Yucâdilûneke fî-lhakki ba’de mâ tebeyyene keennemâ yusâkûne ilâ-lmevti vehum yenzurûn(e)
Gerçek, apaçık meydana çıktıktan sonra bile bu hususta, gözleri bakabaka ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle çekişmeye kalkışıyorlardı.
(Her konuda) Hakk (ve hayır, artık İslam’la) ortaya çıkmış iken, sanki göz göre göre (gereksiz yere ve kesin bir) ölüme sürülüyorlarmış gibi (cihad hususunda) Seninle (boşuna) tartışıp duruyorlardı.
Herşey açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, sanki kendileri göz göre göre, ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle hak olan cihad konusunda tartışıyorlardı.
Gerçek ortaya çıktıktan sonra sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi hak üzerinde seninle tartışıyorlardı.
(Herşey) Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, sanki kendileri, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle hak konusunda tartışıp duruyorlardı.
Hak meydana çıktıktan sonra da, onlar, bu savaş hususunda, gözleri görürcesine ölüme götürülüyorlarmış gibi, seninle mücadele ediyorlardı.
Onlar, kendilerine açıklandıktan sonra da hak bir konuda seninle tartışıyorlardı… Göre göre ölüme sürükleniyor gibiydiler.
İş apaçık ortaya çıktıktan sonra bile, hak konusunda seninle çekişiyorlardı. Sanki onlar, göz göre göre ölüme sürükleniyorlardı.
Hak belli olmuşken, baka baka, ölüme sürüklenir gibi seninle uğraşırlardı
Lüzûmı tezâhür iden bir cihâd hakkında seninle mücâdele itdiler sanki ölüme sevk olunuyorlar imiş ve ölümi gözleri ile görüyorlar imiş gibi kerhen seni ta’kîb idiyorlar.
Sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, gerçek ortaya çıktıktan sonra bile seninle tartışıyorlardı.
Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle o konuda tartışıyorlardı.
Doğru olan apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi bu konuda seninle tartışıyorlardı.
Hak ortaya çıktıktan sonra sanki gözleri göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı.
Gerçek ortaya çıkmasına rağmen, göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle onu tartışıyorlardı.
Ve gerçek, gün gibi açığa çıktıktan sonra bile seninle münakaşaya devam etmişlerdi; sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlardı.
Tebeyyün etmişken hakta seninle münakaşa ediyorlardı, sanki göre göre ölüme sevkolunuyorlardı
Hak (yolunda, yapılması gereken) ortaya çıktıktan sonra sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (sayılarının azlığından dolayı, Bedir’de yapılacak olan cihat hususunda bazıları) seninle mücadele ediyorlardı.
Hakk açığa çıktıktan sonra bile, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle tartışıyorlardı.
Hak apaçık meydana çıkdıkdan sonra bile onlar bu hususda, sanki gözleri göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi, seninle mücâdele ediyorlardı.
(Hak) ortaya çıktıktan (ve artık cihâd gerekli olduktan) sonra, sanki onlar (göz)göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi (netîcesindeki güzellikleri düşünmeden) o hak husûsunda seninle mücâdele ediyorlardı.
(Bunun böyle olduğuna dair) hakîkat ortaya çıktıktan sonra bile, (o saldırgan müşriklere karşılık vermeyi tehlikeli görerek), bakar oldukları hâlde sanki ölüme sürükleniyorlarmış gibi, o hak konusunda seninle tartışıp duruyorlardı.*
(Savaş için) Çıkmanın haklı nedenleri onlara açıklandıktan sonrada, onlar göz göre göre ölüme sevk ediliyorlarmış gibi (savaşılmaması için) seninle mücadele etmişlerdi.
Onlar gerçek ortaya konduktan sonra bile bunun üzerinde seninle çekişip duruyorlardı. Sanki onlar böylelikle gözgöre ölüme sürüklenmiş olacaklardı.
Sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra bile seninle tartışıyorlardı.
Açıkça ortaya çıktıktan sonra bile, bakar oldukları halde sanki ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle hak (olan cihad) konusunda tartışıp duruyorlardı.
Oysa kervana saldırmaktan vazgeçip Kureyş’in güçlü ordusuna doğru yönelmenizi size emreden, Allah’tan başkası değildi. Bunun böyle olduğuna dâir hakîkat tamamen ortaya çıkmış olmasına rağmen, müşriklerle savaşmayı tehlikeli görerek, sanki göz göre göre ölüme gidiyorlarmış gibi, hâlâ o konuda seninle tartışıyorlardı.
Göz göre göre, sanki Ölüm’e sevk ediliyorlarmış gibi, açıkça belli olmuş şeylerden sonra, Hakk konusunda seninle tartışıyorlardı.
Savaş kaçınılmaz olmuş onlar ise hâlâ seninle bu ilahî fermanı tartışıyorlar. Güya göz göre göre ölüme gidiyorlarmış...
Savaş gerçeği ortaya çıkınca sanki ölüme göz göre göre sürülüyorlarmış gibi seninle tartışıyorlardı. Hâlbuki savaş emrimiz yokken kâfirlere haddini bildirmek için sana yalvarıyorlardı. Savaş emrimiz gelince niçin tartışmaya başladılar?
Gerçek ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi o amaçla ilgili olarak (savaş hakkında) seninle tartışıyorlardı.
Ve gerçek ortaya çıktıktan sonra¹ bile, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle (savaş hakkında) tartışıyorlardı.²
[bu yüzden,] hem de hak ortaya çıktıktan sonra, seninle neredeyse tartışacaklardı; sanki ölüme doğru sürüklenmişler de onu kendi gözleriyle görmüşler gibi.
Gerçek ortaya çıktıktan sonra bile, sanki göz göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle tartışıyorlardı. 3/20, 18/54, 58/1
gerçek ortaya çıktıktan sonra da, sanki sen onları göz göre göre ölüme sürüyormuşsun gibi, seninle tartışmaktan geri durmadılar.[¹³²⁹]
Hak (yolunda cihadın gerekli olduğu, senin duyurun ile) apaçık ortaya çıktığı halde, -sanki göz göre göre (boşuna) ölüme sürükleniyorlarmış gibi- (cihad hususunda) seninle tartışıyorlardı.
Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle o konuda tartışıyorlardı.
Hak tebeyyün ettikten sonra onda seninle mücadelede bulunurlar. Sanki onlar bakar oldukları halde ölüme sevkolunuyorlarmış!
5, 6. Nitekim pek yerinde ve gerekli bir iş için Rabbin seni evinden çıkardığı zaman da, müminlerden bir kısmı bundan hoşlanmamıştı. Gerçek apaçık meydana çıktıktan sonra bile, onlar bu hususta seninle münakaşa ediyorlardı; sanki göz göre göre ölüme sevk ediliyorlardı. [2, 216; 3, 123]
Hak ortaya çıkmış iken sanki gözleri göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi seninle tartışıyorlardı.
Onlara (her nereye teveccüh itseler mansûr olacakları) tebeyyün ve tezâhür itdikden sonra hak ve doğrı olan şeyde seninle mücâdele iderler ve senin onları göre göre ölüme sevk iylediğini zan iderler. [¹]
Bütün gerçek ortaya çıktığı halde seninle çekişip duruyorlardı. Sanki göz göre göre ölüme sürükleniyor gibiydiler.
Gerçek ortaya çıktıktan sonra bile, bu hususta sanki ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninle tartışıyorlardı.
Kendilerine hak açıklandığı halde, sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi, seninle tartışıyorlardı.(3)
İş apaçık ortaya çıktıktan sonra bile, hak konusunda seninle çekişiyorlardı. Sanki onlar gözleri baka baka ölüme sürülüyorlardı.
ŧartışurlar senüñ-ile ḥaķ içinde andan śoñra kim bellü oldı taman sürinürler gibi ölüm daħı anlar baķarlar ya'nį baķa dururlar.
Çekişürler senüñle ḥaḳda, bellü olduḳdan ṣoñra. Ṣanasın anlar ölüme sürü‐lürler anlar görürken.
Gözləri baxa-baxa ölümə sürüklənirlərmiş kimi, haqq (Bədr vuruşunun vacib olması) bəlli olduqdan sonra belə, onlar yenə də bu barədə səninlə mübahisə edirdilər.
Disputing with thee of the Truth after it had been made manifest, as if they were being driven to death visible.
Disputing with thee concerning the truth after it was made manifest, as if they were being driven to death and they (actually) saw it.(1182)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |