İnnemâ yeste/żinuke-lleżîne lâ yu/minûne bi(A)llâhi velyevmi-l-âḣiri vertâbet kulûbuhum fehum fî raybihim yeteraddedûn(e)
Senden ancak Allah'a ve son güne inanmayıp yürekleri şüpheye düşenler ve şüpheleri içinde tereddüde düşüp bocalayanlar izin isterler.
Ancak Allah’a ve ahiret gününe (gerçekten) inanmayanlar, kalpleri (Hakk’tan ve hayırdan kayıp) kuşkuya kapılanlar, şüpheler (ve endişeler) içinde bocalayıp duranlar (cihaddan kaçmak için yalan özürler uydurup) Senden izin isteyeceklerdir.
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri kuşkuya düşmüş ve şüpheleri içinde bocalayıp duranlar, savaştan geri kalmak için senden izin isterler.
Allah'a, Allah'a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman etmeyecekler, kafaları, kalpleri şüphe içinde bocalayanlar, tebliğinde, teşriinde şüpheye düşürecek konular arayanlar, ithamlarda bulunanlar senden izin istiyorlar. Onlar şüpheleri içinde küfür ile iman arasında gidip geliyorlar.
Senden sadece Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen ve kalplerinde şüphe olup da şüpheleri içinde bocalayıp duranlar izin isterler.
Senden, yalnızca Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya kapılıp, kuşkularında kararsızlığa düşenler izin ister.
Senden ancak izin istiyenler, Allah'a ve âhiret gününe iman etmiyenler, kalbleri şüpheye düşenlerdir. Onlar, şüpheleri içinde bocalayıp dururlar.
Ancak öyle kişiler senden izin isterler ki, onlar Allah’a ve ahiret gününe inanmazlar, kalpleri şüphelenmiştir. Onlar o şüpheleri içinde bocalamaktadırlar.
Senden, ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, gönüllerini şüpheye kaptıran kimseler geri kalmak için izin ister.
Senden ancak izin istiyenler, Allah ile son güne inanmamış olanlarla, yürekleri çürük olan kimselerdir, şüphe içinde bunlar
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler (savaşa katılmamak için) senden izin isterler.
Allâh’a ve âhiret günine inanmıyanlar senden cihâd içün müsâ’ade isterler kalblerindeki şübhe ânları mütereddid idiyor.
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri şüpheye düşüp şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
Senden izin isteyenler sadece, Allah’a ve âhiret gününe iman etmeyenler ve şüpheye kapılmış olanlardır; onlar şüpheleri içinde bocalayıp dururlar.
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlar senden izin isterler.
Ancak ALLAH'a ve ahiret gününe inanmıyanlar senden izin ister. Kalpleri kuşku ile doludur. Onlar kuşkuları içinde bocalamaktadırlar.
Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onların kalbleri hep işkillidir. Bundan dolayı şüphe içinde bocalayıp dururlar.
Ancak o kimseler senden istiyzan ederler ki Allaha ve Âhıret gününe inanmazlar ve kalbleri işkillidir de işkilleri içinde çalkanır dururlar
(Resûlüm! Cihada katılmamak maksadıyla mazeretler uydurarak) senden ancak, Allah’a ve âhiret gününe îmân etmeyen ve kalplerinde şüphe olup da şüpheleri içinde bocalayıp duran (munâfık) lar izin ister.
Doğrusu, senden, ancak Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanmayanlar ve kalpleri şüpheye düşüp, şüphe içinde bocalayanlar sefere çıkmamak için izin isterler.
Senden ancak Allaha ve âhiret gününe inanmaz, kalbleri şek ve şübheye düşüb de kendilerini o şübhelerinin içinde şaşırıb bocalar kimseler izin isterler.
Ancak Allah'a ve âhiret gününe îmân etmeyen ve kalbleri şübheye düşmüş olup da şübheleri içinde bocalayıp duranlar senden izin ister.
Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, gönülleri (akıl ve duyguları) kuşkuya düşmüş ve şüpheleri içinde bocalayıp duran (münafık) kimseler (seninle sefere çıkmamak için yalan özürler uydurup) senden izin isterler.
Ancak, Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, kalplerinde şüphe olanlar senden izin isterler. Ayrıca onlar, kendi içlerindeki şüphelerden dolayı da tereddüt içerisindedirler.
Gerçekten, geride kalmak için uygununu istiyenler Allah’a, son güne inanmıyan, yürekleri işkilli olan kimselerdir. Onlar işkilleri içinde şaşırıp kalmışlardır.
Senden izin isteyenler ancak Allah/a, âhiret gününe inanmayanlar, kalplerinde şüphe bulunanlardır. İşte onlar şüphelerinde tereddüt ve hayret içindedirler.
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan ve kalpleri şüpheye düşüp şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
Senden ancak, Allah’a ve âhiret gününe inanmayan, kalpleri şüphe bataklığına saplandığı için kararsızlık içerisinde bocalayıp duran o münâfıklar izin isterler. Zaten onların, hiçbir zaman cihâda katılmak gibi bir niyetleri olmamıştı:
Doğrusu Allah’a ve Âhir Gün’e inanmaz, kalbleri kuşkuya düşmüş ve kuşkularında bocalayan kimseler senden izin ister.
Senden, istese istese Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar izin isteyebilirler, bir de kalpleri şüphe içinde olanlar ve şüphe içinde bocalayanlar.
İyi bil ki, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler senden izin ister. Onun için sen savaşa çıktığında birileri gelip senden izin istiyorlarsa, bil ki, onlar gerçekten Allah’a ve ahiret gününe inanmıyorlardır. Meğerki izin istemekte haklı bir nedenleri olsun! O zaman başkadır. Haklı bir nedeni olup olmadığını kontrol etmedikçe onlara izin verme ki, onlar inkârlarını apaçık ortaya çıkarsın! Biz sizin gibi inananlardan değiliz desinler* Siz de onların apaçık kâfir olduklarını bilin*
Senden izin isteyenler yalnızca Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp, kuşkuları içinde bocalayanlardır.
Senden izin isteyenler, ancak Allah’a ve âhiret gününe inanmayan, kalplerini şüphe kaplamış ve bu çelişkiler içerisinde bocalayıp duran, kimselerdir.
Yalnızca, Allah’a ve Ahiret Günü’ne [yürekten] inanmayanlar senden bağışıklık isterler; ve bir de kendilerini şüphe ve tereddüdün eline kaptırıp da kararsızlık içinde bir o yana bir bu yana gidip gelenler.
Senden savaşa katılmamak için izin isteyenler, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenmeyen kalpleri derin şüphelerle dolu olup bu şüphelerle bocalayıp duran kimselerdir. 3/60, 34/54, 27/60, 50/45, 57/14
Yalnızca Allah’a ve Âhiret Günü’ne (yürekten) güvenip inanmayan kimseler senden (cihada) katılma izni isterler; zira onların kalpleri kuşkuya teslim olmuştur, bu yüzden (katılsak mı, katılmasak mı diye) derin tereddütler içerisinde bocalayıp dururlar.[¹⁴⁵⁶]
Ancak, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalplerini kuşku saran, kuruntu bataklığında bocalayan kimseler (özürleri olmadan) senden izin isterler.
Ancak Allah’a ve ahiret gününe iman etmeyen, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde tereddütde olan kimseler senden izin isterler.
Senden ancak o kimseler (cihada iştirak etmemek için) izin isterler ki, Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe inanmazlar ve onların kalpleri şekke düşmüştür. Artık onlar o şekk (ve şüphelerinde) mütereddit bulunur dururlar.
Senden katılmamak için izin isteyenler sadece Allah'ı ve âhireti tasdik etmeyenler, kalpleri şüphe ile çalkalanıp şüpheleri içinde bocalayıp duranlardır.
Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, kalbleri kuşkuya düşmüş ve şüpheleri içinde bocalayıp duranlar, (geri kalmak için) senden izin isterler.
Ancak Allâh'a ve âhiret gününe îmân itmeyenlerdir ki senden (geri kalmak içün) izin isterler. Onların kalbleri şek ve şübhede ve binâen'aleyh tereddüddedir.
Senden izin isteyenler sadece Allah’a ve ahiret gününe inanıp güvenmeyenlerdir. Onların içleri kuşkuludur. Onlar kuşkuları içinde gidip gelmektedirler.
Ancak Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyen, kalpleri şüpheye düşüp, şüphelerinde bocalayan kimseler senden izin isterler.
Sefere katılmamak için senden izin isteyenler, Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşmüş kimselerdir ki, şüpheleri içinde bocalayıp dururlar.
Ancak Allah'a ve âhiret gününe inanmayanlar, kalpleri kuşkuyla karışmış olup da işkilleri içinde çalkanıp duranlar, sefere katılmak için senden izin isterler.
bayıķ destūr diler senden anlar kim inanmazlar Tañrı’ya daħı śoñraġı güne daħı gümānlendi göñülleri anlar gümānleri içinde dañ ķalurlar.
Senden destūr istemez, illā ol kişiler kim īmān getürmezler Tañrı Ta‘ālāya,daḫı ḳıyāmet günine. Daḫı yüreklerinde şirk vardur. Anlar şeklerinde biradım ilerü varurlar, bir adım atḳaru giderler.
Səndən (cihada çıxmamaq üçün) izin istəyənlər ancaq Allaha, axirət gününə iman gətirməyənlər və ürəkləri şəkk-şübhəyə düşənlərdir. Onlar öz şübhələrində tərəddüd edib durarlar.
They alone ask leave of thee who believe not in Allah and the Last Day, and whose hearts feel doubt, so in their doubt they waver. .
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |