Âl-i İmrân / 151
وَمَأْوٰيهُمُ
: ve me/vâhumu
ve gidecekleri yer de
and their refuge
İsti'nafiye Edatı + İsim + Zamir
Âl-i İmrân / 162
وَمَأْوٰيهُ
: ve me/vâhu
ve yeri
and his abode
Bağlaç + İsim + Zamir
Âl-i İmrân / 197
مَأْوٰيهُمْ
: me/vâhum
gidecekleri yer
their abode
İsim + Zamir
Nisâ / 97
مَأْوٰيهُمْ
: me/vâhum
durağı
(will have) their abode
İsim + Zamir
Nisâ / 121
مَأْوٰيهُمْ
: me/vâhum
varacağı yer
their abode
İsim + Zamir
Mâide / 72
وَمَأْوٰيهُ
: ve me/vâhu
ve onun varacağı yer
and his abode
Hâliye Edatı + İsim + Zamir
Enfâl / 16
وَمَأْوٰيهُ
: ve me/vâhu
ve onun yeri
and his abode
İsti'nafiye Edatı + İsim + Zamir
Enfâl / 26
فَاٰوٰيكُمْ
: fe-âvâkum
(Allah) sizi barındırdı
then He sheltered you
İsti'nafiye Edatı + Fiil + Zamir
Enfâl / 72
اٰوَوْا
: âvev
barındırdılar
gave shelter
Fiil + Zamir
Enfâl / 74
اٰوَوْا
: âvev
barındırdılar
gave shelter
Fiil + Zamir
Tevbe / 73
وَمَأْوٰيهُمْ
: ve me/vâhum
ve onların varacakları yer
And their abode
Bağlaç + İsim + Zamir
Tevbe / 95
وَمَأْوٰيهُمْ
: ve me/vâhum
ve varacakları yer
and their abode
Bağlaç + İsim + Zamir
Yûnus / 8
مَأْوٰيهُمُ
: me/vâhumu
varacakları yer
their abode
İsim + Zamir
Hûd / 43
سَاٰو۪ٓي
: seâvî
sığınacağım
I will betake myself
Gelecek Zaman Eki + Fiil
Hûd / 80
اٰو۪ٓي
: âvî
sığınabilseydim
I could take refuge
Fiil
Yûsuf / 69
اٰوٰٓى
: âvâ
aldı
he took
Fiil
Yûsuf / 99
اٰوٰٓى
: âvâ
çekip kucakladı
he took
Fiil
Ra’d / 18
وَمَأْوٰيهُمْ
: ve me/vâhum
ve varacakları yer
and their abode
Bağlaç + İsim + Zamir
İsrâ / 97
مَأْوٰيهُمْ
: me/vâhum
varacakları yer
Their abode
İsim + Zamir
Kehf / 10
اَوَى
: evâ
sığındıkları
retreated
Fiil
Kehf / 16
فَأْوُ۫ٓا
: fe/vû
o halde sığının
then retreat
İsti'nafiye Edatı + Fiil + Zamir
Kehf / 63
اَوَيْنَٓا
: eveynâ
sığındığımız
we retired
Fiil + Zamir
Mü’minûn / 50
وَاٰوَيْنَاهُمَٓا
: ve âveynâhumâ
ve onları yerleştirdik
and We sheltered them
Bağlaç + Fiil + Zamir + Zamir
Nûr / 57
وَمَأْوٰيهُمُ
: ve me/vâhumu
ve onların varacağı yer
And their abode
Bağlaç + İsim + Zamir
Ankebût / 25
وَمَأْوٰيكُمُ
: ve me/vâkumu
ve varacağınız yer
and your abode
Bağlaç + İsim + Zamir
Secde / 19
الْمَأْوٰىۘ
: l-me/vâ
durulmağa değer
(of) Refuge
İsim
Secde / 20
فَمَأْوٰيهُمُ
: fe-me/vâhumu
barınacakları yer
then their refuge
İsti'nafiye Edatı + İsim + Zamir
Ahzâb / 51
وَتُـْٔو۪ٓي
: ve tu/vî
ve alırsın
or you may take
Bağlaç + Fiil
Câsiye / 34
وَمَأْوٰيكُمُ
: ve me/vâkumu
ve yeriniz
and your abode
Bağlaç + İsim + Zamir
Necm / 15
الْمَأْوٰىۜ
: l-me/vâ
Me\vâ (oturulacak)
(of) Abode
İsim
Hadîd / 15
مَأْوٰيكُمُ
: me/vâkumu
varacağınız yer
Your abode
İsim + Zamir
Tahrîm / 9
وَمَأْوٰيهُمْ
: ve me/vâhum
onların varacağı yer
And their abode
İsti'nafiye Edatı + İsim + Zamir
Me’âric / 13
تُـْٔو۪يهِۙ
: tu/vîh(i)
kendisini barındıran
sheltered him
Fiil + Zamir
Nâzi’ât / 39
الْمَأْوٰىۜ
: l-me/vâ
barınağı
(is) the refuge
İsim
Nâzi’ât / 41
الْمَأْوٰىۜ
: l-me/vâ
barınağı
the refuge
İsim
Duhâ / 6
فَاٰوٰىۖ
: fe-âvâ
ve barındırmadı mı?
and give shelter
Bağlaç + Fiil