7 Kasım 2025 - 16 Cemaziye'l-Evvel 1447 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
İnsan Suresi 8. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sardorxon Jahongir
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Ve yut’imûne-tta’âme ‘alâ hubbihi miskînen ve yetîmen ve-esîrâ(n)

Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar.

Kendileri, ona duydukları sevgiye (ihtiyaç ve ilgiye) rağmen yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire yedirenler (onların ihtiyaçlarını giderenlerdir).

Allah'a olan sevgileri için veya mala olan sevgilerine rağmen yemeklerini yoksula, yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlardı.

Çevresi, çaresi olmayan yoksula, yetime, dula, kimsesize ve esire, sevdikleri, yemek ihtiyacında oldukları yiyecekleri can ü gönülden isteyerek yedirirler.

Kendilerinin ona sevgi duymalarına rağmen [1] yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.

1.Yani iştahlarının çekmesine, kendilerinin arzulamalarına rağmen. Bazı tefsirlerde, ayetin metnindeki "hubbihi" kelimesinin sonundaki zamirin Allah`a... Devamı..

Ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler.

Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler.

Kendileri muhtaç oldukları halde, isteyerek yoksula, yetime ve esire yemek yedirirler.

7,8,9,10. Adaklarını yerine getirirler ve kötülüğü yaygın olan bir günden korkarlar. Sevdikleri gıdalardan yoksula, yetime ve esire yedirirler. “Biz, size sırf Allah rızası için yediriyoruz; sizden ne bir karşılık, ne de teşekkür bekliyoruz. Çünkü biz suratsız, çok katı bir günün azabından ötürü Rabbimizden korkarız” derler.

Yoksula, öksüze, tutsağa seve seve yedirirler

Ve kendileri ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, fakire, yetime ve esire ikram ederler.

8,9. ve kendi ta’âma muhtâc oldığı halde fukarâya, yetime ve esire ta’âm virüb "Bu ta’âmı sana Allâh rızâsı içün viriyoruz ve bunun içün ne mükâfât, ne teşekkür istemiyoruz."

Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler.

Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler.

Onlar, kendileri (yemek) istedikleri halde yiyeceği yoksula, yetime ve esire ikram ederler.

Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.

 Âyetin «alâ hubbihî» kısmına, «kendi canları çekmesine rağmen» yerine «Allah sevgisiyle» manası da verilebilir.

Yoksula, öksüze ve tutsağa sevdikleri yiyecekleri yedirirler.

Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.

Miskîne, yetîme, esire seve seve yemek yedirirler

Onlar, (kendileri muhtaç olmalarına rağmen,) severek, yoksulu, yetimi ve esiri yedirirler.

İhtiyaçları olmasına rağmen yiyeceği; yoksula, öksüze ve tutsağa yedirirler.

(Yemeğe olan) sevgi (lerine ve iştihâlarına) rağmen yoksulu, yetimi, esîri doyururlar (dı).

Ona duydukları sevgiye rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.

[2/177]

Ona (o mala) olan arzularına (ve kendi ihtiyaçlarına) rağmen, yoksula, yetime ve esire yemek yedirirler(di).

8,9. Ve kendileri ihtiyaç duydukları hâlde yoksula, yetime (işsize) ve esire (zor şartların esiri olan kimselere) yemek yedirirler (hem maddi hem manevi her türlü yardımda bulunurlar. Ve onlara şöyle derler:) Biz size sırf Allah için yediriyoruz. Sizden bir karşılık ve bir teşekkür beklemiyoruz. *

(*) Yüce Allah 5. âyette geçen iyilerin bazı özelliklerini 7-10. âyetlerde şöyle sıralamıştır: a) Allah rızası için bir şeyi yapmaya teahhüt ettikleri... Devamı..

Sevdikleri yiyeceklerden fakirlere, yetimlere ve esirlere yedirirler.

Yoksullara, öksüzlere, tutsaklara seve seve yedirirlerdi,

Yemeğe iştihalarıyle beraber [²] yoksula, yetime, esire yemek yedirirlerdi.

[2] Yahut yedirmeye iştihalarıyle beraber veya Tanrı uğrunda.

Onlar kendilerinin çok sevdiği yiyecekleri yoksula, yetime ve esire de yedirirler.⁴

4 Krş. Bakara, 2/177. Esir, çaresiz kişi anlamındadır. Hz. Peygamber, “Sizin borçlunuz, sizin esirinizdir. O hâlde esirinize güzel davranınız” demişti... Devamı..

Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler.

(Salebi’nin kendi tefsirinde naklettiği üzere bu ayet de Ehl-i Beyt hakkında nazil olmuştur. Zemahşeri ise, Tefsir-i Keşşaf, c.4, s.670’te İbn-i Abbas... Devamı..

Mala mülke karşı yüreklerinde sevgi duydukları hâlde, sırf Allah rızası için yoksulu, yetimi ve esiri doyurur, onlara maddî mânevî her türlü yardım ve desteği sağlamak için çırpınırlar.

Esire, yetime ve düşkün yoksula seve seve Yemek yediriyorlar:

Kendi ihtiyaçlarına rağmen, yoksulu, yetimi ve esiri doyururlardı.

İman edenler gönül rahatlığıyla isteyerek, severek, yiyeceklerini yoksula, yetime, esire, ihtiyaç sahibine yedirirler.

Onlar, kendileri muhtaç olmalarına rağmen yoksulu, yetimi ve esiri yedirir (doyurur)lar.

Onlar, sevdikleri yiyeceği yoksula, yetime ve esire (seve seve) yedirirler.¹

1 Bu âyet Ali (r.a) hakkında nâzil olmuştur. (Vâhidî)

Ve kendi istekleri ne kadar çok olursa olsun, ¹⁰ muhtaçlara, yetimlere ve esirlere ¹¹ yedirirler,

10 Yahut: 2:177’de olduğu gibi, “kendileri onu ne kadar çok isterlerse istesinler” [yani, “ne kadar ihtiyaç duyarlarsa duysunlar”]: karş. ayrıca 90:14... Devamı..

Onlar kendileri muhtaç olduğu halde yoksulu, yetimi ve esiri doyururlar. 2/177, 4/36

ve kendi istek ve arzularına rağmen[⁵⁴⁷¹] muhtaçlara,[⁵⁴⁷²] yetimlere[⁵⁴⁷³] ve esirlere yemek yedirirler;[⁵⁴⁷⁴]

[5471] Veya: “seve seve”. [5472] Miskîn: kendi kendine kazanmaktan âciz olan. [5473] Yetîm: kazananı ölmüş, kendisi de kazanmaktan âciz olan. ... Devamı..

Yoksula, yetime ve esire seve seve yemek verirlerdi.

Ve taam yedirirler, onu sevdikleri halde yoksullara ve yetimlere ve esir olanlara.

Kendileri de ihtiyaç duydukları halde yiyeceklerini, sırf Allah'ın rızasına ermek için fakire, yetime ve esire ikram ederler.

Borçlu, köle, mahpus olanlar da esirler kapsamındadırlar.

Yoksula, yetime ve esire sevdikleri yemeği yedirirler:

Ve fakîri, yetîmleri ve esirleri severek it'âm iderlerdi.

Çaresizleri, yetimleri ve esirleri, seve seve doyururlar.

Sevmelerine rağmen yemeği düşküne, yetime ve esire yedirirler.

Canlarının çektiği yemeği yoksula, yetime ve esire seve seve yedirirler.

Yoksula, yetime ve esire, yemeği severek yedirirler.

Taomni esa yaxshi ko‘‎rib tursalar ham o‘‎zlari yemasdan miskin, yetim va asirlarni yediradilar.

daħı yidürürler ŧa'amı Tañrı dostlıġı üzere yā ol sevmeg-ile miskįne daħı öksüze daħı esįre.

Daḫı yimek yidürürler Allāh yolına miskinlere ve öksüzlere, daḫı yesīrlere.

Onlar öz iştahaları çəkdiyi (özləri yemək istədikləri) halda (və ya: Allah rizasını qazanmaq uğrunda) yeməyi yoxsula, yetimə və əsirə yedirərlər.

And feed with food the needy wretch, the orphan and the prisoner, for love of Him,

And they feed, for the love of Allah, the indigent, the orphan, and the captive,-(5839)

5839 The captive: when taken literally, it refers to the old state of things when captives of war had to earn their own food, or their own redemption;... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.