قُلْ اِنْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬كُمْ وَاَبْنَٓاؤُ۬كُمْ وَاِخْوَانُكُمْ وَاَزْوَاجُكُمْ وَعَش۪يرَتُكُمْ وَاَمْوَالٌۨ اقْتَرَفْتُمُوهَا وَتِجَارَةٌ تَخْشَوْنَ كَسَادَهَا وَمَسَاكِنُ تَرْضَوْنَهَٓا اَحَبَّ اِلَيْكُمْ مِنَ اللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَجِهَادٍ ف۪ي سَب۪يلِه۪ فَتَرَبَّصُوا حَتّٰى يَأْتِيَ اللّٰهُ بِاَمْرِه۪ۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْفَاسِق۪ينَ۟
Kul in kâne âbâukum veebnâukum ve-iḣvânukum veezvâcukum ve’aşîratukum veemvâlun-ikteraftumûhâ veticâratun taḣşevne kesâdehâ vemesâkinu terdavnehâ ehabbe ileykum mina(A)llâhi verasûlihi vecihâdin fî sebîlihi feterabbesû hattâ ye/tiya(A)llâhu bi-emrih(i)(k) va(A)llâhu lâ yehdî-lkavme-lfâsikîn(e)
De ki: Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, karılarınız, aşiretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz alışveriş ve hoşunuza giden evler, sizce Allah'tan, Peygamberinden ve onun yolunda savaş etmeden daha sevimliyse bekleyin Allah'ın emri gelinciye dek ve Allah, buyruktan çıkan kötü topluluğu doğru yola sevketmez.
(Ey Habibim) De ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz ve arkadaşlarınız, hanımlarınız, kavmü kabileniz-hısım akrabanız, kazanıp yığdığınız mallarınız, bozulmasından ve azalmasından korktuğunuz ticaret ve tezgâhınız (memuriyet ve meslek sahanız), pek hoşlandığınız evleriniz (ve konaklarınız)... Şayet (bu saydıklarımız) size Allah’tan ve Resulünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevgili ve kıymetli ise (bütün bunları kaybetmeyeyim korkusuyla cihadı ve Hakk davayı terk ediyorsanız veya nemelâzımcılık ve duyarsızlıkla milli savunmaya katkı sunmuyorsanız;) o halde Allah (zillet ve esaret) emrini getirinceye kadar bekleyip gözleyin bakalım... Çünkü Allah (cihadı ve milli savunma hazırlığını ihmal eden) fasıklar topluluğunu asla hidayete (ve selamete) ulaştırmayacaktır."
De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, mensup olduğunuz oymak ve kabile, kazanıp biriktirdiğiniz mallar, kötüye gitmesinden kaygılandığınız ticaret, hoşlandığınız konutlar size göre, Allah'tan ve O'nun elçisinden ve O'nun yolunda savaşmaktan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu getirinceye kadar, yani dünya ve ahirette başınıza bir bela gelinceye kadar bekleyin. Şüphesiz ki, Allah kendi yasalarını çiğneyenleri asla doğru yola iletmez.
Onlara:
“Eğer babalarınızı, oğullarınızı, kardeşlerinizi, hanımlarınızı, akrabalarınızı, kabilenizi, elde ettiğiniz malları, servetleri, kesada uğramasından içiniz titreyerek korktuğunuz büyük ticarî kazançları, hoşlandığınız evler ve meskenleri, Allah ve Rasulünden ve Allah yolunda, İslâm uğrunda hayatlarınızı ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak yapacağınız cihattan daha çok seviyorsanız, artık Allah'ın planı gerçekleşinceye, dini, düzeni hakim oluncaya kadar bekleyin. Allah doğru ve mantıklı düşünmeyi terketmiş, fâsık, âsi, bozguncu bir kavmi doğru yola sevketme lütfunda bulunmayacak, başarı nasib etmeyecektir.” de.
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz, kazandığınız mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler sizin için Allah'tan, Peygamber'inden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimliyse Allah buyruğunu bildirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu doğru yola erdirmez."
De ki: 'Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah'tan, O'nun Resûlü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.
Ey Rasûlüm, o hicreti terk edenlere de ki: “- Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, karılarınız, soylarınız, kazandığınız mallar, geçersiz olmasından korktuğunuz bir ticaret, hoşunuza giden meskenler, size Allah ve Rasûlünden ve onun yolunda cihaddan daha sevgili ise, artık Allah'ın emri (azabı) gelinceye kadar bekleyin. Allah, fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler, sizin için Allah ve Resulünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, Allah, emrini (azabı, ölümü) getirinceye kadar bekleyin. Şüphesiz Allah, kendi yasalarını çiğneyenleri doğru yola iletmez.
De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım ve akrabanız, kazandığınız mallar, kaybolmasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Peygamber'inden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini yerine getirinceye kadar bekleyiniz. Allah, fâsıklar topluluğunu doğru yola erdirmez.
Diyesin ki: «Size atalarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, oymaklarınız, kazanılan mallarınız, kesilmesinden korktuğunuz teciminiz, sevdiğiniz evleriniz, Allah ile peygamberinden, hak yolunda savaşmaktan daha sevgili ise, bekleyin Allahın emri gelene değin; buyrum tutmaz bir ulusa, Allah doğru yolu göstermez»
De ki: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler sizlere Allah'tan, O'nun resulünden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli geliyorsa, artık Allah'ın (azap) emri gelinceye kadar bekleyin. Şüphe yok ki Allah, günaha batmış bir topluluğu asla doğru yola erdirmez.”
Eğer pederleriniz, evlâdınız, birâderleriniz, akrabânız, kazandığınız mallar ve harâb olmasından korkdığınız ticâretiniz ’indinizde Allâh’dan ve rasûlünden ve cihâd-ı fîsebîli(A)llah’dan daha ’azîz ise Allâh’ın ’ukûbet emirlerine intizâr idiniz, Allâh fâsık kavmi hidâyete sevk itmez.
De ki: "Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden evler sizce Allah'tan, Peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha sevgili ise, Allah'ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah fasık kimseleri doğru yola eriştirmez."*
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.”
De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım-akrabanız, kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah buyruğunu (kıyameti) gerçekleştirinceye kadar bekleyin. Allah günaha saplanmış kimseleri hidayete erdirmez.
De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.
De ki: "Ana babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aileniz, kazandığınız paralar, bozuk gitmesinden korktuğunuz iş ve hoşlandığınız evler ALLAH ve elçisinden ve O'nun yolunda çaba göstermekten daha sevgili ise, ALLAH emrini getirinceye kadar bekleyiniz." ALLAH yoldan çıkmış toplumları doğruya iletmez.
Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez.
Eğer, di: babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, hısımınız, kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret, hoşunuza giden meskenler size Allah ve Resulünden ve onun yolunda cihaddan daha sevgili ise artık, Allahın emri gelinciye kadar bekleyin, Allah öyle fasıkler güruhunu hidayete irdirmez
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, hanımlarınız, aşiretiniz (hısım, akrabanız), kazandığınız mallar, zarara uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler sizin için Allah’tan, Resûlü’nden ve O’nun yolunda cihat etmekten daha (kıymetliyse/değerliyse) sevimliyse artık Allah’ın (azap) emri gelinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğuna yardım etmez.
De ki: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, sülaleniz; kazandığınız mallarınız, kötüye gitmesinden korktuğunuz ticaretiniz, hoşunuza giden evleriniz, size; Allah'tan, O'nun Resul'ünden ve O'nun yolunda cihad¹ etmekten daha sevimli geliyorsa, o halde Allah'ın hükmünün gerçekleşmesini bekleyin. Allah, fâsık olan halkı hidayete iletmez.
De ki: «Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar, kesâd (a uğramasın) dan korka geldiğiniz bir ticâret ve hoşunuza gitmekte olan meskenler size Allahdan, Onun peygamberinden ve Onun yolundaki bir cihâddan daha sevgili ise, artık Allahın emri gelinceye kadar bekleye durun. Allah faasıklar güruhunu hidâyete erdirmez.
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, zevceleriniz, kabîleniz, kazandığınız mallar, (iyi iken) durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticâret ve hoşunuza giden meskenler size Allah'dan, Resûlünden ve O'nun yolunda cihâd etmekten daha sevgili ise, artık Allah (hakkınızda azab) emrini getirinceye kadar bekleyin! Çünki Allah, fâsıklar topluluğunu (isyanlarındaki ısrarları sebebiyle) hidâyete erdirmez.”(1)
(Resulüm!) De ki:“Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz (ırkınız, milliyetiniz), kazanıp biriktirdiğiniz mallar, kesada uğramasından endişe ettiğiniz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, elçisinden ve O’nun yolunda cihattan (her türlü fedakârlıktan, özveri ile gayret göstermekten, çaba harcamaktan, imkânlarını seferber etmekten, Allah yolunda mücadele etmekten) daha sevgili ise, artık Allah, (hakkınızdaki toplumsal çöküş) emrini yerine getirip-gerçekleştirenceye kadar bekleyin! Ve Allah fasık olan (doğru yoldan çıkan) topluluğu (isyan, fasıklık ve sapıklıkta ısrar ettiği sürece) hidâyete iletmez (amacına ulaştırmaz, muvaffak etmez).*
Deki “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kendi mensubu olduğunuz toplumunuz, biriktirmek için çaba gösterdiğiniz mallar, zarara uğramasından korktuğunuz ticaret ve içinde oturmaya razı olduğunuz mekânlar, size Allah’dan, onun elçisinden ve Allah’ın yolunda mücadele etmekten daha sevimli geliyorsa, Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin. Elbetteki Allah, yoldan çıkmış bir toplumu doğru yola ulaştırmaz.
Onlara de ki: "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, oymağınız, kazandığınız mallar daralmasından korktuğunuz ticaretiniz, beğendiğiniz barınaklar, Allah’tan, elçisinden, Onun yolunda savaşmaktan daha çok sevgili ise, Allah’ın buyruğu gelinceye kadar bekleyin. Allah karıştırıcılar takımını doğru yola iletmez."
Onlara de ki babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, zevceleriniz, aşiretleriniz, hısımlarınız, kazandığınız mallar, durgunluğundan korktuğunuz ticaret ikametinden hoşnut olduğunuz meskenler sizin için Tanrıdan, peygamberinden, Tanrı yolunda duruşmadan daha sevimli ise [¹] bekleyin, ta ki Allah emrini [²] getirmiş olsun. Allah fasıkları hidayete erdirmez.
(Ey Peygamber!) De ki: “Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız [aşîretukum], kazandığınız mallar, kötü gitmesinden endişe ettiğiniz ticaretiniz ve hoşlandığınız evler, size Allah ve elçisinden ve O’nun yolunda cihat etmekten daha sevgili ise, Allah’ın emri/ buyruğu gelene kadar gözetleyiniz/bekleyiniz.”⁷ Allah yoldan çıkmış topluluğu [fâsikîn] doğru yola iletmez.
De ki: “Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabanız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler; sizce Allah'tan, peygamberinden ve Allah yolunda savaşmaktan daha sevgili ise, Allah'ın buyruğu gelene kadar bekleyin. Allah fasık topluluğu hidayete eriştirmez.”
Ey Müslüman! De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz,bağlı olduğunuz sosyal çevre veya içerisinde yetiştiğiniz vatanınız, devletiniz, milletiniz veya aşiretiniz, kazanmış olduğunuz mallar, kesintiye uğramasından korktuğunuz ticâret ve hoşunuza giden evler; evet, bütün bunlar, eğer size Allah’tan, Elçisinden ve O’nun yolunda mücadele etmekten daha sevimli ise, o zaman, Allah hakkınızdaki toplumsal çöküş emrini gönderinceye kadar bekleyin; çünkü Allah, bilerek ve isteyerek yoldan çıkan bir toplumu, asla doğru yola ve başarıya iletmez!”
Fakat Allah yolunda mücadele ederseniz, dünyada da, âhirette de kazanan siz olacaksınız:
De ki:
“Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, elde ettiğiniz mallar, durgunluğundan çekindiğiniz ticaret, hoşnud olduğunuz konutlar, eğer size Allah’tan, O’nun rasûlünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli olduysa, Allah kendi emrini yerine getirinceye kadar bekleyip görün / gözleyin! Yoldan Çıkıp Sapmış (Fâsık) Kavm’i Allah hidayete eriştirmez”.
Resulüm şunu söyle: " Eğer, babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hatta tüm sülaleniz, emek verip kazandığınız mallar, kötüye gitmesinden korktuğunuz ticarî hayatınız, hoşlandığınız evler, eğer sizin için, Allah'tan, resulünden ve hak yolunda mücadele etmekten daha değerli ise, Allah'ın ölüm fermanı gelene kadar bekleyin." Allah, asî ruhlu / uyumsuz milletlere yol vermez...
Müminlere açıkça de ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesintiye uğramasından korktuğunuz ticaretiniz ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, Resulünden, Allah’ın yolundaki mücadeleden daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah kalbinde nifak hastalığı olan bozguncuları doğru yola eriştirmez. Unutmayın ki dünyada sahip olduğunuz hiçbir şey Allah’tan, Resulünden, Allah yolundaki mücadeleden üstün değildir."
De ki: “Babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından (yok olup gitmesinden) korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Elçisinden ve Allah yolunda [cihad] etmekten (fedakârlık yapmaktan) daha sevgili ise artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin!” [*] Allah yoldan çıkanlar topluluğunu doğru yola ulaştırmaz. [*]
(Ey Muhammed!) Onlara: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, kazandığınız mallarınız, kötü gitmesinden korktuğunuz ticaretiniz, hoşlandığınız köşkler, size Allah ve Rasûlünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli geliyorsa,¹ (işte o zaman) Allah’tan size bir belânın gelmesini bekleyin.² Ve (şunun iyi bilin ki) Allah böyle fasık bir toplumu, asla dosdoğru yola ulaştırmaz.” de.
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, mensup olduğunuz oymak ya da boy, kazanıp (biriktirdiğiniz) mallar, kötüye gitmesinden kaygılandığınız ticaret, hoşlandığınız konutlar size Allah’tan ve O’nun Elçisi’nden ve O’nun yolunda kavga vermekten daha gönül bağlayıcı geliyorsa, bekleyin o zaman Allah iradesini açığa vuruncaya kadar; ³² Ve [bilin ki,] Allah, günaha gömülüp gitmiş bir topluluğa asla hidayet etmez”.
De ki: – Babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, biriktirdiğiniz mallarınız, kesat gitmesinden korktuğunuz ticaretiniz, hoşnut olduğunuz evleriniz eğer size Allah’tan, Allah’ın mesajlarını tebliğ eden Elçisinden ve Allah yolunda cihat etmekten daha sevimli ve önemli ise Allah’ın emri gelene kadar bekleyin! Zira Allah yoldan çıkan fasık toplumu amacına ulaştırmaz. 9/23, 18/46, 24/37, 32/18...20, 63/9
De ki: “Eğer babalarınız,[¹⁴²³] çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, mensubu bulunduğunuz topluluk, kazandığınız mallar, kötüye gitmesinden kaygı duyduğunuz ticaret ve pek hoşlandığınız konaklar; Allah’tan, O’nun Elçisi’nden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli geliyorsa, Allah’ın buyruğu gerçekleşinceye kadar bekleyin![¹⁴²⁴] Ne ki Allah, sorumsuzca davranan[¹⁴²⁵] bir toplumu doğru yola yöneltmez.
(Ey Muhammed, onlara) De ki, -Babalarınız, oğullarınız kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, eksilmesinden korktuğunuz bir ticaret ve hoşunuza giden meskenler- şayet size; Allah’tan, Resulünden ve Allah yolunda cihat etmekten daha sevgili ise, artık Allah'ın emri (takdir buyurduğu cezası) gelinceye kadar bekleyin! (Elbette hak ettiğiniz cezaya kavuşursunuz) Allah, yoldan çıkmış bir topluluğu doğru yola iletmez.
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, düşmesinden korktuğunuz ticaret(iniz), hoşlandığınız konutlar, size Allah’tan, Elçisinden ve O’nun yolunda cihâd etmekten daha sevgili ise o halde Allâh emrini getirinceye kadar gözetleyin (başınıza gelecekleri göreceksiniz)! Allâh, yoldan çıkmış topluluğu (doğru) yola iletmez.
De ki: «Eğer babalarınız, oğullarınız, kardaşlarınız, refikalarınız, kabileleriniz ve kazanmış olduğunuz mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve hoşnut olduğunuz ikametgâhınız sizin için Allah Teâlâ'dan ve resûlünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevgili ise artık Allah Teâlâ'nın emri gelinceye kadar bekleyiniz! Ve Allah Teâlâ fâsıklar olan kavmi hidâyete erdirmez.»
De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım ve akrabanız, ter dökerek kazandığınız mallar, kesada uğramasından endişe ettiğiniz ticaret, hoşunuza giden konaklar, size Allah'tan ve Resulünden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ve önemli ise. . . o halde Allah emrini gönderinceye kadar bekleyin! Allah öyle fâsıklar güruhunu hidâyet etmez, umduklarına eriştirmez. {KM, Matta 10, 37; Luka 14, 26}
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar, düşmesinden korktuğunuz ticaret(iniz), hoşlandığınız konutlar, size Allah'tan, Elçisinden ve O'nun yolunda cihadetmekten daha sevgili ise o halde Allah emrini getirinceye kadar gözetleyin (başınıza gelecekleri göreceksiniz)! Allah, yoldan çıkmış topluluğu (doğru) yola iletmez.
Di ki "Eğer babalarınız, evlâdlarınız, kardaşlarınız, zevceleriniz, 'aşîretiniz, kazanmış oldığınız malınız, kesâdından korkdığınız ticâretiniz, sevdiğiniz diyâr ve meskeniniz size Allâh'dan ve Rasûl'ünden ve Allâh yolunda cihâddan daha sevgili ise Allâh'ın emrinin ('azâbın ve cezânızın) vurûdına intizâr idiniz. Allâh fâsık olan kavmi sevmez.[²]
De ki “Atalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, mensup olduğunuz topluluk, elde ettiğiniz mallar, durgunlaşmasından korktuğunuz ticaret ve beğendiğiniz evler eğer size Allah’tan, elçisinden ve onun yolunda mücadele (cihad) etmekten daha sevimli geliyorsa bekleyin, nasıl olsa Allah’ın emri[*] gelecektir. Allah, yoldan çıkan fasıklar topluluğunu yola getirmez.”
De ki: -Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, akrabalarınız, elde ettiğiniz mallar, durgun gitmesinden korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar size Allah'tan, Resulünden ve O'nun yolunda cihaddan daha sevgili ise Allah'ın (azap) emri gelene kadar bekleyin! Allah fasık topluma yol göstermez.
De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler size Allah'tan, Resulünden ve Onun yolunda cihaddan daha sevimli geliyorsa, o zaman Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin.(6) Çünkü Allah fasıkları amaçlarına ulaştırmaz.
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz."
eyit: “eger ola atalaruñuz daħı oġlanlaruñuz daħı ķarındaşlaruñuz daħı 'avratlaruñuz daħı ķabįleñüz, daħı mallaruñuz kim ķazanduñuz anları daħı bezįrgānlıķ kim ķorķarsız ayaġa düşmeġini anuñ daħı dölenecek yirler kim ħoşnūd olduñuz anlara sevgülürek sizüñ Tañrı’dan daħı yalavacından daħı dürişmekden yolında göz dutuñ tā getüre Tañrı buyruġını. daħı Tañrı ŧoġru yol göstermez ķavma kim [95b] fāsıķlardur.
Eyit yā Muḥammed: Eger sizüñ atalaruñuz, daḫı oġlanlaruñuz, daḫı ḳar‐daşlaruñuz, daḫı ‘avratlaruñuz, daḫı ḳarāyiblerüñüz, daḫı ol māllar ki ḳazan‐duñuz anı bāzergānlıḳlar ki ḳorḳarsız ziyānından, daḫı sākin olacaḳ yirlersevgülü olsa size Tañrı Ta‘ālādan, daḫı peyġamberinden, daḫı ġazālıḳ ey‐lemekden Allāh yolında, pes ṣaḳlaşuñuz ḥattā gelince Tañrı Ta‘ālā buyruġı. Daḫı Tañrı Ta‘ālā hidāyet virmez bir ḳavme ki fāsıḳlardur.
(Ya Rəsulum!) De: “Əgər atalarınız, oğullarınız, qardaşlarınız, övrətləriniz, qəbiləniz (qohumlarınız), qazandığınız mallar, kasad olmasından qorxduğunuz ticarət, xoşunuza gələn məskənklər sizə Allahdan, Onun Peyğəmbərindən və Allah yolunda cihaddan daha əzizdirsə, Allahın əmri (əzabı) gəlincəyə qədər gözləyin. Allah fasiqləri doğru yola yönəltməz!
Say: If your fathers, and your sons, and your brethren, and your wives, and your tribe, and the wealth ye have acquired, and merchandise for which ye fear that there will be no sale, and dwellings ye desire are dearer to you than Allah and His messenger and striving in His way: then wait till Allah bringeth His command to pass. Allah guideth not wrong doing folk.
Say: If it be that your fathers, your sons, your brothers, your mates, or your kindred; the wealth that ye have gained; the commerce in which ye fear a decline: or the dwellings in which ye delight-(1272) are dearer to you than Allah, or His Messenger, or the striving in His cause;- then wait until Allah brings about(1273) His decision: and Allah guides not the rebellious.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |