12 Eylül 2024 - 8 Rebiü'l-Evvel 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Nâzi’ât Suresi 25. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fe-eḣażehu(A)llâhu nekâle-l-âḣirati vel-ûlâ

Derken Allah onu, dünyada da, ahirette de azaplandırarak helak etmişti.

Bu yüzden Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakalamış (ve zulüm saltanatını yıkmış)tır.

Derken Allah onu dünyada boğarak ahirette de cehennemle azaplandırarak helak etmişti.

Sen misin bunu diyen? Allah da onu âhirette Cehennemin en harlı yerinde yakarak, dünyada ordusuyla birlikte denizde boğarak, benzerlerine gözdağı ve ders olacak şekilde cezalandırdı.

Allah da onu dünya ve ahiret azabıyla yakaladı.

Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.

Allah da onu dünya ve ahiret azabı ile yakalayıverdi.

Allah da onu, ahiret ve dünyanın ağır azabıyla yakalayıverdi.

Böylece Allah, onu âhiret ve dünya azabıyla cezalandırdı.

Allah onu, dünya, ahret azabı ile yakaladı !

Allah da onu (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.

Bkz. 2/50, 20/78, 10/90,-92, 40/84-85

Allâh âna dünyâda da âhiretde de cezâsını virdi.

Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.

Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı.

Allah da ona ibretlik dünya ve âhiret cezası verdi.

Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.

Sonunda, ALLAH onu ahiret ve dünya cezasına çarptı.

Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.

Allah da onu tuttu sonuna önüne nekâl olmak üzere tenkîl ediverdi

Allah da onu, (yaptıkları yüzünden) dünya ve âhiret azabıyla cezalandırdı.

Allah da onu dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.

Bunun üzerine Allah onu hem âhiret, hem dünyâ azâbiyle yakaladı.

Allah da onu, âhiretin ve dünyanın (ibret verici) azâbıyla yakalayıverdi!

Bunun üzerine Allah onu (öğüt ve ibret alınacak şekilde ömrünün) son ve ilk azabıyla yakalayıverdi.

Allah da o’nu, hem ahiret, hem de dünya cezasıyla yakaladı.

Bunun üzerine Allah onu hem bu dünyanın, hem de öbür dünyanın azabına çarptı.

Bunun üzerine Allah onu dünya ve âhirette ibret alınacak azaplara uğrattı [¹].

[1] Suda boğmak, ateşte yakmak gibi veya bu sözle evvelki sözü olan «— Benden başka size bir mâbut bilmiyorum» sözü için ibret alınacak azaplara çarpt... Devamı..

Allah da onu yakalayıp dünya ve ahiret cezasıyla cezalandırdı.

Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.

Fakat sonunda, Allah onu dünyada boğulma ve âhirette ebediyen cehennem azâbına mahkûm olma cezasına çarptırdı!

Allah onu Dünya’nın ve Âhiret’in ibretlik cezasıyla yakaladı.

Allah da ona dünya ahiret ibretlik acıyı tattırdı.

Allah O’nu ibret verici şekilde dünya ve ahiret cezasıyla cezalandırdı.

(Bunun üzerine) Allah onu ahiret ve dünya azabıyla yakalamıştı.

Allah da onu hem âhiret hem de dünya azabı vermek için derhal helâk etti.¹

1 (نَكَالَ الْاٰخِرَةِ وَالْأُولَى) cümlesi (أَخَذَ) fiili için mefûl’ün leh olarak tercüme edilmiştir.

Bunun üzerine Allah onu yakalayıp hesaba çekti [ve bunu] hem bu dünyada ¹¹ hem de öteki dünyada uyarıcı bir örnek yaptı.

11 Lafzen, “ilk [hayat]ta”. Bkz 7:137’nin son cümlesi -“Firavun’un ve halkının yapıp yükselttiklerini, hepsini yerle bir ettik”- ve ilgili not 100.... Devamı..

Sonunda Allah da onu dünya ve ahirette ibret verici cezaya çarptırdı. 43/43...52

Allah da onu kıskıvrak enseleyip dünya ve âhirette ibretlik bir cezaya çarptırdı.

Bunun üzerine Allah onu, dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı.

Hemen Allah da onu, sonun ve öncesinin (âhiretin ve dünyânın) azâbıyle cezâlandırdı.

Fakat Allah, onu ahiretin de, dünyanın da ukûbetiyle yakaladı.

Allah da onu dünyada da, âhirette de şiddetle cezalandırdı.

Allah da onu, sonun ve ilkin (ahiretin ve dünyanın) azabıyle cezalandırdı.

Allâh Te'âlâ onı âhiret ve dünyâ 'azâbıyla ahz idüb helâk itdi.

Allah da onu yakaladı, çağdaşlarına ve sonrakilere ibretlik yaptı.

Allah da onu dünya ve ahiret azabıyla yakaladı.

Allah da onu hem dünya, hem âhiret azabıyla yakaladı.

Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı.

pes duttı anı Tañrı śoñraġı 'aźāb içün daħı ilkiñgi içün.

Pes muḥkem dutup aldı anı Allāh, dünyā ve āḫiret ‘aẕābına bıraḳup ġarḳ ey‐ledi.

Allah da onu axirət və dünya əzabına giriftar etdi. (Yaxud: Allah ona axırıncı və əvvəlinci sözlərinin cəzasını verdi).

So Allah seized him (and made him) an example for the after (life) and for the former.

But Allah did punish him, (and made an) example of him, - in the Hereafter, as in this life.(5932)

5932 See 20:78-79, also 7:135-137.


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.