26 Ocak 2025 - 26 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Tevbe Suresi 90. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vecâe-lmu’ażżirûne mine-l-a’râbi liyu/żene lehum veka’ade-lleżîne keżebû(A)llâhe verasûleh(u)(c) seyusîbu-lleżîne keferû minhum ‘ażâbun elîm(un)

Bedevilerin bir kısmı özür dilemek ve izin almak için geldi, Allah'a ve Peygamberine yalan söyleyenler de oturup kaldı. İçlerinden kafir olanlar, elemli bir azaba uğrayacak.

(Çölde ve köylerde yaşayan göçebe) Bedevilerden (cihada katılmamak için) özür uyduranlar, kendilerine izin verilmesi için gelip (asılsız bahaneler sıralamışlardı). Allah’a ve Elçisine yalan söyleyenler ise (rahatları ve menfaatleri hatırına yerlerinde) oturup kalmışlardı. Onlardan (itiraz, isyan ve) inkâr edenlere pek acı bir azap dokunacaktır.

Ve bu arada, savaştan bağışlanmalarını istemeleri yönünde, arzedilecek birtakım özürleri olan bedevîler, izin almak için peygambere geldiler. Allah'ı ve O'nun elçisini yalanlamaya kalkışanlarsa, sadece evde kalmakla yetindiler. Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlere, pek çetin bir azap gelip çatacaktır.

Bedevî Araplar'dan mazeret beyan edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Rasûlüne ikiyüzlü davranarak yalan söyleyen münafıklar da evlerinde oturup kaldılar. Onlardan kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlere, küfre saplananlara can yakıp inleten müthiş bir azap isabet edecektir.

Bedevilerden özür beyan edenler kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve Peygamberine karşı yalan söyleyenlerse yerlerinde oturdular. Onlardan inkar edenlere acıklı bir azap erişecektir.

Bedevilerden özür belirtenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve elçisine yalan söyleyenler de oturup kaldı. Onlardan inkâr edenlere pek acı bir azab isabet edecektir.

Bedevilerden özür ileri sürenler, Tebük savaşından geri kalmak için kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Rasûlüne yalan söyliyenler de (Yerlerinden kıpırdamayıp) oturdular. Şüphe yok ki, bunlardan kâfir olanlara çok acıklı bir azab isabet edecek.

Bedevilerden özür uyduranlar, gelip kendilerine izin verilmesini istediler. Allah ve Resulünü yalanlayanlar ise, yerlerinde oturup (izin dahi istemediler.) Allah, onlardan kâfir olanların başlarına elem verici bir azap gönderecektir.

Bedevîlerden kendilerine izin verilmesi için özür beyan edenler geldi. Allah'a ve Peygamberine yalan söyleyenler ise, özür bile beyan etmeden geri kalıp oturdular. Onlardan inkâr edenlere, can yakıcı azap gelecektir.

İzin verilmesiyçin, göçebe Araplardan bir takımları, özür göstererek izin almaya geldiler sana, Allah ile, peygamberin yalanlayan kimseler oturmuşlardır, onlardan kâfir olanlara, ağrıtıcı azap var

(Medine çevresindeki çöllerde yaşayan) bedevilerden mazeret öne sürenler, hiç değilse gelip kendilerine (savaşa katılmama) izni verilmesini talep ettiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyen (kabile)ler ise (evlerinde) oturmayı tercih ettiler. Onlardan nankörlükte ısrar edenlere, er geç elim bir azap isabet edecektir.

’Arablardan bir kısmı geldiler ’özür beyân itdiler harbden mu’âfiyet taleb iylediler. Allâh’ı ve rasûlini tekzîb idenler hânelerinde kaldı, bunlardan küfür idenlere ’azâb-ı elîm mukarrerdir.

Bedevilerden, izin almak üzere, özür beyan eden kimseler geldiler. Allah'a ve Peygamberine yalan söyleyenler ise, özür bile beyan etmeksizin geri kaldılar. Onlardan kafir olanlar can yakıcı azaba uğrayacaktır.

Bedevîlerden mazeret ileri sürenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Resûlüne yalan söyleyenler ise (mazeret bile belirtmeden) oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara elem dolu bir azap isabet edecektir.

Bedevîlerden mazeret ileri sürenler kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah ve resulüne inanmayanlar da (münafıklar) oturup kaldılar. Onlardan inkârcı olanlara elem veren bir azap gelecektir.

Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resûlüne yalan söyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara elem verici bir azap erişecektir.

Araplardan özür uyduranlar, izin almak için sana geldiler. ALLAH ve elçisini yalanlayanlar böylece oturdular. İnkarcılarına acı bir azap dokunacaktır.

Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturdular kaldılar. Bunlardan kâfir olanlara acıklı bir azap isabet edecektir.

Bedevîlerden özürbahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler, Allaha ve Resulüne yalân söyleyenler de oturdular, muhakkak bunların kâfir olanlarına elîm bir azab isabet edecek

(Medine çevresindeki çöllerde yaşayan) bedevîlerden mazeret öne sürenler, (hiç değilse) gelip kendilerine (cihada katılmama) izni verilmesini talep ettiler. (Medîne’ye gelmelerinin mümkün olmadığını ileri sürerek) Allah’a ve Resûlü’ne yalan söyleyenler ise (evlerinde) oturup kaldılar (izin dahi istemediler). Onlardan kâfir olanlara elem dolu bir azap isabet edecektir.

Özür beyan eden Bedevi Araplar, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve Resul'üne yalan söyleyenler ise oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara yakında can yakıcı bir azap dokunacaktır.

Bedevilerden özür dermiyan edenler kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allaha ve Resulüne yalan söyleyenler de oturub kaldılar). İçlerinden kâfir olanları pek acıklı bir azâb çarpacakdır.

Ve bedevîlerden özür bahâne edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler; Allah'a ve Resûlüne yalan söyleyenler ise oturdu. Onlardan inkâr edenlere yakında (pek) elemli bir azab isâbet edecektir!

Ve Bedevilerden (sefere katılmamak için) özür belirtenler, (hiç değilse) kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resulüne karşı yalan söylemiş olanlar ise (evlerinde) oturup kaldılar. (Ne özür beyan ettiler ne de izin istediler.) Onlardan (hakikatleri) inkâr etmiş olanlara, acıklı bir azap dokunacaktır.

Allah’ı ve elçisini yalanlayıp oturanlar olduğu gibi, bedevi araplardan savaşa gitmemek için sana özür beyan edip, izin istemeye gelenler var. Gerçekten onların içinden inkâr edenlere acıklı bir azap isabet edecek.

Çöl araplarından bir nicesi engeller ileri sürerek kendilerinin bırakılması için geldiler. Allah’ı, elçisini yalancı sayanlar da geride kaldılar. Allah’ı, elçisini yalancı sayanlar da geride kaldılar. Bunlardan Allah’ı tanımıyanlar acıklı bir azaba uğrıyacaklardır.

Bedevilerden özür dileyenler kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve peygamberine yalan söyleyenler de oturup kaldılar, onlardan kâfir olanlara acıklı azap isabet edecektir.

Özür/mazeret bahane eden bir kısım Bedevîler [A’râb], kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah’a ve elçisine yalan söyleyenler ise (mazeret bile belirtmeden) oturup kaldılar. Onlardan inkâr edenlere can yakıcı bir azap isabet edecektir.

Bedevîlerden savaşa katılmamak için özür belirtenler, (hiç değilse) kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve resulüne yalan söyleyenler ise oturup kaldılar (ne geldiler, ne de özür dilediler). Onlardan küfre sapanlara, elem verici bir azab erişecektir.

Medîne çevresindeki çöllerde göçebe bir hayat süren bedeviler arasından, savaşa katılmalarını engelleyecek geçerli mâzeretleri bulunanlar, kendilerine izin verilmesi için Peygamberin huzuruna kadar geldiler. Öte yandan, Medîne’ye gelmelerinin mümkün olmadığını ileri sürerek Allah’a ve Elçisine karşı yalan söyleyen kabîleler ise, gelip özür beyân etme zahmetine bile katlanmadan, evlerinde oturmayı tercih ettiler. Ama şunu iyi bilin ki, bunların arasından böyle yalan söyleyerek nankörlük edenlere, yakında can yakıcı bir azap erişecektir.

Bedevî Arablar’dan Ma’zeretliler / Özür Beyan Edenler kendilerine izin verilmesi için geldi. Allah’a ve O’nun rasûlüne yalan söylemiş olanlar oturdu. Onlardan inkâr etmiş kimselere acıveren bir azap isabet edecektir.

Mazereti Araplar gelip senden izin rica ederken, Allah'a ve resulüne yalancı diyenler ise çakılıp kaldılar. Bu Araplar içinde bulunan inkarcılar ilerde kıvrandıran acılara maruz kalacaklar...

Medine’de yaşamayan, çöldeki vahalarda yaşayanlardan bazıları, Allah yolunda savaşa gitmemek için mazeret belirterek izin istediler. Yalan söyleyenler ise mazeret bile belirtmeden sizinle savaşa çıkmadılar. Evlerinde oturup kaldılar. Savaşa gitmeyenlerden kâfir olanlara elem dolu bir azap vardır.

Göçebelerden mazeret ileri sürenler, kendilerine izin verilsin diye gelmişlerdi. Allah’a ve Elçisine yalan söyleyenler ise (evlerinde) oturmuşlardı. Onlardan kâfir olanlara yakında elem verici bir azap gelecektir.

Bedevî Araplar bile kendilerine izin verilmesi için özürlerini bildirmeye geldiler de Allah’a ve Rasûlüne yalan söyleyen (bu münâfıklar) oturdular kaldılar. Bunların kâfir olanlarına, mutlaka acıklı bir azap, gelip çatacaktır.

VE BU ARADA savaştan bağışık tutulmaları ¹²² yönünde arzedilecek birtakım özürleri olan bedevîler [Elçi’ye] geldiler; Allah’ı ve O’nun Elçisi’ni yalanlamaya kalkışanlarsa [sadece] evde kalmakla yetindiler. ¹²³ Hakkı inkara yeltenen böylelerine pek çetin bir azap gelip çatacak.

122 Yani, Tebük seferine katılmaktan bağışık tutulmaları yönünde. El-mu‘azzirûn terimi, hem gerçek ve geçerli bir özrü olanları, hem de “asılsız özürl... Devamı..

Özür beyan eden çöl Arapları, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve elçisine yalan söyleyenler ise oturup kaldılar. Onlardan kâfir olanlara acı bir azap dokunacaktır. 3/167, 9/49- 93

BEDEVÎLERDEN mazeret ileri sürenler, hiç değilse gelip kendilerine (savaşa katılmama) izni verilmesini talep ettiler;[¹⁵¹⁰] Allah ve Rasûlü’nü yalanlayanlar ise oturup kaldılar. Onlardan nankörlükte ısrar edenlere, er geç acıklı bir azap dokunacak.

[1510] Ubeyy ve Mücâhid’in alternatif okuyuşları dikkate alındığında, bu âyet şöyle de çevrilebilir: “Kendilerinin savaştan muaf tutulmaları için geçe... Devamı..

(Ey Muhammed) Bedevilerden (iki kabile) özürlerinin gerçek olduğunu kanıtlayarak, -savaşa katılmamak için- senden izin istemeye geldiler (ve izin aldılar) Allah’a ve Resulüne yalan söyleyenler (Münafıklar) ise (ne özür dilediler, ne izin aldılar, cihada katılmadılar, evlerinde) oturup kaldılar. Onlardan kafir olanlara (tevbe edip imana gelmeyen ve küfr üzere ölenlere) elbette ki çok çetin bir azap isabet edecektir.

Bedevilerden mazeret ileri sürenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah’a ve Resûlüne yalan söyleyenler ise (nedensiz) oturup kaldılar. Ve onlardan kâfir olanlara elem dolu bir azap isabet edecektir.

Ve bedevilerden mazeret dermeyan edenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah Teâlâ'ya ve Resûlüne yalanları söyleyenler de oturdular. Onlardan kâfir olanlara elbette ki pek acıklı bir azap isabet edecektir.

Bedevîlerden savaşa katılmamak için özürler uyduranlar, hiç değilse kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Resulüne bağlılık iddiasında yalancı olanlar ise oturdular. Ne geldiler, ne de özür dilediler. O bedevîlerden kâfir olanlar, gayet acı bir azaba mâruz kalacaklardır.

Özür bahane eden bedevi Araplar, kendilerin(in savaşa katılmamasın)a izin verilmesi için geldiler; Allah'a ve Elçisine yalan söyleyenler oturdular. Onlardan inkar edenlere, acı bir azab erişecektir.

A'râbdan ba'zılar ma'zeret dermeyânıyla izin istemeğe (cihâda gitmemek içün) geldiler. [¹] Allâh ve Rasûl'ünü tekzîb idenler de geri kaldılar. Onlardan kâfir olanlara karîben elemli 'azâb isâbet idecekdir.

[1] Tebük gazâsına iştirâk içün da'vet olunan a'râbdan "Esed" "Gatafan" kâbileleri ekâbiri arz-ı mazeeretle izin istemeğe gelmişlerdi.

Mazeret uyduran çöl Arapları, kendilerine izin verilsin diye sana geldiler. Allah’a ve elçisine yalan söyleyenler de oturup beklediler. İçlerinden kâfir olanlar yakında acıklı bir azaba çarpılacaklardır.

Bedevilerden özür beyan eden kimseler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Resulü'ne yalan söyleyenler öte oturup kaldılar. Onlardan kafir olanlara acı bir azap dokunacaktır.

Bedevîlerden özür beyan edenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de evlerinde oturdular.(22) Onlardan kâfir olanların başına acı bir azap gelecektir.

(22) Ne özür beyan ettiler, ne de izin istediler.

Göçebe Arapların özür bahane edenleri kendilerine izin verilmesi için geldiler; Allah'a ve resulüne yalan söyleyenler oturdular. Onların küfre sapanlarına korkunç bir azap erişecektir.

daħı geldi 'uzr dileyiciler arablardan tā destūr virinile anlara. daħı oturdı anlar kim yalan duttılar Tañrı’yı daħı resūlını anlara kim kāfir oldılar anlardan 'aźāb aġrıdıcı.

Daḫı geldi ‘öẕrleri olan A‘rābīlerden, ḥattā sen anlara destūr viresin. Daḫıoturdı ol kişiler ki yalanladılar Tañrı Ta‘ālā, daḫı resūlini. Yitişse gerek olkişiler ki kāfir oldı anlardan ulu ‘aẕāb.

Bədəvilərdən (Təbuk döyüşünə getməmək üçün) izin almağa üzrxahlar gəldi. Allaha və Onun Peyğəmbərinə yalan söyləyənlər isə (üzr belə istəməyib evlərində) oturdular. Onlardan kafir olanlara şiddətli bir əzab üz verəcəkdir.

And those among the wandering Arabs who had an excuse came in order that permission might be granted them. And those who lied to Allah and His messenger sat at home. A painful doom will fall on those of them who disbelieve.

And there were, among the desert Arabs (also), men who made excuses and came to claim exemption; and those who were false to Allah and His Messenger (merely) sat inactive(1342). Soon will a grievous penalty seize the Unbelievers among them.

1342 Not only had the Hypocrites a nest in Madman, but their tactics affected some of the village or desert Bedouins, who loved war and would have fol... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.