19 Ocak 2025 - 19 Receb 1446
Pazar
ANA SAYFA
|
SURELER
|
AYET KARŞILAŞTIRMA
|
KUR'AN'DA ARA!
|
FİHRİST
|
DOWNLOAD
|
MOBİL
Kullanıcı :
Şifre :
Şifremi Unuttum
KAYDOL
Sure Seçiniz
Abese(80/42)
Âdiyât(100/11)
Ahkâf(46/35)
Ahzâb(33/73)
Âl-i İmrân(3/200)
Alak(96/19)
Ankebût(29/69)
Asr(103/3)
A’lâ(87/19)
A’râf(7/206)
Bakara(2/286)
Beled(90/20)
Beyyine(98/8)
Bürûc(85/22)
Câsiye(45/37)
Cin(72/28)
Cum’a(62/11)
Duhâ(93/11)
Duhân(44/59)
Enbiyâ(21/112)
Enfâl(8/75)
En’âm(6/165)
Fâtiha(1/7)
Fâtır(35/45)
Fecr(89/30)
Felâk(113/5)
Fetih(48/29)
Fil(105/5)
Furkân(25/77)
Fussilet(41/54)
Gâşiye(88/26)
Hac(22/78)
Hadîd(57/29)
Hâkka(69/52)
Haşr(59/24)
Hicr(15/99)
Hucurât(49/18)
Hûd(11/123)
Hümeze(104/9)
İbrahim(14/52)
İhlâs(112/4)
İnfitâr(82/19)
İnsan(76/31)
İnşikâk(84/25)
İnşirâh(94/8)
İsrâ(17/111)
Kadr(97/5)
Kâf(50/45)
Kâfirûn(109/6)
Kalem(68/52)
Kamer(54/55)
Kâri’a(101/11)
Kasas(28/88)
Kehf(18/110)
Kevser(108/3)
Kıyâme(75/40)
Kureyş(106/4)
Leyl(92/21)
Lokman(31/34)
Mâide(5/120)
Mâ’ûn(107/7)
Meryem(19/98)
Me’âric(70/44)
Mücâdele(58/22)
Müddessir(74/56)
Muhammed(47/38)
Mülk(67/30)
Mümtehine(60/13)
Münâfikûn(63/11)
Mürselât(77/50)
Mutaffifîn(83/36)
Müzzemmil(73/20)
Mü’min(40/85)
Mü’minûn(23/118)
Nahl(16/128)
Nâs(114/6)
Nasr(110/3)
Nâzi’ât(79/46)
Nebe’(78/40)
Necm(53/62)
Neml(27/93)
Nisâ(4/176)
Nûh(71/28)
Nûr(24/64)
Rahmân(55/78)
Ra’d(13/43)
Rûm(30/60)
Sâd(38/88)
Saff(61/14)
Sâffât(37/182)
Sebe’(34/54)
Secde(32/30)
Şems(91/15)
Şûrâ(42/53)
Şu’arâ(26/227)
Tâ-Hâ(20/135)
Tahrîm(66/12)
Talâk(65/12)
Târık(86/17)
Tebbet(111/5)
Teğâbun(64/18)
Tekâsür(102/8)
Tekvîr(81/29)
Tevbe(9/129)
Tîn(95/8)
Tûr(52/49)
Vâkı’a(56/96)
Yâsîn(36/83)
Yûnus(10/109)
Yûsuf(12/111)
Zâriyât(51/60)
Zilzâl(99/8)
Zuhruf(43/89)
Zümer(39/75)
Cüz Seçiniz
1. Cüz
2. Cüz
3. Cüz
4. Cüz
5. Cüz
6. Cüz
7. Cüz
8. Cüz
9. Cüz
10. Cüz
11. Cüz
12. Cüz
13. Cüz
14. Cüz
15. Cüz
16. Cüz
17. Cüz
18. Cüz
19. Cüz
20. Cüz
21. Cüz
22. Cüz
23. Cüz
24. Cüz
25. Cüz
26. Cüz
27. Cüz
28. Cüz
29. Cüz
30. Cüz
Sayfa Düzeni
سُورَةُ يُونُسَ
/ Yûnus Suresi
◄
٢١١
- 211
►
11. Cüz /
الجزء ١١
لِلَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا
iyilik edenlere vardır
الْحُسْنٰى
daha iyisi
وَزِيَادَةٌۜ
ve fazlası
وَلَا يَرْهَقُ
bürümez
وُجُوهَهُمْ
onların yüzlerini
قَتَرٌ
karalık
وَلَا ذِلَّةٌۜ
ve aşağılık
اُو۬لٰٓئِكَ
işte bunlar
اَصْحَابُ
ehlidirler
الْجَنَّةِۚ
cennet
هُمْ
onlar
ف۪يهَا
orada
خَالِدُونَ
sürekli kalıcıdırlar
﴿٢٦﴾
وَالَّذ۪ينَ كَسَبُوا
kazanmış olanlara gelince
السَّيِّـَٔاتِ
kötülükler
جَزَٓاءُ
ceza verilir
سَيِّئَةٍ
bir kötülüğe
بِمِثْلِهَاۙ
aynıyla
وَتَرْهَقُهُمْ
ve bürür
ذِلَّةٌۜ
bir aşağılık
مَا لَهُمْ
onlar için yoktur
مِنَ اللّٰهِ
Allah'tan
مِنْ عَاصِمٍۚ
kurtaracak
كَاَنَّـمَٓا
gibidir
اُغْشِيَتْ
kaplanmış
وُجُوهُهُمْ
yüzleri
قِطَعاً
parçalarıyla
مِنَ الَّيْلِ
bir gecenin
مُظْلِماًۜ
kapkaranlık
اُو۬لٰٓئِكَ
bunlar
اَصْحَابُ
ehlidirler
النَّارِۚ
cehennem
هُمْ
onlar
ف۪يهَا
orada
خَالِدُونَ
sürekli kalıcıdırlar
﴿٢٧﴾
وَيَوْمَ
o gün
نَحْشُرُهُمْ
onları biraraya toplarız
جَم۪يعاً
tümünü
ثُمَّ
sonra
نَقُولُ
deriz
لِلَّذ۪ينَ اَشْرَكُوا
ortak koşanlara
مَكَانَكُمْ
yerlerinize
اَنْتُمْ
siz
وَشُرَكَٓاؤُ۬كُمْۚ
ve ortak koştuklarınız
فَزَيَّلْنَا
böylece ayırırız
بَيْنَهُمْ
onları birbirlerinden
وَقَالَ
şöyle derler
شُرَكَٓاؤُ۬هُمْ
Koştukları ortaklar
مَا كُنْتُمْ
siz değildiniz
اِيَّانَا
bize
تَعْبُدُونَ
ibadet ediyor
﴿٢٨﴾
فَكَفٰى
şimdi yeter
بِاللّٰهِ
Allah
شَه۪يداً
şahit olarak
بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ
sizinle bizim aramızda
اِنْ
şüphesiz
كُنَّا
biz idik
عَنْ عِبَادَتِكُمْ
sizin tapınmanızdan
لَغَافِل۪ينَ
habersiz
﴿٢٩﴾
هُنَالِكَ
işte orada
تَبْلُوا
hesabını verir
كُلُّ
her
نَفْسٍ
can
مَٓا اَسْلَفَتْ
önceden işlemiş olduğunun
وَرُدُّٓوا
ve döndürülmüşlerdir
اِلَى اللّٰهِ
Allah'a
مَوْلٰيهُمُ
mevlaları olan
الْحَقِّ
gerçek
وَضَلَّ
kaybolmuştur
عَنْهُمْ
kendilerinden
مَا
şeyler ise
كَانُوا يَفْتَرُونَ۟
uydurdukları
﴿٣٠﴾
قُلْ
de ki
مَنْ
kimdir?
يَرْزُقُكُمْ
sizi rızıklandıran
مِنَ السَّمَٓاءِ
gökten
وَالْاَرْضِ
ve yerden
اَمَّنْ
yahut kimdir?
يَمْلِكُ
sahip olan
السَّمْعَ
kulaklara
وَالْاَبْصَارَ
ve gözlere
وَمَنْ
kimdir?
يُخْرِجُ
çıkaran
الْحَيَّ
diriyi
مِنَ الْمَيِّتِ
ölüden
وَيُخْرِجُ
ve çıkaran
الْمَيِّتَ
ölüyü
مِنَ الْحَيِّ
diriden
وَمَنْ
kimdir?
يُدَبِّرُ
düzene koyan
الْاَمْرَۜ
işleri
فَسَيَقُولُونَ
diyecekler
اللّٰهُۚ
Allah
فَقُلْ
de ki
اَفَلَا تَتَّقُونَ
öyleyse sakınmıyor musunuz?
﴿٣١﴾
فَذٰلِكُمُ
işte budur
اللّٰهُ
Allah
رَبُّكُمُ
sizin Rabbiniz olan
الْحَقُّۚ
gerçek
فَمَاذَا
ne vardır?
بَعْدَ
dışında
الْحَقِّ
gerçeğin
اِلَّا
başka
الضَّلَالُۚ
sapıklıktan
فَاَنّٰى تُصْرَفُونَ
öyleyse nasıl döndürülüyorsunuz?
﴿٣٢﴾
كَذٰلِكَ
böylece
حَقَّتْ
gerçekleşmiş oldu
كَلِمَتُ
sözü
رَبِّكَ
Rabbinin
عَلَى
hakkındaki
الَّذ۪ينَ فَسَقُٓوا
yoldan çıkmışlar
اَنَّهُمْ
onlar
لَا يُؤْمِنُونَ
iman etmezler
﴿٣٣﴾
◄
٢١١
- 211
►
Designed by
ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.