5 Ekim 2024 - 2 Rebiü'l-Ahir 1446
Cumartesi
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ يُونُسَ
/ Yûnus Suresi
◄
٢١٣
- 213
►
11. Cüz /
الجزء ١١
وَمِنْهُمْ
onlardan var
مَنْ يَنْظُرُ
bakanlar
اِلَيْكَۜ
sana
اَفَاَنْتَ تَهْدِي
sen doğru yola iletebilecek misin?
الْعُمْيَ
körleri
وَلَوْ
eğer
كَانُوا لَا يُبْصِرُونَ
görmüyorlarsa
﴿٤٣﴾
اِنَّ
şüphesiz
اللّٰهَ
Allah
لَا يَظْلِمُ
haksızlık etmez
النَّاسَ
insanlara
شَيْـٔاً
hiçbir
وَلٰكِنَّ
ancak
النَّاسَ
insanlar
اَنْفُسَهُمْ
kendi kendilerine
يَظْلِمُونَ
haksızlık ederler
﴿٤٤﴾
وَيَوْمَ
gün
يَحْشُرُهُمْ
onları toplayacağımız
كَاَنْ
sanki gibi
لَمْ يَلْبَثُٓوا
kalmamışlar
اِلَّا سَاعَةً
bir anı kadar bile
مِنَ النَّهَارِ
gündüzden
يَتَعَارَفُونَ
tanışırlar
بَيْنَهُمْۜ
kendi aralarında
قَدْ
muhakkak
خَسِرَ
zarara uğramışlardır
الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا
yalanlayanlar
بِلِقَٓاءِ
kavuşmayı
اللّٰهِ
Allah'ın
وَمَا كَانُوا مُهْتَد۪ينَ
ve doğru yola girmeyenler
﴿٤٥﴾
وَاِمَّا
veya
نُرِيَنَّكَ
sana göstersek
بَعْضَ
bir kısmını
الَّذ۪ي نَعِدُهُمْ
onlara vaadettiklerimizin
اَوْ
ya da
نَتَوَفَّـيَنَّكَ
seni vefat ettirsek
فَاِلَيْنَا
sonuçta bizedir
مَرْجِعُهُمْ
onların dönüşü
ثُمَّ
sonra
اللّٰهُ
Allah
شَه۪يدٌ
şahittir
عَلٰى مَا يَفْعَلُونَ
onların yaptıklarına
﴿٤٦﴾
وَلِكُلِّ
her
اُمَّةٍ
ümmetin
رَسُولٌۚ
bir peygamberi vardır
فَاِذَا جَٓاءَ
onlara geldiğinde
رَسُولُهُمْ
Peygamberleri
قُضِيَ
hükmedilir
بَيْنَهُمْ
aralarında
بِالْقِسْطِ
adaletle
وَهُمْ
ve onlar
لَا يُظْلَمُونَ
haksızlığa uğratılmazlar
﴿٤٧﴾
وَيَقُولُونَ
diyorlar ki
مَتٰى
ne zamandır?
هٰذَا
bu
الْوَعْدُ
vaad edilen
اِنْ
eğer
كُنْتُمْ
iseniz
صَادِق۪ينَ
doğru sözlü
﴿٤٨﴾
قُلْ
de ki
لَٓا اَمْلِكُ
ben dokunduramam
لِنَفْس۪ي
kendime
ضَراًّ
bir zarar
وَلَا نَفْعاً
veya yarar
اِلَّا
başka
مَا شَٓاءَ
dilediğinden
اللّٰهُۜ
Allah'ın
لِكُلِّ
her
اُمَّةٍ
ümmetin
اَجَلٌۜ
bir eceli vardır
اِذَا جَٓاءَ
geldiğinde
اَجَلُهُمْ
ecelleri
فَلَا يَسْتَأْخِرُونَ
ne geriye bırakılırlar
سَاعَةً
bir saat
وَلَا يَسْتَقْدِمُونَ
ne de öne alınırlar
﴿٤٩﴾
قُلْ
de ki
اَرَاَيْتُمْ
söyleyin bakalım
اِنْ اَتٰيكُمْ
size gelirse
عَذَابُهُ
O'nun azabı
بَيَاتاً
gece vakti
اَوْ
veya
نَهَاراً
gündüz
مَاذَا
ne diye
يَسْتَعْجِلُ
acele ediyorlar
مِنْهُ
bunda
الْمُجْرِمُونَ
suçlular
﴿٥٠﴾
اَثُمَّ
sonra mı
اِذَا مَا وَقَعَ
gerçekleştirdikten
اٰمَنْتُمْ
inanacaksınız
بِه۪ۜ
ona
آٰلْـٰٔنَ
şimdi mi?
وَقَدْ
elbette
كُنْتُمْ بِه۪ تَسْتَعْجِلُونَ
siz onu acele istiyordunuz
﴿٥١﴾
ثُمَّ
sonra
ق۪يلَ
denilir
لِلَّذ۪ينَ ظَلَمُوا
zulmedenlere
ذُوقُوا
tadın
عَذَابَ
azabı
الْخُلْدِۚ
sonsuz
هَلْ تُجْزَوْنَ
cezalandırılıyor musunuz?
اِلَّا
başkasıyla
بِمَا كُنْتُمْ تَكْسِبُونَ
kazandıklarınızdan
﴿٥٢﴾
وَيَسْتَنْبِـؤُ۫نَكَ
senden soruyorlar
اَحَقٌّ
gerçek mi?
هُوَۜ
O
قُلْ
de ki
ا۪ي
evet
وَرَبّ۪ٓي
Rabbime yemin ederim ki
اِنَّهُ
şüphesiz o
لَحَقٌّ
gerçektir
وَمَٓا اَنْتُمْ
ve siz değilsiniz
بِمُعْجِز۪ينَ۟
aciz bırakacak
﴿٥٣﴾
◄
٢١٣
- 213
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.