Fe-emmâ-l-insânu iżâ mâ-btelâhu rabbuhu fe-ekramehu ve na’’amehu feyekûlu rabbî ekramen(i)
İnsan, öyle bir mahluktur ki Rabbi, onu sınadı da büyüttü, ve nimetler verdi mi, Rabbim der, layıktım da büyüttün beni.
Fakat (maalesef) insan böyledir; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirmek üzere ona (mal, makam, sağlık ve saygınlık gibi) ikramda bulunsa ve nimet (fazilet) ihsan buyursa "Rabbim bana ikram etti" diyerek (sevinip ferahlanır).
Ama insanoğluna gelince, ne zaman Rabbi onu imtihan edip, ikramda bulunup, ona nimetler verirse, Rabbim bana layık olduğum için bu nimetleri vermiştir der.
İşte, Rabbi, insanı imtihan edip de ikramda bulunduğunda, nimetlere boğduğunda, refaha erdirdiğinde:
“Rabbim bana ikramda bulundu.”der.
Ancak insana; Rabbi ne zaman onu imtihan edip kendisine ikramda bulunsa ve nimet verse: "Rabbim bana ikramda bulundu" der.
Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse: 'Rabbim bana ikram etti' der.
Fakat insan, (dünya nimetlerini arar gözetir. Onun için) her ne zaman Rabbi, onu, (zenginlik ve genişlikle) imtihan edib de ona ikram eyler, nimetler verirse; o vakit: “- Rabbim bana ikram etti.” der.
İşte insanın Rabbi, onu imtihan etmek için ona ikram ve in’amda bulunduğu zaman; “Rabbim beni üstün kıldı” der, (şükretmez.)
Tanrı, insanı ağırlayıp, nimetiyle sınadığında: «Tanrım beni ağırladı!» der
İnsana gelince, ne zaman Rabbin onu, cömertliğiyle ve hoşnut olacağı bir hayat bağışlamakla denese, “Rabbim, bana karşı (ne kadar) cömerttir!” der.
Allâh insânı tecrübe içün ni’met ihsân itdiği vakit insân "Rabbim bana lutf itdi." dir.
Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman, o: "Rabbim beni şerefli kıldı" der.
İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.
İnsan var ya, rabbi ona imtihan için ikramda bulunduğunda ve onu nimetlere boğduğunda, “Rabbim bana ikram etti” der (mutlu olur).
İnsan var ya, Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde «Rabbim bana ikram etti» der.
Rabbi, sınamak için insana bolca verip sevindirdiği zaman, "Rabbim bana cömert davrandı," der.
Ama insan, her ne zaman Rabbi onu sınayıp da ikramda bulunur, nimet verirse, "Rabbim bana ikram etti." der.
Amma insan, her ne zaman rabbı onu imtihan edip de ona ikram eyler, ona ni'metler verirse, o vakıt rabbım bana ikram etti der
Rabbi, (zenginlik ile) imtihân etmek üzere (nankör) insana ikramda bulunup, bolca nimetler verdiği zaman, “(layık olduğum ve hak ettiğim için) Rabbim bana değer verdi” der (de, şükreden bir kul olmaz).
Fakat o insan¹; Rabb'i ne zaman onu sınamak için ikramda bulunsa ve ona nimet verse, “Rabb'im bana ikram etti.²” der.
Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihaan edib de kendisine (lütf-ü) kerem (iyle muaamele) eder, ona ni'metler verirse «Rabbim beni şerefli kıldı» der!
Fakat insan, Rabbi kendisini (varlıkla) imtihân edip, ona ikramda bulunduğu ve ona ni'met verdiği zaman, bunun üzerine: “Rabbim bana ikrâm etti!” der.
Ama (bir kısım) insan (o kadar nankördür ki), ne zaman Rabbi onu imtihan edip, ikramda bulunup, ona (mal, makam, mevki, sağlık ve saygınlık gibi) nimetler verirse, (gururlanarak) Rabbim bana (layık olduğum, bunları hak ettiğim için) değer vermiştir der.*
İnsana gelince! Rabbi onu deneyip imtihan ettiği zaman, ona ikram eder ve bol nimetler verir. İnsanda “Rabbim bana lütfuyla ikram etti” der.
İşte insan böyledir, çalabı onu sınamak için ağırlıyacak, onu iyiliklere eriştirecek olursa "çalabım beni ağırladı" der,
Her ne zaman insanı Rabbi deneyip de ağırlar, nimetine nâil ederse Rabbim beni ağırladı der de şükür etmez,
Fakat insana gelince, Rabbi ona ikramda bulunmak ve ona nimetler vermek suretiyle sınadığı [ibtelâhu] zaman o, “Rabbim bana ikramda bulundu” der.
Ama insan ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir ikramda bulunsa ve ona nimetler verse, “Rabbim bana ikramda bulundu” der.
Fakat insanoğlu o kadar nankördür ki, Rabb’i ona güç, servet, sağlık ve benzeri nîmetler bahşederek kendisini imtihân edince, bunun gelip geçici bir zevkten ibaret olduğunu ve asıl ikramın âhirette verileceğini göz ardı ederek aptalca bir gurura kapılır ve “Ben ne kıymetli bir kulmuşum ki, Rabb’im benibunca nîmetlerle onurlandırdı!” diyerek Rabb’ini unutur, sefahate dalıp gider.
Her neyse İnsan, rabb’i onu denemek üzere ona ikram ettiği ve onu çok nimetlendirdiği zaman:
“Bana rabbim ikram etti” der.
İnsanoğlu hep böyledir. Eğer Allah, deneme sadedinde kendisine biraz değer vermiş ise, " Rabb'im yüzüme baktı " der.
Biz denemek için iyilikte bulunup bolca nimetler verdiğimizde; “Rabbim bana ikram etti!” der.
İnsana gelince, Rabbi kendisini imtihan edip ona ikramda bulunduğunda ve bol nimet verdiğinde “Rabbim bana ikram etti.” der.
Fakat insan ne zaman Rabbi onu denemek için ikramda bulunup, nîmet verse; “Rabbim bana ikram etti.”¹ der.
İNSANA GELİNCE, ⁸ ne zaman Rabbin onu, cömertliğiyle ve hoşnut olacağı bir hayat bağışlamakla denese, “Rabbim, bana karşı [ne kadar] cömertmiş!” ⁹ der;
Şu nankör insan yok mu, Rabbi ona ikram ederek bolca nimetle sınadığı zaman, – Rabbim ben bu ikramı hak etmiştim der. 22/11...15, 80/17...23
VE insana gelince… Ne zaman Rabbi onu (varlıkla) sınayıp ona ikram edecek ve nimetlere gark edecek olsa, hemen (Allah’ın kendisini desteklediğini düşünerek) “Rabbim bana ikram etti” der;[⁵⁷¹⁸]
Fakat (Rabbinin ayetlerini inkâr eden) İnsan, (Rabbinin yaptığı her şeyden haberdar olduğundan gâfil olduğu için) Rabbi kendisine -imtihan maksadıyla ikramda bulunup da- bol nimet verirse, "Rabbim bana ikram etti" der. (Bu ikrama gerçekten layık olduğunu zanneder, şükretmek gereğini hissetmez, o serveti hayır işlerinde kullanacağı yerde zevk ve sefa peşinde harcar)
İnsana gelince, ne zaman rabbin ona ikram etti ve nimetlendirdi: "Rabbim, bana ikramda bulundu!" der,
Rabbi onu imtihan edip kendisine ikramda bulunsa o vakit der ki: «Rabbim bana ikram etti.»
Rabbi, insanı denemek için ona değer verip, nimetlere gark edince o: “Rabbim hakkım olan ikramı yaptı. ” der.
Fakat insan öyledir; Rabbi ne zaman kendisini sınayıp ona ikramda bulunur, ona ni'met verirse: "Rabbim bana ikram etti" der.
İnsânı rabbi imtihân idüb ikrâm ve ni'metlere müstağrak iderse: "Rabbim bana ikrâm itdi" dir.
İnsan bu… Rabbi onu yıpratıcı bir imtihana sokar, ikram eder ve nimet verirse der ki: ‘Rabbim bana verdi; bana!..’
İşte insan, onu Rabbi imtihan ettiği zaman, ona ikramda bulunup, nimetlendirince:-Rabbim bana ikramda bulundu der.
İnsanı sınamak için Rabbi ona nimetler lütfederek ikramda bulunduğunda, o “Rabbim bana değer veriyor” der.
İnsan böyledir; Rabbi kendisini deneyip de ona cömert davranır, nimet yağdırırsa: "Rabbim bana ikramda bulundu!" der.
pes ammā ādemį ķaçan śınaya anı çalabı’sı pes aġırlaya anı daħı ni'met vire aña eyide “çalabum aġırladı beni.”
Ammā ādem oġlanı, Tañrısı özini tecribe idicek, anı kerāmete yitişdürüpni‘metler virse eydür ki: Tañrım beni kerāmete yitişdürdi.
İnsana gəldikdə, nə zaman Rəbbin onu imtahana çəkib ehtiram etsə, ona bir ne’mət versə, o: “Rəbbim mənə ehtiram göstərdi!”–deyər.
As for man, whenever his Lord trieth him by honouring him, and is gracious unto him, he saith: My Lord honoureth me.
Now, as for man,(6119) when his Lord trieth him, giving him honour and gifts, then saith he, (puffed up), "My Lord hath honoured me."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |