16 Ekim 2024 - 13 Rebiü'l-Ahir 1446
Çarşamba
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ المُرسَلات
/ Mürselât Suresi
◄
٥٨٠
- 580
►
29. Cüz /
الجزء ٢٩
اَلَمْ نَخْلُقْكُمْ
sizi yaratmadık mı?
مِنْ مَٓاءٍ
bir sudan
مَه۪ينٍۙ
adi
﴿٢٠﴾
فَجَعَلْنَاهُ
onu koyduk
ف۪ي قَرَارٍ
bir karar yerine
مَك۪ينٍۙ
sağlam
﴿٢١﴾
اِلٰى
kadar
قَدَرٍ
bir süreye
مَعْلُومٍۙ
belli
﴿٢٢﴾
فَقَدَرْنَاۗ
biçimlendirdik
فَنِعْمَ
ne güzel
الْقَادِرُونَ
biçim vereniz biz
﴿٢٣﴾
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِلْمُكَذِّب۪ينَ
yalanlayanların
﴿٢٤﴾
اَلَمْ نَجْعَلِ
yapmadık mı?
الْاَرْضَ
arz'ı
كِفَاتاًۙ
toplanma yeri
﴿٢٥﴾
اَحْيَٓاءً
diriler için
وَاَمْوَاتاًۙ
ve ölüler için
﴿٢٦﴾
وَجَعَلْنَا
ve meydana getirmedik mi?
ف۪يهَا
orada
رَوَاسِيَ
dağlar
شَامِخَاتٍ
yüksek yüksek
وَاَسْقَيْنَاكُمْ
ve size içirmedik mi?
مَٓاءً
su(lar)
فُرَاتاًۜ
tatlı
﴿٢٧﴾
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِلْمُكَذِّب۪ينَ
yalanlayanların
﴿٢٨﴾
اِنْطَلِقُٓوا
haydi gidin
اِلٰى مَا
şeye
كُنْتُمْ
olduğunuz
بِه۪
onu
تُكَذِّبُونَۚ
yalanlamış
﴿٢٩﴾
اِنْطَلِقُٓوا
gidin
اِلٰى ظِلٍّ
bir gölgeye
ذ۪ي
olan
ثَلٰثِ
üç
شُعَبٍۙ
dalı
﴿٣٠﴾
لَا ظَل۪يلٍ
gölgelendirmez
وَلَا يُغْن۪ي
ve korumaz
مِنَ اللَّهَبِۜ
alevden
﴿٣١﴾
اِنَّهَا
gerçekten o
تَرْم۪ي
saçar
بِشَرَرٍ
kıvılcım(lar)
كَالْقَصْرِۚ
kütük gibi
﴿٣٢﴾
كَاَنَّهُ
sanki o
جِمَالَتٌ
bir halattır
صُفْرٌۜ
sarı
﴿٣٣﴾
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِلْمُكَذِّب۪ينَ
yalanlayanların
﴿٣٤﴾
هٰذَا
bu
يَوْمُ
gündür
لَا يَنْطِقُونَۙ
konuşamayacakları
﴿٣٥﴾
وَلَا يُؤْذَنُ
izin verilmez ki
لَهُمْ
kendilerine
فَيَعْتَذِرُونَ
özür dilesinler
﴿٣٦﴾
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِلْمُكَذِّب۪ينَ
yalanlayanların
﴿٣٧﴾
هٰذَا
işte bu
يَوْمُ
günüdür
الْفَصْلِۚ
hüküm
جَمَعْنَاكُمْ
sizi bir araya topladık
وَالْاَوَّل۪ينَ
ve öncekileri
﴿٣٨﴾
فَاِنْ
eğer
كَانَ
varsa
لَكُمْ
sizin
كَيْدٌ
bir hileniz
فَك۪يدُونِ
haydi bana hile yapın
﴿٣٩﴾
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِلْمُكَذِّب۪ينَ۟
yalanlayanların
﴿٤٠﴾
اِنَّ
şüphesiz
الْمُتَّق۪ينَ
muttakiler ise
ف۪ي
altında
ظِلَالٍ
gölgeler
وَعُيُونٍۙ
ve çeşme başındadırlar
﴿٤١﴾
وَفَوَاكِهَ
ve meyvalar (içindedirler)
مِمَّا يَشْتَهُونَۜ
gönüllerinin çektiği
﴿٤٢﴾
كُلُوا
yeyin
وَاشْرَبُوا
ve için
هَن۪ٓيـٔاً
afiyetle
بِمَا
karşılık
كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
yaptıklarınıza
﴿٤٣﴾
اِنَّا
biz
كَذٰلِكَ
böyle
نَجْزِي
mükafatlandırırız
الْمُحْسِن۪ينَ
güzel davrananları
﴿٤٤﴾
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِلْمُكَذِّب۪ينَ
yalanlayanların
﴿٤٥﴾
كُلُوا
yiyin
وَتَمَتَّعُوا
ve sefa sürün
قَل۪يلاً
azıcık
اِنَّكُمْ
siz
مُجْرِمُونَ
suçlularsınız
﴿٤٦﴾
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِلْمُكَذِّب۪ينَ
yalanlayanların
﴿٤٧﴾
وَاِذَا
zaman
ق۪يلَ
dendiği
لَهُمُ
onlara
ارْكَعُوا
'rüku' edin'
لَا يَرْكَعُونَ
rüku' etmezler
﴿٤٨﴾
وَيْلٌ
vay haline
يَوْمَئِذٍ
o gün
لِلْمُكَذِّب۪ينَ
yalanlayanların
﴿٤٩﴾
فَبِاَيِّ حَد۪يثٍ
hangi söze?
بَعْدَهُ
bundan sonra
يُؤْمِنُونَ
inanacaklar
﴿٥٠﴾
◄
٥٨٠
- 580
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.