Veâḣarûne murcevne li-emri(A)llâhi immâ yu’ażżibuhum ve-immâ yetûbu ‘aleyhim(k) va(A)llâhu ‘alîmun hakîm(un)
Bir başka bölük de var ki işleri, Allah'ın emrine kalmış; dilerse azaplandırır onları, dilerse tövbelerini kabul eder ve Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Diğer bir kısmınız (bazı kesimleriniz ve kötülükleriniz) ise Allah’ın emri (ve hikmeti) gereği (şimdilik) ertelenmişlerdir. O bunları, ya azaplandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Allah (herkesin niyetini ve mahiyetini) Bilendir, Hüküm ve Hikmet sahibidir.
Tebük seferine katılmayanlardan başka bir kısmı da, Allah'tan gelecek bir emir için bekletiliyorlar. Allah dilerse onlara azap eder veya tevbe nasip edip, pişmanlıklarını kabul eder. Allah mutlak ve sınırsız bilgi sahibi olup, yaptığı herşeyi yerli yerince yapandır.
Bir diğerleri de, Allah'ın emrini, hükmünü beklemektedirler. Allah ya onları cezalandıracak veya tevbelerini, günah işlemekten vazgeçerek, kendisine itaate yönelişlerini kabul edecek. Allah her şeyi bilir, hikmet sahibi ve hükümrandır.
Diğer bazılarının işleri de Allah'ın buyruğuna bırakılmıştır. Onlara ya azab eder, ya da tevbelerini kabul eder. Allah bilendir, hakimdir.
Diğer bir kısmı, Allah'ın emri için ertelenmişlerdir. O, bunları, ya azablandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
O savaştan geri kalan diğer bir kısmı da, Allah'ın kaderi icabı tevbe etmekte gecikmişlerdi. Eğer günahlarında ısrar edip tevbe etmezlerse, Allah onlara azab eder; yok tevbekâr olursa, tevbelerini kabul eder. Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir.
Savaşa gelmeyenlerden diğer bir takım da Allah’ın emri için bekletiliyorlar. Allah, ya onları azaplandıracaktır veya onların tövbe sini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen ve her şeyi yerli yerinde yapandır.
Sefere katılmayanlardan diğer bir grup da Allah'ın emrine bırakılmışlardır. O, bunlara ya azap eder veya tövbelerini kabul eder. Allah çok bilendir; hikmet sahibidir.
Bir takımları, Allahın buyrumuna bırakılmıştır, ya onlara azap eder, ya da bağışlar, Allah bilicidir, Allah bilgedir
Savaşa katılmayanların bir başka bölümü daha vardır ki, onların işleri doğrudan doğruya Allah'ın iradesine kalmıştır. O, onları ya azaba çarptırır ya da tevbelerini kabul eder. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.
Diğerleri de gerek mücâzât hakkında ve gerek ’afv olundıklarına dâir Allâh’ın emrini bekliyorlar. Allâh ’âlim ve hakîmdir.
Savaştan geri kalanların bir kısmının işi de Allah'ın buyruğuna kalmıştır. Allah onlara ya azabeder, ya da tevbelerini kabul eder. O bilendir, hakimdir.
(Sefere katılmayanlardan) diğer bir kısmı da, Allah’ın emrine bırakılmışlardır. Bunlara ya azap eder ya da tövbelerini kabul eder. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Bir diğer grubun durumu ise Allah’ın hükmüne kalmıştır; ya onlara azap edecek veya tövbelerini kabul edecektir. Allah bilen ve hikmetle yönetendir.
(Sefere katılmayanlardan) diğer bir gurup da Allah'ın emrine bırakılmışlardır. O, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder. Allah çok bilendir, hikmet sahibidir.
Bir başka grup da ALLAH'ın hükmünü bekliyor. Kendilerini ya cezalandırır veya tevbelerini kabul eder. ALLAH Bilendir, Bilgedir.
Savaşa katılmayanlardan diğer bir kısmının affı da Allah'ın emrini beklemek için geri bırakılmıştır. Ya kendilerini cezalandırır ya da tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir, hakîmdir.
Diğer bir takımı da Allahın emrine geri bırakılmışlardır, ya kendilerini tazib eder veya tevbelerini kabul buyurur, Allah alîmdir, hakîmdir
Ve (Tebûk seferine katılmayan) başkaları da var ki, onların işi (hükmü) Allah’ın buyruğuna kalmıştır. Onlara ya azap eder ya da tövbelerini kabul eder. Allah her şeyi hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Geri kalan bir bölümün işi de Allah'ın yargısına kalmıştır; onlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir.
(Savaşa gitmeyenlerden) diğer bir takımı da Allahın emrine (intizaren) gecikdirilmişlerdir. O, bunları ya azaba uğratacak, yahud tevbelerini kabul edecekdir. Allah (onların hallerini) çok iyi bilen, (her şey'i) tam bir hikmetle yapandır.
(Savaşa gitmeyenlerin) diğer bir kısmı da Allah'ın emrine bırakılmış kimselerdir; onlara ya azâb eder, ya da (hikmetine binâen, kendi lütfundan) tevbelerini kabûl eder. Çünki Allah, Alîm (onların kalbinde olanı hakkıyla bilen)dir, Hakîm (hükmettiği her işte hikmetli olan)dır.
Bir de (durumlarının ne olacağı) Allah’ın buyruğuna (takdir ve iradesine) kalmış olan başka bir kısım da var. Ya onlara azap eder (eğer günahlarında ısrar edip tövbe etmezlerse) veya tövbelerini kabul eder (eğer günahlarında ısrar etmeyip samimiyetle tövbe ederlerse). Ve (bilin ki) Allah (her şeyi hakkıyla) bilendir, doğru hüküm verendir. *
Allah’ın emrine (savaşın çağrısına) uymayan diğerlerine gelince, ya Allah onlara azap edecek, ya da onların pişmanlıklarını kabul edip bağışlayacak. Allah her şeyi bilen ve her şeyin hükmünü verendir.
İki yüzlülerden bir takımı daha vardır ki onların işi Allah’ın buyruğuna bırakılmıştır. Allah onları ya azaba uğratacak, ya da onların tövbesini onayacaktır. Allah bilicidir, doğruyu bildiricidir.
(Savaştan geri kalanlardan) bir kısmının işi de Allah’ın buyruğuna kalmıştır. Ya onlara azap eder ya da tevbelerini kabul eder. Çünkü Allah Alîm’dir, Hakîm’dir.
(Cihada gitmeyenlerden) Diğer bir grup da Allah'ın emrine bırakılmışlardır. O, bunlara ya azap eder veya tevbelerini kabul eder. Allah çok bilendir, hikmet sahibidir.
Gerek zenginlik, gerek iman sağlamlığı bakımından, savaşa katılmayışlarını mazur gösterecek hiçbir hafifletici sebepleri bulunmadığı için daha ağır bir cezayı hak eden diğer bir kısmının durumu ise, Allah’ın ileride, 118. ayette vereceği hükme bırakılmıştır. Çünkü Allah, bu üç kişiyi bir süre daha bekletip zor bir imtihândan geçirecek ve gösterecekleri tavra göre ya onları cezalandıracak, ya da affedecektir. Unutmayın ki Allah, her şeyi eksiksiz bilendir; her konuda en doğru hükümleri veren sonsuz hikmet sahibidir. İşte bu ilim ve hikmetinin gereği olarak, İslâm devletine karşı komplolar düzenleyenlerin kurduğu sözde ‘mescitlerin’ içyüzünü ortaya koyuyor, böyle yerlere karşı nasıl bir tavır takınmanız gerektiğini size öğretiyor:
Allah’ın Elçisi, Medîne’ye hicret ettiği ilk günden beri, Hazreç kabîlesinin ileri gelenlerinden biri olan ve yıllar önce Hıristiyanlığı benimsemiş Ebû Âmir adındaki bir rahibin amansız düşmanlığıyla karşı karşıya idi. Kutsal metinler hakkındaki derin bilgisinden dolayı halkın nazarında saygın bir yeri olan bu adam, Peygambere duyduğu kin ve haset yüzünden, münâfıklarla ve müşriklerle işbirliği yaparak İslâm’a karşı amansız bir muhalefete girişmiş, Peygambere karşı yapılan hemen her savaşta aktif rol oynamıştı. Bütün çabalarına rağmen, Arabistan’da İslâm’ın önünde durabilecek hiçbir gücün kalmadığını görünce, Bizans İmparatorunu Müslümanlara saldırması için kışkırtmak amacıyla Sûriye’ye göçtü. Bu arada, sürekli temas hâlinde olduğu Medîne’deki yandaşlarına, Medîne çevresinde bir kasaba olan Kuba’da yeni bir mescit yapmalarını önerdi. Böylece münâfıklar, Ebû Âmir, Roma ordusuyla Medîne’yi işgal edinceye kadar, rahatça buluşup Müslümanlar aleyhine planlar yapacakları bir ortama kavuşmuş olacaklardı. Nihâyet, mescidi yapıp faaliyetlere başlamışlardı ki, münâfıkların inşâ ettikleri ve edecekleri sözde mescitlere ne yapılması gerektiğini bildiren aşağıdaki ayet nazil oldu ve Allah’ın Elçisi, Tebük seferinden döner dönmez bu mescidi yıktırıp yerle bir etti:
Diğerleri de Allah’ın emrine bırakılmıştır; onlara ya azap eder, ya da tevbe kabul eder. Allah hakîm alîmdir”.
Sefere katılmayan diğerleri de Allah'tan ümitli olsunlar. Allah onlara ceza verebilir de vermeyebilir de. Çünkü her şeye bilgi ile egemen olan Allah'tır.
Savaşa katılmayanların bir kısmı da Allah’ın emrine bırakılmışlardır. Rabbin onlara ya azap eder ya da tövbelerini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hakîmdir!
(Savaşa katılmayanların) diğer bir kısmı da Allah’ın emrine bırakılmıştır.¹ (Allah) onlara, ya azap edecek ya da tevbelerini kabul edecektir. Gerçekten Allah (her şeyi) hakkıyla bilendir, hüküm (ve hikmet) sahibidir.
Bir de, [durumlarının ne olacağı] Allah’ın yargı ve iradesine kalmış ¹⁴¹ olan başka bir kısım insanlar [var ki], bunları [Allah] ya azaplandıracak ya da yine acıması-esirgemesiyle yönelecektir onlara. Çünkü Allah doğru hüküm ve hikmetle yargılayan mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir.
Bir de durumları Allah’ın takdirine kalmış diğer bir grup daha var ki, Allah onları isterse cezalandırır isterse tövbelerini kabul eder. Zira Allah her şeyi bilen ve her şeyi yerli yerince yapandır. 48/11...17
Bir de, durumları Allah’ın takdirine kalmış bir grup insan daha var. Allah isterse onları cezalandırır, isterse tevbelerini kabul eder: Zira Allah her şeyi bilir, her takdirinde tam isabet sahibidir.
(Savaşa katılmayanlardan) Diğer bir gurup da vardır ki, Allah’ın emrine dek ertelenmişlerdir! (Tevbelerinin kabulüne kesin gözle bakılmaz. Allah) Ya onları (kötü davranışlarına devam ettikleri için) azaba uğratacak veya (niyetleri hâlis olup iki yüzlülükten vazgeçtikleri takdirde ise) onların tevbelerini kabul edecektir. Allah, herşeyi hakkıyle bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
(Sefere katılmayanlardan) diğer bir kısmı da, Allah’ın emrine bırakılmışlardır. Bunlara ya azap eder ya da tövbelerini kabul eder. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ve diğer birtakımı da Allah Teâlâ'nın emri için tehir edilmişlerdir. Ya onları muazzep kılacak veya onların tevbelerini kabul buyuracaktır. Ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir.
Sefere katılmayan bazı kişilerin akıbetleri de Allah'ın emrine kalmıştır: Allah ister onları cezalandırır, ister merhamet eder. Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Başka bir takımları da var ki Allah'ın emrine bırakılmışlardır. (Allah) ya onlara azabeder, ya da onları affeder. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Bir kısmı da Allah'ın emrine kalmıştır. Allah onlara ya azap eder; ya da tevbelerini kabul eder. O, alimdir, hakimdir.
Diğer bazılarının da işi Allah'ın emrine kalmıştır. Allah onları ister cezalandırır, ister tevbelerini kabul eder. Zira Allah herşeyi bilir, her işi hikmetle yapar.
Bir kısmı da umutları Allah'ın emrine bağlı, beklemektedir. Allah onlara ya azap edecektir ya tövbe nasib edecektir. Allah, Alîm'dir, Hakîm'dir.
[102a] daħı uyruķlar giri ķonılmışlardur Tañrı buyruġına yā 'aźāb eyleye anlara yā tevbe vire anlara. daħı Tañrı bilicidür dürüst işlüldür dürüst sözlüdür.
Özge müteḫallifler daḫı mevḳūfdur işleri Tañrı Ta‘ālā buyruġına. Yā anlara‘aẕāb eyleye yā tevbelerin ḳabūl eyleye. Tañrı Ta‘ālā her nesneyi bili‐cidür, ḥikmetler issidür.
(Bədəvilərdən və Mədinə əhalisindən) döyüşə getməyənlərin bir qisminin də işi Allaha qalıb. Allah ya onlara əzab verəcək, ya da tövbələrini qəbul edəcək. Allah (hər şeyi) biləndir, hikmət sahibidir!
And (there are) others who await Allah's decree, whether He will punish them or will forgive them. Allah is knower, Wise.
There are (yet) others, held in suspense for the command of Allah, whether He will punish them, or turn in mercy(1354) to them: and Allah is All- Knowing, Wise.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |