Fîme ente min żikrâhâ
Sen, onu ne bilirsin ki ne anlatacaksın?
(Oysa) Onunla ilgili bilgi vermekten yana, Sende ne var ki? (Sen nereden bileceksin, çünkü gaybın ilmi Allah’ın katındadır.)
Sende ona ait bilgi nerede ki, anlatasın.
Sen onun hakkında nereden bilgi vereceksin?
Onunla ilgili bilgi vermekten yana, sende ne var ki…
Onu anlatmak sana nerden olsun? (Allah bildirmeyince...)
Sen nereden onun vaktini bileceksin?
42,43,44,45,46. Sana, kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki? Onun bilgisi sadece Rabbine aittir. Sen, sadece kıyametten korkanı uyaransın. Kıyameti gördükleri gün, dünyada ancak bir akşam, yahut bir kuşluk vakti kadar kalmış gibi olurlar.[718]
Ne bilirsin sen ondan
Sen nerede, onu(n vaktini) bilmek nerede?
43,44. Sen ne bilürsin? O sâ’at ancak Allâh’a ma’lûmdur.
Nerde senden onu anlatması?
Onu bilip söylemek nerede, sen nerede?
Sen onun hakkında ne söyleyebilirsin ki!
Sen onu nereden bilip bildireceksin!
Onu bildirmek, (ey Muhammed) senin görevin değildir.
Sen nerde, onu anlatmak nerde?!
Nerde senden onu anlatması?
Sende ona ait (kıyametin ne zaman kopacağına dair kesin) bir bilgi yoktur ki anlatasın. (Zaten tarafımızdan sana böyle bir bilgi ve vazife verilmiş de değildir.)
Sen onun hakkında ne bilebilirsin ki?
Sende ona âid şey (bilgi) yokdur ki anlatasın.
Sen onun hakkında ne bilirsin ki?
Onu anlatmaktan (vaktinden haber vermekten) yana, sende ne (bilgi) var?
(Resulüm!) Sen onu (kıyametin kopuş zamanını) nereden bileceksin!
O’nu sen nerden bileceksin?
Sen onu ne bilirsin!
Sen ona dair ne hatırlayabilirsin?
Sen onu nereden bilip bildireceksin?
Onunla (kıyamet ile) ilgili ne biliyorsun ki?
Sen onu nereden bileceksin! Sen bile onun ne zaman kopacağını bilemezsin. Kaldı ki, bu konuda bilgi vermek zaten senin görevin değildir.
Ne var ki sen onun sadece hatırlatıcılarındansın.
43,44. Sen onu nereden bileceksin? // bu sorunun muhatabı Allah'tır.
Onu bilip söylemek nerede, sen nerede?
Sen onu nerden hatırlayabilirsin ki! [*]
Bu ne (demek)? Sen zâten, onun alametlerindensin.¹
Sen nerde onun vaktini bilmek nerde? 20/15, 67/26
Sen kim onun vaktini bilmek kim![⁵⁵⁶²]
Sende ona ait bilgi yoktur ki bildiresin.
Sen onu yâdetmek hususunda ne haldesin?
Sen nerede, onun vaktini bildirmek nerede? [7, 187]
Sen nerede, onun vaktini söylemek nerede?!
Onlara kıyâmetin vaktini zikir ve beyân sana 'âid değildir.
Sen nerede, onu bilmek nerede!
Senin neyine ondan haber vermek.
Sen onu nereden bileceksin?
Nerede sende, onu hatırlatacak şey!
Uning zikrini siz qayoqdan bilardingiz?!
senüñ içindesin sen añmaġından anuñ?
Sen anuñ vaḳtını bilmezsin bir nesne bile.
Sən onu (onun vaxtını) nə bilirsən?!
Why (ask they)? What hast thou to tell thereof?
Wherein art thou (concerned) with the declaration thereof?
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |