Ve vecedeke dâllen fehedâ
Şaşkın ve bunalmış bir durumda iken hidayet (ve inayet) buyurmadı mı? (İlim, hikmet ve ibadet yolunu açmadı mı?)
Ve seni, yol yitirmiş bulup da yol göstermedi mi sana?*
Seni sapık insanların arasında bulup da, seni doğru yola eriştirip kurtuluşa eriştirmedik mi? Veya çocuk iken kaybolduğunda seni bulup teslim etmedik mi? Veya din, şeriat nedir bilmezdin bunları sana gösterip öğretmedik mi?
Senin, peygamberlikten, Kur'ândan, şeriattan habersiz başına buyruk bir kavim içinde tek başına olduğunu, hidayeti arzuladığını görüp seni hidayete erdirmedi mi, insanlığa rehber yapmadı mı, insanları sana yönlendirmedi mi?
Seni hidayetten habersiz bir halde bulup da hidayete iletmedi mi?
Ve seni yol bilmez iken, 'doğru yola yöneltip iletmedi mi?
Seni, (şeriat hükümlerini) bilmezken, (nübüvvet nimeti ile şer'î) yola koymadı mı?
Vahiyden ve kitaptan haberin olmadığı (şaşkın olduğun) halde, sana doğru yolu göstermedi mi?
Şaşkın halde bulup da yol göstermedi mi?
Seni yoldan azmış bulup, doğru yola koymadı mı?
Seni (din hususunda) yol bilmez iken, doğru yola yöneltmedi mi?
Seni şaşırmış bulup, doğru yola eriştirmedi mi?
Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi?
Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?
Seni bir sapık olarak bulup doğruya iletmedik mi?*
Seni yol bilmez bulup yola iletmedi mi?
ve seni yol bilmez iken yola koymadı mı?
Seni şaşırmış bulup, doğru yolu göstermedi mi?
Seni (çocukluğunda) gaaib olmuş bulub da yolunu doğrultmadı mı?
Hem (sen henüz peygamberlik ve şer'î hükümlerden) habersiz iken seni bulup, yol göstermedi mi?
Sonra seni sapmış bir halde bulup da, sonra doğru yola iletmedi mi?
Seni yolunu şaşırmış gördü de doğru yola götürmedi mi? [²]*
Ve seni (kitap ve iman nedir) bilmezken bulup hidayete eriştirmedi mi?*
Seni kitaptan, imandan haberi olmayan (42. Şura: 52) yol bilmez bir kişi olarak bulup da, Kur’an’la tanıştırıp doğru yola iletmedi mi?
Seni, ne yapacağını bilmez bir durumda bulup,1 hak yola iletmedi mi?*
Ve yolunu kaybetmiş görüp seni doğru yola ulaştırmadı mı?
Seni bir arayış ve bocalayış içinde bulup sana vahiyle doğru yolu göstermedi mi? 16/9, 17/9, 27/40
Yine O seni yolunu kaybetmiş bulup doğru yola yöneltmişti.[5779]*
Ve seni bir şaşırmış halde buldu da doğru yolu göstermedi mi?
Seni dinin hükümlerinden habersiz bulup seçerek dosdoğru yola koymadı mı? *
Seni şaşırmış bulup yola iletmedi mi?
Seni şaşkın[*] görüp yol gösterdi.*
Seni dalalette bulup, doğru yolu göstermedi mi?
Sen şaşırmışken O sana yol göstermedi mi?
Seni şaşırmış olarak bulup da kılavuzluğunu üstlenmedi mi?
daħı buldı seni azmıssañ pes ŧoġru yol gösterdi.
Sənin şaşqın (yaxud: uşaq vaxtı Məkkə vadisində azmış) vəziyyətdə tapıb yol göstərmədimi?!
Did He not find thee wandering and direct (thee)?
And He found thee wandering, and He gave thee guidance.(6183)*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |