İnnemâ ente munżiru men yaḣşâhâ
Sen ancak, korkanı korkutansın.
Sen, sadece ondan (kıyamet ve ahiret olgusundan) ’içi titreyerek korkanlar’ için bir uyarıcısın.
Sen ancak o kıyametten korkanları uyarmak için gönderilmişsin.
Senin, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatarak uyarman, yalnızca kıyametin dehşetinden içleri titreyerek korkanlara fayda sağlar.
Sen sadece ondan korkacak olanı uyarıcısın.
Sen, yalnızca ondan 'içi titreyerek korkanlar' için bir uyarıcısın.
Sen, ancak kıyametten korkacakları sakındıran bir peygambersin.
Sen, ancak (azaptan) çekinenler için bir uyarıcısın.
42,43,44,45,46. Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar.[718]
Sen ancak, çekineni kocundurabilirsin
Sana düşen sadece ondan (kıyametten) korkanı uyarmaktır.
Sen yalnız o günden havf idenlere ihtâr itmekle mükellefsin.
Sen sadece kıyametten korkanı uyaransın.
Sen, ancak ondan korkanları uyarıcısın.
Sen ancak ondan korkanları uyarırsın.
Sen ancak ondan korkanları uyarırsın.
Senin görevin, sadece ondan korkanları uyarmaktır.
Sen ancak ondan korkacak olanları uyarıcısın.
Sen ancak bir münzirisin ondan haşyet duyacakların
Sen, ancak ondan (kıyametten) korkanlar için bir uyarıcısın.
Sen ancak ona huşu duyanlar için bir uyarıcısın.
Sen ondan korkacak kimselere ancak o tehlikeyi haber verensin.
Sen son saatten korkanlar için yalnızca uyarıcısın.
Sen ancak ondan korkan (Müslüman)ları korkutucusun!
(Resulüm,) sen ancak (iman edip) ondan (onun dehşetinden ve o günde hesap vermekten saygıyla) çekinmek isteyenleri uyarırsın.
Ancak sen, o kıyametten korkanları uyarıcısın.
Sen ancak Allah’tan ürkenleri uyarabilirsin, o kadar.
Sen ancak ondan korkanları Allah azabıyle korkutabilirsin, onlar,
Sen ancak O’nun haşmetinden titreyecek olanları uyarıcısın.
Sen, yalnızca ondan (kıyametten) içi titreyerek korkmakta olanlar için bir uyarıcısın.
Senin görevin ise, sadece, ondan korkanları uyarmaktır.
Büyük Kıyâmetin vaktini soran inkârcılar, üzerinde durulması gereken asıl meseleyi, kendi ecelleri olan Küçük Kıyâmeti unutuyorlar. Oysa uzun zannedilen bu dünya hayatı, o kadar çabuk geçip gidecek ki:
Doğrusu sen, ondan çekinen kimselerin uyarıcısısın.
Senin görevin, kıyametten korkanı uyarmaktır.
Sen, ancak Rabbinin cezasından sakınanları uyarıcısın.
Sen sadece ondan (Son Saat’ten) saygı ile korkanları uyarıcısın.
Sen sadece Rablerinden (sevgiye dayalı bir korku ile) korkanlar için bir uyarıcısın.
Sen ancak ondan korkanları uyar[mak için gönderil]mişsin.
Çünkü senin görevin sadece, onun dehşetinden korkanları uyarmak. 5/99, 11/12
Sen sadece (kıyametten) korkanlara hatırlatıcısın.
Sen ancak, ondan (kıyâmet gününden) korkacak kimselere o tehlikeyi haber verensin.
Şüphe yok ki sen, ancak ondan korkan bir korkutucusun.
Sana düşen sadece: ondan korkanı uyarmaktır.
Sen ancak, ondan korkacak olanları uyarıcısın.
Yâ Muhammed! Sen kıyâmetden korkanları korkutucısın.
Sen sadece böyle bir günden korkanı uyarırsın.
Sen ancak ondan korkan kimseye bir uyarıcısın.
Sen ondan korkanlar için bir uyarıcısın.
Sen sadece, ondan korkanları uyaransın.
Siz faqat undan qo‘rqadigan kishilarni ogohlantiruvchisiz.
degülsin sen illā ķorķıdıcı anı kim ķorķar andan ya'nį ķıyāmetdan.
Sen degülsin, illā ögüt virici andan ḳorḳanlara.
Sən ancaq ondan (qiyamətdən) xəbərdar edib çəkindirənsən!
Thou art but a warner unto him who feareth it.
Thou art but a Warner for such as fear it.(5948)
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |