٤٦﴾
لَا
ف۪يهَا
غَوْلٌ
وَلَا
هُمْ
عَنْهَا
يُنْزَفُونَ
﴿٤٧﴾
وَعِنْدَهُمْ
قَاصِرَاتُ
الطَّرْفِ
ع۪ينٌۙ
﴿٤٨﴾
كَاَنَّهُنَّ
بَيْضٌ
مَكْنُونٌ
﴿٤٩﴾
فَاَقْبَلَ
بَعْضُهُمْ
عَلٰى
بَعْضٍ
يَتَسَٓاءَلُونَ
﴿٥٠﴾
قَالَ
قَٓائِلٌ
مِنْهُمْ
اِنّ۪ي
كَانَ
ل۪ي
قَر۪ينٌۙ
﴿٥١﴾
◄
٤٤٦
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.