لِيَشْهَدُوا مَنَافِـعَ لَهُمْ وَيَذْكُرُوا اسْمَ اللّٰهِ ف۪ٓي اَيَّامٍ مَعْلُومَاتٍ عَلٰى مَا رَزَقَهُمْ مِنْ بَه۪يمَةِ الْاَنْعَامِۚ فَكُلُوا مِنْهَا وَاَطْعِمُوا الْـبَٓائِسَ الْفَق۪يرَۘ
27, 28.$ İnsanlar arasında haccı ilân et ki, gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun argın develer üzerinde, kendilerine ait bir takım yararları yakînen görmeleri, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günlerde Allah'ın ismini anmaları (kurban kesmeleri için) sana (Kâbe'ye) gelsinler. Artık ondan hem kendiniz yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin. Müfessirlere göre, âyetin birinci cümlesinde işaret edilen faydalar, hem dünyevî, hem de uhrevîdir. Dünyevî olanı, haccın insan üzerinde meydana getirdiği ahlâkî tesirler ile ticarî ve ictimaî faydalardır. Uhrevî olanları ise, Allah’ın hoşnutluğu ve O’nun müminlere olan af ve mağfiretidir.
Müslümanların, Allah’ın ismini anarak kurban kesmeleri emredilen «belli günler»e «eyyâm-ı nahr = kurban kesme günleri» denilir ki bunlar, Zilhicce ayının 10, 11 ve 12. günleridir.