30 Nisan 2025 - 2 Zi'l-ka'de 1446
Çarşamba
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ النّحل
/ Nahl Suresi
◄
٢٧٢
- 272
►
14. Cüz /
الجزء ١٤
لِيَكْفُرُوا
nankörlük etmek için
بِمَٓا
karşı
اٰتَيْنَاهُمْۜ
kendilerine verdiğimize
فَتَمَتَّعُوا۠
öyleyse eğlenin
فَسَوْفَ
yakında
تَعْلَمُونَ
bileceksiniz
﴿٥٥﴾
وَيَجْعَلُونَ
ayırıyorlar
لِمَا
şeylere
لَا يَعْلَمُونَ
bilmedikleri
نَص۪يباً
pay
مِمَّا رَزَقْنَاهُمْۜ
verdiğimiz rızıktan
تَاللّٰهِ
Allah'a andolsun ki
لَتُسْـَٔلُنَّ
siz mutlaka sorulacaksınız
عَمَّا
şeylerden
كُنْتُمْ تَفْتَرُونَ
uydurduğunuz
﴿٥٦﴾
وَيَجْعَلُونَ
isnad ediyorlar
لِلّٰهِ
Allah'a
الْبَنَاتِ
kızları
سُبْحَانَهُۙ
şanı yüce olan
وَلَهُمْ
kendilerine de
مَا يَشْتَهُونَ
hoşlandıklarını
﴿٥٧﴾
وَاِذَا
zaman
بُشِّرَ
müjdelendiği
اَحَدُهُمْ
onlardan birine
بِالْاُنْثٰى
kız çocuğu
ظَلَّ
kesilir
وَجْهُهُ
yüzü
مُسْوَداًّ
kapkara
وَهُوَ كَظ۪يمٌۚ
içi öfkeyle dolarak
﴿٥٨﴾
يَتَوَارٰى
gizlenir
مِنَ الْقَوْمِ
kavminden
مِنْ سُٓوءِ
kötülüğünden dolayı
مَا بُشِّرَ بِه۪ۜ
ona verilen müjdenin
اَيُمْسِكُهُ
onu tutsun mu?
عَلٰى هُونٍ
hakaretle
اَمْ
yoksa
يَدُسُّهُ
onu gömsün mü?
فِي التُّرَابِۜ
toprağa
اَلَا
bak
سَٓاءَ
ne kötü
مَا يَحْكُمُونَ
hüküm veriyorlar
﴿٥٩﴾
لِلَّذ۪ينَ
içindir
لَا يُؤْمِنُونَ
inanmayanlar
بِالْاٰخِرَةِ
ahirete
مَثَلُ
sıfat
السَّوْءِۚ
en kötü
وَلِلّٰهِ
Allah'ındır
الْمَثَلُ
sıfat
الْاَعْلٰىۜ
en yüce
وَهُوَ
ve O
الْعَز۪يزُ
azizdir
الْحَك۪يمُ۟
hikmet sahibidir
﴿٦٠﴾
وَلَوْ
eğer
يُؤَاخِذُ
cezalandırsaydı
اللّٰهُ
Allah
النَّاسَ
insanları
بِظُلْمِهِمْ
yaptıkları (her) haksızlıkla
مَا تَرَكَ
bırakmazdı
عَلَيْهَا
yeryüzünde
مِنْ دَٓابَّةٍ
tek canlı
وَلٰكِنْ
fakat
يُؤَخِّرُهُمْ
onları erteler
اِلٰٓى اَجَلٍ
bir süreye kadar
مُسَمًّىۚ
takdir edilen
فَاِذَا
zaman
جَٓاءَ
geldiği
اَجَلُهُمْ
süreleri
لَا يَسْتَأْخِرُونَ
ne geri kalırlar
سَاعَةً
bir sa'at dahi
وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ
ne de ileri geçerler
﴿٦١﴾
وَيَجْعَلُونَ
isnad ediyorlar
لِلّٰهِ
Allah'a
مَا يَكْرَهُونَ
hoşlanmadıkları şeyi
وَتَصِفُ
uyduruyorlar
اَلْسِنَتُهُمُ
dilleri
الْكَذِبَ
yalan
اَنَّ
mutlaka
لَهُمُ
kendilerinin olacağına
الْحُسْنٰىۜ
en güzel sonuç
لَا جَرَمَ
hiç şüphe yok ki
اَنَّ
mutlaka
لَهُمُ
onlara vardır
النَّارَ
ateş
وَاَنَّهُمْ
ve onlar
مُفْرَطُونَ
ona sürüleceklerdir
﴿٦٢﴾
تَاللّٰهِ
Allah'a andolsun ki
لَقَدْ
elbette
اَرْسَلْـنَٓا
elçi gönderdik
اِلٰٓى اُمَمٍ
milletlere de
مِنْ قَبْلِكَ
senden önceki
فَزَيَّنَ
süsledi
لَهُمُ
onlara
الشَّيْطَانُ
şeytan
اَعْمَالَهُمْ
yaptıkları işleri
فَهُوَ
O
وَلِيُّهُمُ
onların dostudur
الْيَوْمَ
bugün de
وَلَهُمْ
onlar için vardır
عَذَابٌ
bir azab
اَل۪يمٌ
acı
﴿٦٣﴾
وَمَٓا اَنْزَلْنَا
indirmedik
عَلَيْكَ
sana
الْكِتَابَ
Kitabı
اِلَّا
dışında
لِتُبَيِّنَ
açıklaman
لَهُمُ
onlara
الَّذِي اخْتَلَفُوا
ayrılığa düştükleri şeyi
ف۪يهِۙ
hakkında
وَهُدًى
ve yol gösterici
وَرَحْمَةً
ve rahmet
لِقَوْمٍ
bir kavim için
يُؤْمِنُونَ
inanan
﴿٦٤﴾
◄
٢٧٢
- 272
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.