Fe-erâhu-l-âyete-lkubrâ
Derken ona en büyük delili göstermişti.
Derken (Musa) ona büyük mucizeyi (de) göstermişti.
Derken Musa ona en büyük mucizesi olan asanın yılana çevrilmesini gösterdi.
Mûsâ hak peygamber olduğu konusunda Firavun'a en büyük mûcizeyi gösterdi.
Ona büyük mucizeyi gösterdi.
(Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi.
(Mûsa vardı da) ona, büyük mucizeyi (asânın ejderha oluşunu) gösterdi.
Ona o büyük mucizeyi gösterdi.
Ona büyük mucizeyi gösterdi.
Büyük belgeyi Musa ona gösterdiğinde
Derken (Musa) ona, en büyük mucizeyi (asanın ejderha oluşunu) gösterdi.
Mûsâ Fir’avn’a büyük bir mu’cize gösterdi.
Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Derken Mûsâ ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Ve Mûsâ ona en büyük mûcizeyi gösterdi.
Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Ona büyük mucizeyi gösterdi.
Musa Firavun'a o büyük mucizeyi gösterdi.
Vardı ona o büyük mu'cizeyi de gösterdi.
Derken Mûsâ ona en büyük mu‘cizeyi gösterdi.
(Musa gitdi, teblîğ etdi) Ona o en büyük mu'cizeyi gösterdi.
Bunun üzerine (Mûsâ gitti ve) ona en büyük mu'cizeyi gösterdi.
Bunun üzerine (Musa gitti ve) ona büyük ayeti (mucizeyi) gösterdi.
Sonra Musa o’na büyük ayetler gösterdi.
Bunun üzerine Musa ona en büyük belgeyi de gösterdi.
Musa ona pek büyük bir mûcize gösterdi.
(Musa) Ona büyük mucizeyi gösterdi.
Böylece Mûsâ, Firavunu hak dine davet etti ve ona, hakîkati tüm berraklığıyla ortaya koyan en büyük mûcizeyi gösterdi.
Ona Büyük Âyet’i gösterdi;
20,21. ona büyük mucizesini gösterdi ise de // Firavun kabul etmedi, karşı geldi.
Mûsâ O’na en büyük gerçeği anlattı! Bu gerçek her insan gibi Firavunun da yaratılmış olduğu gerçeğiydi. Firavun çıldırmıştı. O kendisini yönettiği insanların yaratıcısı ve Rabbi olarak görüyordu.
Sonunda ona en büyük ayeti (mucizeyi) göstermişti.
Ve Musa ona en büyük mucizeyi/ayeti gösterdi. 28/36.38
Nihayet ona o ilâhî kudret delilini gösterdi;[⁵⁵⁵³]
(Musa Firavuna gitti) Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Derken Mûsâ ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Artık O'na pek büyük mûcize gösterdi.
Ona en büyük mûcizeyi gösterdi.
Ona büyük mu'cizeyi gösterdi.
(Bu emir üzerine Mûsâ Fir'avn'a gidüb) Ona en büyük mu'cizeyi gösterdi.
Ardından ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Ona en büyük mucizeyi/ayeti gösterdi.
O büyük mucizeyi ona gösterdi.
Derken, ona o en büyük mucizeyi gösterdi.
pes gösterdi aña nişān ulu.
Pes gösterdi Mūsā aña ulu mu‘cizātı.
(Musa gəlib Allahın buyuruğunu Fir’ona ərz elədi) və ona (özünün həqiqi peyğəmbər olmasına dəlalət edən) ən böyük mö’cüzəni (əsanın dönüb əjdaha olmasını) göstərdi.
And he showed him the tremendous token.
Then did (Moses) show him the Great Sign.(5931)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |