يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَۚ Ey iman edenler! Rükû edin; secdeye kapanın; Rabbinize ibadet edin; hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz. وَالَّيْلِ اِذَا يَغْشٰىۙ 1, 2, 3, 4.$ (Karanlığı ile etrafı) bürüyüp örttüğü zaman geceye, açılıp ağardığı vakit gündüze, erkeği ve dişiyi yaratana yemin ederim ki işleriniz başka başkadır. وَالنَّهَارِ اِذَا تَجَلّٰىۙ 1, 2, 3, 4.$ (Karanlığı ile etrafı) bürüyüp örttüğü zaman geceye, açılıp ağardığı vakit gündüze, erkeği ve dişiyi yaratana yemin ederim ki işleriniz başka başkadır. وَمَا خَلَقَ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۙ 1, 2, 3, 4.$ (Karanlığı ile etrafı) bürüyüp örttüğü zaman geceye, açılıp ağardığı vakit gündüze, erkeği ve dişiyi yaratana yemin ederim ki işleriniz başka başkadır. اِنَّ سَعْيَكُمْ لَشَتّٰىۜ 1, 2, 3, 4.$ (Karanlığı ile etrafı) bürüyüp örttüğü zaman geceye, açılıp ağardığı vakit gündüze, erkeği ve dişiyi yaratana yemin ederim ki işleriniz başka başkadır. فَاَمَّا مَنْ اَعْطٰى وَاتَّقٰىۙ 5, 6, 7.$ Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız (onda başarılı kılarız). وَصَدَّقَ بِالْحُسْنٰىۙ 5, 6, 7.$ Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız (onda başarılı kılarız). فَسَنُيَسِّرُهُ لِلْيُسْرٰىۜ 5, 6, 7.$ Artık kim verir ve sakınırsa, en güzeli de tasdik ederse, biz de onu en kolaya hazırlarız (onda başarılı kılarız). اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَۙ Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi? وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَۙ 2, 3.$ Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı? اَلَّـذ۪ٓي اَنْقَضَ ظَهْرَكَۙ 2, 3.$ Belini büken yükünü senden alıp atmadık mı? وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَۜ Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi? فَاِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۙ 5, 6.$ Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. اِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْراًۜ 5, 6.$ Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. Gerçekten, zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır. يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ الْاَهِلَّةِۜ قُلْ هِيَ مَوَاق۪يتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّۜ وَلَيْسَ الْبِرُّ بِاَنْ تَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ ظُهُورِهَا وَلٰكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقٰىۚ وَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ اَبْوَابِهَاۖ وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ Sana, hilâl şeklinde yeni doğan ayları sorarlar. De ki: Onlar, insanlar ve özellikle hac için vakit ölçüleridir. İyi davranış, asla evlere arkalarından gelip girmeniz değildir. Lâkin iyi davranış, korunan (ve ölçülü giden) kimsenin davranışıdır. Evlere kapılarından girin, Allah'tan korkun, umulur ki kurtuluşa erersiniz. Peygamberimize yeni doğan hilâlin önce incecik olması, sonra her gün büyümesi, dolunay olduktan sonra tekrar incelip kaybolması ve tekrar aynı şekilde doğup devam etmesi sorulmuştu. Âyette verilen cevapta «Ayın bu şekildeki hareketi, kamerî senenin hesap edilmesini, özellikle hac günlerinin bilinmesini sağlamaktır» denildi. Ayrıca eskiden Araplar hac için ihram giydiklerinde veya hac dönüşünde evlere kapısından değil de arkadan açılan bir delikten girmenin iyilik olduğuna inanırlardı. 189. âyette bunun da yanlış olduğu anlatılmıştır. فَاِذَا قُضِيَتِ الصَّلٰوةُ فَانْتَشِرُوا فِي الْاَرْضِ وَابْتَغُوا مِنْ فَضْلِ اللّٰهِ وَاذْكُرُوا اللّٰهَ كَث۪يراً لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan isteyin. Allah'ı çok zikredin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.
|
|