3 Aralık 2024 - 2 Cemaziye'l-Ahir 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Tevbe Suresi 86. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iżâ unzilet sûratun en âminû bi(A)llâhi vecâhidû me’a rasûlihi-ste/żeneke ulû-ttavli minhum ve kâlû żernâ nekun me’a-lkâ’idîn(e)

Allah'a inanın ve Peygamberinin maiyetinde savaşın diye bir sure indirilince içlerinden malı, kudreti olanlar, senden izin isterler ve bırak bizi de oturanlarla kalalım derler.

"Allah’a (tam ve sağlam) inanın ve O’nun Elçisi ile beraber cihada çıkın" diye (Kur’an’dan) bir sure indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar (dünyalık rahat, menfaat ve makam peşinde koşanlar), Senden izin isteyip: "Bizi bırakıver de oturanlarla birlikte olalım (hayatımızı ve çıkarlarımızı riske atmayalım)" deyip (bozuk niyetlerini ve mahiyetlerini ortaya koyacaklardır).

Allah'a iman edin ve peygamberiyle birlikte savaşın, diyen bir sûre indiği zaman, onlardan servet sahipleri, senden izin isterler. Bizi bırak ta, savaştan geri kalanlarla birlikte kalalım derler.

“Allah'a iman edin, Rasûlüyle birlikte hayatlarınızı ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihad edin, savaşın” diye bir sûre indirildiği zaman onlardan savaşa katılmaya güçleri yetebilecek olanlar senden izin istediler.
“Bırak bizi, savaşa giden orduya katılma mükellefiyetleri olmayan, sakatlar, düşkünler, hastalar, mazeret sahipleri ve çoluk çocukla beraber biz de burada kalalım” dediler.

"Allah'a iman edin ve Peygamberiyle birlikte cihad edin" diye bir sure indirildiğinde, onlardan varlık sahibi olanlar senden izin istediler ve: "Bizi bırak, oturanlarla birlikte olalım" dediler.

'Allah'a iman edin, O'nun elçisi ile cihada çıkın' diye bir sûre indirildiği zaman onlardan servet sahibi olanlar, senden izin isteyip: 'Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım' dediler.

“Allah'a iman edin ve Rasûlünün maiyyetinde cihada gidin” diye bir süre indirildiği zaman, içlerinde servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve : “- Bırak bizi oturanlarla beraber olalım” dediler.

“Allah’a inanın ve Resulü (elçisi) ile beraber savaşın” diye bir sure indiğinde, onlardan güç sahibi olanlar senden izin istediler. Ve: “Bizi bırakın, oturanlarla beraber olalım” dediler.

“Allah'a inanınız ve Peygamberinin yanında savaşınız” diye bir sûre indirildiği zaman, onların güçlüleri savaşa gitmemek için senden izin isterler ve “Bizi bırak, oturanlarla beraber kalalım” derler.

«Allaha inanınız, peygamberle birlikte savaşa çıkın!» diye bir sûre inince, onların zenginleri senden izin istemekte, «Bizi bırak oturalım» demektedirler

“Allah'a (yürekten) iman edin ve resulü ile birlikte cihada katılın” direktifini içeren bir pasaj/ayet indiğinde onların içinde servet sahibi olanlar senden izin isteyerek: “Bizi bırak evlerinde oturan (şu kadınlarla, çocuklarla ve hasta)larla birlikte kalalım” demişlerdi.

Ânlara Allâh’a îmân itmeleri ve rasûli ile muhârebeye gitmeleri hakkında sûre nâzil oldığı vakit içlerinden en zenginleri senden mu’âfiyet istid’â itdiler "Bizi burada kalanlar ile bırak" didiler.

"Allah'a inanın ve Peygamberinin yanında savaşın" diye bir sure inmiş olsa, onların gücü yetenleri sizden izin isterler ve "Bizi bırak oturanlarla beraber kalalım" derler.

“Allah’a iman edin ve Resûlü ile birlikte cihat edin” diye bir sûre indirildiğinde, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve “Bizi bırak da oturup kalanlarla birlikte olalım” dediler.

“Allah’a iman edin ve resulünün maiyetinde cihad edin” buyruğunu içeren bir sûre indirildiğinde, içlerinde imkânı olanlar bile kalmak için senden izin istediler ve “Bırak bizi, kalanlarla birlikte olalım” dediler.

«Allah'a inanın, Resûlü ile beraber cihad edin» diye bir sûre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve: Bizi bırak (evlerinde) oturanlarla beraber olalım, dediler.

"ALLAH'a inanın, elçisiyle birlikte cihad edin," diye bir sure indiği zaman, onların güçlü ve varlıklı olanları bile senden izin istediler ve, "Bizi bırak oturanlarla beraber olalım," dediler.

"Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin." diye bir sûre indirildiği zaman, içlerinden mal mülk sahibi olanlar senden izin istediler ve "Bırak bizi oturanlarla beraber oturalım." dediler.

Allaha iyman edin ve Resulünün maiyyetinde cihada gidin diye bir Sûre indirildiği zaman içlerinde servet sahibi olanlar senden izin istediler ve «bırak bizi oturanlarla beraber olalım» dediler

“Allah’a îmân edin ve Peygamberiyle birlikte cihat edin” diye bir sûre gönderildiğinde, onlardan servet sahibi olanlar senden izin istediler ve “Bizi bırak, (cihada katılmayalım evde) oturanlarla birlikte olalım” dediler.

“Allah'a iman edin, Resulü ile birlikte cihad edin.” diye bir sure indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler: “Bırak bizi oturanlarla beraber oturalım.” dediler.

«Allaha îman edin, Resulünün maiyyetinde cihâda gidin» diye bir sûre indirildiği zaman içlerinden servet saahibi olanlar senden izin isteyib: «Bırak bizi, (harbe gidemeyib) oturanlarla beraber olalım» dediler.

“Allah'a îmân edin ve Resûlü ile berâber cihâd edin!” diye bir sûre indirildiğinde, içlerinden servet sâhibi olanlar, senden izin istedi ve: “Bizi bırak, (evlerinde) oturan(kadın)larla berâber olalım!” dediler.

Ve “Allah’a iman edin ve Resulü ile birlikte (Allah yolunda her türlü) gayreti gösterin.” diye bir Sûre (mesaj) indirildiğinde, onlardan servet sahibi olanlar (durumu müsait olanlar bile) senden izin isteyerek “Bizi bırak da oturup kalanlarla birlikte olalım” derler.

Allah’a inanmaları ve Allah yolunda savaşmaları için bir sure indirildiğinde, gerçekten savaşabilecek güçte oldukları halde senden, “Bırak bizi, oturanlarla beraber oturalım” diyerek izin isteyenler var.

Allah’a inanın, elçisinin yanında din uğrunda savaşın" diye bir sure bildirilince içlerinden varlıklı olanlar senin uygununu isterler: "Bırak bizi de geri kalanlarla birlikte kalalım" derler.

«— Allah/a iman getirin, peygamberi ile beraber duruşun» diye tamamen veya kısmen bir sure indirildi mi? Münafıklardan servet sahipleri [⁷] senden izin isterler, «— Bizi bırak da oturanlarla beraber bulunalım» derler.

[7] Veya münafıkiynin ele başları.

“Allah’a inanınız ve O’nun elçisiyle beraber cihat ediniz!” diye bir sûre indirildiği zaman, içlerinden servet sahibi olanlar [ulû’t-tavl] gelip senden izin istediler ve “Bırak bizi biz de oturanlarla beraber kalalım!” dediler.

“Allah'a iman edin ve peygamberi ile birlikte cihad edin” diye bir sure inmiş olsa, onların gücü yetenleri sizden izin isterler ve “Bizi bırak da oturanlarla beraber kalalım” derler.

“Allah’a yürekten boyun eğerek iman edin ve Elçisiyle birlikte Allah yolunda cihâda katılın!” diye bir ayet indirildiği zaman, içlerinde servet sahibi olanlar bile, “Bizi bırak da, evlerinde oturan şu kadın ve çocuklarla birlikte kalalım!” diyerek senden izin istemişlerdi.

Bir de, “Allah’a iman edin, O’nun rasûlünün yanında cihad edin!” diye bir sûre indirildiği zaman onlardan Tavl / Güç sahipleri senden izin istedi.
“Bizi bırak; Oturanlar’la birlikte kalalım!” dediler.

" Allah'a inanın, resulünün yanında olun " şeklinde bir sûre indirildi mi, biraz varlıklı olanları senden müsaade isteyip: " bizi, çağ dışı sayıver de oturalım " derler.

Münafıklara: "Allah’a iman edin! Resulü ile birlikte Allah yolunda mücadele edin!" diye bir sure gönderildiğinde, servet sahibi olanlar senden izin isteyerek: "Bizi bırak! Oturup kalanlarla birlikte olalım!" dediler.

(Onlara) “Allah’a inanın, Elçisi ile birlikte [cihad] edin (fedakârlık yapın)!” diye bir sure indirildiği zaman, içlerinden servet sahibi olanlar senden izin istemişler ve “Bizi bırak; (evlerinde) oturanlarla birlikte olalım.” demişlerdi.

O (münafıkların) içlerinden, servet sahibi olanlar; “Allah’a inanın ve Elçisiyle beraber savaşın!” diye bir sûre indirilince, senden izin istediler ve: “Bizi bırak! Biz oturan (kadın ve çocuklarla) beraber oturalım.” dediler.

[Gerçekten de hakkı inkar ediyor onlar:] çünkü, vahiy yoluyla: “Allah’a inanın ve O’nun Elçisi’yle beraber [O’nun yolunda] savaşın” diye çağrıldıklarında, ¹¹⁹ onlardan [savaşa katılmaya] pekala güç yetirebilecek durumda olanlar [bile], “bizi bırak, evde kalanlarla birlikte kalalım” diyerek senden izin istediler. ¹²⁰

119 Lafzen, “bir sure indirildiğinde”. Sûre sözcüğü burada “vahyedilen mesaj” anlamınadır (bkz. 47:20’de 25. not).120 Yani, kadın ve çocuk gibi savaşa... Devamı..

‘Allah’a iman edin ve O’nun Elçisiyle beraber cihat edin’ diye bir sure indirilse; onlardan imkân sahibi olanlar bile: ‘Bırak bizi oturanlarla beraber olalım!’ diyerek senden izin isterler. 3/167, 9/42- 81- 93, 33/9...20

Hem, ne zaman “Allah’a güvenip iman edin ve Elçisiyle birlikte cihad edin!” diyen bir pasaj[¹⁵⁰⁴] indirilse; içlerinden durumu gayet müsait olanlar (bile) senden izin isteyerek derler ki: “Bırak bizi, oturanlarla birlikte oturalım!”[¹⁵⁰⁵]

[1504] Lafzen: “sûre”. Burada kastedilenin sonradan kazandığı anlamıyla “sûre” olmayıp “pasaj” anlamına geldiği açıktır. [1505] Bu âyette izin iste... Devamı..

(Ey Muhammed) "Allah’a iman edin, Resulü ile beraber cihad edin" diye bir sure indirildiği zaman, içlerinden servet sahibi olanlar senden izin istediler ve "Bizi bırak, (savaşa gitmeyip) geride kalanlarla (çoluk çocuğumuzla) beraber olalım" dediler.

Allah’a iman edin ve Resûlü ile birlikte cihat edin diye bir sûre indirildiğinde, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve "Bizi bırak da oturup kalanlarla birlikte olalım" dediler.

Allah Teâlâ'ya imân edin ve peygamberinin mâiyetinde cihadda bulunun diye bir sûre indiği zaman, onlardan kudret ve servet sahipleri senden izin dilediler ve, «Bizi bırak, oturanlar ile beraber olalım,» dediler.

“Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin. ” diye bir sûre indiği zaman, onlardan servet ve imkân sahibi kimseler senden sefere katılmamak için izin istediler ve “Bırak, biz de evlerinde oturan kadınlar ve özürlülerle birlikte oturalım” dediler.

Allah'a inanın, Elçisiyle beraber cihadedin! diye bir sure indirildiği zaman içlerinden servet sahibi olanlar, senden izin istediler: "Bizi bırak, oturanlarla beraber oturalım." dediler.

Eğer Allâh'a îmân idin ve ve rasûlüyle berâber cihâd idin diye br sûre nâzil olsa onların zengînleri senden izin ister ve: "Bizi bırak da geride kalanlar ile berâber olalım" dirler.

Allah’a inanıp güvenin, elçisiyle beraber mücadele (cihad) edin” diye bir sure indirilse onların varlıklı olanları hemen senden izin ister ve “Bırak da oturanlarla birlikte biz de kalalım” derler.

Allah'a iman edin ve O'nun Resulü'nün yanında cihad edin! diye bir sûre indirilse; onlardan gücü yetenler: 'Bizi bırak, oturanlarla beraber olalım!' diyerek senden izin isterler.

“Allah'a iman edin ve Onun Resulüyle birlikte cihad edin” diye bir sûre indirildiğinde, onlardan gücü ve imkânı yerinde olanlar senden izin istediler ve “Bizi bırak da evlerinde oturanlarla birlikte kalalım” dediler.

"Allah'a inanın, O'nun resulüyle yan yana cihat edin!" anlamında bir sure indirildiği zaman, onların imkân ve servet sahibi olanları, senden izin isteyerek şöyle demişlerdi: "Bırak bizi, oturanlarla beraber olalım!"

daħı ķaçan indürinildi bir sūret kim “įmān getürüñ Tañrı’ya daħı dürişüñ çalışuñ yalavacı-y-ıla bile” destūr diledi saña baylıķ isleri anlardan daħı eyittiler “ķo bizi olalum oturıcılar-ile.”

Ḳaçan bir sūre inse Ḳur’āndan, eyidilse özlerine: Īmān getürüñüz TañrıTa‘ālāya, daḫı ġazālıḳ eyleñüz resūlu’llāh bile. Destūr ister senden bay kişi‐ler olardan. Eydürler: Ḳoy bizi oturalum oturanlar bile.

“Allaha iman gətirin, Onun Peyğəmbəri ilə birlikdə vuruşun!” – deyən bir surə nazil edildiyi zaman aralarında sərvət sahibi olanlar səndən izin istəyib: “Qoy biz də (döyüşə çıxmayıb evdə) oturanlarla bir yerdə qalaq!” – deyərlər.

And when a surah is revealed (which saith ) : Believe in Allah and strive along with His messenger, the men of wealth among them still ask leave of thee and say : Suffer us to be with those who sit (at home).

When a Sura comes down, enjoining them to believe in Allah and to strive and fight along with His Messenger, those with wealth and influence among them ask thee for exemption, and say: "Leave us (behind): we would be with those who sit (at home)."


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.