8 Kasım 2024 - 6 Cemaziye'l-Evvel 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Tevbe Suresi 117. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Lekad tâba(A)llâhu ‘alâ-nnebiyyi velmuhâcirîne vel-ensâri-lleżîne-ttebe’ûhu fî sâ’ati-l’usrati min ba’di mâ kâde yezîġu kulûbu ferîkin minhum śümme tâbe ‘aleyhim(c) innehu bihim raûfun rahîm(un)

Allah, Peygamberi ve içlerinden bir bölüğünün gönlü nerdeyse imandan dönecekken güçlük anında Peygambere uyan muhacirlerle ensarı tövbeye muvaffak etti ve onların tövbelerini kabul eyledi. Şüphe yok ki o, onları fazlasıyle esirger, rahimdir.

Andolsun Allah; Peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarın üzerine tevbe (ile Rablerine yönelme duygusu) ihsan etti. Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi neredeyse kaymak ve caymak üzereyken- güçlük saatinde (zorluk-darlık vaktinde) Ona (Resulüllah’a) tâbi oldular. Sonra onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok Şefkatlidir, çok Esirgeyicidir.

Gerçek şu ki, mü'minlerden bir kısmının, kalpleri kaymak üzereyken Allah, peygamberi sıkıntılı bir zamanda, O'na uyan muhacirleri ve ensarı affetti sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü o Allah, gerçekten mü'minlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir.

Andolsun ki, peygamberin ve en zor gününde peygambere uyan, özgürce Allah'a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için yollara düşen Muhacirler'le Ensar'ın tevbesini kabul etti. İçlerinden bir kısmının düşünceleri, kalpleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, Allah günah işlemekten vazgeçme, kendisine itaate yönelme, tevbe nasibetti de, lütfedip tevbelerini kabul buyurdu. Allah, onlara karşı çok şefkatli, engin merhamet sahibidir.

Andolsun ki, Allah, Peygamberin ve içlerinden bazılarının kalplerinin neredeyse kayacak duruma gelmesinin ardından o zorluk anında ona uyan muhacirlerle ensarın tevbelerini kabul etmiştir. Sonra (yine) tevbelerini kabul etti. Allah onlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.

Andolsun Allah, Peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarın üzerine tevbe ihsan etti. Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi nerdeyse kaymak üzereyken ona güçlük saatinde tabi oldular. Sonra onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok şefkatlidir, çok esirgeyicidir.

And olsun ki, Allah, Peygambere ve o güçlük saatinde (Tebuk savaşında çekilen sıkıntı ve mahrumiyet günlerinde) ona uyan Muhacir'lerle Ensar'a lütfetti; öyle ki, içlerinden bir kısmının kalbleri az daha eğilecek gibi olmuş iken, sonra onların tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü, O, çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.

Şüphesiz Allah, Peygamberi, Muhacir ve Ensarı bağışladı. Onlar ki, kendilerinden bir grubun kalbi kayacak gibi olduktan sonra da zor bir zaman içinde Peygamber’e uydular. İşte Allah, onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, onlara çok acıyan ve şefkat edendir.

[Burada Peygamber ile Ensar ve Muhacirlere isnad edilen suç, beşeriyet icabı olan eksikliklerdir. Örneğin; münafıklara karşı sessiz kalmaları.. Yoksa ... Devamı..

Andolsun ki Allah, Peygambere, içlerinden bir grubun gönülleri az kalsın eğrilmek üzere iken dar zamanda ona tâbi olan muhacirlere ve ensara yöneldi. Sonra onların tövbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, onları affedendir; onlara merhamet edendir.

Allah, hem peygamberle, hem de içlerinden birtakım kimselerin gönülleri kaymak üzere iken güçlük deminde, ona uyan göçmenlerle, yardımcıların tövbelerin onayladı, sonra da, onları bağışlamıştır, gerçek Allah onlara esirgeyici, yarlıgayıcı

Andolsun ki Allah, nebinin ve o zor anda onun peşinden giden muhacirlerle Ensar'ın tevbelerini kabul etti. O sırada onlardan bir grubun kalpleri kaymanın eşiğine gelmişti. Arkasından O, onların tevbelerini de kabul etti. Çünkü O, onlara karşı son derece şefkatli ve merhametlidir.

Ayette geçen; “tevbelerini kabul etti” ifadesi, Hz. Peygamber’in ve onunla beraber bulunan Müslümanların günah işledikten sonra tevbe ettikleri anlamı... Devamı..

Allâh rasûlün münâfıklara geride kalmasına izin virdiğini ve kederli zamânında içlerinden bir çoğının za’fa dûçâr olmak üzere bulundığını bilür. Muhâcir ve ensârı tevbelerinden dolayı ’afv itdi. Çünki lütufkâr ve rahîmdir.

And olsun ki, Allah, sıkıntılı bir zamanda bir kısmının kalbleri kaymak üzere iken Peygamber'e uyan Muhacirlerle Ensarın ve Peygamberin tevbelerini kabul etti. Tevbelerini, onlara karşı şefkatli ve merhametli olduğu için kabul etmiştir.

Andolsun Allah; Peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın tövbelerini kabul etmiştir. Evet, onların tövbelerini kabul etmiştir. Şüphesiz O, onlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.

Şu bir gerçek ki Allah, peygambere ve o sıkıntılı zamanda, içlerinden bir grubun moralleri bozulmaya yüz tuttuktan sonra bile ona bağlılıklarını koruyan muhacirlere ve ensara lütfuyla muamele etti ve sonra da tövbelerini kabul etti. Allah onlara karşı çok şefkatli ve merhametlidir.

Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, pek merhametlidir.  

 Peygamberimiz Tebük seferine çıkarken, münafıklar gelip yalandan özür beyan ederek izin istediler, o da onlara izin verdi. Bu hususta 43. âyet indi v... Devamı..

ALLAH, peygamberin, göç edenlerin ve yardım edenlerin tevbesini kabul etmiştir. Onlar, içlerinden bir bölümünün neredeyse kalplerinin kaydığı güç anda onu izlemişlerdi. Sonra onların yönelişini (tevbesini) kabul etti. O, onlara karşı çok Şefkatlidir, Rahimdir.

Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler'le Ensar'a, içlerinden bir kısmının kalbleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok şefkatli, çok bağışlayıcıdır.

Şanına kasem olsun ki Allah yine lûtfetti Peygambere ve o güçlük saatinde ona ittiba' eyleyen Muhacirîn ve Ensara ki içlerinden bir kısmının kalbleri az daha eğilecek gibi olmuş iken sonra kendilerine tevbelerinin kabulile iltifat buyurdu, hakıkat o, onlara rauftur, rahîmdir

Kasem olsun ki, Allah, (Tebûk seferine katılmamak için mazeret uydurup, Allah adına yemin edenlere izin vermesinden dolayı) peygamberini suçsuz bulmuştur. (Tebûk seferinde çekilen sıkıntı ve mahrumiyet günlerinde) ona (Peygambere) uyan muhâcirlerle ensâra lütfetti, öyle ki, içlerinden bir kısmının kalpleri az daha (haktan) eğilecek gibi olmuş iken, sonrasında (pişman olarak yapmış oldukları) tövbelerini kabul buyurdu. Şüphesiz Allah, onlara karşı çok şefkatli ve çok merhametlidir.

Ant olsun ki, Allah, Nebi'nin ve zor şartlarda ona destek olan muhacir ve ensarın tevbelerini¹ kabul etti. İçlerinden bir kısmının kalpleri kaymak üzereyken yine de onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı Çok Şefkatli'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir.

1- Yaptıkları yanlıştan vazgeçmelerini kabul ederek, hak ettikleri ödülü verdi.

Andolsun ki Allah, peygamberini (muhaarebeden geri kalanlara izin verildiğinden dolayı afvetdiği gibi) içlerinden bir takımının gönülleri hemen hemen eğrilmek üzere iken güçlük zamanında ona (o peygambere) tâ'bi' olan Muhacirlerle ensaarı da tevbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların (bu) tevbelerini kabul eyledi. Çünkü O çok esirgeyici, çok bağışlayıcıdır.

And olsun ki Allah, (Tebük Seferine katılmayanlara izin vermesinden dolayı)peygamberi(ni affettiği gibi), o güçlük zamânında ona tâbi' olan Muhâcirlerle Ensârı da,içlerinden bir kısmının kalbleri nerede ise eğrilmek üzere olmasının ardından tevbeye muvaffak eyledi.(3) Sonra da onların tevbelerini kabûl buyurdu. Çünki O, onlara karşı Raûf(çok şefkatli olan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir.

(3)Tebük Seferinde, İslâm Ordusu gāyet boğucu bir sıcakta ve büyük zahmetler içinde Şam’a hareket etmişti. O kadar ki, gāzilerin naklettiklerine göre,... Devamı..

Kuşkusuz Allah, Peygamberi (sefere katılmak istemeyenlerin ileri sürdükleri mazeretlerinin geçerli olup olmadığını araştırmadan hemen onlara izin verdiği için) affettiği gibi, onlardan bir grubun kalpleri (akılları) neredeyse kayacak gibi olduktan sonra (bunca zorluklara göğüs gererek), o güçlük anında, Peygambere tâbi oımuş Muhacirlerle Ensarı da tövbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların bu tövbelerini kabul etti. Allah, iman edenlere karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir. *

(*) Lafzen, “onlardan bir grubun kalpleri neredeyse [Din’den] kayacak gibi olduktan sonra”: Bu ifade, önce, Hz. Peygamber Tebük seferine çıkacağı zama... Devamı..

Allah, peygamberin, Allah için hicret edenlerin ve zor anlarında onlardan bir gurubunun neredeyse kalplerinin kayacağı, Allah’ın elçisine tabi olmuş ensar’ın da tövbelerini de kabul etti. Sonra da onlara azap etmekten vaz geçti. Çünkü O, onlara çok şefkatli ve merhametli olandır.

Gerçekten Allah peygamberin, içlerinden bir kısmının da gönlü kaymak üzere iken güçlük sırasında kendisine uyan göçmenlerle Ensar’a tövbe ettirdi. Sonra da onların tövbelerini onadı. Çünkü Allah acıyıcıdır, esirgeyicidir.

* Allah, peygamberin [²] ve içlerinden bir takımının gönülleri yanılmak üzere iken güçlük vaktinde [³] ona tâbi olan Muhacirin ve Ensarın [⁴] tövbesini kabul etmiştir, yine bunların tövbesini kabul etmiştir [⁵]. Çünkü Allah onlar hakkında pek ziyade esirgeyici, bağışlayıcıdır.

[2] Münafıklara izin verdiğinden dolayı.[3] Tebük gazvesinde.[4] Pek gitmek istemeyenlerin.[5] Yahut Allah peygamberin tövbesini kabul etti, yanılmak ... Devamı..

Allah, peygamberin (savaş kaçkınlarına verdiği izinden dolayı) ettiği tevbeyi kabul etti. Ayrıca (münafıkların fitneleriyle) nerdeyse kalpleri bozulup kaymak üzereyken, o zor vakitte peygambere tabi olan Muhacir ve Ensar’ın da tevbelerini kabul etti. Muhakkak ki O, onlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.

Hiç şüphesiz Allah, bir kısmının kalpleri kaymaya yüz tuttuktan sonra peygambere ve o güçlük anında ona uyan muhacirlere ve Ensar'a teveccüh etti de ardından tövbelerini kabul buyurarak kendilerine iltifatta bulundu. Gerçekten de O, onlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.

Hiç kuşkusuz Allah, savaşa katılmak istemeyen münâfıklara kolayca izin vermekle hatâ eden Peygamberi ve Tebük seferinin yaşandığı o sıkıntılı anlarda, içlerinden bir kısmının kalpleri neredeyse kaymak üzereyken, bunca zorluklara göğüs gererek Peygamberin izinden hiç ayrılmayan muhacirleri ve ensarı bağışlamıştır. Allah, müminlere karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.

And olsun Allah Nebiyy’e, bir kısmının kalbleri kaymak üzere iken Zor zamanda ona uymuş Ensâr’a ve Muhacirler’e tevbe kabul etti; yine de onlara tevbe kabul etti. O, onlarla ilgili rahîm raûfdur.

Allah, peygamberin, muhacirlerin ve Ensârın tüm seferî falsolarını affetmiştir, Sıkıntılı sefer hengamesinde onun saflarında yer alanların tövbelerini de kabul etmiştir. Hattâ sıkıntıdan neredeyse sefere katılmama tehlikesi atlatmış kalplerin de tövbelerini kabul etmiştir. Çünkü Allah, müminlere karşı son derece duyarlı ve sevgi doludur.

Andolsun! Nebi ile Allah yolunda mücadele verirken kalpleri eğrilmeğe yüz tutan, sonra sıkıntılı zamanlarda Nebi’ye ve Müminlere yardım eden, yaptıkları hatalardan dolayı pişmanlıkla tövbe edenlerin tövbesi kabul edilmiştir. Allah kendisine pişmanlıkla yaklaşarak tövbe edenleri kabul eder.

Şüphesiz ki Allah içlerinden bir grubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamber’in ve güçlük zamanında ona uyan [muhacir]lerin ve [ensar]ın tevbesini kabul etmiştir. [*] Sonra da onların tevbelerini kabul etmiştir. Şüphesiz ki O, onlara karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir.

Hz. Muhammed’in yaptığı “izin verme hatası”nın sonucunda, bazı müminlerin kalplerinde Tebük Gazvesi’ne karşı bir isteksizlik hissi gelmiş olabilirdi. ... Devamı..

Yemin olsun ki Allah, Peygambere ve o en zor günde¹ ona uyan Muhâcirlere ve Ensâra tevbe nasip etti.² O zaman onların içlerinden bir kısmının, kalpleri kaymağa yüz tutmuş iken tevbelerini kabul etti. Çünkü Allah çok acıyan, merhamet edendir.

1 Usret: Darlık, şiddet ve yokluk demektir. “Sâat-i usret” zorluk anı veya vakti demektir ki, “Onlar, size hem üst tarafınızdan, hem de aşağı tarafını... Devamı..

GERÇEK ŞU Kİ, Allah acıması-esirgemesiyle Peygamber’e ve sıkıntılı bir zamanda -hem de içlerinden bir kısmının kalpleri neredeyse kaymak üzereyken- ¹⁵² ona bağlı kalıp zulmün ve kötülüğün egemen olduğu diyardan göç edenlere ve Din’e sahip çıkıp ona kol kanat gerenlere ¹⁵³ teveccüh etti. Sonra, bir kere daha: ¹⁵⁴ acıması-esirgemesiyle [Allah] onlara teveccüh etti. Çünkü O, gerçekten onlara karşı çok merhametli ve çok şefkatlidir.

152 Lafzen, “onlardan bir grubun kalpleri neredeyse [Din’den] kayacak gibi olduktan sonra”: Bu ifade, önce, Hz. Peygamber Tebük seferine çıkacağı zama... Devamı..

Allah, Nebi’nin, tövbesini kabul ettiği gibi o seferin en zor saatlerinde içlerinden bir grubun kalplerinin kaymaya meylettiği bir anda Nebi’ye bağlılık gösteren muhacirin ve ensarın tövbelerini de kabul etti. Sonra onlara rahmet ve mağfireti ile yöneldi. Zira Allah onlara karşı çok şefkatli ve merhametlidir. 3/172, 33/9-11-21...23

DOĞRUSU şu ki: Allah, nebinin tevbesini kabul ettiği gibi, içlerinden bir kısmının kalplerinin kaymaya yüz tuttuğu bir durumun ardından, (zorluk demlerinde nebiyi izleyen) muhacirlerin ve zorluk demlerinde kendi imkânlarını onlarla paylaşan Ensar’ın, tevbelerini de kabul etti. Evet,[¹⁵⁴⁸] onların tevbelerini kabul etti; çünkü O’nun sınırsız şefkat ve merhameti, onları da kuşatır.

[1548] Summe edatına, bu tür tekrarlarda verilebilecek en doğru karşılık bu olsa gerektir.

Andolsun ki Allah, (Tebük savaşının) en zor demlerinde, (münafıkların geride kalmalarına izin verdiğinden dolayı) Peygamberi affettiği gibi, içlerinden bir takımının gönülleri kayarak savaşı terk edecekleri sırada pişman olarak Peygambere tabi olan Muhacirin ve Ensar'ı da affetti ve onların tevbelerini kabul etti. Şüphe yok ki Allah onlara karşı çok şefkatli ve çok merhametli olandır!

Şüphesiz Allâh, nebinin ve o güçlük sâ’atinde ona uyan Muhâcirlerin ve Ensârın tövbesini kabul etti. O’na tabi olanlardan bir kısmının kalbleri kaymağa yüz tutmuş iken yine de onların tevbesini kabul buyurdu. Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.

Kasem olsun ki Allah Teâlâ, Peygambere ve o güçlük saatinde O'na tâbi olan muhacirler ile ensâra tevbe nasib etti. Onlardan bir zümrenin kalpleri az kalsın ezilecek bir hale geldikten sonra tevbelerini kabul buyurdu. Şüphe yok ki, onların hakkında O, çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.

Allah, Peygamberini savaşa katılmayanlara izin verdiğinden ötürü affettiği gibi, içlerinden bir kısmının kalpleri kaymaya yüz tutmuşken, o güçlük anında, Peygambere tâbi olan Muhacirlerle Ensarı da tövbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların bu tövbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı raûfdur, rahîmdir (pek şefkatli ve pek merhametlidir).

Başlangıçta kritik bir anda savaşa çıkmaya pek arzulu olmadıkları halde, nefislerinde gerçekleştirdikleri mücahede sonucunda, zaaflarını aşan sahabîle... Devamı..

Andolsun Allah, Peygamberi ve o güçlük sa'atinde ona uyan Muhacirleri ve Ensarı affetti. O zaman içlerinden bir kısmının kalbleri kaymağa yüz tutmuş iken yine de onların tevbesini kabul buyurdu. Çünkü O, onlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.

Tahkîk Allâh Nebî'nin 'usret vaktinde ona tâbi' olan muhâcirîn ve ensârın, onlardan bir fırkanın kalbleri kaymak üzere oldukdan sonra tevbelerini kabûl buyurdı. Allâh mü'minlere fevkal'âde şefkat ve merhamet idicidir. [¹]

[1] Vakt-i 'usretden maksad Tebük gazvesidir.

Allah, nebinin tevbesi ile zor zamanda ona uyan Muhacir ve Ensârdan kalbi kaymak üzere olan bir bölüğün tevbesini kabul etti. Onların tevbesini kabul etti çünkü Allah, onlara karşı çok merhametlidir, ikramı da boldur.

Allah, Peygamberin, muhacirin, ensarın; sıkıntılı bir zamanda bir kısmının kalpleri kaymak üzere iken Peygambere uyan kimselerin tevbelerini kabul etti. Tevbelerini, onlara karşı şefkatli ve merhametli olduğu için kabul etmiştir.

Peygamberin ve güçlük ânında ona uyan Muhacir ve Ensarın tevbelerini Allah kabul etti. O güçlük ânında onlardan bir kısmının kalpleri yılgınlığa düşmek üzereydi; fakat Allah onlara tevbe nasip etti. Şüphesiz ki Allah onlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.

Yemin olsun ki, Allah, içlerinden bir grubun kalpleri kaymaya yüz tuttuktan sonra, peygambere ve o güçlük saatinde ona uymuş olan Muhacirlerle Ensar'a tövbe nasip etmiş, sonra da onların tövbelerini kabul buyurmuştur. Çünkü onlara karşı Raûf ve Rahîm'dir.

bayıķ tevbe virdi Tañrı peyġamber’e daħı muhācırlara daħı enśara anlara kim uydılar aña duşħarlıķ vaķtında andan śoñra kim yaķın oldı kim egile göñülleri bir bölüġüñ anlardan andan tevbe virdi anlara [103a] bayıķ ol bulara mihrubāndur raḥmet ķılıcı.

Taḥḳīḳ tevbesin ḳabūl eyledi Tañrı Ta‘ālā nebīnüñ, daḫı muhācirlerüñ, daḫıenṣārlaruñ ki uydılar nebīye ṭarlıḳ vaḳtında, yaḳın olduḳdan ṣoñraşek düşmek yüreklerine anlar nicesinüñ. Andan ṣoñra tevbelerin ḳabūl itdi,Tañrı Ta‘ālā anlara raḥmet idicidür.

Allah (müsəlmanlardan) bir qismini ürəyi (şəkk-şübhəyə düşüb Peyğəmbərdən və cihaddan) dömək üzrə ikən Peyğəmbərə, çətin saatda onun arxasında gedən mühacirlərə və ənsara tövbə nəsib etdi. Sonra da onların tövbələrini qəbul buyurdu (onları bağışladı). Çünki O, həqiqətən, onlara qarşı çox şəfqətli, çox rəhimlidir.

Allah hath turned in mercy to the Prophet, and to the Muhajirin and the Ansar who followed him in the hour of hardship. After the hearts of a party of them had almost swerved aside, then turned He unto them in mercy. Lo! He is Full of Pity, Merciful for them.

Allah turned with favour to the Prophet, the Muhajirs,(1368) and the Ansar,- who followed him in a time of distress, after that the hearts of a part (1369)of them had nearly swerved (from duty); but He turned to them (also): for He is unto them Most Kind, Most Merciful.

1368 Cf. 9:100. The Muhajirs were the people who originally forsook their homes in Makkah and followed al Mustafa in exile to Madinah. The Ansar were ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.