سَيَقُولُ الْمُخَلَّفُونَ اِذَا انْطَلَقْتُمْ اِلٰى مَغَانِمَ لِتَأْخُذُوهَا ذَرُونَا نَتَّبِعْكُمْۚ يُر۪يدُونَ اَنْ يُبَدِّلُوا كَلَامَ اللّٰهِۜ قُلْ لَنْ تَتَّبِعُونَا كَذٰلِكُمْ قَالَ اللّٰهُ مِنْ قَبْلُۚ فَسَيَقُولُونَ بَلْ تَحْسُدُونَنَاۜ بَلْ كَانُوا لَا يَفْقَهُونَ اِلَّا قَل۪يلاً
Siz ganimetleri almak için gittiğinizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza düşelim, diyeceklerdir. Onlar, Allah'ın sözünü değiştirmek isterler. De ki: «Siz asla bizim peşimize düşmeyeceksiniz! Allah daha önce sizin için böyle buyurmuştur.» Onlar size: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz, diyeceklerdir. Bilâkis onlar, pek az anlayan kimselerdir. Hz. Peygamber, hicretin altıncı yılında Hudeybiye’den döndükten sonra ertesi yılın başlarında Hudeybiye’ye iştirak edenlerle birlikte Hayber seferine çıkmış, orayı fethetmişti. Bu fetihten müslümanlara, çokça ganimet düşmüş, buna iştirak etmeyenler, ganimet hırsına kapılarak talepte bulunmuşlardı. Âyette bu duruma işaret edilmiş, Hz. Peygamber Hudeybiye’de bulunanlarla Hayber’e gitmiş, ganimetleri onlara taksim etmiş, geri kalanlara ganimet verilmeyeceğine, ganimete özellikle Hudeybiye’ye katılanların ortak olacaklarına dair ilâhî hükmü uygulamıştı.