11 Ekim 2024 - 8 Rebiü'l-Ahir 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Enfâl Suresi 32. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve-iż kâlû-(A)llâhumme in kâne hâżâ huve-lhakka min ‘indike feemtir ‘aleynâ hicâraten mine-ssemâ-i evi-/tinâ bi’ażâbin elîm(in)

Hani Allah'ım demişlerdi, bu, senin katındansa ve gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut da bize elemli bir azap ver.

(İnkârcılar ve münafıklar) Bir de: "Ey Allah’ımız, eğer bu (Kur’an) bir gerçek olarak Senin katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdırıver veya acı bir azap getir (de görelim)" diyorlardı.

Ve bir de şöyle derlerdi: “Ey Allah'ımız! Eğer bu gerçekten senin katından indirilen gerçeğin kendisi ise, o zaman gökten taş yağdır başımıza, yahut daha can yakıcı bir azap çıkar karşımıza.”

Hani bir zaman da kâfirler:
“Allah'ım, eğer bu senin katından gelmiş hak bir kitapsa, üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize can yakıp inleten müthiş bir ceza ver" demişlerdi.

Bir zaman: "Ey Allah'ım! Bu senin katından gönderilme bir gerçekse bizim üzerimize gökten taş yağdır veya bize acıklı bir azap gönder" demişlerdi.

32.İbnu Cerir (r.a.)`in Said bin Cubeyr`den rivayet ettiğine göre bu ayeti kerime de Nadr bin Haris hakkında indirilmiştir.Buhari`nin Enes bin Malik (... Devamı..

Bir de: 'Ey Allah'ımız, eğer bu (Kur'an) bir gerçek olarak Senin katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya acı bir azab getir (bakalım).' demişlerdi.

Bir vakit de, “- Ey Allah! Eğer bu senin tarafından gelmiş hak bir kitap ise, hemen üzerimize gökten taş yağdır, veya bize daha acıklı bir azap ver”, demişlerdi.

Ve o kâfirlerin: “Ey Allah’ımız! Eğer bu Kur’an, hak olup Senin katından ise, başımıza gökten taş yağdır veya bize elem verici bir azap ver!” dediğini hatırla!

Hani yine onlar, “Allahımız! Eğer bu kitap senin katından gelen gerçek ise, gökten üzerimize taş yağdır veya bize elem verici bir azap ver!” demişlerdi.

Hani onlar: «Ey Tanrım! Bu senin katından gelmiş olan hak kitapsa, bize gökten taş yağdır, ya da, acıklı azap ver» demiş idiler

Bir de (küstahça bir eda ile): “Ey Allah'ımız, eğer bu (Kur'an) bir gerçek olarak Senin katından ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya acıklı bir azap getir (de görelim bakalım)” demişlerdi.

Bkz. 70/1-4

31, 32. Âyâtımızı ânlara okudukları zamân "Bunları zâten işitdik idi. Öylelerini söylemek bizim de elimizdedir, bunlar esâtîr-i mütekaddime silsilesidir. Allâh her şeye kâdir ve Kur’ân hak ise gökden başlarımıza taş yağdır bize ’azâb-ı elîm hiss itdir" diyorlar.

"Allah'ımız! Eğer bu Kitap, gerçekten Senin katından ise bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azab ver" demişlerdi.

Hani onlar, “Ey Allah’ım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem dolu bir azap getir” demişlerdi.

Hatırla, bir de şöyle diyorlardı: “Allahım! Eğer bu kitap senin katından gelmiş bir hakikat ise gökten üzerimize taş yağdır veya bize acı veren bir azap gönder!”

Hani (o kâfirler) bir zaman da: Ey Allah'ım! Eğer bu Kitap senin katından gelmiş bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize elem verici bir azap getir! demişlerdi.

Hatta, "Rabbimiz, bu senden gelen bir gerçek ise, üstümüze gökten taşlar yağdır, veya başımıza acıklı bir azap getir," diyorlardı.

Bir vakit de, "Ey Allah, eğer bu Senin katından gelmiş bir hak kitap ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize daha acı bir azap ver" demişlerdi.

Bir vakıt da ey Allah, eğer bu, senin tarafından gelmiş hak kitâb ise durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha elîm bir azâb ver demişlerdi

Hani, onlar (alay ederek), “Ey Allah’ımız, eğer bu (Kur’ân) gerçekten senin tarafından vahyedilmiş ise, gökyüzünden üstümüze taş yağdır veya bize elem dolu bir azap ver!” diyorlardı.

Bir de dediler ki: “Allah'ım! Eğer bu Senin tarafından gelen bir gerçekse¹, gökten üzerimize taş yağdır veya bize can yakıcı bir azap ver.”

1- Mademki Senden geldiği iddia ediliyor.

Hani bir zaman da: «Ey Allah, eğer bu, Senin katından (gelmiş) hak (kitâb) ın kendisi ise durma bizim üstümüze gökden taş yağdır, yahud bize (daha) acıklı bir azâb getir» demişlerdi.

Bir vakit de: “Ey Allah! Eğer bu (Kur'ân), senin katından hak (bir Kitab) ise, haydi üzerimize gökten taş yağdır veya bize elemli bir azab getir!” demişlerdi.

Hani (o putperestler) bir zaman “Ey Allah’ımız, senin katından olan hak eğer bu (Kur’an) ise, (mademki senden geldiği iddia ediliyor,) hemen üzerimize gökten bir taş (gök taşı) yağdır veya bize daha acıklı bir azap ver (de görelim bakalım)” demişlerdi.

“Ey Allah’ımız! Eğer elçinin bu bildirdikleri senin katından ise, gökten başımıza taş yağdır veya üzerimize acıklı bir azap gönder” dediler.

O gün dediler: "Ey Allah’ımız! Eğer bu Senin katından gönderilmiş bir doğru ise, durma gökten üstümüze taş yağdır, ya da bizi acıklı bir azaba uğrat bakalım."

Hani «— Bu Kur/an gerçek ve senin tarafından indirilmiş ise Allah/ım! Üzerimize gökten taş yağdır veya bize acıklı azap getir» demişlerdi.

Hani onlar yine, “Ey Allah’ım! Eğer bu (Kur’an) Sen’in katından (inmiş) hak bir Kitap ise, o hâlde üzerimize gökten taş yağdır veya bize acı verici bir azap getir bakalım!”¹⁵ demişlerdi.

15 Kur’an’ın ilahi bir vahiy olmadığını alaycı bir şekilde söyleyenler, küstahça meydan okuyordu. Enes bin Malik’e göre bu sözler, Bedir’de öldürülen ... Devamı..

Hani “Ey Allah! Eğer bu kitab, gerçekten senin katından ise bize gökten taş yağdır veya can yakıcı bir azap ver” demişlerdi.

Ve yine küstahça bir edayla, “Ey Allah’ımız! Eğer bu Kitap gerçekten senin katından gelmiş ise, başımıza gökten taşlar yağdır, yâhut bizi can yakıcı bir azâba uğrat!” diyorlardı.

Hani, bir vakit:
“Ey Allah! Eğer bu, senin katından gerçekten Hakk ise, Gök’ten üstümüze taşlar yağdır veya bize acıtıcı bir azap ver!” dediler.

Hattâ: " Hey Allah’ım! Bu adam hakikaten senin tarafından gönderilmiş ise, ya üstümüze yukarıdan taş yağdır, ya da başımıza büyük bir felaket ver " derlerdi.

Hani inkâr eden Müşrikler; "Ey Allah’ım! Eğer bize okunanlar senin katından gönderilmiş gerçekler ise hemen üzerimize gökten taş yağdır. Bize elem dolu bir azap getir!” demişlerdi.

Hani (o kâfirler) bir zaman da şöyle demişlerdi: “Ey Allah’ım! Bu (Kur’an) senin katından ise üzerimize gökten taş yağdır veya bize elem verici bir azap getir!”

Onlar bir zamanlar da; “Ey Allah’ım! Eğer bu, Senin katından gelmiş bir hak kitap ise, hiç durma üstümüze gökten taşlar yağdır veya bize daha acı bir azap ver.”¹ demişlerdi.²

1 Konuyla ilgili olarak Bk. (Mearic: 1-4)2 Bu lafı ilk defa müşriklerin filozoflarından olan Nadr b. Hâris söylemiş ve birçokları da onu takip etmiş i... Devamı..

Ve bir de şöyle derlerdi: “Ey Allah’ımız, eğer bu gerçekten Senin katından (indirilen) hakkın kendisi ise, o zaman gökten taş yağdır başımıza, yahut [daha] can yakıcı bir azap çıkar karşımıza!” ³²

32 İnkarcılardan gelen -Kur’an’da zaman zaman işaret edilen bu alaycı meydan okuma, gerçekte onların Kur’an’ın ilahî bir vahiy olmadığı yolundaki görü... Devamı..

Ve bir de şunu demişlerdi: - Allah’ım, eğer bu Kuran senin katından gelmiş hakikat ise başımıza gökten taş yağdır yahut bize acı bir azap ver! 2/59, 3/28, 27/6

Bir zaman da tuttular şöyle dediler: “Allah’ım! Bu eğer senin katından gelen bir hakikatse, o zaman gökten üzerimize taş yağdır; ya da bize elem verici bir azap gönder!”[¹³⁶⁰]

[1360] Enes b. Malik’e göre bu tür teklifleri Mekke yıllarında ilk dillendiren “Cehaletin Babası” lakaplı Amr b. Hişam idi (Buhârî, Tefsir 8:3; Müslim... Devamı..

Bir vakit de (o müşrikler) "Ey Allah'ım eğer bu (Kur'an) gerçekten senin katından gelmiş bir hak (kitap) ise (ceza olarak) başımıza gökten taş yağdır veya bize çetin bir azap getir" dediler, (belâlarını bizzat kendileri istemiş oldular, azap inmeyince de azdıkça azdılar)

Ve: "Allâh’ım, eğer bu, senin yanından gelmiş gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azâb getir!" demişlerdi.

Ve bir vakit dediler ki: «Ey Allah! Eğer senin tarafından hak olan bu ise hemen üzerimize gökten taşlar yağdır ve bize pek elemli bir azap getir.»

Hani bir zaman da onlar: “Ya Rabbî, eğer bu Kur'ân senin tarafından gelmiş hak bir kitap ise hemen üzerimize gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azap ver! ” demişlerdi.

Ve: "Allah'ım, eğer bu, senin yanından gelmiş gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azab getir!" demişlerdi.

"Yâ Rabbî! Eğer bu Kur'ân senin tarafından hak ve doğrı ise üstümüze gökden taş yağdır yâhud bize elemli bir 'azâb gönder" didiler. [¹]

[1] Bu âyet Benî Abdü'd Dâr'dan, Nadr bin el-Hâris hakkında nâzil olmuşdur. Rasûl-ü Ekrem kurûn-u mâziyenin ahvâlini zikr buyurdukda Nadr: "Eğer istes... Devamı..

Bir zamanlar da şöyle demişlerdi: “Ey Allah! Eğer bu senin katından bir gerçek ise durma; gökten üstümüze taş yağdır, ya da bizi acıklı bir azaba çarptır.”

“Ve Allah'ım, eğer bu senin yanından gelmiş gerçekse başımıza gökten taş yağdır, yahut bize acı bir azap ver!”

Bir vakit de onlar “Ey Allah, eğer bu Kur'ân Senin katından gelen hak kitap ise, üzerimize gökten taş yağdır veya bize acı bir azap ver” demişlerdi.

Şunu da söylemişlerdi: "Allahımız! Eğer bu, senin katından gelmiş gerçeğin kendisiyse, gökten üstümüze taş yağdır. Yahut bize korkunç bir azap musallat et."

daħı ol vaķt kim eyittiler “iy Tañrı! eger ola uşbu girtü muḥammed didügi ķatunda yaġdur üzerümüze ŧaş gökden yā götür bize 'aźāb aġrıdıcı.”

Daḫı ẕikr eyle anı ki kāfirler eyitdiler: Yā Allāh, eger bu ḥaḳ olsa senüñḳatuñdan, pes bizüm üstümüze ṭaşlar yaġdur gökden, yā getür bize yürek‐ler acıdıcı ‘aẕāb.

Bir zaman da: “Ya Allah! Əgər bu (Qur’an) Sənin tərəfindən gəlmiş haqdırsa, onda başımıza göydən daş yağdır və ya bizə şiddətli bir əzab göndər!” – demişdilər.

And when they said: O Allah! If this be indeed the truth from Thee, then rain down stones on us or bring on us some painful doom!

Remember how they said: "O Allah if this is indeed the Truth from Thee, rain down on us a shower of stones form the sky, or send us a grievous Penalty."(1205)

1205 This was actually a challenge thrown out by the Infidels in Makkah, not seriously but as a taunt. The answer is in the two following verses. Alla... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.