24 Ocak 2025 - 24 Receb 1446
Cuma
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ يٰسۤ
/ Yâsîn Suresi
◄
٤٤٢
- 442
►
23. Cüz /
الجزء ٢٣
وَاٰيَةٌ
bir ayet de
لَهُمْ
onlar için
اَنَّا حَمَلْنَا
taşımamızdır
ذُرِّيَّتَهُمْ
onların çoçuklarını
فِي الْفُلْكِ
gemide
الْمَشْحُونِۙ
dolu
﴿٤١﴾
وَخَلَقْنَا
ve yaratmamızdır
لَهُمْ
kendilerine
مِنْ مِثْلِه۪
onun gibi
مَا يَرْكَبُونَ
binecekleri şeyler
﴿٤٢﴾
وَاِنْ نَشَأْ
dilesek
نُغْرِقْهُمْ
onları (suda) boğarız
فَلَا صَر۪يخَ
imdad (eden) olmaz
لَهُمْ
onlara
وَلَا هُمْ يُنْقَذُونَۙ
ve onlar kurtarılmazlar
﴿٤٣﴾
اِلَّا
ancak
رَحْمَةً
bir rahmet vardır
مِنَّا
bizden
وَمَتَاعاً
ve yaşatma vardır
اِلٰى
kadar
ح۪ينٍ
bir süreye
﴿٤٤﴾
وَاِذَا
zaman
ق۪يلَ
dendiği
لَهُمُ
onlara
اتَّقُوا
sakının
مَا
olanlardan
بَيْنَ اَيْد۪يكُمْ
önünüzdeki
وَمَا
ve olanlardan
خَلْفَكُمْ
arkanızdaki
لَعَلَّكُمْ
umulur ki
تُرْحَمُونَ
esirgenirsiniz
﴿٤٥﴾
وَمَا تَأْت۪يهِمْ
zaten onlara gelmez
مِنْ
hiçbir
اٰيَةٍ
ayet
مِنْ اٰيَاتِ
ayetlerinden
رَبِّهِمْ
Rabblerinin
اِلَّا كَانُوا
olmadıkları
عَنْهَا
ondan
مُعْرِض۪ينَ
yüz çevirmiş
﴿٤٦﴾
وَاِذَا
zaman
ق۪يلَ
dendiği
لَهُمْ
onlara
اَنْفِقُوا
infak edin
مِمَّا رَزَقَكُمُ
size verdiği rızıktan
اللّٰهُۙ
Allah'ın
قَالَ
derler
الَّذ۪ينَ كَفَرُوا
nankörler
لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا
inananlara
اَنُطْعِمُ
biz mi yedirelim?
مَنْ
kimseye
لَوْ يَشَٓاءُ
dilediği takdirde
اللّٰهُ
Allah'ın
اَطْعَمَهُۗ
yedireceği
اِنْ اَنْتُمْ
siz
اِلَّا
doğrusu
ف۪ي
içindesiniz
ضَلَالٍ
bir sapıklık
مُب۪ينٍ
apaçık
﴿٤٧﴾
وَيَقُولُونَ
ve diyorlar
مَتٰى
ne zaman?
هٰذَا
bu
الْوَعْدُ
tehdid (ettiğiniz azab)
اِنْ
eğer
كُنْتُمْ صَادِق۪ينَ
doğru söylüyorsanız
﴿٤٨﴾
مَا يَنْظُرُونَ
beklemiyorlar
اِلَّا
başka bir şey
صَيْحَةً
korkunç sesten
وَاحِدَةً
bir tek
تَأْخُذُهُمْ
ansızın onları yakalar
وَهُمْ
onlar
يَخِصِّمُونَ
çekişip dururlarken
﴿٤٩﴾
فَلَا يَسْتَط۪يعُونَ
artık güçleri yetmez
تَوْصِيَةً
bir vasiyete
وَلَٓا
ne de
اِلٰٓى اَهْلِهِمْ
ailelerine
يَرْجِعُونَ۟
dönmeye
﴿٥٠﴾
وَنُفِـخَ
üflendi
فِي الصُّورِ
sur'a
فَاِذَا
işte
هُمْ
onlar
مِنَ الْاَجْدَاثِ
kabirlerden
اِلٰى رَبِّهِمْ
Rablerine
يَنْسِلُونَ
koşuyorlar
﴿٥١﴾
قَالُوا
dediler
يَا وَيْلَنَا
vah bize
مَنْ بَعَثَنَا
bizi kim kaldırdı?
مِنْ مَرْقَدِنَ۔اۢ
yattığımız yerden
هٰذَا
işte budur
مَا
şey
وَعَدَ
va'dettiği
الرَّحْمٰنُ
Rahman'ın
وَصَدَقَ
demek doğru söylemiş
الْمُرْسَلُونَ
peygamberler
﴿٥٢﴾
اِنْ كَانَتْ
olur
اِلَّا
sadece
صَيْحَةً
gürültü
وَاحِدَةً
bir tek
فَاِذَا
hemen
هُمْ
onların
جَم۪يعٌ
hepsi
لَدَيْنَا
huzurumuza
مُحْضَرُونَ
getirilirler
﴿٥٣﴾
فَالْيَوْمَ
o gün
لَا تُظْلَمُ
haksızlık yapılmaz
نَفْسٌ
hiç kimseye
شَيْـٔاً
hiçbir şekilde
وَلَا تُجْزَوْنَ
ve siz cezalandırılmazsınız
اِلَّا
dışında
مَا كُنْتُمْ
olduklarınızın
تَعْمَلُونَ
yapmış
﴿٥٤﴾
◄
٤٤٢
- 442
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.