Beli-lleżîne keferû fî tekżîb(in)
Kafir olanlar, zaten de yalanlamaya dalmışlardır.
Şüphesiz inkâr edenler, (hâlâ sürekli) bir yalanlama içinde (bocalamaktadırlar).
Doğrusu Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler zaten yalanlamaya dalmışlardır.
Asıl inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin, Kurân'ı ve peygamberi yalanlama içinde bocaladıklarının haberi sana geldi mi?
Doğrusu inkar edenler bir yalanlama içindedirler.
Hayır; inkâr edenler, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler.
Fakat o kâfir olanlar, hâlâ inkârdadırlar.
(Evet, geldi.) Fakat o kâfirler, (bile bile) yalanlıyorlar.
Doğrusu, inkârcılar hakikati yalanlayıp durmaktalar.
Hayır, kâfir olanlar yalanlamadılar
Doğrusu (o felâket haberlerine rağmen), inkârcılar hala (Hakk'ı) yalanlamaktadır.
19,20. Lâkin kâfirler her şeyi inkâr iderler. Lâkin Allâh ânları arkalarından ihâta itmişdir.
Doğrusu inkar edenler, hep yalanlayagelmişlerdir.
Hayır, inkâr edenler, hâlâ yalanlamaktadırlar.
Doğrusu inkârcılar bir yalanlama içindedirler.
Doğrusu inkârcılar (gerçeği) yalanlayıp dururlar.
İnkarcılar, kronik yalanlayıcılardır.
Fakat o inkarcılar hâlâ bir yalanlama içinde.
Fakat o küfredenler hâlâ bir tekzibe
Fakat (hakkı) inkâr edenler (geçmiş kavimlerin yapmış oldukları inkâr ve isyan sebebiyle başlarına gelmiş olan azaplardan ibret almak yerine, hâlâ) hakkı yalanlamaya devam ediyorlar.
Doğrusu gerçeği yalanlayan nankörler, hâlâ bir yalanlama içindedirler.
Hayır, o küfredenler (haalâ) tekzîbdedirler.
19,20. Hayır! O inkâr edenler (hâlâ) bir yalanlama içindedirler! Hâlbuki Allah, onları arkalarından kuşatıcıdır. (Geriye dönüşleri yoktur.)
Bilakis o (gerçeği) inkâr etmiş olanlar bir yalanlama içindedirler.
Onlar, gelen mesajları yalanlamak suretiyle inkâr eden kimselerdi.
Yok, tanımazlar yalan sayıp durmaktadırlar.
Hayır, kâfir olanlar seni ve Kur/an/ı yalan saymadadırlar.
Bilakis, inkâr edenler hâlâ yalanlamaktadırlar.
Hayır! Küfre sapanlar, (kesintisiz) bir yalanlama içindedirler.
Ama gel gör ki, geçmişten ibret almayan çağdaş kâfirler de, öncekiler gibi ayetlerimi yalanlamaktadırlar.
Aksine, inkâr etmiş olanlar yalanlama içindedir.
Hani bizim inkarcıların inkar edip durduğu.
Onlar Rabbinin gücünü inkâr etmişler. Güçlerinin karşısında hiçbir gücün duramayacağını sanmışlardı. Resullerimizi yalanlamışlar. Gönderdiğimiz gerçekleri inkâr etmişlerdi. Yalanlarının peşine düşerek inananlara karşı çıkıyorlardı. İnsanların haklarını alıyorlar, onlara zulmediyorlardı.
Doğrusu, kâfir olanlar bir yalanlama içindedir.
Doğrusu, (bunlar anlatıldığı halde) kâfirler, hâlâ inkâr edip duruyorlar.¹
Ama, hakikati inkara şartlanmış olanlar onu yalanlamakta ısrar ederler:
Doğrusu bu kâfirlerin onlardan haberi olduğu halde yalanlamaya devam ediyorlar. 18/53...58, 67/6...12
Maalesef[⁵⁶⁶⁵] inkârı önyargı haline getirenler yalanlamakta ısrar etmişlerdir;
Buna rağmen küfredenler (Kur'an’da yaptığımız her uyarıyı) yalan sayarlar,
Hayır, inkâr edenler, bir yalanlama içindeler.
Fakat kâfir olan kimseler, tekzîp etmektedirler.
Fakat kâfirler yine de dini yalan saymaya devam ediyorlar.
Doğrusu, nankörler bir yalanlama içindedirler.
Evet, bu kâfirler (Onları işitmiş ve yerlerini görüb helâklerini bilmiş oldukları halde) tekzîb ve inkârdadırlar.
Aslında bu kâfirler (de onlar gibi) yalan içinde yüzmektedirler.
Kafir olanlar, yalanlayıp duruyorlar.
İnkâr edenler bir yalanlayış içindeler.
Gerçek şu ki, inkâr edenler bir yalanlama içindedirler.
belki anlar kim kāfir oldılar yalan dutmaķ içindedür.
Bel ki kāfirler yalanlamaḳdadurlar.
Xeyr, kafir olanlar (səni və Qur’anı) elə hey təkzib etməkdədirlər.
Nay, but those who disbelieve live in denial
And yet the Unbelievers (persist) in rejecting (the Truth)!(6064)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |