Radû bi-en yekûnû me’a-lḣavâlifi vetubi’a ‘alâ kulûbihim fehum lâ yefkahûn(e)
Onlar, oturup kalanlarla beraber olmaya razı olmuşlardır ve kalplerine mühür vurulmuştur onların, muhakkak ki onlar anlamazlar.
(Münafıklar cihaddan ve din yolunda sorumluluktan kaçarak) Geri kalıp (evinde oturanlarla) birlikte olmayı uygun bulmuşlardır. Onların kalpleri mühürlenip damgalanmıştır, (bundan dolayı artık onlar "Hayat; iman ve cihaddır" gerçeğini) anlayamaz ve kavrayamaz (olmuşlardır).
Geride kalanlarla beraber olmaya istekli çıktılar da, bu yüzden onların kalpleri mühürlendi; öyle ki artık hakkı kavrayamazlar.
Geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular ve kalplerine mühür vuruldu. Onlar artık anlamazlar.
(Savaştan) Geri kalanlarla birlikte olmayı seçtiler. Onların kalbleri mühürlenmiştir. Bundan dolayı kavrayıp-anlamazlar.
Kadınlarla beraber olmaya razı oldular. Onların kalbleri üzerine nifak damgası vuruldu. Artık onlar, cihaddaki saadeti ve geri kalmaktaki şekaveti anlayamazlar.
Savaşta geri kalan zayıf kişiler ve kadınlarla beraber olmaya razı oldular. Çünkü kalpleri mühürlenmiştir, artık anlamıyorlar.
Geride kalan kadınlarla beraber bulunmaya razı oldular. Artık kalpleri mühürlenmiştir ve bu yüzden anlamazlar.
Geride kalanlarla kalmak istemişlerdi, gönülleri damgalandı, onlar anlamıyorlar
Onlar (kalplerindeki nifaktan dolayı) evlerinde oturan güçsüzlerle (kadınlarla ve çocuklarla) birlikte (geri) kalmaya razı oldular. (Bunun için) kalplerine mühür vuruldu. Artık onlar anlayamazlar.
Geride kalmağı tercîh idenlerin kalbleri mühürlenmişdir. Bir şey anlamazlar.
Geri kalan kadınlarla beraber bulunmaya razı oldular. Kalbleri kapanmıştır, bu yüzden anlamazlar.
Onlar geride kalan (kadın ve çocuk)larla birlikte olmaya razı oldular ve kalpleri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.
Geride kalanlarla beraber olmayı yeğlediler de kalpleri mühürlendi; artık anlayıp kavrayamazlar.
Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine mühür vuruldu. Bu yüzden onlar anlamazlar.
Geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular. Sonunda kalpleri mühürlendi. Bundan ötürü anlayamazlar.
Onlar, oturanlarla beraber oturmaktan hoşlandılar. Kalblerine mühür vuruldu. Bundan dolayı onlar anlayışsızdırlar.
Kadınlarla beraber olmaya razı oldular, kalplerinin üzeri tab edildi, artık onlar gayeyi fehmetmezler
(Munâfıklar cihada katılmamak için,) evlerinde oturan güçsüzlerle (kadınlarla ve çocuklarla) birlikte (geri) kalmaya razı oldular. (Cüz’î irâdeleriyle, kendilerinin tercih etmiş olduğu sapkınlık üzere bırakılarak) kalplerine (manen) mühür vuruldu. (Hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf etmedikleri müddetçe) artık onlar (hakkı) anlamazlar.
Onlar oturanlarla beraber olmalarını hoş gördüler. Kalblerine mühür vurulmuş onların. Bundan dolayı onlar (cihâdda olan hikmeti, gaayeyi, Resule muvaafakatdaki seâdeti, ondan geri kalmanın şekâavetini) iyice anlamazlar.
Geride kalan (kadın)larla berâber olmaya râzı oldular ve (isyanlarındaki ısrarları yüzünden) kalbleri mühürlendi; artık onlar (hakkı) anlamazlar!
Onlar geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular ve böylece kalblerinin (akıl, idrak, duygu, düşünce ve karar verme gibi fonksiyonları gerçekleştiren beyinlerinin) üzerine (münafık olduklarına dair bir) damga (manevi işaret) vuruldu. Artık onlar (gerçeği) kavramaya çalışmıyorlar! *
Onlar geride kalanlarla birlikte oturmaya razı oldular. Bundan dolayı onların kalpleri kapatıldı ki, bundan sonra onlar hiç anlamazlar.
Onlar arkada kalanlarla birlikte kalmayı uygun buldular. Onların yürekleri körletildi. Artık onlar iyice anlamazlar.
Onlar geri kalanlarla beraber bulunmaya razı oldular, kalplerine nifak mührü vuruldu. Artık onlar anlamazlar.
Onlar geride kalanlarla/kadın ve çocuklarla, beraber olmaya razı oldular. Böylece kalpleri mühürlendi. Artık onlar hiç anlamazlar.
(Savaştan) Geri kalan (kadınlar) ile beraber olmaya razı oldular. Onların kalpleri mühürlenmiştir, bu yüzden anlamazlar.
Böylece, Allah yolunda savaşmaktan kaçarak, geride kalan çocuk ve kadınlarla oturmayı içlerine sindirebildiler. Bu yüzden de, kalplerine öyle bir mânevîmühür vuruldu ki, artık hiçbir gerçeği duyamaz, kendilerine sunulan hiçbir hakîkati idrâk edemez hâle geldiler.
Geride Kalanlar’la birlikte olmaya razı oldular. Kalblerine mühür vuruldu. Artık fıkıh etmezler / inceden inceye düşünmezler / anlamazlar;
Yani geride, karıları yanında olmak istiyorlar. Onların ferasetleri köreltildi: bu yüzden kafaları çalışmıyor...
Onlar Allah yolunda mücadelede geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular. Böylece onları kalbinde olanlarla birlikte kabul edip ön yargılarıyla mühürledik. Artık onlar kalplerindeki ön yargılarını değiştirmedikçe gerçekleri anlayamazlar.
Geride kalan kadınlarla birlikte olmaya (kalmaya) razı oldular; (bu nedenle) onların kalplerine mühür vuruldu. [*] Artık (gerçeği) anlamazlar.
Onlar, oturan (kadın ve çocuklarla) beraber olmayı tercih ettiler. Böylece onların kalpleri mühürlendi. Ama onlar bunu bir türlü anlamıyorlar.
Evet onlar savaşa katılmak yerine geride kalanlarla birlikte olmaktan hoşnut oldular, böylece kalplerine mühür basıldı artık gerçeği kavrayamazlar. 9/81, 48/11
Kadınlarla birlikte (geride kalmış) olmaya razı oldular; sonunda kalplerine mühür basıldı:[¹⁵⁰⁶] artık onlar (bunun ne anlama geldiğini) kavrayamazlar.[¹⁵⁰⁷]
Geride kalanlarla birlikte oturmaya razı oldular, (geçerli bir mazeret göstermeden, cihad’dan ve Allah Resulü ile birlikte Allah yolunda savaşa çıkmaktan kaçındıkları için de) Onların kalplerine mühür vuruldu. Artık onlar (sevap ile günah ve iman ile küfür arasındaki farkı) idrak etme şuurundan yoksun kalan bir topluluktur, (tevbe ve bağışlanma dilemeyi hiç hatırlarına getirmezler ve bunun cezasını -cehennem ateşini- hak etmiş olurlar)
Geride kalanlarla (kadın ve çocuklarla) beraber kalmaya râzı oldular, kalbleri mühürlendi ve artık onlar anlamazlar.
Onlar, geriye kalanlar ile beraber olmaya razı oldular ve onların kalpleri üzerine mühür vurulmuştur. Artık onlar güzelce anlayamazlar.
Savaştan geri kalan kadınlarla birlikte oturmaya razı oldular. Kalplerine mühür vuruldu, artık onlar (cihattaki hikmeti, Resullullaha itaat etmedeki mutluluğu) anlayamazlar. [47, 20; 33, 19]
Geride kalan kadınlarla beraber olmağa razı oldular, kalbleri mühürlendi, artık onlar anlamazlar.
Onlar, geri kalanlar ile (ma'lûller ve kadınlarla) berâber olmağa râzı oldılar ve kalbleri üzerine nifâk mühri uruldı. Hiç bir şeyi fehm itmezler.
Muhaliflerle birlikte kalmak onlara pek hoş gelir. Kalpleri üzerinde yeni bir yapı oluşur; artık anlayamazlar.
Geri kalan aciz kadınlarla beraber olmaya razı oldular. Kalpleri kapanmıştır. Bu yüzden anlamazlar.
Onlar geride kalanlarla birlikte olmaya razı oldular. Onun için kalpleri mühürlendi; artık birşey anlamazlar.
Geride kalan kadınlarla beraber olmayı yeğlediler. Kalpleri üzerine mühür basılmıştır. Artık anlayıp kavrayamazlar.
ħoşnūd oldılar kim olalar [100b] girü ķalıcılar ile daħı mühr urınıldı. göñülleri üzere pes anlar añlamazlar.
Rāżī oldılar muḫālifler‐ile olalar, daḫı mühr urıldı yürekleri üstine.Pes anlar fehm eylemezler.
Onlar arxada qalanlarla (qadınlar, uşaqlar və xəstələrlə) bir yerdə qalmağı özlərinə rəva bildilər. Onların ürəkləri möhürlənmişdir, buna görə də (Allahın öyüd-nəsihətini, cihadın savabını, ondan boyun qaçırmağın rəzalətini) anlamazlar.
They are content that they should be with the useless and their hearts are sealed, so that they apprehend not.
They prefer to be with (the women), who remain behind (at home)(1339): their hearts are sealed and so they understand not.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |