Kemâ aḣraceke rabbuke min beytike bilhakki ve-inne ferîkan mine-lmu/minîne lekârihûn(e)
Hani nasıl ki; Rabbin Seni evinden Hakk uğrunda (Bedir Savaşı’na) çıkardığında, kesinlikle mü’minlerden bir grup (bundan hoşlanmamış ve) isteksiz davranmışlardı.
Nitekim Rabbin hak uğrunda, seni savaşmak üzere evinden çıkarmıştı da, mü'minlerden bir kısmı, bundan hoşlanmamış, isteksizlik göstermişlerdi.
Bedir ganimetlerinin dağıtımı sırasındaki ashabın tavrı, Rabbinin seni hak uğrunda, sorumluluğun gereği haklı bir gerekçe ile, hikmete dayalı olarak evinden, şehrinden Bedir'e doğru yola çıkardığı andaki tavırlarına benziyor. Mü'minlerden bir grup senin bu tutumundan hiç hoşlanmamıştı.
Nitekim Rabbin seni hak üzere evinden çıkardığı zaman da mü'minlerden bir grup isteksizdi. [1]
Rabbin seni evinden hak uğrunda (savaşa) çıkardığında mü'minlerden bir grup isteksizdi.
Ganimetlerin taksiminden bazı kimselerin hoşlanmayışı, Rabbin seni hak uğrunda (savaş için) evinden çıkardığı hale benzer. Çünkü müminlerden bir topluluk muhakkak ki (Savaşa çıkmak) istemiyorlardı.
(Büyük ganimetlerin bölüşülmesine hoşnutsuzluk gösterenler, Bedir savaşına çıkmana da hoşnut olmamışlardı.) Nitekim Rabbin hakk ile (savaş için) seni evinden çıkartmıştı. O zaman müminlerden bir grup bunu istemiyorlardı.
Hani, müminlerden bir grup tamamen isteksiz olmasına rağmen Rabbin seni hak uğruna öz yurdundan çıkartmıştı.
Nitekim, hak uğrunda Tanrın seni evinden çıkarmıştı, bir bölük inanlılar bunu hoş görmemişti
(Ganimetlerin taksimi konusunda bazılarının hoşnutsuzluğu,) Rabbinin seni hak uğrunda (Bedir'de savaşmak üzere) evinden çıkardığı zamanki tavırlarına benzer. (Bedir savaşına katılmak konusunda da) müminlerden bir grup isteksizdi.
Tahattur it Allâh seni hak dîni neşr itmek üzere hânenden çıkardığı vakit mü’minlerin bir kısmı istemiyerek seni ta’kîb idiyorlardı.
Nitekim, Rabbin seni hak uğrunda evinden savaş için çıkarmıştı, oysa müslümanların bir takımı bundan hoşlanmamıştı.
Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. Mü’minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi.
Nitekim müminlerden bir kısmı isteksiz oldukları halde rabbin seni, doğru bir kararla evinden savaşa çıkarmıştı.
(Onların bu hali,) müminlerden bir gurup kesinlikle istemediği halde, Rabbinin seni evinden hak uğruna çıkardığı (zamanki halleri) gibidir.
Nitekim Rabbin seni belli bir planın gerçekleşmesi için evinden çıkarmıştı. İnananlardan bir grup bundan hoşlanmamıştı.
Nitekim Rabbin seni, hak uğruna savaşmak için evinden çıkarmıştı. Oysa müslümanların bir kısmı o zaman bundan hoşlanmamışlardı.
Nasıl ki: rabbın seni hakk uğruna evinden çıkardı ve mü'minlerden bir kısmı ise istemiyorlardı
Rabbin seni (Bedir’de, cihat yapmak için) hak üzere evinden çıkardığında mü’minlerden bir grup isteksizdi.
(«Bedir» ganimetlerinin taksiminden ba'zıları nasıl hoşlanmadılarsa) Rabbin seni hak uğrunda evinden (harbe) çıkardığı zaman da (hal böyle idi.) Çünkü mü'minlerden bir zümre muhakkak ki isteksizdirler.
(Onların ganîmetler hakkındaki ihtilâfı) şu hâle benzer ki, Rabbin seni evinden hak uğruna (da'vân adına) çıkarmıştı da, (sâdece kervan için çıkıp, bir cihad emriyle karşılaşınca) doğrusu mü'minlerden bir kısmı (buna) gerçekten isteksizlerdi.
Nitekim, Rabbin seni hak uğruna (size saldıranlara karşı meşru müdafaa hakkınızı kullanmak üzere) evinden (Medine’den) çıkarmıştı. Mü’minlerden bir grup ise bu konuda (saldıran müşriklere karşılık verme hususunda) kesinlikle isteksiz idiler.*
İnananlardan bir gurup hoş görmedikleri halde, Rabbin seni gerçek doğru bir sebep için evinden çıkarmıştı.
Nasıl ki, çalabın seni doğruluk uğrunda evinden çıkardığı gün de öyle oldu. Çünkü inananlardan bir kısmı savaştan çekiniyorlardı.
Nitekim [⁵] mü/minlerin bir fırkası hoşlanmamışlarken Rabbin seni hak uğrunda evinden [⁶] çıkarmıştı.
Nasıl ki Rabbin seni (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. Şüphesiz inananlardan belli bir grup [ferîkan] bundan hoşlanmıyordu.
(Ganimetlerin bölüşümü sırasında karşılaştığın bu hoşnutsuzluk) Tıpkı müminlerin bir kesimi istemediği halde, Rabbinin seni hak üzere (savaşmak için) evinden çıkarmasına benzer.
Nitekim Rabb’in, hak uğrunda seni Bedir savaşı için evinden çıkardığı zaman da, müminlerden bir bölümübundan hiç hoşlanmamıştı.
Nasıl ki rabbin seni Hakk uğrunda senin evinden çıkardı; Müminler’den bir fırka, elbette hoşlanmamaktadır.
Resulüm! Rabb'in ilahî bir görev dolayısıyla seni evinden alıp götürürken Bazı müminler yine isteksizdiler.
Hatırla! Rabbin seni hakkı adaleti sağlamak için savaşmak üzere evinden çıkarmıştı. Müminlerden bir grup savaşmak konusunda isteksizdi.
Nitekim müminlerden bir grup istemediği hâlde, Rabbin seni bir amaç uğrunda evinden çıkarmıştı.
4,5. İşte gerçek mü’minler onlardır.¹ (Ey Muhammed!) Tıpkı Rabbinin seni, hak uğruna savaşmak için² evinden çıkardığında olduğu gibi, onlara Rablerinin katında yüksek dereceler, büyük bir af ve tükenmez bir rızık vardır. Oysa Müslümanların bir kısmı, o zaman bundan hiç hoşlanmamışlardı.
SANKİ Rabbin seni, inananlardan bazıları buna karşı oldukları halde, hak yolunda [savaşmak üzere] evinden çıkarmış gibi, ⁶
Hani Rabbin seni gerçek bir amaç için evinden çıkardığında müminlerden bir grup bu durumdan hiç hoşlanmamışlardı. 4/77, 8/8, 61/8
TIPKI,[¹³²⁸] Rabbin seni hakikat yoluna (savaşmak için) evinden çıkardığında inananlardan kimileri bundan nasıl hoşlanmadılarsa;
(Hatırlarsın) Rabbin seni hak uğrunda evinden (savaşa) çıkarmıştı, müminlerden bir kısmı ise bunu, (öyle az bir kuvvet ile düşmana karşı çıkmayı hiç de) hoş görmüyorlardı.
Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. Müminlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi.
Nasıl ki, Rabbin seni hak uğrunda evinden çıkarmıştı. Mü'minlerden bir kısmı ise şüphe yok ki, bunu hoş görmüyorlardı.
5, 6. Nitekim pek yerinde ve gerekli bir iş için Rabbin seni evinden çıkardığı zaman da, müminlerden bir kısmı bundan hoşlanmamıştı. Gerçek apaçık meydana çıktıktan sonra bile, onlar bu hususta seninle münakaşa ediyorlardı; sanki göz göre göre ölüme sevk ediliyorlardı. [2, 216; 3, 123]
(Ganimetlerin bölüştürülmesinde bazı kimselerin hoşnutsuzluk göstermesi, daha önce, Bedir Savaşı'na çıkmanı hoş görmeyenlerin durumuna benzer). Nitekim hak uğruna (savaşa gitmek için) Rabbin seni, evinden çıkardığı zaman, mü'minlerden birtakımı, bundan hoşlanmıyordu.
Rabbin seni hak ile hânenden çıkardığı zamân Allâh'ın emrini infâz iylediğin gibi mü'minlerden bir fırka bundan ikrâh itseler bile ganâyim husunda da emr-i ilâhîyi infâz it.
Rabbinin seni gerçek bir sebeple evinden çıkardığı gün, inanıp güvenenlerin bir kısmı tam bir hoşnutsuzluk içindeydiler.
Rabbin seni hak uğrunda evinden çıkardığı zaman da; mü'minlerden bir grup bundan hoşlanmamıştı.
Rabbin seni evinden hak ile çıkardığında, mü'minlerden bir kısmı bunu hoş karşılamıyordu.
Bildiğin gibi, Rabbin seni hak uğruna, öz yurdundan çıkarmıştı. Ve müminlerden bir grup tamamen isteksizdi.
nite kim çıķardı seni çalabuñ evünden ḥaķk-ıla daħı bayıķ bir bölük mü’minlerden düşħār göricilerdür.
Nite kim çıḳardı seni Tañrı Ta‘ālā evüñden ḥaḳḳ‐ıla, daḫı bir bölükmü’minlerden kerāhet iderler.
(Qənimətlərin bölüşdürülməsi üsulundan bə’zilərinin narazı qalması) mö’minlərdən bir dəstənin (Bədr vuruşuna getmək) xoşuna gəlmədiyi halda, Rəbbinin səni haqq (cihad) uğrunda öz evindən çıxartmasına bənzər! (Bə’zi mö’minlər müsəlmanların sayca az, qüvvətcə zəif olduqları üçün Bədr müharibəsinə getməyi Peyğəmbər əleyhissəlama məsləhət görməmiş, özləri də orada iştirak etmək istəməmişdilər. Lakin Peyğəmbər onların sözünə baxmayıb yaxın əshabələri ilə vuruşa yollanmış və düşməni məğlub edərək xeyli qənimət əldə etmişdi. Qənimətin bölünməsi haqqında cürbəcür təkliflər irəli sürülmüş, nəhayət Peyğəmbər bu barədə öz fikrini demişdi. Bu fikir əvvəlcə bə’zilərinin xoşuna gəlməmiş, sonra onun düzgünlüyü başa düşülüb hamılıqla qəbul edilmişdi. Beləliklə, hər iki halda – həm müharibəyə getməkdə, həm də qənimətlərin bölünməsi üsulunda Peyğəmbər əleyhissəlamın haqlı olduğu sübuta yetmişdi).
Even as thy Lord caused thee (Muhammad) to go forth from thy home with the Truth, and lo! a party of the believers were averse (to it),
Just as(1181) thy Lord ordered thee out of thy house in truth, even though a party among the Believers disliked it,
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |