7 Eylül 2024 - 3 Rebiü'l-Evvel 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Enfâl Suresi 67. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Mâ kâne linebiyyin en yekûne lehu esrâ hattâ yuśḣine fî-l-ard(i)(c) turîdûne ‘arada-ddunyâ va(A)llâhu yurîdu-l-âḣira(te)(k) va(A)llâhu ‘azîzun hakîm(un)

Hiç bir peygamber, yeryüzünde kafirlere üstolup onları iyice kahretmedikçe tutsak almamıştır. Siz, geçici dünya malını istiyorsunuz, Allah'sa ahireti istemekte ve Allah, üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Hiçbir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya (ve duruma hâkim oluncaya) kadar, (düşmanlarından) esirler alması (ve onları diyet karşılığı bırakması) yakışmaz. Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size dünyada zafer ve izzeti ve asıl) ahiret (saadetini) istemektedir. Allah, Üstün ve Güçlüdür, Hüküm ve Hikmet sahibidir.

Yeryüzünde küfrün belini kırıp, tam hakimiyet sağlamadıkça hiçbir peygambere esir almak yakışık almaz. Siz bu dünyanın geçici kazançlarını istiyorsunuz. Ama Allah, sizin için ahiretteki cenneti elde etmenizi istiyor. Çünkü Allah en yüce iktidar sahibi olup, yaptığı herşeyi yerli yerince yapandır.

Hiçbir Peygamberin, ülkede, yeryüzünde ağırlığını hissettirip düşmanlarının kolunu kanadını kıpırdatamaz hale getirmedikçe, tamamen kuvvetlenmedikçe, esirlerin hayatta kalmalarını sağlaması, fidye hesabı yapması doğru değildir. Siz dünya malını istersiniz. Oysa Allah âhireti, ebedî yurdu kazanmanızı murad eder, Allah kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır.

bk. Kur’an-ı Kerim, 47/4.

Bir Peygamber'e yeryüzünde kesin galibiyet sağlamadan esir almak yaraşmaz. Siz dünya varlığını istiyorsunuz Allah ise (sizin için) ahireti istiyor. Allah yücedir, hakimdir.

67-68.Ahmed bin Hanbel`in ve daha başkalarının Enes bin Malik (r.a.)`ten rivayet ettiklerine göre Resulullah (a.s.) Bedir savaşında esir alınan müşrik... Devamı..

Hiç bir peygambere, yeryüzünde kesin bir zafer kazanıncaya kadar esir alması yakışmaz. Siz dünyanın geçici yararını istiyorsunuz. Oysa Allah (size) ahireti istemektedir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Hiç bir Peygamber için, yeryüzünde ağır basmadıkça (düşmana üstün gelmedikçe), esirleri bulunmak (ve ondan fidye almak) vâki olmamıştır. Siz, geçici dünya malını istiyorsunuz. Halbuki Allah âhireti kazanmanızı diliyor. Allah Aziz'dir (dostlarını düşmanlarına üstün kılar), hükmünde hikmet sahibidir.

Yeryüzünde tam hâkimiyetini sağlamadıkça, bir peygamberin esirler ile uğraşması, ona yakışmaz. Sizler (ey Müminler!) dünya hayatının menfaatini istiyorsunuz. Allah ise, ahireti istiyor. Allah, izzet, kudret sahibidir ve her şeyi yerli yerinde yapar.

Yeryüzünde ağır basıncaya kadar, hiçbir peygambere esir sahibi olmak yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz; halbuki Allah sizin için âhireti istiyor. Allah güçlüdür; hikmet sahibidir.

Yeryüzünde, savaş yapıp kazanmadıkça, hiçbir peygambere tutsaklar edinmek yaraşık olmaz, sizler dünya metaını istiyorsunuz, Allahsa istiyor öbür dünyayı; Allah emre, Allah bilge

Kıran kırana gerçekleşmiş zorlu bir meydan savaşı olmadıkça bir nebiye esir almak yakışık almaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz. Hâlbuki Allah âhireti (kazanmanızı) istiyor. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Meydan muharebesine dönüşmeden, Müslümanların galibiyetiyle sonuçlanan bir savaşta alınan esirlerle ilgili Hz. Peygamber ashabıyla istişare etmişti. H... Devamı..

Kâfirler dûçâr-ı kıllet ve müslümanlar vâsıl-ı ’izzet olmayınca esîrlerden fidye almak arzda hiç bir nebîye lâyık görülmedi. Siz dünyâ sa’âdeti istiyorsunuz. Allâh size âhiret sa’âdeti virmek istiyor. ’Azîz ve hakîmdir.

Yeryüzünde savaşırken, düşmanı yere sermeden esir almak hiçbir peygambere yaraşmaz. Geçici dünya malını istiyorsunuz, oysa Allah ahireti kazanmanızı ister. Allah Güçlü'dür, Hakim'dir.

Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.[253]

Bedir savaşı sonunda Resûlullah’a yetmiş tane savaş esiri getirilmişti. İçlerinde Peygamber’in amcası Abbas ile diğer amcası Ebu Talib’in oğlu Âkil de... Devamı..

O yerde gerekli temizliği yapıp hâkimiyetini kuruncaya kadar bir peygamberin esirlerinin olması uygun değildir. Siz geçici dünya varlığını istiyorsunuz, oysa Allah âhireti istiyor; Allah izzet ve hikmet sahibidir.

Yeryüzünde ağır basıncaya (küfrün belini kırıncaya) kadar, hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, halbuki Allah (sizin için) ahireti istiyor. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.  

 Savaşın hedefi zaferdir. Fidye karşılığı geri vermek maksadıyla düşman askerlerini esir almaya çalışmak zaferi olumsuz yönde etkileyecekse bununla me... Devamı..

Hiç bir peygambere, yeryüzünde savaşa katılmaksızın esirler edinmesi yakışmaz. Siz bu dünyanın geçici malını istiyorsunuz; ALLAH ise (sizin için) ahireti ister. ALLAH Üstündür, Bilgedir.

Bu ayet köleliği yasaklamaktadır. Savaş esirleri 47:4 ayetine göre savaştan sonra serbest bırakılır. Ayrıca bak 4:25; 90:1-20.

Hiçbir peygamberin, yeryüzünde ağır basmadıkça (kesin zafere ulaşıp üstün gelmedikçe) esirleri olması layık değildir. Siz dünya malını istersiniz, oysa Allah ahireti kazanmanızı murad eder. Allah azizdir, hakimdir.

Hiç bir Peygamber için Arzda ağır basmadıkça esirleri olmak doğru değildir, siz, Dünya uruzunu istiyorsunuz Allah ise Âhıreti kazanmanızı dileyor ve Allah azîzdir hakîmdir

Hiçbir peygamber için, yeryüzünde küfrün belini kırıp da tam hâkimiyet sağlamadıkça, esirlerinin bulunması (esirleri fidye karşılığında serbest bırakması) muvâfık değildir! (Ey mü’minler!) Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz. (Oysaki) Allah (sizin için) ahiret (saadetin) i diliyor. Şüphesiz Allah her işinde mutlak galip olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Bedir gazvesinde kâfirlerden esir alınanların öldürülüp öldürülmeyeceği ya da esirlere karşılık olmak üzere fidye alınıp alınmayacağı hususunda henüz ... Devamı..

Hiçbir nebiye, yeryüzünde düşmana üstünlük sağlayıncaya kadar, esir almak¹ yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, oysa Allah ahireti istiyor. Allah, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir.

1- Müslümanların, fidye almak amacıyla esir edinme şeklindeki dünyalık kazanç peşinde olmaları kınanmaktadır.

Hiç bir peygamberin yer yüzünde ağır basıb (harb edib) zaferler kazanıncaya kadar (muhaarib düşmandan) esirler alması (vaaki) olmamışdır. Siz geçici dünyâ malını arzu ediyorsunuz. Halbuki Allah âhireti (daha çok âhiret sevabını kazanmanızı, âhireti düşünmenizi) ister. Allah azizdir (dostlarını düşmanları üzerine gaalib kılandır), hakimdir (her haale lâyık olanı hakkıyle ve hikmetiyle bilendir).

Yeryüzünde (küfrün belini kırıp) ağır basmadıkça, bir peygamberin esirlerinin olması (fidye alması) muvâfık değildir! (Siz) şu dünyanın geçici menfaatini istiyorsunuz; Allah ise âhireti (arzulamanızı) istiyor. Çünki Allah, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

Yeryüzünde ağır basıncaya (saldırgan, zalim ve tağuti güçlere karşı zorunlu savaşta galip gelinceye) kadar, hiçbir peygambere esirleri bulunması yaraşmaz. Siz, (ey inananlar, böyle zorunlu bir savaş olmadan esir alırsanız,) dünya malını istiyorsunuz demektir. Hâlbuki Allah (o dünya malını değil) ahireti (kazanmanızı) istiyor. Oysa Allah Azîz (üstün ve güçlü)dür, hâkim (her zaman ve her konuda) doğru hüküm verendir.*

(*) Burada Müslümanların, fidye almak amacıyla esir edinme şeklindeki dünyalık kazanç peşinde olmaları kınanmış ve yasaklanmıştır. Ayrıca, nakledildiğ... Devamı..

Nebî için yeryüzünde yeterli hâkimiyet (hem ekonomik ve askeri olarak) kurmadıkça, esir alması yoktur. Siz dünya hayatını istiyorsunuz, hâlbuki Allah (sizin için) ahiret’i istiyor. Allah en güçlü ve her şeyin hükmünü verendir.

Bir peygamber için yeryüzünde, savaşarak almadıklarını esir olarak elinde tutmak doğru olmaz. Siz dünya malını diliyorsunuz. Allah ise sizin için öbür dünyayı diliyor. Allah erklidir, doğruyu bildiricidir.

Hiçbir peygambere, yer yüzünde, çok kan dökünceye [²] kadar elinde esirler bulunması [³] yaraşmaz. Siz dünya malını istiyorsunuz Allah ise sizin için âhireti [⁴] ister. Allah galib-i yektadır, hakimdir.

[2] İslâm aziz, kâfir zelil oluncaya kadar.[3] Öldürülmeyip onlardan fidye alınması.[4] Onları öldürmekle âhiret sevabını.

Yeryüzünde (savaşta) düşmana tamamen ağır basmadıkça (hâkimiyeti sağlamadıkça), hiçbir peygambere esir almak yakışmaz.²⁷ Sizler dünya menfaatini istiyorsunuz²⁸, Allah ise ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, Azîz’dir, Hakîm’dir.

27 Bedir Savaşı’nda yetmiş savaş esiri vardı. Hz. Peygamber’in amcası Abbas, amcası Ebu Talib’in büyük oğlu Akil, kendisinin damadı Zeynep’in kocası E... Devamı..

Hiç bir peygambere, yeryüzünde güçlü hale gelmedikçe (öldürmek yerine) esir almak yaraşmaz. Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, oysa Allah (sizlere) ahireti diler. Allah üstün güç sahibidir, hikmet sahibidir.

Bir Peygambere, düşman kuvvetlerini bir daha toparlanamayacakları şekilde bozguna uğratıp yeryüzünde tam olarak ağırlığını koymadan, fidye ve ganîmet elde etme amacıyla esirler almak yaraşmaz. Zira o, savaş esiri alıp karşılığında fidye elde etmek veya ganîmet toplamak için gönderilmedi. Onun gönderilişinin asıl gayesi, zulüm ve haksızlıklara son vermek üzere İslâm mesajını tüm insanlığa duyurmak ve gerekirse bu uğurda savaşmaktır. Fakat çoğunuz, onun bu yöndeki talimat ve beklentilerini dikkate almadınız. Bedir savaşında Kureyş ordusu geri çekilmeye başladığında, ganîmet toplamaya ve esirler almaya başladınız. Oysa hepiniz düşmanı takip ederek onlara son darbeyi indirmiş olsaydınız, bütün kuvvetlerini oracıkta kırıp bir daha asla toparlanamayacakları şekilde tamamen imha edebilirdiniz. Fakat siz, ganîmet ve esirler peşinde koşarak şu dünyanın gelip geçici menfaatini istiyordunuz, Allah ise,kararlılık ve fedâkârlık göstererek âhireti kazanmanızı istiyordu.Hiç kuşkusuz Allah, sonsuz kudret ve hikmet sahibidir.

Yer’e diz çöktürünceye kadar bir nebiyy için ona ait esirler olası değildir. Geçici Dünya sunumlarını istiyorsunuz. Oysa Allah Âhiret’i istiyor. Allah hakîm azîzdir.

Hiçbir Tanrı elçisi, er meydanında galip gelmeden, tazminat için kimseyi esir almamıştır. Sizler dünya getirisini Allah ise ahireti istiyor. Allah, erişilmez gücüyle her şeye hakimdir.

Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe hiçbir Nebi’ye esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz. Savaşı ganimet için yapıyorsunuz. Ganimet kazanmak için esirler alıyorsunuz. Esirler alıp fidye karşılığında bırakmak istiyorsunuz. Böyle bir yaklaşım yanlıştır. Rabbiniz size her türlü nimeti verir. Dünyevi çıkarlarınız için kazanacağınız ganimetleri düşünerek savaş yaparsanız dünyayı kazanır, ahireti kaybedersiniz. Hâlbuki Allah ahireti kazanmanızı istiyor. Allah mutlak güçlüdür; hüküm ve hikmet sahibidir.

Hiçbir peygambere yeryüzünde ağır basıncaya (kesin bir zafere ulaşıncaya) kadar, (yanında) esirler bulundurmak yakışmaz. [*] Siz geçici dünya malını istiyorsunuz, Allah ise (sizin için) ahireti istiyor. Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.

Bu cümle kölelik-cariyelik kurumunun bitirilmesi için en önemli ilkeyi içermektedir. Ayrıca kölelerin bedelli veya bedelsiz bırakılmaları (Muhammed 47... Devamı..

Yeryüzünde üstünlüğünü perçinlemedikçe, hiçbir Peygamberin (savaşlarda) esir alması doğru değildir.¹ Siz, geçici dünya malını istiyorsunuz. Hâlbuki Allah sizin hesabınıza âhireti istiyor. Şüphesiz Allah çok şerefli, hüküm (ve hikmet) sahibidir.²

1 İshan: Kalınlaştırmak demektir. Terim olarak ise; harpte düşmanın kuvvetlerini iyice vurarak, ordusunu kımıldayamayacak derecede yenmek anlamına gel... Devamı..

KIYASIYA girdiği zorlu bir meydan savaşı sonucu değilse, ⁷² esir almak bir peygamber için yakışık almaz. Siz bu dünyanın geçici kazançlarına talip olabiliyorsunuz, ama Allah [sizin için] sonraki hayatın [güzel/iyi olmasını] murad ediyor: çünkü, Allah doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen en yüce iktidar sahibidir.

72 Yani, haklı bir sebebe dayanılarak girilen savaşın sonucu, ürünü olmadıkça. Kur’an’da hemen her zaman olduğu gibi burada da, Hz. Peygamber’e yönelt... Devamı..

Bir Nebiye savaş esnasında düşmana ezici bir üstünlük sağlamadıkça esir alması yakışmaz. Siz geçici dünyanın mal ve servetini istiyorsunuz, Allah ise ahireti kazanmanızı istiyor, zira Allah mutlak güç sahibi ve her hükmünde doğru karar verendir. 11/15, 14/2, 17/18- 19, 42/20

KIRAN kırana gerçekleşmiş sıcak bir savaş sonucu olmadıkça, bir nebiyi esir almak yakışmaz.[¹³⁹³] Sizler bu dünyanın geçici değerlerini istiyorsunuz; ama Allah (sizin için daha yüce bir değer olan) âhireti istiyor: zira Allah iradesinde pek yüce, işinde hikmetli olandır.

[1393] Klasik tefsirin yaklaşımının aksine, burada, tüm unsurlarıyla gerçekleşmiş sıcak savaş dışında esir alınamayacağı açıkça vurgulanmaktadır. Klas... Devamı..

Oysa hiçbir peygamber (ümmeti) için, yeryüzünde ağır basıncaya (düşmanın belini kırıncaya) kadar esirler edinmesi uygun değildir. Siz (o esir edinenler) geçici dünya malını istiyorsunuz, Allah ise sizin hakkınızda ahireti murad ediyor. Allah herşeye gücü yetendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hâkim duruma gelmedikçe, hiçbir Nebiye esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfaatini istiyorsunuz, hâlbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.

Hiç bir peygamber için yerde tamamen kuvvetlenmedikçe esirler edinmesi muvafık değildir. Siz dünya menfaatini istersiniz. Allah Teâlâ ise ahireti irâde buyurur. Ve Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir.

Bir Peygamberin, dünyada zafer kazanıp küfrü zelil kılmadıkça, esirler edinip onları fidye karşılığında serbest bırakması uygun düşmez. Siz dünya metâını istiyorsunuz. Allah ise âhireti kazanmanızı istiyor. Allah azizdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir). [47, 4]

Âyetin ikinci cümlesindeki “Siz dünya metâını istiyorsunuz” hitabı, ashab’ı kiramadır. Bedir gazvesine kadar ganimet, peygamberler için helâl değildi.... Devamı..

Yeryüzünde ağır bas(ıp küfrün belini iyice kır)ıncaya kadar hiçbir peygambere esirler sahibi olmak yakışmaz. Siz, geçici dünya malını istiyorsunuz, Allah ise (sizin için) ahireti istiyor. Allah daima üstün, hüküm ve hikmet sahibidir.

Nebî içün esirlerden fidye almak yokdur. Yeryüzünde küffârın azalması ve İslâm'ın şevketi içün onları katl vardır. Siz (mü'minler) dünyâlığı istersiniz (fidye almak dilersiniz) ve Allâh sizin içün âhireti murâd ider. Allâh kâdir ve gâlib, 'azîz ve muktezâ-yı hikmeti icrâ ider hakîmdir. [³]

[3] Bedir'de mü'minler Kureyş'den yetmiş kişi esîr idüb huzûr-u risâlete getirdiler. 'Abbas bin Abdulmuttalib ve 'Akîl bin Ebî Tâlib bunlar meyânında ... Devamı..

Savaş alanında[1] düşmanı etkisiz hale getirinceye kadar hiçbir nebinin esir alma hakkı yoktur[2]. Siz, dünya malını (hemen elde edeceğinizi) istiyorsunuz. Allah ise Ahireti (sonrasını) istiyor. Üstün olan ve doğru kararlar veren Allah’tır.

[*] الارض o yer, demektir. Burada savaşın yapıldığı yer anlamındadır. [*] Bkz. Muhammed 47/4

Yeryüzünde savaşırken, düşmanı yere sermeden esir alma hiç bir peygambere yaraşmaz! Geçici dünya malını istiyorsunuz. Oysa Allah, ahireti kazanmanızı ister. Allah güçlüdür, hakimdir.

Yeryüzünde iyice güçlenmedikçe esirler almak, hiçbir peygamber için uygun değildir. Siz dünyanın gelip geçici menfaatini istiyorsunuz; Allah ise âhireti murad ediyor. Allah'ın kudreti herşeye üstündür, her işi ve her hükmü hikmet iledir.

Hiçbir peygamber için, yeryüzünde ağır basmadıkça, esirlere sahip olmak uygun değildir. Siz şu iğreti dünyanın nimetini istiyorsunuz; Allah ise âhireti istiyor. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir.

olmadı hįç peyġamber kim ola anuñ [93a] ŧatġunlar tā çoķ depeleye yirde. dilersiz dünye metā’ını daħı Tañrı diler āħiret. daħı Tañrı beñdeşsüzdür dürüst işlüdür.

Yoḳdur bir nebīye anuñ yesīrleri olmaḳ, anlardan fidā olmaḳ ḥattāṣındurup helāk eyleyince yirde. Siz istersiz dünyānuñ fānī mālını, Tañrı Ta‘ālā āḫireti diler size. Daḫı Tañrı Ta‘ālā ‘azīzdür, ḥikmetler issidür.

Heç bir peyğəmbərə yer üzündə (küfrün kökünü kəsmək üçün bacardığı qədər çox kafir) öldürməyənə qədər əsirləri özünə mal etmək (onları öldürməyib fidyə müqabilində azad etmək) yaramaz. (Ey mö’minlər!) Siz (fidyə almaqla) puç dünya malını istəyirsiniz, Allah isə (sizin) axirəti qazanmağınızı istəyir. Allah yenilməz qüvvət sahibi, hikmət sahibidir!

It is not for any Prophet to have captives until he hath made slaughter in the land. Ye desire the lure of this world and Allah desireth (for you) the Hereafter, and Allah is Mighty, Wise.

It is not fitting for a messenger that he should have prisoners of war until he hath thoroughly subdued(1234) the land. Ye look for the temporal goods of this world; but Allah looketh to the Hereafter: And Allah is Exalted in might, Wise.

1234 An ordinary war may be for territory or trade, revenge or military glory— all "temporal goods of this world." Such a war is condemned. But a Jiha... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.