5 Ekim 2024 - 2 Rebiü'l-Ahir 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Beyyine Suresi 1. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Lem yekuni-lleżîne keferû min ehli-lkitâbi vel-muşrikîne munfekkîne hattâ te/tiyehumu-lbeyyine(tu)

Vaz geçemezlerdi kafirlikten kitap ehlinden kafir olanlar ve şirk koşanlar, kendilerine apaçık kesin bir delil gelmedikçe.

Kitap Ehlinden ve müşriklerden (olan) kâfirler; kendilerine apaçık bir delil (Nebi, Kitap, kanıt) gelinceye kadar, (bulundukları bâtıl ve berbat durumdan) kopup-ayrılacak değillerdi. (Bu nedenle yeni bir peygambere ve İlahi vahye ihtiyaç vardı.)

İster Allah'tan gelen gerçekleri örtbas eden kâfirler, ister bize de kitap verildi diyenler, isterse Allah'tan başkalarına ilahlık yakıştıranlardan olsun kendilerine apaçık delil gelinceye kadar hiçbir kimse bulundukları hayat tarzından ayrılacak değillerdir.

Kutsal kitaplarda müjdelenen, oğulları gibi tanıdıkları âdil önder Allah'ın Rasulü Muhammed, hak delil Kur'an ile tebliğ görevine başlayıncaya kadar, ehl-i kitaptan ve müşriklerden küfürde ısrar edenler, inkardan-yeni bir peygamber beklentisinden vazgeçmiş değillerdi.

Kitap ehlinden ve müşriklerden inkar edenler kendilerine açık bir delil gelinceye kadar (bağlı bulundukları dinden) ayrılacak değillerdi.

Kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar, (bulundukları durumdan) kopup-ayrılacak değillerdi.

Ehl-i kitab (Yahûdi'lerle Hristiyanlar) ve müşriklerden (putlara tapanlardan) o kafir olanlar, kendilerine açık bir hüccet gelinceye kadar (üzerinde bulundukları dinden) ayrılacak değillerdi.

1, 3. Ehl-i kitaptan ve Allah’a ortak koşanlardan olan o kâfirler, haktan ayrı sayılmazlar Allah’tan onlara bir peygamber: beyine (açık delil) gelmedikçe.. Onlara doğru yasalar ve bilgiler olan tertemiz sahifeler (vahiy mesajlarını) okuyan Allah’tan gelen bir Peygamber...

Kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar tutumlarından vaz geçecek değillerdi. [786]

[786] Beyyine sûresi hakkında genel bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XXI, 263.

1,2,3. Kitaplı olan kâfirler ile Tanrıya eş koşanlar —Allah tarafından gönderilmiş bir peygamber onlara, doğru yazılmış kitaplardan, arı, duru sayfalar okuyan bir tanık gelene dek — dinlerinden ayrılmış değillerdir

Ehli Kitap olan (Yahudi ve Hıristiyanlardan) kâfir olanlarla müşrikler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar (üzerinde bulundukları dinden) ayrılacak değillerdi.

Ehl-i kitâb olan kâfirler le müşrikler ’alâmet-i zahîre görindiği zamân dahî senden ayrıldılar.

1,2,3. Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.

Kitap ehlinden inkâr edenler ile Allah’a ortak koşanlar, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden) ayrılacak değillerdi.

1-2. Ehl-i kitap’tan ve müşriklerden hakkı inkâr edenler, kendilerine açık kanıt ve Allah tarafından gönderilen, tertemiz sayfaları okuyan bir elçi gelinceye kadar (hakkı inkârcılıktan) ayrılacak değillerdir.

Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkârcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.

Kitap halkının inkarcıları ve putperestler, kendilerine açık delil/kanıt gelmesine rağmen yollarını terketmezler.

Kitap ehlinden ve müşriklerden (Hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık delil gelinceye kadar inkârlarından ayrılacak değillerdi.

Ehli kitab ve müşriklerden o küfredenler: infilâk edecek değildi gelinciye kadar kendilerine beyyine

Hakkı inkâr eden ehl-i kitap ve müşrikler, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar (küfürden) vazgeçecek değillerdi.

Kitap Ehli'nden ve Müşriklerden gerçeği yalanlayan nankörler, kendilerine beyyine¹ gelmeden ayrılığa düşmüş değillerdi.

1- Kanıt içeren; açıklayıcı, açığa çıkarıcı bilgi.

1,2,3. Kitablardan ve müşriklerden küfredenler kendilerine apaçık bir hüccet, (ya'nî) içinde (kitabların) en doğru (hükümleri) yazılı, (baatıldan âzâde ve) temiz sahîfeleri okuyacak Allahdan bir peygamber gelinceye kadar (gûyâ intizaar edeceklerdi, dînlerinden) ayrılacak değillerdi.

Kitab ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, kendilerine beyyine (apaçık delil)gelinceye kadar (bulundukları dinden) ayrılacak kimseler değildi.

Açık delil (gösteren, tebliğ yapan son elçi) kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden (hakkı) inkâr etmiş olanlar çözülecek (bulundukları durumdan, kendi inanç sistemlerinden ayrılacak) değillerdi. *

(*) Burada eleştiri konusu edilen “Ehl-i kitap”tan maksat, özellikle o dönemde Medine ve çevresinde yaşayan Yahudilerle Hıristiyanlar; “müşrikler”den ... Devamı..

Ehli kitaptan ve Allah’a ortak koşanlardan doğruları inkâr edenler, kendilerine açıklayıcı ayetler gelinceye kadar, kendi inançlarından vazgeçmediler.

Kitaplılardan, eş koşanlardan tanımaz olanlar kendilerine apaçık kanıt gelinceye dek dinlerinden ayrılacak değildirler.

Ehl-i Kitap/tan ve müşriklerden kâfir olanlar, kendilerine aşikâr bir hüccet

[4] Medine'de nâzil olmuş (8) âyettir.

Kitap ehlinden ve Allah’a ortak koşanlardan inkâr edenler, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar ayrılığa düşmüş değillerdi.

Kitab ehlinden ve müşriklerden küfre sapanlar, kendilerine (özürlerini ortadan kaldıracak) apaçık bir delil gelinceye kadar, (kendi hallerine) salıverilecek değillerdir.

(Açık delil manasına gelen ve birinci ayette geçen “beyyine” kelimesi sureye ad olmuştur. Talâk suresinden sonra Medine’de nazil olmuştur ve 8 ayettir... Devamı..

İster Kitap Ehli olarak bilinen Hıristiyanlar ve Yahudiler olsun, isterse âhireti, Peygamberleri ve kutsal kitapları inkâr eden müşrikler olsun, Allah hakkında yanlış düşüncelere kapılarak inkâra saplananlar, kendilerine apaçık bir delil gelmedikçe ve içine saplandıkları bâtıl inancın yanlışlığını gözler önüne seren apaçık bir delil önlerine konmadıkça, durumlarını değiştirecek, zulüm ve inkârdan vazgeçecek değillerdi.

Hicretten hemen sonra indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen ve Kur’an’a işâret eden “Beyyineh: açık delil, kanıt” kelimesinden almıştır. 8 ayet... Devamı..

Kitap ehlinden ve Müşrikler’den inkâr etmiş olanlar, kendilerine BEYYİNE / Açık Belgeler gelinceye kadar ayrışmış değildi.

İnkarcı ehlikitap ile çok tanrıcı müşrikler arasında, Kuran nazil olana kadar hiçbir sorun yoktu.

Yahudi ve Hristiyanlardan Resulümüz Muhammed’i, O’nunla gönderilen Kitabı inkâr edenler ile Allah’a ortak koşanlar, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar küfürden ayrılacak değillerdi. Onlar Allah’ın yasama, yürütme, yargılama, cezalandırma yetkisini insanlarda görerek, insanları ilahlık mertebesine çıkarıp, Allah’a ortak etmişler, Allah’ın yasalarını inkâr ederek insanların yasalarına uymuşlardır.

[Beyyine] [*](apaçık bir elçi) kendilerine gelinceye kadar kitap ehlinden ve müşriklerden bazı nankörler (küfürden) ayrılacak değillerdi.

Ayette geçen [el-beyyinetü] kelimesi “açık ve kesin delil” anlamına gelmekte, bir sonraki ayetin işaretiyle bunun “elçi, Hz. Muhammed” olduğu anlaşılm... Devamı..

1,2,3. Kitap ehlinden¹ ve müşriklerden² olan kâfirler,³ kendilerine açık delil olarak, Allah tarafından gönderilen ve içerisinde en doğru hükümler bulunan, tertemiz sahifeleri okuyan bir Peygamber gelinceye kadar, (diğer kâfirlerden) ayırt edilecek değillerdi.⁴

1 Ehl-i Kitap: Kendilerine peygamberler vasıtasıyla kitap gönderilen geçmiş ümmetler demektir. Peygamber Efendimizin yaşadığı dönemde ve Arap yarımada... Devamı..

HAKİKATİ inkara şartlanmış olanlar, -ister geçmiş vahyin mensuplarından isterse Allah’tan başkasına da ilahlık yakıştıranlardan [olsunlar]- ¹ kendilerine hakikatin açık kanıtları gelmeden [O’nun tarafından] gözden çıkarılacak değillerdir:

1 Yani, dayandıkları hiçbir semavî kitap olmayan puta-tapıcılar yahut animistler (kelimenin antropolojik anlamıyla).

Kitap ehlinden ve müşriklerden bu vahye inanmak istemeyen kâfirler, kendilerine hakikatin apaçık belgeleri Kuran gelinceye kadar ayrılığa düşmemişlerdi. 2/213, 5/48, 7/157-158

İNKÂRDA ısrar edenler, -ister kitap ehline isterse şirki hayat tarzı edinenlere mensup olsunlar-[⁵⁸³⁶] kendilerine hakikatin açık delili[⁵⁸³⁷] gelinceye kadar çözülecek değillerdi![⁵⁸³⁸]

[5836] Kitap ehli ile müşriklerin üzerinde birleştikleri inkâr, son Rasul ve son vahiydi. Müşrikler şirki hayat tarzı haline getirdikleri için böyle a... Devamı..

Kitap ehlinden ve müşriklerden küfredenler, kendilerine apaçık bir delil (bir peygamber) gelinceye kadar, dinlerinden (küfürlerinden) vazgeçmeyeceklerdi!..

(Her iki taraf da dört gözle o Peygamber’i bekliyorlardı!.. Nitekim kitap ehli müşriklerden ezâ gördüklerine, "Dünyaya Tevrat ve İncil’de yazılı va’ad... Devamı..

Kitap ehlinden kafir olanlar ile O müşrikler, kendilerine apaçık delil gelinceye kadar ayrılacak değillerdi

Ehl-i kitaptan ve müşriklerden kâfir olanlar kendilerine apaçık bir hüccet gelinceye değin (küfürlerinden) ayrılacak değillerdir.

Gerek Ehl-i kitaptan, gerek müşriklerden olan kâfirler, kendilerine o açık ve kesin delil gelmedikçe, inkârlarından ayrılacak değillerdi.

Kitap ehlinden ve müşriklerden (hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık kanıt gelinceye dek (halleri üzere) bırakılacak değillerdi (mutlaka kendilerine açıklama gelecekti).

Ehl-i Kitâb'dan küfür idenlerle müşrikler kendilerine hak ve bâtılı ayıran peygamber ve kitâb geldikden sonra bile küfürlerinden ayrılmazlar.

Ehl-i kitaptan[1] kafir olanlarla müşrikler[2], kendilerine o beyyine gelinceye kadar çözülecek değillerdir.[3]

[*] Kitaplarında uzman olan kişiler [2] Buradaki المشركين kelimesi الضين كفروا üzerine atfedilmiştir. Mecrur olması cerr-i civar sebebiyledir. Yani ya... Devamı..

Kitap ehlinden ve müşriklerden inkar edenler, kendilerine açık belgeler gelinceye kadar ayrılanlar olmadılar.

Kitap Ehlinden kâfir olanlar ile müşrikler, kendilerine delil gelinceye kadar dinlerinden ayrılacak değillerdi.

Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler, kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi.

1-3. olmadı anlar kim kāfir oldılar kitāb ehli’nden ya'nį yāhūdį naśrānį daħı müşriķlerden ayırılıcılar tā gele anlara ḥüccet ya'nį muḥammed ya'nį yazılmış āyetlerdür. Tañrı’dan oķır kitāblar arınmış anlaruñ içinde kitāblardur ŧoġru.

Olmadı ol kişiler ki kāfir oldılar kitāb ehlinden ve müşriklerden, ayrılmaz‐lar gelmeyince özlerine delīl ve ḥüccet.

Kitab əhlindən (yəhudilərdən və xaçpərəstlərdən) kafir olanlar və müşriklər özlərinə açıq-aşkar bir dəlil gəlməyənə qədər (dinlərindən) ayrılan deyildilər.

Those who disbelieve among the People of the Scripture and the idolaters could not have left off (erring) till the clear proof came unto them,

Those who reject (Truth), among the People of the Book(6221) and among the Polytheists,(6222) were not going to depart (from their ways) until there should come to them Clear Evidence,-(6223)

6221 The People of the Book immediately referred to are the Jews and the Christians, who had received scriptures in the same line of prophecy in which... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.