وَاِسْمٰع۪يلَ وَالْيَسَعَ وَيُونُسَ وَلُوطاًۜ وَكُلاًّ فَضَّلْنَا عَلَى الْعَالَم۪ينَۙ İsmail, Elyesa', Yunus ve Lût'u da (hidayete erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık. Bu peygamberlerin üstünlük sebepleri 89. âyette açıklanmıştır. Bunlardan bazılarına peygamberlik görevi yanında hükümdarlık da verilmiş ve kendilerine kitap gönderilmiştir, bazılarına kitap gönderilerek peygamberlik verilmiş, bir kısmına ise sadece peygamberlik verilmiş fakat kitap ve hükümdarlık verilmemiştir. وَمِنْ اٰبَٓائِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ وَاِخْوَانِهِمْۚ وَاجْتَبَيْنَاهُمْ وَهَدَيْنَاهُمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍ Onların babalarından, çocuklarından ve kardeşlerinden bazılarına da (üstün meziyetler verdik). Onları seçkin kıldık ve doğru yola ilettik. فَلَوْلَا كَانَتْ قَرْيَةٌ اٰمَنَتْ فَنَفَعَهَٓا ا۪يمَانُهَٓا اِلَّا قَوْمَ يُونُسَۜ لَمَّٓا اٰمَنُوا كَشَفْنَا عَنْهُمْ عَذَابَ الْخِزْيِ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَمَتَّعْنَاهُمْ اِلٰى ح۪ينٍ Yunus’un kavmi müstesna, (halkını yok ettiğimiz ülkelerden) herhangi bir ülke halkı, keşke (kendilerine azap gelmeden) iman etse de bu imanları kendilerine fayda verseydi! Yunus’un kavmi iman edince, kendilerinden dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırdık ve onları bir süre (dünya nimetlerinden) faydalandırdık. Yunus Peygamber’in kavmi onu inkâr edince, kızarak aralarından ayrıldı. Kavmi onun haber verdiği azabın geleceğini hissetti, hemen yaptıklarına pişman oldu ve azabın gelmemesi için Allah’a yalvardı. Cenâb-ı Allah da onlardan azabı kaldırdı. وَذَا النُّونِ اِذْ ذَهَبَ مُغَاضِباً فَظَنَّ اَنْ لَنْ نَقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادٰى فِي الظُّلُمَاتِ اَنْ لَٓا اِلٰهَ اِلَّٓا اَنْتَ سُبْحَانَكَۗ اِنّ۪ي كُنْتُ مِنَ الظَّالِم۪ينَۚ Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret). O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içinde: «Senden başka hiçbir tanrı yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!» diye niyaz etti. Zünnûn, Yunus Peygamber’in lakabıdır ve «balık sahibi» anlamına gelir. Ona bu lakap, kendisini balık yuttuğu için verilmiştir. Yunus (a.s.) uzun bir süre kavmini dine davet etmiş, fakat inandıramayacağına kanaat getirerek öfkeli bir halde, onlara isabet edecek bir musibetten kendisini kurtarmak için onları terkedip gitmişti. Başka bir rivayete göre kavmine, inanmadıkları takdirde bir azaba uğrayacaklarını bildirmiş, ancak onlar tevbe edip imana geldikleri için bu azap tahakkuk etmemişti. Onların imana geldiklerinden habersiz olan Hz. Yunus, belirttiği azabın vaktinde tahakkuk etmediğini görünce kendisinin alay mevzuu olacağını düşünerek kızgın bir halde ayrılıp gitmişti. Bir gemi yolculuğunda, fazla yükten gemi batmak üzere iken, yükünü hafifletmek ve gemiyi kurtarmak için çekilen kur’a sonucu denize atlamak zorunda kaldı. Onu iri bir balık yuttu. İşte bu balığın karnında Allah’a, âyette ifade buyurulan duayı yaptı. فَاسْتَجَبْنَا لَهُۙ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّۜ وَكَذٰلِكَ نُنْجِي الْمُؤْمِن۪ينَ Bunun üzerine onun duasını kabul ettik ve onu kederden kurtardık. İşte biz müminleri böyle kurtarırız. وَاِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۜ Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi. 139-148. âyetlerde de Hz. Yunus’un kıssası anlatılır: اِذْ اَبَقَ اِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِۙ Hani o, dolu bir gemiye binip kaçmıştı. فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنَ الْمُدْحَض۪ينَۚ Gemide olanlarla karşılıklı kur'a çektiler de kaybedenlerden oldu. Yunus kıssası için bak. Enbiyâ 21/87’nin açıklaması فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُل۪يمٌ Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu. فَلَوْلَٓا اَنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُسَبِّح۪ينَۙ 143, 144.$ Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. Yunus (a.s.)ın tesbihi şöyle idi: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn: Senden başka ilâh yoktur, şüphesiz ben zalimlerden oldum. لَلَبِثَ ف۪ي بَطْنِه۪ٓ اِلٰى يَوْمِ يُبْعَثُونَ 143, 144.$ Eğer Allah'ı tesbih edenlerden olmasaydı, tekrar dirilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. Yunus (a.s.)ın tesbihi şöyle idi: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn: Senden başka ilâh yoktur, şüphesiz ben zalimlerden oldum. فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَٓاءِ وَهُوَ سَق۪يمٌۚ Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık. وَاَنْبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِنْ يَقْط۪ينٍۚ Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik. وَاَرْسَلْنَاهُ اِلٰى مِائَةِ اَلْفٍ اَوْ يَز۪يدُونَۚ Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik. Hz. Yunus’un peygamber olarak gönderildiği yerin, Musul’da Ninova şehri olduğu kaydedilmiştir. فَاٰمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ اِلٰى ح۪ينٍۜ Sonunda ona iman ettiler, bunun üzerine biz de onları bir süreye kadar yaşattık.
|
|