Hel etâke hadîśu-lġâşiye(ti)
Geldi mi sana her yanı ve herkesi kavrayıp kaplayan o felaketin haberi?
(Ey Resulüm, her tarafı yaygın olarak kuşatacak ve dehşeti tüm Dünya’yı kaplayacak olan) Kıyametin haberi Sana geldi mi? (Artık görevin insanlara duyurmak ve onları uyarmaktır.)
Korku ve dehşeti her tarafı kaplayacak kıyametten haberin var mı?
Dehşeti ve paniği ortalığı kaplayan felâketin, Kıyamet'in haberi mi geldi sana?
Her şeyi kaplayacak olan (kıyamet)in haberi sana geldi mi?
(Her yanı kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?
(Ey Rasûlüm! Bütün insanları dehşeti ile) kaplayacak olan kıyametin haberi, muhakkak ki sana gelmiştir.
Sana, her şeyi örtüveren o kıyametin haberi geldi mi?!
O her şeyi kuşatacak olan kıyametin haberi sana geldi mi? [751][752]
Sana bayıltıcı günün haberi gelmedi mi?
Dehşeti her şeyi kaplayacak olan felaketin (kıyametin) haberi sana geldi mi?
Her şeyi ihâta iden güni hiç işitdin mi?
Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?
Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?
O kıyametin haberi sana geldi mi?
(Resûlüm!) Dehşeti her şeyi kaplayan kıyametin haberi sana geldi mi?
Sana o bunaltanın haberi ulaştı mı?
O her şeyi kuşatacak olan Kıyamet'in haberi sana geldi mi?
Geldimi sana o Gaşiye hadîsi
(Felâketleri bütün mahlûkaatı sarıb kaplayacak olan) kıyamet gününün haberi sana geldi ya.
(Ey Resûlüm!) Ğaşiye'nin (dehşetiyle insanları kaplayıcı olan kıyâmet ânının)haberi sana geldi mi?
Muhakkak ki, Gaşiye’nin (her şeyi her yandan) sarıp kaplayacak olanın (kıyametin) haberi sana gelmiştir (hakkında sana bilgi verilmiştir). *
Her şeyi kapsayacak bir olayın (kıyamet saatinin) haberi sana geldi mi?
Sen o kalkış gününü hiç işitmedin mi?
(Ey Peygamber!) Her şeyi her taraftan sarıp kuşatan o korkunç felaketin/kıyametin haberi sana geldi mi?
Her şeyi kaplayacak kıyametin haberi sana geldi mi?
Ey dünya hayatının zevk ve sefahatine dalıp Rabb’ini ve O’nun mesajını unutan insan; kâinatı sarıp paramparça edecek olan o Kapsamlı Felaketin, Kıyametin haberi sana ulaşmadı mı?
Sana GÂŞİYE’nin / Sarıp Sarmalayan’ın olayı geldi mi?
Resulüm! sen sıkıntı olayını biliyor musun?
Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?
(Her şeyi) kaplayacak olanın haberi sana geldi, (değil) mi?
(Ey Muhammed!) Sana o, her şeyi kuşatacak olan (kıyamet)’in¹ haberi geldi mi?
Dehşeti her şeyi kaplayacak olan olayın haberi sana geldi mi? 27/66, 40/59
KASVET gibi sarıp sarmalayan olayın haberi sana ulaştı mı?[⁵⁶⁹⁴]
(Ey Muhammed) Dehşeti her şeyi kaplayacak olan Kıyâmet gününün haberi sana geldi; (de ümmetine tebliğ ettin) değil mi?
Ğaşiye’nin haberi sana geldi mi?
Sana salgın Kıyametin haberi geldi mi?
Gâşiye'nin, dehşeti her tarafı saracak olan o felâketin mahiyeti hakkında elbet sen de bilgi sahibi oldun.
(Şiddet ve dehşetiyle her şeyi) Sarıp kaplayacak olan(o felaket)in haberi sana geldi mi?
Yâ Muhammed! Muhakkak sana her şeyi örten kıyâmetin haberi geldi.
Sarıp kuşatacak olanın haberi sana ulaştı değil mi?
Bürüyen/ansızın gelecek olanın haberi sana geldi mi?
Her yeri kaplayan felâketin haberi sana geldi mi?
Geldi mi sana Ğaşiye'nin/her şeyi her yandan sarıp kaplayacak olanın haberi!
bayıķ geldi saña örtūci sözi ya'nį ķıyāmet örter ķatılıķları-y-ıla ādemįleri.
Hīç geldi mi saña yā Muḥammed ḳıyāmet ḫaberi ki tütüni ḫalḳı örter.
(Ya Peyğəmbər! Dəhşəti aləmi) bürüyəcək qiyamətin xəbəri sənə gəlib çatdımı?
Hath there come unto thee tidings of the Overwhelming?
Has the story reached thee of the overwhelming (Event)?(6096)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |