3 Haziran 2023 - 14 Zi'l-ka'de 1444
Cumartesi
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ الشُّورٰى
/ Şûrâ Suresi
◄
٤٨٦
- 486
►
25. Cüz /
الجزء ٢٥
وَمِنْ اٰيَاتِهِ
O'nun ayetlerindendir
الْجَوَارِ
akıp giden(gemi)ler
فِي الْبَحْرِ
denizde
كَالْاَعْلَامِۜ
dağlar gibi
﴿٣٢﴾
اِنْ يَشَأْ
dilerse
يُسْكِنِ
durdurur
الرّ۪يحَ
rüzgarı
فَيَظْلَلْنَ
sonra da
رَوَاكِدَ
durakalır
عَلٰى ظَهْرِه۪ۜ
(denizin) sırtında
اِنَّ
kuşkusuz
ف۪ي ذٰلِكَ
bunda vardır
لَاٰيَاتٍ
ibretler
لِكُلِّ
herkes için
صَبَّارٍ
sabreden
شَكُورٍۙ
şükreden
﴿٣٣﴾
اَوْ
yahut
يُوبِقْهُنَّ
onları helak eder
بِمَا
yüzünden
كَسَبُوا
yaptıkları (işler)
وَيَعْفُ
ve affeder (kurtarır)
عَنْ كَث۪يرٍۘ
birçoğunu da
﴿٣٤﴾
وَيَعْلَمَ
ve bilsinler
الَّذ۪ينَ يُجَادِلُونَ
tartışanlar
ف۪ٓي
hakkında
اٰيَاتِنَاۜ
ayetlerimiz
مَا
olmadığını
لَهُمْ
kendileri için
مِنْ مَح۪يصٍ
kaçacak bir yer
﴿٣٥﴾
فَمَٓا اُو۫ت۪يتُمْ
size verilen
مِنْ شَيْءٍ
şeyler
فَمَتَاعُ
geçimidir
الْحَيٰوةِ
hayatının
الدُّنْيَاۚ
dünya
وَمَا عِنْدَ
yanında bulunan ise
اللّٰهِ
Allah'ın
خَيْرٌ
daha hayırlı
وَاَبْقٰى
ve daha kalıcıdır
لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا
inananlar için
وَعَلٰى رَبِّهِمْ
ve Rablerine
يَتَوَكَّلُونَۚ
dayananlar
﴿٣٦﴾
وَالَّذ۪ينَ يَجْتَنِبُونَ
onlar kaçınırlar
كَـبَٓائِرَ
büyük
الْاِثْمِ
günahlardan
وَالْفَوَاحِشَ
ve çirkin işlerden
وَاِذَا
zaman
مَا غَضِبُوا
kızdıkları
هُمْ
onlar
يَغْفِرُونَۚ
affederler
﴿٣٧﴾
وَالَّذ۪ينَ اسْتَجَابُوا
çağrısına gelirler
لِرَبِّهِمْ
Rablerinin
وَاَقَامُوا
ve kılarlar
الصَّلٰوةَۖ
namazı
وَاَمْرُهُمْ
ve işleri
شُورٰى
danışma iledir
بَيْنَهُمْۖ
aralarında
وَمِمَّا
şeylerden
رَزَقْنَاهُمْ
kendilerine rızıklandırdığımız
يُنْفِقُونَۚ
infak ederler
﴿٣٨﴾
وَالَّذ۪ينَ
onlar
اِذَٓا
zaman
اَصَابَهُمُ
uğradıkları
الْبَغْيُ
saldırıya
هُمْ
kendilerini
يَنْتَصِرُونَ
savunurlar
﴿٣٩﴾
وَجَزٰٓؤُ۬ا
cezası
سَيِّئَةٍ
kötülüğün
سَيِّئَةٌ
bir kütülüktür
مِثْلُهَاۚ
yine onun gibi
فَمَنْ
kim
عَفَا
affeder
وَاَصْلَحَ
ve barışırsa
فَاَجْرُهُ
onun mükafatı
عَلَى
aittir
اللّٰهِۜ
Allah'a
اِنَّهُ
doğrusu O
لَا يُحِبُّ
sevmez
الظَّالِم۪ينَ
zalimleri
﴿٤٠﴾
وَلَمَنِ
kim
انْتَصَرَ
kendini savunursa
بَعْدَ
sonra
ظُلْمِه۪
zulme uğradıktan
فَاُو۬لٰٓئِكَ
öylelerinin
مَا
yoktur
عَلَيْهِمْ
aleyhine
مِنْ سَب۪يلٍۜ
bir yol
﴿٤١﴾
اِنَّمَا
ancak vardır
السَّب۪يلُ
bir yol
عَلَى
aleyhine
الَّذ۪ينَ يَظْلِمُونَ
zulmedenler
النَّاسَ
insanlara
وَيَبْغُونَ
ve saldıranlar
فِي الْاَرْضِ
yeryüzünde
بِغَيْرِ الْحَقِّۜ
haksız yere
اُو۬لٰٓئِكَ
işte
لَهُمْ
onlara vardır
عَذَابٌ
bir azab
اَل۪يمٌ
acı
﴿٤٢﴾
وَلَمَنْ
fakat kim
صَبَرَ
sabreder
وَغَفَرَ
ve affederse
اِنَّ
şüphesiz
ذٰلِكَ
bu
لَمِنْ عَزْمِ
çok önemli
الْاُمُورِ۟
işlerdendir
﴿٤٣﴾
وَمَنْ
ve kimi
يُضْلِلِ
sapıklıkta bırakırsa
اللّٰهُ
Allah
فَمَا
artık yoktur
لَهُ
onun
مِنْ وَلِيٍّ
bir velisi
مِنْ بَعْدِه۪ۜ
O'ndan sonra
وَتَرَى
ve görürsün
الظَّالِم۪ينَ
zalimlerin
لَمَّا
zaman
رَاَوُا
gördükleri
الْعَذَابَ
azabı
يَقُولُونَ
dediklerini
هَلْ
var mı?
اِلٰى مَرَدٍّ
geri dönecek
مِنْ سَب۪يلٍۚ
bir yol
﴿٤٤﴾
◄
٤٨٦
- 486
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.