17 Mart 2025 - 17 Ramazan 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Tevbe Suresi 79. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Elleżîne yelmizûne-lmuttavvi’îne mine-lmu/minîne fî-ssadekâti velleżîne lâ yecidûne illâ cuhdehum feyesḣarûne minhum(ﻻ) seḣira(A)llâhu minhum velehum ‘ażâbun elîm(un)

İnananlardan, istekleriyle ve farz edilenden fazla tasadduk edenlerle ve güçleri neye yetiyorsa ancak o kadar verenlerle alay edip onları ayıplayanları Allah, bu hareketlerinin karşılığı olarak cezalandırır ve onlar için elemli bir azap var.

Sadakalar konusunda, mü’minlerden gönüllü olarak ek bağışlarda bulunanlarla, emeklerinden (cehdü gayretlerinden) başka (verecek bir şey) bulamayanları (ayıplayıp) yadırgayarak bunlarla alay edenler (yok mu); Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için acı bir (aşağılanma ve) azap vardır.

Bu münafıklar, Allah yolunda vermekle yükümlü olduğundan fazlasını veren zengin mü'minlere, hem de mevcut güçlerinin elverdiği mütevazi şeylerin dışında verecek şeyler bulamayan, fakir mü'minlere dil uzatıp, onlarla alay eden kimselerdir. Allah onların bu alay ve küçümsemelerini, geri çevirecek ve maskaraya çevirecektir onları. Nitekim onlar için pek çetin bir azap vardır.

Gönülleriyle, imanda sadâkatin ve kemalin ifadesi olan sadaka ve vicdanı, serveti, sosyal bünyeyi arındıran berekete vesile olan zekât nisabından fazlasını veren mü'minleri kınayanları; ancak güçlerinin yettiğini bulup verenlerle alay edenleri Allah maskaraya çevirmiştir. Onlara can yakıp inleten müthiş bir ceza vardır.

Mü'minlerden gönülden bolca sadaka verenlere ve imkanının elverdiğinden başkasını bulamayanlara dil uzatarak onlarla alay edenler var ya, Allah onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için acıklı bir azap vardır.

79.Buhari ve Müslim`in Abdullah bin Mes`ud (r.a.)`dan rivayet ettiklerine göre Müslümanlardan Allah yolunda sadaka vermeleri istenince sırtlarında sad... Devamı..

Sadakalar konusunda, mü'minlerden ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler; Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için acı bir azab vardır.

Sadakalar hakkında, zekâttan başka gönül rızası ile bağışlarda bulunanlara bir türlü, ancak güclerinin yettiğini bulup verenlere de bir türlü lâf atıp eğlenenler var ya, Allah onları maskaraya çevirecektir ve bir de onlar için acıklı bir azap vardır.

Onlar ki sadaka konusunda teberruda bulunan Müminleri ayıplarlar. Ve emeklerinden başka bir şey bulamayanlarla alay ederler. Aslında Allah onları maskara yapmıştır. Ve onlara elem verici bir azap vardır.

Sadakalar hakkında gönülden davranan müminlere dil uzatanları ve ancak güçleri kadar bulup verenlerle alay eden kimseleri de, Allah maskaraya çevirecektir. Onlar için can yakıcı bir azap da vardır.

İnananlar içinden kendi istekleriyle güçleri yettiğince, sadaka verenlerle, alay edenlerle, Allah alay eder, onlar için ağrıtıcı azap var

Sadaka vermek hususunda gönüllü bağışta bulunan mü'minlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları maskaraya çevirecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

Bu ayetler münafıkların yersiz ve anlamsız tepkilerinden bahsediyor. Hz. Peygamber mü’minleri sadaka vermeye teşvik ettiğinde; bazıları ellerindekinin... Devamı..

Fazla sadaka virenlere iftirâ ve sadakalarını ancak çalışarak ödeyebilecek kadar viren mü’minleri dûçâr-ı istihzâ idenler içün bir ’azâb-ı elîm mukarrerdir.

Sadaka vermekte gönülden davranan müminlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenlerle alay eden kimselere bu davranışlarının cezasını Allah verir; onlara can yakıcı azab vardır.

Sadakalar hususunda gönüllü bağışta bulunan mü’minlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

Sadakalar konusunda müminlerden hem gönüllü olarak fazla fazla verenlere hem de daha fazla verecek bir şey bulamayanlara dil uzatıp onlarla alay edenleri Allah maskaraya çevirecektir. Onlar için elem verici bir azap da vardır.

Sadakalar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır.  

Gönüllü olarak yardımda bulunan inananların cömertliklerini eleştirenler ve aynı zamanda fazla veremiyen yoksullarla da alay edenler yok mu, ALLAH onları küçük düşürür. Onlar için acıklı bir azap vardır.

Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bağışta bulunanlara, bir de güçlerinin yettiğinden fazlasını bulamayanlara bakıp da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmiştir. Onlara pek acıklı bir azap vardır.

Sadakatta bulunanlara bir türlü, ve güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamıyanlara diğer türlü lâf atarak bunlarla eğlenenler, Allah onları maskaraya çevirdikten başka bir de kendileri için elîm bir azab var

Mü’minlerden, gönülden bolca sadaka verenlere ve imkânının elverdiğinden başkasını bulamayan (yoksul) lara dil uzatarak (ya da kaş göz yaparak) onlarla alay edenler var ya, bu yaptıkları alaycı davranışlarının cezasını Allah verir. Ve onlar için can yakıcı bir azap vardır.

Sadakalar¹ konusunda gönülden davranan Mü'minlere dil uzatanlar ve güçleri oranında verebilenleri alaya alanlar var ya, Allah da onları alaya alacaktır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.

1- Hak gözetirlik; sahip olunan malda, başkasının hakkını gözetmek. Yardım etmek. Sadaka, kişinin sahip olduğu mal üzerinde başkalarına ait olan hakla... Devamı..

Sadakalarda (farz olan zekâtdan fazla olarak ve gönüllerinden koparak) bağışlarda bulunan mü'minlerle (bir türlü), güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayan (fakîr) lerle (diğer türlü lâf atarak ve kaş göz oynatarak) eğlenenler (yok mu?) Allah onları maskaraya çevirmişdir. Onlar için pek acıklı bir azab vardır.

Sadakalar husûsunda, (onu, imkânları olup) gönülden (gelerek çokça) veren mü'minleri de (zengin olmadıklarından) güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları da ayıplayarak, bu yüzden onları alaya alan (o münâfık)lar yok mu, (asıl) Allah onlarla alay etmiştir ve onlar için (pek) elemli bir azab vardır!

Sadakalar (sosyal yardımlar) hususunda, gönüllü bağışta bulunan müminlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip, onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları alay konusu yapmıştır ve onlara acı bir azap vardır.*

(*) Bu ayetler münafıkların yersiz ve anlamsız tepkilerinden bahsediyor. Hz. Peygamber mü’minleri sadaka vermeye teşvik ettiğinde; bazıları ellerindek... Devamı..

İnananlardan yalnızca “Sadaka verin” emrine gönülden itaat edenleri ve Allah için samimi gayretten başka bir çaba sarf edemeyen fakirleri çekiştirip, sonrada alay edenler var ya, Allah da onlarla alay etmiş ve onlar için de ayrıca, acıklı bir azap hazırlamıştır.

O kimseler ki inananlarla, gönül dileğiyle sadaka verenlerle, ancak güçlerinin yettiği kadarını bulanlarla eğlenirler, Allah da onlarla eğlenir. Onlar için acıklı bir azap vardır.

Mü/minlerden gönülleriyle sadaka verenleri, çabalaya çabalaya ele geçirdiklerini tasadduk edenleri tâ/yip edip bunları maskaralığa alanları Allah maskara eder. Onlar için acıklı bir azap vardır.

Sadakalar konusunda gönülden davranan mü’minlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenlerle alay eden kimselerle Allah da alay ederek karşılık verecektir. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.

Sadaka vermekte gönülden davranan müminlere dil uzatan ve güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler (var ya), Allah da onları alaya alır ve onlar için elim bir azap vardır.

O münafıklar, gönülden bağışta bulunan varlıklı müminleri gösteriş yapmakla suçlayarak kınıyorlar. Öte yandan, ancak imkanları ölçüsünde bulabildiklerini veren yoksul müminleri de, “Bu üç beş kuruşa Allah’ın ihtiyacı mı var?” diyerek alaya alıyorlar. Oysa Allah, asıl kendilerini alay edilecek duruma düşürmüştür. İşte bunların hakkı, can yakıcı bir azaptır!

Sadakalar hakkında Müminler’den Gönüllü Verenler’e ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanlara dil uzatıp onlarla eğlenenlere gelince; Allah da onlarla eğlendi. Onlar için acıveren bir azap vardır.

Seferberlik hazırlıkları sürerken el emeğinden başka bir şey getiremeyen gönüllü özverili Müslümanlara dil uzatıyorlar: onları alaya alıyorlar ama, aslında kendileriyle alay eden Allah'tır. Daha kendilerini kıvrandıran acılar bekliyor.

Topluma yapılacak yardımlar konusunda gönüllü bağışta bulunan Müminlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; işte Allah onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için elem dolu bir azap vardır.

[Sadaka]lar hakkında, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah da onlarla alay edecektir. [*] Onlar için elem verici azap vardır.

Bu cümle “Allah alay etmenin cezasını onlara verecektir” şeklinde anlaşılmalıdır. Bu tür ayetlerde geçen fiiller veya kelimeler insanlar için kullanıl... Devamı..

Sadakalarını cömertçe veren gönüllülere¹ ve ancak güçlerinin yettiğini verebilen (fakir müslümanlara) dil uzatarak alay edenlere gelince, Allah da onlarla alay edecektir. Ve onlara (ayrıca) acıklı bir azap vardır.

1 Efendimiz (s.a.v), insanları sadaka vermeye teşvik buyurmuştur. Abdurrahmân b. Avf, dört bin dirhem getirmiş ve: “Sekiz bin dirhem param vardı, yarı... Devamı..

[Bu münafıklar] Allah yolunda ¹⁰⁷ hem vermekle yükümlü olduğundan fazlasını veren müminlere, hem de (mevcut) güçlerinin elverdiği [mütevazi şeylerin] dışında verecek şey bulamayan müminlere dil uzatan ve onlarla alay eden kimselerdir. ¹⁰⁸ Allah onların bu alay ve küçümsemelerini onlara geri çevirecektir; ¹⁰⁹ nitekim, pek çetin bir azap beklemektedir onları.

107 Bizim burada sadakât terimine karşılık olarak kullandığımız “Allah yolunda verilen şeyler” ifadesi için bkz. yukarıda 81. not.108 Medine’de münafı... Devamı..

Üzerlerine düşenden fazlasını gönüllü olarak sadaka veren ve elinin emeğinden başka bir geliri olmayan fakir müminlere zenginler dil uzatıp alay ediyorlar. Allah da onların alaylarını başlarına geçirecektir ve onları acıklı bir azap beklemektedir. 2/263- 273, 9/58- 60- 103, 3/134, 59/7

Onlar, (yürekten) inananlar arasından, hem vermesi gerekenden fazlasını gönlünden koparak verenlere, hem de gündelik emeğinden başka verecek bir şey bulamayanlara dil uzatmakta ve onlarla alay etmektedirler.[¹⁴⁹³] Allah onların alaylarını başlarına geçirecektir ve onların hakkı elem verici bir azaptır.

[1493] Zımnen: Münafık camdan bakmaz, cama bakar. Ebu Mes’ud der ki: “Biri fazla verse ‘Bak bak, gösteriş yapıyor!’ derler. Yoksul biri de bir ölçek h... Devamı..

(O münafıklar ki) Müminlerden (farz olan zekattan başka) gönül hoşluğuyla sadaka verenleri ve kendi imkanlarından fazlasını bulamayanlarla, (yoksul oldukları halde sadaka vermeye koşanları) ayıplar ve onlarla alay ederler, işte Allah, böyle kimseleri (ceza olarak) maskaraya çevirir. Onlara pek şiddetli bir azap vardır.

Sadakalar hususunda gönülden veren mü’minleri çekiştiren ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler yok mu, Allâh onlarla alay etmiştir. Onlar için acı bir azâb vardır.

O kimseler ki, mü'minlerden sadakaları gönül hoşluğu ile ziyâdece verenleri ve kendi takatlerinden fazlasını bulamayanları ayıplarlar, onlar ile alayda bulunurlar. Allah Teâlâ da o kimseleri maskaraya çevirir ve onlar için acıklı bir azap vardır.

Müminlerden gâh farz zekât dışında gönlünden koparak bağışta bulunanları, gâh ancak çalışıp didinerek ele geçirdikleri malları bağışlayanları dillerine dolayıp alaya alanlar var ya, işte Allah onları alay konusu yapıp maskara etmiştir ve onlara gayet acı bir azap vardır.

Münafıkların sırf olumsuz tipler olduğunu âyet ne güzel tasvir ediyor! Kendileri zengin oldukları halde, kamu hizmeti için vermiyorlar. Elinden geldiğ... Devamı..

Sadakalar hususunda gönülden veren mü'minleri çekiştiren ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler yok mu, Allah onlarla alay etmiştir. Onlar için acı bir azab vardır.

Sadakada kendi rızâlarıyla ziyâde iden ve ancak kudretleri mikdârını bulub viren mü'minleri ta'yîb ve istihzâ iderler. Allâh da onlarla istihzâ ider. Onlara elemli 'azâb vardır. [¹]

[1] Bir gün Rasûl-ü Ekrem efendimiz nâsı sadaka virmeğe tergîb buyurdılar. Abdurrahman bin 'Avf dörtbin dirhem getirüb: "Sekizbin dirhemim vardır. İşt... Devamı..

Onlar içlerinden gelerek bol zekat(sadaka) veren müminlere laf dokundurur, gayretlerinden başka bir şey bulamayanları da işletirler. Allah da onları işletir. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır.

Sadaka vermekle gönülden davranan müminlere dil uzatan ve ancak ellerinden geldiği kadar verebilenlerle alay eden kimselere bu davranışlarının cezasını Allah verir. Onları can yakıcı bir azap vardır.

Mü'minlerden gönül hoşluğuyla bağışta bulunanlarla ve elinin emeğinden başka verecek birşey bulamayanlarla alay edenleri Allah maskaraya çevirmiştir. Onlar için acı bir azap da vardır.

Sadakalar hususunda içten bir cömertlik göstermiş müminlere laf atanlarla, öz gayretlerinden başkasını bulamayanları alay konusu edenlere gelince, Allah onları maskaraya çevirecektir. Onlar için acıklı bir azap da vardır.

anlar kim 'ayıblarlar gendüden işleyicileri mü’minlerden śadaķalarda daħı anları kim bulmazlar illā anlaruñ güci yittügini pes yañśularlar anları yañśuladı daħı anlaruñdur 'aźāb aġrıdıcı.

Ol kişiler ki ‘ayblarlar nāfile ṣadaḳa virenleri mü’min erlerden ki ṣadaḳavirürler, daḫı ‘ayblarlar ol kişileri ki ṭapmazlar illā güçleri yitişdügince.Anları masḫaralıġa alurlar. Tañrı Ta‘ālā anlara masḫaralıḳları cezāsın virür. Daḫı anlara ulu ‘aẕāb vardur.

Könüllü surətdə (bollu) sədəqə verən mö’minlərə tə’nə edənləri və güc-bəla ilə əllərinə düşəni təsəddüq edən kəsləri məsxərəyə qoyanları Allah Özü məsxərəyə qoyacaqdır. Onlar şiddətli bir əzaba düçar olacaqlar!

Those who point at such of the believers as give the alms willingly and such as can find naught to give but their endeavours, and deride them Allah (Himself) derideth them. Theirs will be a painful doom.

Those who slander such of the believers as give themselves freely to (deeds of) charity, as well as such as can find nothing to give except the fruits of their labour,- and throw ridicule on them,-(1333) Allah will throw back their ridicule on them: and they shall have a grievous penalty.

1333 When financial help is necessary for the Cause, every Muslim contributes what he can. Those who can afford large sums are proud to bring them in ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.