9 Kasım 2024 - 7 Cemaziye'l-Evvel 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Tevbe Suresi 81. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Feriha-lmuḣallefûne bimak’adihim ḣilâfe rasûli(A)llâhi vekerihû en yucâhidû bi-emvâlihim veenfusihim fî sebîli(A)llâhi ve kâlû lâ tenfirû fî-lharr(i)(k) kul nâru cehenneme eşeddu harrâ(an)(c) lev kânû yefkahûn(e)

Allah'ın Peygamberine muhalefet edenler, savaşa çıkmayıp oldukları yerde oturup kalmalarına sevindiler ve mallarıyla, canlarıyla, Allah yolunda savaşmak, onlara zor ve kötü geldi de bu sıcakta savaşa çıkmayın dediler. De ki: Cehennem ateşi, daha da sıcak; bir anlasalar şunu.

Allah’ın Elçisine muhalif olarak (cihaddan) geri kalanlar, (evlerinde) oturup-kalmalarına ferahlanıp sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehdetmeyi (çaba harcamayı) çirkin ve tehlikeli görerek (çevrelerine): "Bu sıcakta (sefere) çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir." Keşke bir kavrayıp-anlasalardı.

Geride kadın ve çocuklarla bırakılan bu münafık kimseler, Allah elçisinin sefer için ayrılmasının ardından, kendilerinin savaştan uzak kalmalarına sevindiler. Çünkü Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşmak düşüncesi, bunların hoşuna gitmiyor ve hatta birbirlerine “Bu sıcakta savaşa çıkmayın” diyorlardı. De ki: “Cehennem ateşi, çok daha sıcaktır.” Tabii bu gerçeği kavrayabilirlerse.

Savaşa giden orduya katılmayan münâfıklar, Allah'ın Rasulüne muhalefet edip, cephe gerisinde evlerinde oturup kalmaları sebebiyle sevindiler. Allah yolunda, İslâm uğrunda mallarını, servetlerini, canlarını ortaya koyarak cihad etmeyi, savaşmayı hoş karşılamadılar.
“Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler.
“Cehennem ateşi daha sıcaktır” de. Keşke anlamış olsalardı.

bk. Kur’an-ı Kerim, 4/56; 70/15-16, 19-22; en-Nüket ve’l-uyûn, 2/386-387.

Geride kalanlar Allah'ın Peygamberine muhalefet ederek oturup kalmalarına sevindiler, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar ve: "Sıcakta savaşa çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennemin ateşi daha sıcaktır." Keşke anlayabilselerdi.

81.İbnu Cerir`in Abdullah bin Abbas (r.a.)`tan riayet ettiğine göre Resulullah (a.s.) Müslümanlardan kendisiyle birlikte Tebük savaşına çıkmalarını is... Devamı..

Allah'ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek: 'Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın' dediler. De ki: 'Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir.' Bir kavrayıp-anlasalardı.

Tebük savaşına iştirak etmeyip geri kalan münafıklar, Rasûlüllah'a muhalefet ederek oturup kalmalarıyla sevindiler. Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele etmeyi çirkin gördüler ve; “- Bu sıcakta harbe çıkmayın” dediler. De ki: “- Cehennemin ateşi daha sıcaktır. Fakat gidecekleri yeri bilseler!...”

Savaştan geride bırakılanlar, Resulullah’a muhalefet ederek geride oturmakla sevindiler. Malları ve canları ile Allah yolunda cihad etmek istediler. “Sıcakta akın etmeyin” dediler. De ki: “Cehennem ateşi daha çok sıcaktır.” Keşke idrak edebilseler!

Allah'ın Peygamberine muhalefet etmek için savaştan geri kalanlar, yerlerinde oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler ve “Bu sıcakta savaşa gitmeyiniz” dediler. De ki: “Cehennem ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı!

Evlerinde kalanlar, Allahın peygamberinin ardından sevindiler, mallariyle, canlariyle Allah yolunda savaşmaktan çekindiler: «Sıcaklarda savaşa çıkmayınız» dediler, de ki: «Bilmiş olsalardı, cehennem ateşi daha katı sıcaktır

Allah'ın Resulüne muhalefet ederek (Tebük seferine çıkmayıp) geri kalanlar, (Medine'de) oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi ve: “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. (Onlara) de ki: “Cehennemin ateşi sıcaklık bakımından (bundan) daha şiddetlidir.” Keşke (gerçeği) anlasalardı.

Tebük Seferi’ne, meşru mazeretleri olmadan bir takım temelsiz bahanelerle katılmayıp Hz. Muhammed’i ve arkadaşlarını yalnız bırakan o günün sözde Müsl... Devamı..

Hâne-nişîn olanlar rasûlün arkasından gelmemekden memnûn oluyorlardı. Emvâl ve nefisleri ile fîsebîli(A)llah muhârebe itmek istemiyorlardı "Bu sıcakda muhârebeye gitmeyiniz" diyorlardı, ânlara di ki: "Cehennemin ateşi daha şedîddir." Fakat anlayabilseler!

Allah'ın Peygamberinin hilafına geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallariyle ve canlariyle cihat hoşlarına gitmedi. "Sıcakta savaşa çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır." Keşke bilseydiler!

Allah’ın Resûlüne karşı gelerek (sefere çıkmayıp) geri bırakılanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmedi ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlasalardı.

Allah’ın Resulünün çağrısına uymayarak seferden geri kalanlar yerlerinden ayrılmamış olmaktan dolayı sevinç duydular; canlarıyla mallarıyla Allah yolunda savaşmak istemediler, üstelik “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennem ateşi çok daha sıcaktır” anlayabilselerdi!

Allah'ın Resûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; «bu sıcakta sefere çıkmayın» dediler. De ki: «Cehennem ateşi daha sıcaktır!» Keşke anlasalardı!

Geride kalanlar, ALLAH elçisinin ardındaki yerlerini beğendiler, ALLAH yolunda paralarıyla, canlarıyla çaba göstermekten hoşlanmadılar ve: "Bu sıcakta harekete geçmeyin," dediler. "Cehennem ateşi daha sıcaktır," de. Bir anlasalardı!

Savaştan geri kalan münafıklar, Resulullah'ın hilafına, onun savaşa gitmesine karşılık, oturup kalmalarıyla ferahladılar ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmekten hoşlanmadılar, üstelik "Bu sıcakta savaşa gitmeyin." dediler. De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır." Keşke anlayabilselerdi.

Arkada kalanlar Resulullah hılâfına olarak oturub kalmalariyle ferahlandılar, Allah yolunda mallariyle, canlariyle mücahid olmayı hoşlanmadılar, bu sıcakta seferber olmayın dediler, de ki Cehennem ateşi daha sıcak, fakat duysalardı

Allah Resûlü’ (nün emri) ne muhalefet ederek (Tebûk seferine gitmeyip, cihattan) geri kalan (munâfık) lar, (Medine’de kalıp) oturmalarıyla sevindiler. Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşmayı kerih gördüler de, “Sıcakta sefere çıkmayın!” dediler. (Onlara) de ki: “Cehennemin ateşi daha sıcaktır!” (Bu gerçeği) bir anlasalardı!

Allah'ın Resûlüne muhalefet ederek geride kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Mallarıyla, canlarıyla cihad etmekten hoşlanmadılar. Bir de, “Bu sıcakta savaşa çıkmayın.” dediler. De ki: “Cehennem ateşi daha sıcaktır.” keşke anlasalardı!

Allahın peygamberine muhaalefet için (savaşdan) geri kalan (münafık) lar (memleketlerinden çıkmayıb) oturmalarıyle sevindi (ler), Allah yolunda mallariyle, canlariyle cihâd etmeyi çirkin gördüler ve: «Bu sıcakda harbe çıkmayın» dediler. De ki: «Cehennemin ateşi daha sıcak». İyice bilmiş olsalardı...

(Tebük Seferinden) geride bırakılan (münâfık)lar, Allah Resûlüne muhâlefet ederek(sefere çıkmayıp) oturmalarıyla sevindi(ler); mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihâd etmekten hoşlanmadılar ve: “Bu sıcakta sefere çıkmayın!” dediler. De ki: “Cehennem ateşi sıcaklık cihetiyle daha çetindir!” Eğer anlasalardı!

Allah’ın Resulü’ne muhalefet ederek geri kalanlar, (Medine’de) oturup kalmalarına sevindiler. Ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla gayret etmekten hoşlanmadılar ve (birbirlerine) “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. (Resulüm, onlara) de ki: “Cehennemin ateşi sıcaklık bakımından daha şiddetlidir.’’ Eğer anlasalardı. *

(*) Tebük Seferi’ne, meşru mazeretleri olmadan bir takım temelsiz bahanelerle katılmayıp Hz. Muhammed’i ve arkadaşlarını yalnız bırakan o günün sözde ... Devamı..

(Savaşa) Muhalefet edenler, savaşa giden Allah’ın elçisinin arkasından (savaşa gitmeyip) oturduklarına sevindiler. Onlar malları ve canları ile Allah yolunda mücadele etmekten hoşlanmadılar. Sonra insanlara “Bu sıcakta savaş için çıkmayın” dediler. Eğer anlayabilirlerse! Onlara deki “Cehennem sıcağı bundan daha şiddetlidir.”

Allah’ın elçisine karşı gelmek için geride kalıp oturanlar sevindiler. Allah uğrunda mallarıyla, canlarıyla savaşmaktan tiksindiler. "Bu sıcakta çıkmayın" dediler. De ki: "Cehennem’in ateşi daha sıcaktır." Bunu bir kavrasalardı.

Resûlullahın hilâfında olarak [²] Medine/de oturup kakmak ile Tebük/ten geri kalanlar sevindiler, Tanrı yolunda mallarıyle, canlarıyle duruşmayı istemediler. Birbirlerine «— Sıcakta gazaya çıkmayınız» dediler. Onlara de ki Cehennem ateşi daha sıcaktır, bilselerdi geri kalmazlardı.

[2] Veya Resûlullahtan sonra.

Allah’ın elçisinin hilafına geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihat etmek hoşlarına gitmedi, “Sıcakta sefere çıkmayınız” dediler. De ki: “Cehennem ateşi daha sıcaktır.” Keşke bu gerçeği kavrayabilselerdi!

Allah resulüne karşı olarak geride kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihat hoşlarına gitmedi. “Sıcakta savaşa çıkmayın” dediler. De ki: “Cehennem ateşi daha sıcaktır.” Keşke anlayabilseler!

Sudan bahanelerle Tebük seferinden geri kalan bu münâfıklar, Allah Elçisinin açık emrine rağmen cihâddan kaytarıp evlerinde oturdukları için, epey sevindiler. Zaten mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihâd etmekten hiç hoşlanmıyor, birbirlerine, “Bu sıcakta sefere çıkmayın!” diyorlardı. Onlara de ki: “Evet ama, cehennem ateşi çok daha sıcaktır!” Keşke bunu kavrayabilselerdi!

Allah’ın rasûlünün hilafına (aksine) Geride Kalıp Oturanlar sevindiler. Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla (çalışıp) cihad etmeyi sevmediler:
“Sıcak’ta sefere (savaşa) katılmayın!” dediler. De ki:
“Cehennem’in ateşi sıcaklık olarak en şiddetlidir”. Keşke ince düşünüp anlıyor olsalardı!

Bakıyorum da Allah resulünün çabalarına inat oturma eylemini sürdüren gericiler pek neşeli. Bu adamlar, sefer için, mallarıyla canlarıyla mücadeleye yanaşmadıkları gibi: " Bu sıcakta sakın sefere çıkmayın " diyorlar. Sen de: " Cehennem ateşi daha sıcak " deyiver, akılları alıyorsa tabi.

Allah’ın Resulüne karşı gelerek sefere çıkmayıp geri kalanlar, geride oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla mücadele etmek hoşlarına gitmedi. Kendileri savaştan geri durmaları yetmiyormuş gibi; Müminlere "Bu sıcakta sefere çıkmayın!" dediler. Onlara de ki: "Cehennemin ateşi daha sıcaktır." Keşke bunu anlasalardı.

Allah’ın Elçisine muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevinmişler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda [cihad] (fedakârlık) etmeyi çirkin görmüşler ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın.” demişlerdi. De ki: “Cehennem ateşi daha sıcaktır! Keşke anlasalardı!”

81,82. Sırf Allah’ın Elçisine muhalefet etmek için sefere çıkmayarak oturmaları ile sevinip, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad etmek hoşlarına gitmeyenler (bir de); “Bu sıcakta savaşa gitmeyin.” dediler. (Sen) onlara: “Cehennem ateşi, çok daha sıcaktır!” de. Ah (o münâfıklar dünyada) az güleceklerini, kazandıkları günahın cezâsını (âhirette) çekerken çok ağla yacaklarını bir anlayabilseler!¹

1 Bu 82. âyetteki (ل)’lar emir için değil, tehdit içindir. Asıl harekeleri ise kesra’dır. (Kurtubî) Yukarıdaki tercüme, bu duruma göre yapılmıştır. An... Devamı..

GERİDE bırakılan bu [münafık] kimseler, Allah Elçisi’nin [sefer için ayrılmasının] ardından kendilerinin savaştan uzak kalmalarına sevindiler; ¹¹² çünkü, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşmak düşüncesi bunların hoşuna gitmiyor ve [hatta birbirlerine] “Bu sıcakta savaşa çıkmayın!” diyorlardı. De ki: “Cehennem ateşi çok daha sıcaktır!” Tabii, eğer bu gerçeği kavrayabilirlerse!

112 Lafzen, “kendilerinin [evde] kalmasına sevindiler” -şu ya da bu bahaneyi ileri sürerek Tebük seferine katılmaktan kaçınan kimselere ilişkin bir at... Devamı..

Allah’ın mesajlarını tebliğ eden Elçisinin çağrısına katılmayıp geride kalarak oturanlar bu durumdan hoşnut oldular da, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda savaşmaktan hiç hoşlanmadılar. Bir de başkalarını ‘Bu sıcakta savaşa katılmayın’ diye caydırdılar, de ki: – Cehennem ateşi daha sıcaktır, keşke bunu kavrayabilselerdi. 3/167, 9/42- 86- 93, 33/9...20

ARKADA bırakılan (bu) kimseler, Rasulullah’a muhalefet ederek oturup kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten hoşlanmadılar;[¹⁴⁹⁷] bir de kalkıp “Şu sıcakta savaşa çıkmayın!” diye propaganda yaptılar. Onlara “Cehennem ateşi daha sıcaktır!” de; eğer ki bunu anlayabilirlerse![¹⁴⁹⁸]

[1497] Cevherî el-muhallefuna el-metruk (terkedilmiş) anlamı veriyor (Kurtubî). Âyetteki hılafe (muhalefet etmek) kelimesi, halfe (arkada kalmak) şekl... Devamı..

Allah’ın Resulüne (emrine) karşı çıkmak için (sefere çıkmayıp da) geride kalan o münafıklar, (evlerinde) oturmaları ile çok sevindiler, mallarıyla ve canlarıyla (Allah yolunda) cihad etmeyi ise çirkin (gereksiz) gördüler de, (sefere çıkanları) "Bu sıcakta sefere çıkmayın" dediler, (onları da Allah yolunda cihattan alıkoymağa yeltendiler) (Ey Muhammed, onlara) De ki: "Cehennemin ateşi, (çekindiğiniz ve başkalarını da alıkoymaya çalıştığınız yaz günü sıcağından) çok şiddetlidir. Keşke onlar bu gerçeği bilmiş olsalardı! (Küfür ve nifakta direnmeye hiç cesaret edemezlerdi)

Allâh’ın Elçisinin arkasından O (savaşa gitmeyen geri kalanlar) oturup kalmakla sevindiler, Mallarıyle ve canlarıyle cihâdetmekten hoşlanmadılar: Ve "Sıcakta sefere çıkmayın. " dediler. De ki: "Cehennemin ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı!

Resûlullah'a muhalefet için geri kalmış olanlar, oturmalarıyla sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücâhedede bulunmalarını kerih gördüler ve, «Şu sıcakta cihada çıkmayın,» dediler. De ki: «Cehennemin ateşi sıcaklıkça daha şiddetlidir.» Eğer iyice anlar kimseler olsalar idi.

Savaşa çıkmayıp Resûlullah'tan ayrılarak geride kalanlar, oturmalarından memnun olup sevince garkoldular. Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten hoşlanmayıp “Bu sıcakta sefere çıkmayın! ” dediler. De ki: “Cehennem ateşi, bundan da sıcak! Ona nasıl dayanacaksınız? Bunu bir bilip anlasalardı! [70, 15-16, 22, 19, 22; 4, 56]

Allah'ın Elçisinin arkasından oturmakla sevindiler, mallarıyle ve canlarıyle cihadetmekten hoşlanmadılar: "Sıcakta sefere çıkmayın." dediler. De ki: "Cehennemin ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı!

Geride kalub cihâda gitmeyenler Rasûlullah'a muhâlif olarak oturmalarından memnûn oldılar, mallarıyla ve nefisleriyle cihâddan istikrâh itdiler. Ve (birbirlerine veyâhud mü'minlere) "Bu sıcakda harbe gitmeyiniz" didiler. Di ki: "Eğer fehm ider iseniz cehennem ateşi daha sıcakdır."

Muhalefete geçenler, bulundukları yerden Allah’ın elçisine karşı gelmelerine sevindiler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda sefere çıkmaktan (savaşmaktan) hoşlanmadılar. “Bu sıcakta orduyu çıkarmayın” dediler. De ki “Cehennem’in ateşi daha sıcaktır.” Bunu bir anlasalardı.

Allah'ın Elçisinin aksine geri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat hoşlarına gitmedi de 'sıcakta savaşa çıkmayın!' dediler. De ki: -Cehennem ateşi daha sıcaktır.' Keşke anlayabilselerdi.

Seferden geri kalanlar, Allah'ın Resulüne muhalefet ederek evlerinde oturmaktan pek keyiflendiler. Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi hoş karşılamadılar ve “Bu sıcakta sefere çıkmayın” dediler. De ki: Cehennem ateşi bundan sıcaktır. Keşke anlayabilselerdi!

Allah'ın resulüne ters düşmek için arkada kalanlar, çöküp oturdukları için sevindiler; Allah yolunda, mallarıyla canlarıyla cihadı tiksindirici bulup şöyle dediler: "Bu sıcakta seferber olmayın!" De ki: "Hararet bakımından cehennem daha zorludur." Bir anlayabilselerdi!

girü ķalınmışlar ya'nį tebük ġazaśına varmayanlar oturmaķları-y-ıla Tañrı resūlını ardınca. daħı duşħar gördiler kim çalışalar mallarıyıla daħı nefsleri-y-ile Tañrı yolında daħı eyittiler! “çıķmañ isside.” eyit “ŧamu odı ķatıraķdur issidin yaña.” eger oldılar-ise anlarlar!

Sevindi ol münāfıḳlar ki oturdılar ġazālıḳdan nebīden ṣoñra. Daḫı güç gör‐diler ġazālıḳ eylemegi mālları‐y‐ıla daḫı nefsleri‐y‐ile Allāh yolında. Daḫıeyitdiler: Sefer eylemeñüz isside. Eyit yā Muḥammed: Cehennem odı an‐dan daḫı ḳatı issidür eger bilseler.

(Təbuk döyüşündə iştirak etməyib) arxada qalanlar (münafiqlər) Allahın Rəsuluna qarşı çıxaraq (evdə) oturub qalmalarına sevindilər, Allah yolunda malları və canları ilə cihad etmək istəmədilər və (mö’minlərə): “Bu istidə döyüşə çıxmayın!” – dedilər. (Ya Peyğəmbərim!) De: “Cəhənnəm odu daha istidir!” Kaş biləydilər!

Those who were left behind rejoiced at sitting still behind the messenger of Allah, and were averse to striving with their wealth and their lives in Allah's way. And they said: Go not forth in the heat! Say: The heat of hell is more intense of heat, if they but understood.

Those who were left behind (in the Tabuk expedition) rejoiced in their inaction behind the back of the Messenger of Allah. they hated to strive and fight, with their goods and their persons, in the cause of Allah. they said, "Go not forth in the heat.(1335)" Say, "The fire of Hell is fiercer in heat." If only they could understand!

1335 The Tabuk expedition had to be undertaken hurriedly in the heat of summer, because of a threat or fear of Byzantine invasion. They marched from M... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.