İn tusibke hasenetun tesu/hum(s) ve-in tusibke musîbetun yekûlû kad eḣażnâ emranâ min kablu veyetevellev vehum ferihûn(e)
Sana bir iyilik geldi mi kötüleşir onlar; bir musibete uğrarsan biz derler, daha önce tedbir aldık, ihtiyata riayet ettik ve güvenle, gururla yüz çevirip giderler.
(O dönek ve ödlek münafıklar var ya) Sana bir hasene (iyilik ve izzet) ulaşsa, bu onları kötüleştirir (ve kederlendirir. Ama) Eğer Sana (kötü) bir musibet dokunsa; "(Oh, iyi ki biz önceden) kesinlikle işimizi sağlam tutarak (tedbirimizi alıp bunlardan ayrılmıştık)" diye sevinip ferahlanarak dönüp giden (kimse)lerdir.
Ey peygamber! Senin başına iyi bir hal gelse, onları üzüp tasalandırır. Ama sana bir kötülük ulaşsa, kendi kendilerine, “Biz önceden kendimiz için, savaşa katılmamakla gerekli tedbirleri almıştık” derler ve sevinç içinde dönüp giderler.
Eğer sana bir iyilik dokunur, zafere ulaşır, ganimet elde edersen bu onları üzer. Başına bir belâ gelirse de,
“Biz, zaten planımızı önceden yapmış, tedbirimizi almıştık” derler. Sevine sevine sırtlarını dönerek halkı yönlendirmeye devam ederler.
Sana bir iyilik ulaşsa onları rahatsız eder. Sana bir kötülük dokunduğunda da: "Biz önceden işimizi sağlama bağlamıştık" der ve sevinç içinde dönüp giderler.
Sana iyilik dokunursa, bu onları fenalaştırır, bir musibet isabet edince ise: 'Biz önceden tedbirimizi almıştık' derler ve sevinç içinde dönüp giderler.
Sana bir iyilik (ganimet ve zafer) gelirse, fenalarına gider ve eğer sana bir musibet gelirse derler ki, biz tedbirimizi önceden almıştık; ve sana isabet eden musibetten dolayı sevine sevine döner giderler.
Sana bir iyilik geldiğinde, onların zoruna gider. Eğer başına bir kötülük gelse; “biz, daha önce tedbirimizi aldık” der ve sevinerek sırt çevirip giderler.
Sana bir iyilik gelirse, onların ağırına gider. Eğer sana bir kötülük gelse, “Biz önceden önlemimizi aldık” deyip, sevinerek geri dönerler.
Sana bir iyilik gelecek olsa, onları kayırtmakta sana kötülük gelse, «İşimizi önceden yoluna koymuştuk» demektedirler, sevinerek dönerler
Eğer sana (zafer gibi) bir iyilik erişirse; bu (durum) onları üzer. Eğer başına bir kötülük gelse: “Biz, (savaşa katılmayarak) baştan tedbirimizi almıştık (bizi ilgilendirmez)” diyerek (sizi sıkıntılarla baş başa bırakarak) keyif içerisinde dönüp giderler.
Sana muzafferiyet nasîb oldığı vakit canları sıkılıyor, sana musîbet geldiği vakit "Biz tedâbirimizi ahz itdik" diyorlar. Sonra yüz çeviriyorlar, ferahlanıyorlar.
Sana bir iyilik gelince onların fenasına gider; bir kötülük gelse, "Biz önceden ihtiyatlı davrandık" derler, sevinerek dönüp giderler.
Sana bir iyilik gelirse, bu onları üzer. Eğer başına bir musîbet gelirse, “Biz tedbirimizi önceden almıştık” derler ve sevinerek dönüp giderler.
Sen iyi bir sonuç elde etsen bu onlara üzüntü verir; ama başına bir musibet gelse, “Biz tedbirimizi önceden almıştık” derler ve sevine sevine dönüp giderler.
Eğer sana bir iyilik erişirse, bu onları üzer. Ve eğer başına bir musibet gelirse, «İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız» derler ve böbürlenerek dönüp giderler.
Sana bir iyilik dokunsa onları üzer, sana bir kötülük dokunsa, "Biz önceden önlem almıştık," derler ve sevinç içinde dönüp giderler.
Eğer sana bir iyilik dokunursa fenalarına gider. Eğer sana bir musibet gelirse "Biz zaten tedbirimizi önceden almıştık." derler ve sevine sevine dönüp giderler.
Sana bir güzellik kısmet olursa fenalarına gider ve eğer bir musîbet gelirse biz tedbirimizi önceden almıştık derler ve sevine sevine döner giderler
Eğer sana (fetih gibi) bir iyilik erişirse, bu (durum) onları üzer. Eğer başına bir musibet/yenilgi gelirse, “Biz, (savaşa katılmayarak) baştan tedbirimizi almıştık (bizi ilgilendirmez)!” diyerek (sizi sıkıntılarla baş başa bırakarak) sevinerek dönüp giderler.
Eğer sana bir iyilik isaabet ederse bu, (müdhiş hasedlerinden dolayı) onların fenasına gider. Şâyed sana bir musîybet erişirse «Biz derler, daha önceden (ihtiyat) tedbirimizi almışızdır» ve onlar böbürlene böbürlene dönüb giderler.
Eğer sana bir iyilik isâbet ederse, (bu) onları üzer. Fakat sana bir musîbet gelirse: “Doğrusu (biz) önceden tedbîrimizi almıştık” derler ve onlar sevinçli kimseler olarak dönüp giderler.
(Resulüm!) ‘’Eğer sana bir iyilik (zafer, başarı vs.) dokunursa, bu onları (münafıkları) üzer (canlarını sıkar). Sana bir musibet (mağlubiyet, sıkıntı vs.) gelirse de (kendi kendilerine] biz zaten planımızı önceden yapmış, tedbirimizi almıştık’’ derler. Ve onlar sevinir bir hâlde geri dönerler. *
Sana bir iyilik isabet ederse, bu onları çok üzer. Eğer senin başına kötü bir şey gelirse, “Biz önceden tedbirimizi aldık” diyerek, (onun için kötülük başımıza gelmedi diye) sevinerek çekip giderler.
Eğer sana bir iyilik gelecek olursa onlar tasalanırlar. Eğer senin başına bir kötülük gelecek olursa "Doğrusu biz erkenden işimizi yoluna koymuş bulunuyoruz" erler, sevinç içinde dönüp giderler.
Sana bir iyilik [⁴] gelirse o iyilik onları hasetlerinden tasaya düşürür. Şayet sana bir musibet [⁵] erişirse «— Biz bundan evvel işimizi yoluna koyduk.» [⁶] derler, bu musibete sevinerek dönüp giderler.
(Ey Peygamber!), Sana bir iyilik ulaşsa bu onları üzer ve eğer sana bir musibet ulaşsa onlar, “Biz (savaşa katılmamakla) tedbirimizi önceden almıştık” derler ve sevinerek dönüp giderler.
Sana bir iyilik gelince onların fenasına gider; bir kötülük gelse, “Biz önceden tedbirimizi almıştık” derler ve sevinerek dönüp giderler.
Sana bir zafer, ganîmet veya başarı gibi bir iyilik ulaşacak olsa, bu durum, iflah olmaz kıskançlıkları yüzünden onları üzer; eğer başına bir kötülük gelse, içlerinden, “İyi ki bunlarla savaşa katılmayıp baştan tedbirimizi almışız!” diyerek sizi sıkıntılarla baş başa bırakıp keyif içerisinde dönüp giderler.
Sana bir iyilik isabet ederse, onlara fenalık gelir. Sana bir musibet isabet ederse, “Biz önceden kesinlikle tedbirimizi aldık” derler; sevinerek dönüp giderler.
Resulüm! sana gelen iyilik, onlara dokunuyor. Senin başına bir iş gelince de: " Valla biz önceden tedbirimizi almıştık " diyerek sevinçten deliye dönüyorlar.
Sana bir iyilik gelirse bu durum Münafıkları ve Kâfirleri üzer. Eğer başına bir felaket, bir bela, bir yenilgi gelirse: "Biz tedbirimizi önceden almıştık!" derler. Kibirle ve ukalaca sevinerek dönüp giderler.
Sana bir iyilik gelirse bu onları üzer. Başına bir musibet gelirse “(İyi ki) biz daha önce tedbirimizi almışız.” derler ve kibirlenerek dönüp giderler. [*]
Senin başına iyi bir hal gelse, ⁷³ (ey Peygamber), bu onları eseflendirir; ama başına bir musibet gelse, [kendi kendilerine]: “Biz önceden bizim (için gerekli) tedbirleri almıştık!” derler; ve sevinç içinde dönüp giderler.
Eğer sana bir zafer gelirse bu onların canını sıkar onlar fenalık geçirirler. Ama size bir mağlubiyet gelirse ‘İyi ki biz tedbirimizi önceden almıştık.’ deyip sevinerek dönüp giderler. 3/118, 4/78- 79, 57/22
Eğer sana bir iyilik dokunsa onların canı sıkılır. Ama başına bir kötülük gelse; “İyi ki biz daha önceden önlemlerimizi almışız” derler ve şen şakrak dönüp giderler.
Eğer sana bir iyilik (düşmana karşı zafer) erişirse, (hasedlerinden ötürü) bu, onları çok üzer, Eğer sana bir musibet (geçici bir yenilgi) erişirse bu kez, "İyi ki biz önceden tedbirimizi aldık! (da, sefere katılmadık" derler ve sevine sevine dönüp giderler.)
Sana bir iyilik gelirse, bu onları üzer. Eğer başına bir musîbet gelirse, "Biz tedbirimizi önceden almıştık" derler ve sevinerek dönüp giderler.
Sana bir güzellik nâsip olunca onları mahzun eder. Ve eğer sana bir musibet dokunsa, «Biz muhakkak ki, tedbirimizi evvelce almış bulunduk» derler. Ve onlar sevinir bir halde geri dönerler.
Sana bir iyilik gelirse onlar üzülürler ve eğer başına bir musîbet gelirse içlerinden, “Neyse ki biz daha önce tedbirimizi almıştık. Sorununuzu nasıl çözerseniz çözünüz! ” deyip senin başına gelen felaketten dolayı keyifli keyifli arkalarını döner giderler.
Sana bir iyilik ulaşsa (bu,) onların hoşuna gitmez ve eğer sana bir kötülük ulaşsa: "Biz önceden (sefere katılmamakla) başımızın çaresine bakmışız" derler, sevinerek döner(gider)ler.
Sana bir iyilik isâbet itse onlar mahzûn ve müteessir olurlar. Eğer bir musîbet isâbet itse: "Biz işimizi evvelden yoluna koyduk" dirler ve ferahlı oldukları halde dönüb giderler.
Elinize bir iyilik geçse, bu onları üzer; kötü bir durumla karşılaşsanız “İyi ki önceden tedbirimizi almışız” derler ve sevinç içinde dönüp giderler.
Sana bir iyilik gelirse onlar fenalık geçirirler. Sana bir musibet gelirse 'Biz tedbirimizi önceden aldık.” deyip sevinerek dönüp giderler.
Sana bir iyilik erişirse bu onları üzer. Başına bir kötülük gelirse, “İyi ki tedbirimizi önceden almışız” diye, sevinerek döner giderler.
Sana bir iyilik isabet etse bu onları üzer. Sana bir musibet dokunsa: "İşimizi önceden sağlam tutmuşuz." derler ve kibirli bir sevinçle dönüp giderler.
eger ire saña eyü iş ķayırda anları daħı eger ire saña musibet eyideler “bayıķ duttuķ işümüzi ilerüden” daħı yüz döndüreler anlara seviniciler iken.
Eger saña ḫayr yitişse ġanīmetden güç gelür özlerine ḥasūdluḳdan ve egermuṣībet yitişse eydürler ki biz ḳurtulduḳ oturmaḳ bile ilerüden. Daḫı yüzḳaytarup dönerler sevinmek bile.
Sənə bir yaxşılıq (zəfər, qənimət) nəsib olsa, onların halı pis olar. Sənə bir müsibət üz versə: “Biz tədbirimizi qabaqcadan görmüşük!” deyər və sevincək halda dönüb gedərlər.
If good befalleth thee (O Muhammad) it afflicteth them, and if calamity befalleth thee, they say: We took precaution, and they turn away well pleased.
If good befalls thee, it grieves them; but if a misfortune befalls thee, they say, "We took indeed our precautions beforehand," and they turn away rejoicing.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |